Kafkas halklarının yas günü: 21 Mayıs
Çeçen halkının Mardin’deki temsilcisi olan Güler, Kafkas Soykırımı ile Rusya’nın yüzleşmesini istedi. AKP hükümetine de şöyle seslendi: "AKP hükümeti bize yapılan soykırımı siyasi malzeme olarak kullanmasın."
Çeçen halkının Mardin’deki temsilcisi olan Güler, Kafkas Soykırımı ile Rusya’nın yüzleşmesini istedi. AKP hükümetine de şöyle seslendi: "AKP hükümeti bize yapılan soykırımı siyasi malzeme olarak kullanmasın."
Çeçen halkının Mardin’deki temsilcisi olan Güler, Kafkas Soykırımı ile Rusya’nın yüzleşmesini isterken, AKP hükümetine de şöyle seslendi: "AKP hükümeti bize yapılan soykırımı siyasi malzeme olarak kullanmasın. 100 yıldır bize yapılan soykırımı görmeyen Türk devleti şimdi ne oldu da görüyor... Türkiye bunu yapacağına Ermeni Soykırımı'nı yaptığını kabul etsin."
Müslüman Kafkas halklarının Rus Çarlığı egemenliğine karşı yürüttüğü bağımsızlık mücadeleleri 18 ve 19. yüzyıl boyunca devam eden savaşların yaşanmasına yol açtı. Bu savaşlarda Kafkasya halkları Rusya’nın büyük katliamlarına maruz kaldı.
Osmanlı devletinin egemenlik alanında olsa da her zaman özerk kalmayı başarabilen Kafkas halkları, 1787 -1829 yılları arasında yaşanan Rus-Osmanlı savaşları sırasında Osmanlıların tarafında oldu. Savaşın Rus Çarlığının zaferi ile sonuçlanması ardından ise Çerkesya ,Osmanlı- Rus Çarlığı arasında yapılan 1829 Edirne Antlaşması ile Rus Çarlığı'nın egemenliği altına girdi.
OSMANLI İLE ORTAK SÜRGÜN KARARI
Bu tarihten sonra Rus Çarlığı stratejik önemde olan Karadeniz sahil şeridini kendilerine itaat etmeyen yerli Müslüman halktan arındırmaya karar verir. Öncelikle Kafkas halklarından Rus Çarlığı'na her konuda biat etmeleri istenir, aksi halde sürgün edileceklerdir. Kafkas halkları bunu kabul etmediklerini bildirirler ve direnişe geçerler. 1860 yılında Osmanlı ve Rus Çarlığı sürgün konusunda anlaşırlar. Rus Çarlığı biat ettiremediği için kurtulmak isterken, Osmanlı ise zayıf düştüğü bir dönemde Müslüman olan bu halkları asker olarak kullanmak ve yine kendi topraklarında sorunlu olarak gördüğü bölgelerde kullanmak için Kafkas halklarının sürgününe onay verir. Osmanlı devleti böylece Kafkas sürgün ve soykırımına ortak olur.
1567 yılınDa başlayan, Kafkas halklarının Rus Çarlığı'na karşı bağımsızlık mücadelesi boyunca yaşanan savaşlar 21 Mayıs 1864’te Kafkas halklarının yenilgisi ile sonuçlanır. Bu tarih aynı zamanda Kafkas sürgünü ve soykırımının da başladığı tarihtir. Rus Çarlığı için bayram, Kafkas halkları için ise yas günüdür. Sürgünler iki yıl boyunca devam eder.
'BALIK YEMEDİK'
Rus Çarlığı'nın köhne savaş gemileri ve Osmanlı teknelerine bindirilen Kafkas halklarından yüzbinlerce kişi Karadeniz’in azgın sularında boğuldu. Bir kısmı da aylarca süren bekleyişleri boyunca salgın hastalıklardan öldü. Çeçen halkının Mardin’deki temsilcisi olan Adil Güler, uzun yıllar Karadeniz’de yaşanan katliam nedeniyle balık yemediklerini söylüyor.
SÜRGÜNDEN KURTULANLAR BİRÇOK BÖLGEYE DAĞILIR
Sürgünden sağ kurtulmayı başaranlar Osmanlının birçok bölgesine dağıtılırlar. Sürgünle gelen Kafkas halkları Karadeniz’de Trabzon ve Samsun üzerinden Anadolu’ya dağılırken, Karadan gelenler ise Kars ve Erzurum üzerinden Kürdistan’a yerleşti. Şu anda Türkiye ve Kürdistan illerinin neredeyse tamamı ile birlikte dönemin Osmanlı toprağı olan Suriye’de de Kafkas halkları bulunuyor. Bununla birlikte Balkanlara doğru giden ve orada kalan Kafkas halkları da var.
Güler, kendilerinin ise Mardin’e geldiklerini, bağlı oldukları ailenin bir kısmının da Muş yöresinde kaldığını belirtiyor.
ORTAK İSİM 'ÇERKES'
Kafkasya coğrafik bölgesi içerisinde yaşayan, farklı dilleri konuşan Çeçenler, Abhazlar, Adigeler, Asetinler, Ubıhlar, Dağıstanlılar gibi değişik halklar mevcut. Ancak Osmanlılar önceleri sadece Adigelere “Çerkes” derken 17. yüzyıldan sonra aynı coğrafik yapı içerisinde bulunan, Müslüman inancına sahip ve benzer kültürleri paylaşan bu halkların tamamına “Çerkes” demeye başlıyor.
Güler, Osmanlı topraklarına geldikten sonra Kafkasya’dan gelen halklara 'Çerkes' ortak ismi ile hitap edildiğini ve kendilerinin de bunu pek önemsemeyip en azından yazınsal anlamda itiraz etmediklerini ifade ediyor. Ancak son birkaç yıldır her toplumun kendisini ayrı ifade etmeye ve “Çerkes” ortak ismine itiraz etmeye başladığını aktaran Güler, bu konuda "Herkes kendisini nasıl görüyorsa, nasıl hitap edilmesini istiyorsa öyle olmalıdır" fikrinde.
'KİMLİĞİMİZİ TALEP EDİYORUZ'
Sürgün edildikleri bölgelerde yerleşik olan halkların kültürleri içerisinde eriyen Kafkas halkları Türkiye Cumhuriyeti'nin tekçi ve inkarcı politikaları karşısında ise dilini ve kültürünü ifade etme olanağını tümden yitirmiş. Güler, Son yıllarda Türkiye ve Kürdistan’da yaşayan Kafkas halkları dillerini ve kültürlerini yaşama ve kimliklerinin tanınması konusunda duyarlı hale geldi. 100 yıllık tekçi ve inkarcı zihniyet karşısında bizler de kendimizi ifade etmek istiyoruz" diyor.
'RUSYA SOYKIRIM İLE YÜZLEŞMELİ'
Bugün artık 151. yılına giren Kafkas halklarına yönelik soykırım siyasal nedenlerle yalnızca Gürcistan Parlamentosu tarafından üç yıl önce soykırım olarak kabul ediliyor. Uluslararası konjönktürden bağımsız olarak soykırımın tüm dünyada kabul görmesini isteyen Güler, Kafkas Soykırımı ile Rusya’nın yüzleşmesini istiyor.
'AKP SOYKIRIMI SİYASİ MALZEME YAPMASIN'
Rusya Parlamentosu'nda Ermeni Soykırımı'nın kabul edildiğini kaydeden Güler, AKP hükümetinin de kendilerine yapılan soykırımı siyasi malzeme olarak gündeme getirdiğini söylüyor ve ekliyor: "AKP hükümeti bize yapılan soykırımı siyasi malzeme olarak kullanmasın. 100 yıldır bize yapılan soykırımı görmeyen Türk devleti şimdi ne oldu da görüyor... Türkiye bunu yapacağına Ermeni Soykırımı'nı yaptığını kabul etsin ve bize de Rusya’nın soykırım yaptığını söylesin. Bu ancak o zaman anlamlı olabilir."