İsveç’te Türkiye’nin komşularıyla ilişkileri sorgulandı
İsveç’te Türkiye’nin komşularıyla ilişkileri sorgulandı
İsveç’te Türkiye’nin komşularıyla ilişkileri sorgulandı
İsveç’in Başkenti Stockholm Türkiye’nin komşularıyla ilişkilerinin mercek altına alındığı bir konferansa ev sahipliği yaptı.
Olof Palme Merkezi, İşçi Eğitim Birliği ve anlaşmazlıkları barışcıl yöntemlerle önlemek ve çözmek amacıyla faaliyet yürüten Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilaı (OSCE) adlı sivil toplum kuruluşu tarafından organize edillen “Türkiye komşularını nasıl görüyor?” temalı konferansa İsveç’in eski Türkiye Büyükelçisi Mikael Sahlin, Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü (SIPRI) Başkanı, emekli Büyükelçi Rolf Ekeus ve Finlandiya Dış Politika Enstitüsü uzmanlarından Hanna Ojanen konuşmacı olarak katıldı.
Gazeteci Olof Kleberg’nin yönettiği konferansın ilk konuşmacısı Hanna Ojanan Türkiye için Brezilya, Çin ve Endonezya ile birlikte ekonomik ve politik olarak gelişen, ancak ciddi sorunları olan dünyanın yeni güç odaklarından biri olduğu değerlendirmesini yaptı.
1999 yılında Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne aday ülke olarak kabul edilmesinden sonra bir dizi reformlar gerçekleştirdiğini söyleyen Ojanan, ancak bundan bir kaç yıl önce Avrupa Birliği (AB) üyeliğine öncelik verme yerine bölgede lider bir ülke haline gelmeyi hedeflediğini söyledi. Ortadoğu’dan Balkanlar ve Afganistan’a kadar etkinlik kurmayı amaçladığını ve Türkiye’nin AB’den giderek uzaklaştığını, dış politikada sadece % 50 oranında AB ile birlikte hareket ettiğini belirtti.
TÜRKİYE’NİN KOMŞULARIYLA CİDDİ SORUNLARI VAR
Mikael Sahlin dışarıda Türkiye’nin komşularıyla, özellikle de Suriye’yle ciddi sorunlar yaşadığını, içeride ise Kürt sorununu çözmede başarısız olduğunu belirtti. Tutuklu gazeteci sayısının Çin ve İran’dan tutuklu olan gazeteci sayısından daha fazla olduğunu da belirten Sahlin, Türkiye’de ciddi insan ihlalleri yaşandığını sözlerine ekledi.
Türkiye ile Irak, İsrail, Suriye, Kıbrıs, Ermenistan arasında ciddi sorunlar olduğunu söyleyen Sahlin, Türkiye’nin komşularıyla olan ilişkilerinde Kürt sorununun önemli bir etkisi olduğuna dikkat çekti. AKP’nin önümüzdeki yıl yapılacak seçimleri kazanmayı garantilemek için bir takım reformlar yaptığını ve yeni bir Anayasa üzerinde çalıştığını ve bu çalışmalarda Kürt sorununun belirleyici bir önemi olduğunu söyledi.
4. reform paketinin Parlamentodan geçmesi, Ergenekon ve KCK davaları tutuklularının serbest bırakılması halinde AB ve ABD arasındaki ilişkilerin iyileşeceği değerlendirmesinde bulunan Sahlin, “AKP demokrasi ve reformlardan yana olduğunu söylemesine rağmen Türkiye’de çok sayıda siyasi tutsağın bulunması ülkenin imajını zedeliyor. Erdoğan’ın açılım politikasından vazgeçip askeri çözüme yönelmesinden sonra Kürt sorununda tam bir tıkanma oldu. Benim Türkiye’de görev yaptığım 90’lı yılllarda olduğu gibi geçtiğimiz yıl Türkiye’de savaş vardı. Önümüzdeki yıl yapılacak seçimler göz önüne alındığında Kürt sorunu böyle bırakılamazdı” şeklinde konuştu.
Öcalan’ın 14 yıldır İmralı’da tutulmasına rağmen Kürt sorununda aktif rol oynadığını, Kandil ile birlikte Öcalan’ın görüşlerinin Kürt sorununun çözümü için belirleyici bir öneme sahip olduğunu belirtti. Sahlin, Kürt ve Türk halklarının büyük bir çoğunluğunun sorunun barışcıl yöntemlerden yana olduğunu vurguladıktan sonra pek çok kişinin Erdoğan’ın Kürt sorunu çözmek değil Başkanlık sistemini getirmek amacında olduğunu düşündüğünü ifade etti.
KÜRT SORUNU ÇÖZÜLMEDİKÇE TÜRKİYE AB ÜYESİ OLAMAZ
Rolf Ekeus, konuşmasına 11 Mart’ta İsveç’e gelecek olan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile ilşkisinin sıcak olmadığını söyleyerek başladı. 2001-2007 yılları arasında Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (OSCE) Ulusal Azınlıklar Komiseri olduğunu, Türkiye’nin AB Üyeliğine başvurduğunda Kürt sorununun güncel olduğunu, 15 milyon Kürdün baskı ve saldırı altında yaşamasının Türkiye’nin AB üyeliğini olanaksız hale getirdiğini söyledi.
Avrupa Birliği ile Türkiye arasındaki görüşmelerde Kürt sorununun doğrudan tartışılmadığını, ancak AB’nin Türkiye’ye OSCE Azınlıklar Komiseri sıfatıyla kendisiyle diyalog kurmasını söylediğini ifade ettikten sonra konuşmasını şöyle sürdürdü: “O zaman Dışişleri Bakanı olan Abdullah Gül’le görüştüm. Kendisine Kürt sorunundan söz ettim. Bana Lozan Anlaşması’na göre Türkiye’de azınlık olarak sadece Ermeni ve Yahudilerin olduğunu, Kürtlerin Müslüman oldukları için azınlık olmadıklarını, bu nedenle de benim Kürt sorununu tartışmaya yetkim olmadığını yüzüme karşı söyledi.”
Ekeus, AB’nin tüm isteklerini yerine getirse de Kürt sorunu çözülmedikçe Türkiye’nin üyeliğe kabul edilmeyeceğini özellikle vurguladı.
ÖCALAN SERBEST BIRAKILMALI
Konferansın bitiminden sonra görüştüğümüz Ekeus, AKP Hükümetinin Ortadoğu’da liderlik yapmaya soyunduğunu ancak bunu beceremediğini kaydetti. Komşularıyla anlaşmazlık içine düşmesinden sonra yeniden AB ile ilişkilerini geliştirmeye çalıştığını söyledi.
AKP İktidarının Kürt sorununda adım atmasına yol açan en büyük nedenlerden birinin Suriye’de Kürtlerin yaşadıkları bölgeleri ele geçirmeleri olduğunu vurguladı. Bu durumun Türkiye’de yaşayan Kürtleri etkilediğini belirten Ekeus PKK ile Türk devleti arasında yapılacak anlaşmanın her iki tarafın da çıkarına olacağını ifade etti. Öcalan’ın avukatlarıyla görüşmesinin sürekli olarak geminin bozuk olduğu gerekçesiyle engellenmesini eleştiren Ekeus müzakerelerin sağlıklı yürütülmesi için Öcalan’ın serbest bırakılması gerektiğini söyledi.