İsveç'teki Kürt temsilcilerden pakete tepki

İsveç'teki Kürt temsilcilerden pakete tepki

İsveç’te Kürt Milletvekilleri, Kürt aydınlar ve sivil toplum örgütlerinin temsicileri Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın önceki gün açıkladığı paketin Kürt halkının ve Türkiye’nin ihtiyaçlarına cevap vermediğini belirterek “Demokratikleşme Paketi’ne kırmızı ışık yaktı. Paketi eleştiren ve yetersiz olduğunu düşünenlerin birleştikleri ortak nokta ise, pakette ana dilde eğitim hakkının olmaması ve KCK tutsaklarının özgürlüklerine kavuşmasına yol açacak düzenlemelere gidilmemesi.

KÜRT HALKINA STATÜ TANINMADIĞI SÜRECE KÜRT SORUNU ÇÖZÜLMEZ

İsveç Kürt Federasyonu Başkanı Aycan Şermin Bozarslan, toplantılarda ve gösterilerde Kürtçe propaganda yapabilme hakkını önemli bulduğunu ancak ana dil eğitiminin özel okullara verilmesini doğru bulmadığını belirttikten sonra “Senelerdir baskı ve inkardan sonra Kürtçenin Kürtlerin yoğun olarak yaşadıkları illerde resmi ve birinci dil, eğitim dili olarak kabul edilmesi gerekir. Bu adım mutlaka atılmalıdır. Bu işler taksit taksit olmuyor. Atılan yarım adımın tamamlanması gerekir” dedi.

Anayasa’nın birçok maddesinin değişmesi ve seçim barajının aşağı çekilmesi gerektiğini belirten Kürt Federasyonu Başkanı , “Kürt sorununun çözülmesi için daha çok adım atılmasına ihtiyaç var. Bunun ilk adımı da Kürt halkının, dilinin ve kültürünün resmi olarak tanınması ve bunun gereklerinin yapılmasıdır” şeklinde konuştu. Kürtlere statü verilmediği sürece Kürt sorununun çözülemeyeceğini ifade etti.

DEMOKRASİ DEĞİL, OYALAMA VE SEÇİM PAKETİ

İsveç Kürt Konseyi Eşbaşkanı Eda Düzgün, Başbakan Erdoğan’ın açıkladığı paketin bir demokrasi değil oyalama ve seçim paketi olduğu değerlendirmesinde bulunduktan sonra, paketin hiç bir biçimde Kürtlerin, Alevilerin, Asuri –Süryanilerin taleplerine karşılık vermediğini dile getirdi.

Demokratikleşme ve reform olarak lanse edilen paketin halka tartışılmadan kapalı kapılar ardında hazırlandığını hatırlattıktan sonra Kürtlerin statüsünü tanımayan,  ana dilde eğitim hakkını insanların ekonomik gelirlerine endeksleyen, KCK tutsaklarına özgürlük getirmeyen bir paketin Kürt halkı nezdinde karşılık bulma şansının olmadığını vurguladı.

Kürt halkının bedeller ödeyerek pakette belirtilen bir çok şeyi zaten pratikte yaşama geçirdiğini hatırlatan Düzgün, “Kürt halkı demokratik özerlik, ana dilinde eğitim hakkı ve yıllardır cezaevinde tutulan on bini aşkın politikacısının, avukatının, yazarının serbest bırakılmasını istiyor” şeklinde konuştu.

ANA DİLDE EĞİTİM TARTIŞILMAZ BİR İNSAN HAKKIDIR

Doğu Kürdistanlı Sol Parti Milletvekili Amineh Kakabaveh, anadilde eğitimin özel okullara indirgenmesine tepki göstererek “Ana dilde eğitim üzerinde tartışılmaması gereken bir insan hakkıdır. Bu özel okullara devredilemez” şeklinde konuştu.

Kakabaveh, paketin yıllardan beri Türkiye cezaevlerinde tutulan Kürt tutsakların özgürlüklerine kavuşmalarının önündeki engelleri bile kaldırmadığına dikkat çekti.

Batı Kürdistanlı Halk partisi Milletvekili İsmail Kader de “sayıları 20-30 milyon değil 1 milyon da olsa Türkiye Kürt halkının kendi ana dilinde eğitim hakkını kabul etmek zorundadır. Ana dil paralı olarak öğrenilemez” dedi.

İÇİ BOŞ VE HALKIN BEKLENTİLERİNE YANIT VERMEYEN BİR PAKET

Stockholm Kürt Vakfı Başkanı Salih İnce, paketin tamamen boş olduğu ve Kürt halkının hiç bir beklentisine cevap vermediği düşüncesinde. Erdoğan ve AKP’li bakanların paketle ilgili gizemli bir hava yarattıklarını ancak paketin bu iktidardan hiç bir beklentisi bulunmayan kendisini hayal kırıklığına uğratmadığını söyleyen İnce, “Bize okullarda kendi dillimizi öğrenme hakkı vermiyorlar sonra da git seçimlerde Kürtçe konuş diyorlar. Q, W gibi harflerini yasaklamak bir marifetmiş gibi şimdi de kullanılmasının serbest bırakılmasını bir yenilik gibi sunmaya çalışıyorlar. İnsan bundan söz etmekten bile utanır” şeklinde konuştu. Paketin Kürt halkını hiç bir şey vermediğini, paketin amacının Kürt halkının mücadelesini frenlemeye yönelik olduğu değerlendirmesini yapan İnce, Erdoğan’ın amacının seçimleri kazasız belasız atlatmak ve sonra halka yönelik baskıları yoğunlaştırmak olduğunu sandığını dile getirdi.

ERDOĞAN’IN PAKETİ DEMOKRASİNİN YER ALMADIĞI BİR PAKETTİR

Erdoğan’ın açıkladığı paketi bir demokrasi paketi olarak görmediğini ifade eden Gazeteci-Yazar Kurdo Baksi “Bu demokrasinin yer almadığı bir pakettir. Erdoğan paketi açıklarken bir saatten fazla konuştu. Bu konuşmada bir kez bile Kürt kelimesi geçmedi. Paket Kürtlerin bir kez daha ikinci sınıf vatandaş olarak kabul edildiğini gösteriyor. Türk çocukları ana dillerinde bedava eğitim görecekler ama Kürt çocukları para ödeyerek Kürtçe eğitim görecek” diyerek tepkisini dile getirdi.

Kürt halkının yoksul olduğunu hatırlattıktan sonra Erdoğan’a  “Bu insanlar çocuklarını özel okullarda okutmak için parayı nereden bulacak?” sorusunu yönelten Baksi, “İzlanda’da 200 bin, San Marino’da 25 bin insan yaşıyor. Resmi dilleri, bayrakları ve her türlü hakları var. Türkiye’de yaşayan 20 milyon Kürde ana dillerinde eğitim hakkı tanınmaması insanlığa karşı işlenen bir suçtur” dedi.

Pakette KCK tutuklularına dönük herhangi bir düzenleme olmadığına ve Kürtlerin politika yapmalarının önünü açmadığına da dikkat çeken Baksi, “PKK’ye ‘savaşma’ diyor ama Kürtlere yasal politika yapma hakkı tanımıyor. Türk devleti 1923’ten beri Kürtlere karşı yürüttüğü ikiyüzlü politikayı Erdoğan’la bu paketi açıklayarak sürdüreceğini göstermiştir” dedi.

YER ADLARI DÜZENLEMESİNDE ÖNEMLİ ‘AYRINTI’

Hukukçu Ruşen Arslan,  Kürt halkının en temel taleplerinden biri olan ana dilde eğitim hakkının pakette yer almadığını belirterek “Kürt halkının yaşadığı ekonomik güçlükler göz önüne alınırsa özel okullarda Kürtçe eğitimi hakkının herhangi bir yararı olabileceğini düşünmüyorum” dedi. Arslan pakette yer adlarıyla ilgili düzenlemeye ilişkin de satır arasında söylenen ama düzenlemenin içeriğini ele veren şu hususa dikkat çekti:

“Erdoğan 1980’den sonra değişen yer adları gibi bir tabir kullandı. Eğer durum buysa bunun herhangi bir anlamı olmaz. Çünkü yer adları esas olarak 1960’daki darbede değiştirildi. Bir kaç tane harfin kullanımı serbest bırakıldı. Esas sorun çözülmemiştir. Kürt sorununun çözümü Kürt halkının kendi kendini yönetmesinden geçer. Bu olmadıkça Kürt sorunu çözülemez.”

Gazeteci Çetin Çeko, paketin beklentilerini karşılamadığını ve yetersiz olduğunu belirtti. Ancak paketin Türk devletin ileriye doğru adımlar atmak zorunda kalacağının bir işareti olduğu değerlendirmesinde bulunduktan sonra “AKP İktidarı süreci durduramaz. 30-40 yıldır mücadele eden Kürt hareketi bu adımları attırmıştır, ancak Kürtler bu paketi kabul edemez” şeklinde konuştu. “Kürtler kendi kendilerini yönetmek ve devlete ortak olmak istiyorlar. Bu karşılanmadan Türkiye’de hiç bir sorun çözülmez” diyen Çeko, bağımsız devlet, fedarasyon ve özerklik gibi alternatiflerin hangisinin olacağına Kürtlerin kendilerinin karar vermesi gerektiğini ifade ettikten şunları söyledi:

“Pakette açıklanan reformlar çok geri reformlardır. Kürtleri heyecanlandırmıyor. 30 yıl önce atılması gereken adımların şimdi atılmasının bir anlamı yok. Kürtlerin talepleri bu paketin çok ilerisindedir. Bu talepler karşılanmadan Türkiye’de kalıcı ve nihai bir çözüm oluşmaz.”