'Kadın, çocuk, genç; herkes devrime katılmalı'
KCK Adalet Divanı üyeleri Zilan ve Gabar, Kürt halkının teslim olmayacağını ve demokratik özerkliği inşa edeceğini söyledi.
KCK Adalet Divanı üyeleri Zilan ve Gabar, Kürt halkının teslim olmayacağını ve demokratik özerkliği inşa edeceğini söyledi.
KCK Adalet Divanı üyeleri Zilan ve Gabar, Kürt halkının teslim olmayacağını ve demokratik özerkliği inşa edeceğini söyledi. Halkın, mücadelesini güçlendirerek Kürt Halk Önderi Öcalan'a yönelik tecride son verebileceğini ve yine Öcalan'ın elini güçlendirebileceğine dikkat çeken Zilan ve Gabar, kadınları öncü rollerini oynamaya çağırdı.
KCK Adalet Divanı üyeleri Zelal Zilan ve Berfin Deniz Gabar, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan üzerinde devem eden tecrit, Kürt kadının katettiği aşama, öz yönetim ilanlarında kadınların mücadele tutkusu ve öncülüğünü ANF'ye değerlendirdi.
'KÜRT HALKI DİRENEREK ÖNDERLİĞİN ELİNİ GÜÇLENDİRECEK'
Zilan, Öcalan üzerinde ağırlaştırılan tecride ilişkin şunları söyledi: "Öncelikle, Önderlik üzerinde devam eden tecridi kınıyorum. AKP hükümeti yenilgiyi kabul etmediği için Önderlik üzerinde ağırlaştırılmış tecridi uyguladı. Bu da temelde Kürt halkına ve gerillaya bir teslimiyet çağrısıdır. Önderlik de bu teslimiyete karşı tavrını ortaya koyduğu için Türk devleti ağırlaştırmış tecridi dayattı ve uyguladı. AKP’nin dayattığı tüm katliam ve imha politikalarına karşı Önderliğimiz ve hareketimiz tek taraflı ateşkesi ilan ederek barış ve kardeşlikten yana niyetini ortaya koydu. Buna karşın AKP devleti bu olumlu ve barışçıl adımları görmezden gelerek Kürt halkına ve Önderine karşı büyük bir pervasızlık göstererek, Kürt halkı üzerinde katliam ve imha politikalarını yürüttü. Kürt halkı buna karşı demokratik özerkliği, kendi sistemini ilan ederek, devlete bağlı olmadan kendi kendilerini yönetebileceklerini ilan etti. Türk devleti de buna karşı kendi tahammülsüzlüğünü ve inkar politikalarını yürütmüştür ama halkımızın iradesini kıramamıştır, kıramaz da."
AKP hükümetinin "vahşi saldırılarının," tükenmenin de bir belirtisi olduğunu vurgulayan Zilan, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Bu saldırıların temelinde yatan gerçeklik, devletin çözümsüzlüğünü ortaya koyuyor. Ama bu gözle görülen bir şey ki, Kürt halkı artık hiçbir zaman yenilgiyi kabul etmeyip hep direnecektir ve kendi demokratik özerkliğini inşa edecektir. Nasıl ki Kürt halkı Kobanê'de direnerek başarıyı elde etmişse, Kuzey'de de direnerek Önderlik üzerindeki tecridi kıracaktır. Bu tutum ve kararlılık çok nettir. Eğer Kobanê düşseydi, devlet Önderliğe teslimiyet çağrısı yapacaktı. Ama Kobanê düşmediği için, artık devlet de Önderlik üzerindeki tecridi daha da ağırlaştırarak yenilgisini ortaya koymuştur. Devlet çözümsüzlükten dolayı ne yapacağını bilmediği için her yere saldırıyor; yakıp yıkıyor. Kürt halkı direnerek Önderliğin elini güçlendirecektir. Kürt halkının daha çok direnerek haklarını kazanacağına ve özgürlüklerini sağlayacağına inanıyorum."
'ÖNDER APO'YU TESLİM ALAMADILAR'
Gabar da tecride ilişkin şunları kaydetti: "Kürt Özgürlük Hareketi olarak bu sürecin barışa evrilmesi için çok yönlü çabalara girişildi. Özellikle Önderlik şahsında atılan çok büyük adımlar oldu. Atılan adımların anlamı ve önemi çok büyüktür. Önderlik büyük bir tecrit içinde toplumundan kopuk olduğu halde bu kadar süreci ve çağı güçlü analiz etti. Toplumu ve insanların dinamiklerinin ne denli güçlü olduğunu görerek, bunu düşünceleri ile örgütledi. İnsanlar zincirlere vurulabilir, toplumdan koparılabilir, ama düşünceleri esir alınamaz. Biz bunun somut halini Önder Apo gerçeğinde gördük. Yani Önderliğimiz birkaç yıldır fiziksel anlamda büyük bir tecrit altındadır. Ama Önderliğimiz felsefi düşüncelerini topluma aktarmasını çok iyi bilmiş ve çok büyük başarılar yaratmıştır.
Hiçbir toplumun öncüsü ve önderi bu düzeyde tecrit altına alınmamıştır. Buna rağmen Önderliğimiz yaşam felsefesi ile toplumları şekillendirmiştir. Özgür olan bir insan böylesi bir yerdeyken bile, bu denli kendisini toplumuna yansıtarak, toplumunu ayağa kaldırmayı biliyor. Mesela biz her zaman başlangıçlar için baharları bekleriz ya, Önderlik için her mücadele dönemi bir bahar ve yeni bir başlangıç anlamına geliyor."
'ÖNDERLİK, KADINDA UYANIŞ SAĞLAYARAK TOPLUMU AYAĞA KALDIRDI'
Öcalan’ın hem esaret öncesi hem de sonrasında, kesintisiz bir biçimde kadın özgürleşme sorununa dönük büyük bir emek verdiğini hatırlatan Gabar, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Önderliğin kadın hareketi için başlatmış olduğu güçlü adımlar devrim süreci boyunca hep devam etmiştir. Yine esaret altına alınmasından itibaren de her zaman bunu yapmıştır. Bir kadın partileşmesi, ordulaşması ve kadın bilimi olan jineolojiyi geliştirerek kadını her alanda yaşamda öncü ve aktör bir güç haline getirmiştir. Birçok dünya ülkesinde en büyük kadın hareketinin PKK’de olduğunu herkes bilmektedir. Çünkü PKK'deki kadın gücü sıradan bir güç değildir, her yönüyle kendisini donatmasını bilmiş bir güçtür. Tüm bunlar kesinlikle Önderliğin büyük yoğunlaşma çabası ve felsefi yaklaşımın bir ürünüdür. Hepimiz bunun farkındayız ki Önderliğimiz tecrit altında bile bunu hiçbir zaman bir kenara bırakmamıştır. Aslında kadının toplum için esas bir dinamik güç olduğunu bilerek bizde bir uyanışı sağlamıştır ve bununla toplumu ayağa kaldırmıştır."
'KADIN, ÖZ YÖNETİMİN ÖNCÜSÜDÜR'
Öz yönetim ilanları ile birlikte kadınlar ve annelerin en önde yer aldığına, her seferinde kendi toplumsal haklarını ve ana dil hakkının mücadelesini verdiklerine işaret eden Gabar, şöyle konuştu: "Kadınlar hem demokratik özerklik ilanları hem de barış çağrılarını iç içe yaparak rengini ve tavrını ortaya koymuşlardır. Ama kesinlikle bu direnişin arkasında olduklarını çok güçlü bir şekilde ortaya koymuşlardır. Çünkü Önderliğimizin yarattığı kadın, öz yönetimin öncüsüdür. Tecrit koşullarında bile Önderliğin yarattığı kadın bu düzeyde ön planda olabiliyor. Bağlı olduğu hareketin ona verdiği güvenle yürüyebiliyor. Bu süreçte kesinlikle hem kadın olarak, hem de gençlik olarak en önde olmak gerekiyor. Kadın bu gücünü ve enerjisini Önderlikten alarak özgürlüğe yürüyor. Çünkü Önderliğimiz ruhsal olarak özgür olduğu için düşünceleri halkı ve kadınları bu düzeyde etkileyebiliyor."
'TOPLUMUN HER KESİMİ DEVRİME KATILMALI'
Gabar, yeni bir mücadele yılı vesilesiyle konuşmasının sonunda şu noktalara dikkat çekti:
"Her yeni yıl bizim için güçlü adımların atılacağı bir potansiyeli taşır. 2015 yılında gerçekten de var olan potansiyelimizi çok güçlü bir biçimde ortaya koyduk. Bir yandan Rojava’daki hamle ve kazanımlarımız, diğer taraftan Kuzey'deki kazanımlarımız hareketimizin gücünün ne kadar büyük olduğunu gerçekten de gösterebilmiştir. Bir yıl içerisinde iki seçimin yapılması ve Kürtlerin tüm anti demokratik yöntemlere rağmen, iradesini bu denli ortaya koyarak barajları yıkarak başarması önemliydi. AKP’nın başlattığı 'saray savaşı'na karşı devletin ne kadar küçülüp çaresiz kaldığının somut ifadesidir. Bu da gösteriyor ki, AKP halkları birbirine kırdırarak sultasını kalıcı hale getirmek istiyor. Ama bunu mücadele gücümüz ve iddiamızla kıracağız. Karşımıza hangi zorluk çıkarsa çıksın, şunu çok iyi bilmeliyiz ki, her zorluğun ardından muhakkak bir başarının bizi beklediğini bileceğiz. Böyle bir irade ile 2016 yılına giriyoruz. Gerçekten de artık devrimin bizi beklediğini bilerek bu yıla yaklaşma hedefimiz var. Halkımız şunu çok iyi biliyor ki, biz bu devrime başladığımızda halkımızla başladık, halkımızla devam ediyor ve halkımızla devrimi başaracağız. Toplumun her kesimi; kadın, çocuk, genç, yaşlı herkes canla başla bu devrime katılmalı ve ortak başarmalıdır. Onun için mücadelemize güçlü katılarak demokratik özerkliğimizi sahiplenmeliyiz. Kendimizi yönetme potansiyelimiz zaten var, bunu daha da ilerletmek gerekiyor. Bu anlamıyla halkımızın ve annelerimizin direnişlerini selamlıyor ve yeni yıllarını kutluyorum."