GÖRÜNTÜLÜ

İşkencede gelinen nokta 90'ları aratmıyor

Sokağa çıkma yasakları sırasında ve sonrasında sayısız hak ihlali yaşandığı ve hukuka uyulmadığına dikkat çeken Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Amed temsilcisi Barış Yavuz , işkencede gelinen noktanın 90ları aratmadığını ifade etti.

Sokağa çıkma yasakları boyunca sayısız hak ihlalinin yanı sıra işkence ve kötü muamele oranında da ciddi bir artışın söz konusu olduğunu belirten Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Amed Temsilciliği temsilcisi Barış Yavuz, “mevcut iktidar göreve geldiği ilk yıllarda işkenceye sıfır tolerans söylemini dillendirmişti fakat bugün işkencenin Türkiye’de vardığı nokta 80’leri ve 90’ları aratmıyor” dedi.

BİR MİLYONU AŞKIN İNSAN YASAKLARDAN ETKİLENDİ

“Eimizdeki verilere göre 1 milyon 600 bin insan doğrudan ve dolaylı olarak sokağa çıkma yasaklarından etkilenirken etkilenirken, 338 sivil de yaşamını yitirdi” diyen Yavuz, şöyle devam etti; “Ancak elimizdeki veriler sürekli değişen bir yapıya sahip. Çünkü Sur özelinde ele aldığımız zaman daha birkaç gün öncesine kadar yasağın kısmi bir şekilde kaldırılırken çoğu bölgede ise hala devam ediyor. Bu koşullar altında biz bağımsız heyetlerin bu bölgelere gidip ne olup bittiğine ilişkin gözlem yapma şansı maalesef ki yok. Siviller, militanlar, polisler, askerler ve binlerce insan öldü. Bakınız bu süreçlere dair hiçbir olay yeri incelemesi söz konusu değil! Bu insanlar nasıl öldü, çatışma esnasında mı yoksa çatışma sonrasındaki kin ve nefret sonucunda mı? Nasıl bir ölüm meydana geldi? Bu durumun en aşikâr örneği Tahir Elçi Katliamıydı. Diyarbakır’da Baro Başkanı öldü ve bunun olay yeri incelemesi ancak 4 ay sonra yapılabildi. Fakat yasaklı bölgelerde yaşamını yitiren bu binlerce insanın olay yeri incelemesi hiç yapılamadı. Hatta Sur özelinde ele alırsak vinçler ile oradaki olay yeri toparlanarak bir kamyonun kasasına boşaltılıp oradan da taşınarak kentin bir başka noktasına yığılıyor. Tüm bunları göz önüne aldığımızda yaşam hakkı ihlallerinin etkin bir şekilde soruşturulması hukuk devletinin hükümlülükleri arasında olmamasına rağmen yaşanan süreçte yaşam hakkı ihlalleri ve bu yaşamların nasıl son bulduğuna ilişkin etkin bir soruşturma söz konusu bile değil!”

YASAKLAR BOYUNCA İŞKENCE VE KÖTÜ MUAMELE 90’LARI ARATMADI

Sokağa çıkma yasakları sırasında sık karşılaşılan hak ihlallerinin başında kötü muamele ve işkencenin yer aldığını aktaran Yavuz, “Biz Türkiye İnsan Hakları Vakfı (THİV) olarak temelde işkencenin tedavisi ve rehabilitasyon süreçlerine ilişkin çalışma yürüten bir kurumuz. Bu anlamda bize sokağa çıkma yasakları ile birlikte işkence ve kötü muamele oranında bir artış oldu mu diye sorarsanız; çok fazla duyumumuz var ancak vakalar duyum oranında bize yansımıyor. Bunun en önemli sebeplerinden biri de bölge genelinde çok yoğun bir tutukluluk durumunun söz konusu olması. Düşünün 90’larda uygulanan işkencelerin hemen hepsi hala sistematik bir şekilde cezaevlerinde uygulanıyor. Özellikle onca asker ve polisin ölümü nedeni ile yasağın olduğu bölgelerde güvenlik görevlilerinin yakalananlara uygulamış olduğu şiddetin dozu artıyor. Haliyle bu durum insanlarda bir endişeye de neden oluyor çünkü soruşturma makamlarına bu konuda başvurulması halinde hemen karşı davalarla karşılaşılabiliniyor; örgüt üyeliği suçlamaları gibi. Hatırlarsanız mevcut iktidar ilk göreve geldiğinde işkenceye sıfır tolerans söylemini dillendirmişti fakat bugün işkencenin Türkiye’de geldiği nokta 80’leri ve 90’ları aratmıyor” ifadelerini kullandı.

SOSYOLOJİK TARVMALAR YAŞANDI VE YAŞANACAK

Sokağa çıkma yasakları ile birlikte binlerce insanın göç etmek zorunda kaldığını hatırlatan Yavuz, “İnsanlar evlerinden yurtlarından oldu. Birçok bölgede sosyolojik yapı tamamen yok edildi. Malum göç, etkileri kısa vadede ortaya çıkan bir olgu değil. 90larda yaşanan göçün etkisini çok sonradan görebildik. Sosyolojik anlamda ele aldığımızda bu her haliyle bir travmadır. Düşünün onca olayın ardından günler sonra evlerini görmeye giden insanlar dümdüz bir arazi ile karşılaştılar. Bir kamulaşma durumu söz konusu oldu. Bu karar ile birlikte geçici olarak terk ettiklerini düşündükleri evlerini tamamen kaybettiler. Sur özelinde ele alırsak buradan göç eden insanlar başta Diyarbakır’ın başka bir alanına geçecekler peki ya sonra? Sur’da kendi ekonomik koşullarına göre yaşayan insan aynı ekonomik koşullarla Yenişehir’de ya da Kayapınar’da yaşayamayacak bu da sosyolojik anlamda bir çatışma alanı yaratacaktır” şeklinde konuştu.

Sokağa çıkma yasaklarının bir bütün olarak toplumda ciddi fiziksel ve psikolojik yaraları neden olduğunu belirten Yavuz, “Yasaklar boyunca sağlık, eğitim, konut edinme hakkı ve yaşam hakkına varan birçok hak ihlali yaşandı ve bu toplumda ciddi travmalar yarattı. Tek temennimiz bu halkın bir daha böylesi süreçlere maruz kalmamasıdır” dedi.

 

...