'Kadın imar kentleri kurulsun'
'Kadın imar kentleri kurulsun'
'Kadın imar kentleri kurulsun'
BDP’nin organize ettiği Kentsel Politikalar Konferansı, kadın ve şehir planlamaları, göçün etkileri konularında önemli tartışmalara sahne oldu. Konferansta Kadın İmar kenti önerisi gelirken, göçzedelerin TOKİ’ler eliyle görünmez kılınmaya çalışıldığına dikkat çekildi.
BDP Genel Merkezi tarafından düzenlenen ve GABB tarafından desteklenen Kentsel Politikalar Konferansı’nın ikinci gününde “Kentte Sosyal ve Ekonomik Politikalar” konusu tartışıldı. Sakine Kayran’ın moderatörlüğünü yaptığı ilk oturumda Nusaybin Belediye Başkanı Ayşe Gökkan “İktidar, Rantçı, Cinsiyet Kıskacında Kadın Kentleri Politikamız” adıyla bir sunum yaptı. Ayşe, sistemin iktidar, rant ve kadın kavramlarına yaklaşımını dünya, ülkeler, iller, ilçeler ve mezralara kadar hiyerarşik olarak yansımasını anlattı. Kadın kotasından 14 kadın belediye başkanı, 193 kadın belediye meclis üyesi, 18 il genel meclis üyesi seçildiğini belirten Ayşe, belediyelerin kadın danışma alanları oluşturduklarına da konuşmasında yer verdi.
Kadınlara istihdam alanları oluşturmak için 17 kadın kooperatifinin oluşturulduğunu, kadınlara çamaşır evleri, kuaförlük, bilgisayar işletmeciliği, resim, müzik gibi pek çok alanda kurs açıldığını ifade eden Ayşe, kentsel planlamada toplumsal cinsiyet eşitliğini kent hizmetlerine yansıttıklarını anlattı. Kadının sosyal ve kültürel hayata katılımını sağlamak amacıyla kadın korosu, tiyatro, gitar, keman, bağlama, def, resim, sinema gibi kurslar açtıklarını belirten Ayşe, kadın kültür evleri ve kadınların spor yapabilmeleri için açık ve kapalı mekanlar oluşturduklarını kaydetti. Ayşe, belediye olarak kadına yönelik şiddet ve ayrımcılıkla mücadele ettiklerini ve bu konuda pek çok çalışmaya belediyelerin imza attığını dile getirirken, toplu iş sözleşmelerinde kadına yönelik şiddetin önüne geçmek amacıyla sözleşme maddelerine şiddet uygulayanların sözleşmedeki haklardan men edilmesini ve yüz kızartıcı suç sayılmasını ile disiplin kuruluna sevk edilmesini sağlayacak tedbirler aldıklarını söyledi. Ayrıca Ayşe, belediyelerde “Kadın-Erkek Eşitliği Komisyonları”, “Kadın Komisyonları”, “Kadın Kurulları”, “Kadın Birimleri” ve “Kadın Müdürlükleri” oluşturulduğuna da dikkat çekti.
Ayşe, kadının evde, doğada, ağaç üstünde bile ürettiğini belirterek, yıllar önce Asuri Keldanilere ait köyde çekilen bir fotoğrafını gösterdi. Ayşe, “Kendi zihniyetimizle çok iyi mücadele etmemiz lazım” diyerek, Kadın Bilim Konferansı’nın yapılmasının gerekliliğini vurguladı.
ŞEHİR PLANLAMALARI DA TOPLUMSAL CİNSİYETÇİLİKTEN ARINDIRILMALI
Şehir Planlayıcısı Şilan Dalgın ise, pilot bölge olarak kabul edilen Nusaybin Kadın İmar Kenti ile ilgili çalışmaları anlattı. Kadın bakış açısı ile planlama yapmak ve toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlayıcı, güvenli, yaşanabilir kent için kadın imar kenti çalışmalarını yaptığını ifade eden Şilan, amaçlarını şöyle sıraladı:
“Kadın imar kentinde kadının yereldeki örgütlülüğünü güçlendirmek, kadınların özel alanlardan kamusal alanlara geçişini kolaylaştırmak, kamusal alanları eşit ve etkin bir biçimde kullanmasını sağlamak, kent yönetiminde kadın temsiliyetini arttırma ve tüm kentsel planlama karar ve uygulama süreçlerine kadının katılımı sağlamaktır. Bu amaçların gerçekleşmesi halinde kadın için sağlıklı, ekolojik ve güvenilir ama aynı zamanda politik kentler oluşacaktır.”
Şilan, mahalle üniteleri, kadın dayanışma yeri, yaşlı gündüz bakım evi, sosyal alan, kültürel alan, park alanı, üretim alanları, halk eğitim evleri, semt spor alanı, semt pazarlarını belirlediklerini aktararak ekolojik planlamaya ilişkin ise; yaya yolu, bisiklet yolu ve yeşil alan kuşakları planladıklarını söyledi.
GÖÇZEDELER TOKİ’LERLE GÖRÜNMEZ KILINMAYA ÇALIŞILIYOR
Diyarbakır Bağlar Belediye Başkanı Yüksel Baran ise kendi sunumunu “Zorunlu Göç ve Yoksulluk” üzerine yaptı. Zorunlu göçün sadece Türkiye’deki Kürtlerin başında olan bir sorun olmadığını ve bugün Suriye’deki Kürtlerin hatta Kürtlerin yaşadığı her bölgeye özgü ortak bir sorun olduğunu söyleyen Yüksel, zorunlu göçün kentlere yansımasını anlatırken, şehirlerin kapitalistlere pazarlandığını, yoksul ve göçzedelerin ise TOKİ eliyle kentlerde “görünmez kılınmaya” çalışıldığını ifade etti. Yüksel, “Köyden kente göç oldu, şehir bozuldu” söyleminin problemli bir söylem olduğunun altını çizerek, yerel yönetimler olarak şehrin eski ve yeni sakinlerine birlikte hitap etmek, hizmet etmek zorunda olduklarına dikkat çekti.
GÖÇ EDEN HER 3 ERKEKTEN 2’Sİ STRES BOZUKLUĞU YAŞIYOR
Göçle kentlere gelen her 3 erkekten 2’sinin post travmatik stres bozukluğu yaşadığına işaret eden Yüksel, kadınların ise daha çok sırt ağrısı, karın ağrısı gibi şikayetler yaşadığını, yaşadıkları psikolojik travmanın görünmediğini belirtti. Yüksel, ikinci kuşak olan çocukların ise çok sayıda hastalık yaşadığını kaydetti. Ailelerin çok çocuk doğurarak seyyar satıcı, kağıt toplayıcısı olarak ekonomiye dahil etme stratejisi uyguladığını belirten Yüksel, kalifiye eleman sıkıntısının olduğunu, mesleki eğitim veren okulların ya az ya da yetersiz olduğunu sözlerine ekledi. “Kürtler kalifiye değil taşeron eleman olarak tercih ediliyor” diyen Yüksel, ülkenin batısındaki ayrımcılığın “göçmen olmaktan” değil, “etnik kökenden” kaynaklandığını bu sosyal dışlanmanın ise “ekonomiyle bağlantılı” olduğuna vurgu yaptı.
KIZ ÇOCUKLARI DEZAVANTAJLI KESİM
Konferansın ikinci oturumunda konuşan Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Başkanvekili Hafize İpek ise, “Kentsel Yaşantıda Toplumsal Dezavantajlı Gruplar: Engelliler, Yaşlılar, Çocuklar” başlığı ile sunum yaptı. “Fırsatlara ulaşamayanlar dezavantajlıdır” diyen Hafize, toplumsal dezavantajların savaşlarda daha fazla kendini gösterdiğini söyledi. Kız çocuklarının erkeklere göre daha fazla dezavantajlı olduğunu ifade eden Hafize, engelliler için kaldırım işgallerine karşı çalışma yaptıklarını paylaştı. Sümerpark Ortak Yaşam Alanı’nda 29 dalda mesleki eğitim verdiklerini ve bu kurslara katılanların tamamını dezavantajlı kesimlerden seçtiklerini belirten Hafize, mesleki kurs görenlerin içinde kadınların yüzde 70 oranında olduğunu aktardı. Belediyeler olarak dezavantajlı kesimlere yönelik pek çok çalışma yapılabileceğini belirten Hafize, belediyelerin hizmet alım personellerinin sadece yüzde 7’sinin kadın olduğuna dikkat çekti. Hafize, kurs gören kadınların istihdam edilmesi için iş çevreleri ile ilişki geliştirdiklerini ve bu konuda kurumsal bir yapı oluşturulması gerektiğini söyledi.
SAVAŞ EN BÜYÜK SAĞLIK SORUNUDUR
Doğubayazıt Belediye Başkanı Dr. Canan Korkmaz ise, “Kentsel Sağlık ve Güvenlik” konulu bir sunum yaptı. “Savaş en büyük halk sağlığı sorunudur” diyen Canan, her alanda olduğu gibi sağlık alanında da dezavantajlı kesimlere ve kadınlara pozitif ayrımcılık yapılması gerektiğini söyledi. Sağlığın anadilde verilmesi, tıp eğitiminin anadilde yapılması gerektiğini belirten Canan, kentlerin sağlık politikalarının ne olması gerektiği konusunda çalışmalar yürütülmesi gerektiğini ifade etti.
İkinci oturum belediye başkanları ve diğer katılımcıların soru ve cevapları ile sona erdi.