Kalkan: Öz yönetim direnişi büyük zafer kazanacak
PKK Yürütme Komitesi Üyesi Duran Kalkan, AKP'nin soykırımcı politika ve uygulamalarını Med Nuçe televizyonuna değerlendirdi...
PKK Yürütme Komitesi Üyesi Duran Kalkan, AKP'nin soykırımcı politika ve uygulamalarını Med Nuçe televizyonuna değerlendirdi...
PKK Yürütme Komitesi Üyesi Kalkan, AKP'nin kültürel soykırımdan fiziki soykırıma geçtiğini belirtti. Roboski katliamı'nın AKP'nin Kürt düşmanı politikasının sonucu olarak değerlendiren Kalkan, Kuzey Kürdistan'daki direnişlere ilişkin ise "YPS ilanı, yani öz savunma ilanı önemli, geç bile kaldı bence. Tüm kalbimle inanıyorum. Kürt halkının öz yönetim ve öz savunma direnişi kazanacak" dedi. Kalkan, CHP ve bütün çevrelere 'safınızı belirleyin' çağrısı yaparak, direnişin yanında yer alınması gerektiğini söyledi. KDP'nin AKP ile görüşmesinin kuşku yarattığına vurgu yapan Kalkan, KDP'nin neler konuşulduğunu açıklamasını istedi.
PKK Yürütme Komitesi Üyesi Duran Kalkan, AKP'nin soykırımcı politika ve uygulamalarını Med Nuçe televizyonuna değerlendirdi...
Kalkan'ın değerlendirmelerinden öne çıkan bölümler şöyle:
'KÜLTÜREL SOYKIRIM FİZİKİ SOYKIRIMA DÖNÜŞTÜ'
"Katledilişlerinin dördüncü yıl dönümünde Roboski şehitlerimizi saygı ve minnetle anıyorum. Gerçekten de tarihi bir dönemde, süreçte bu olay yaşandı. O dönem de bir büyük savaş dönemiydi. Gerillaya güç yetiremeyenler, öfkelerini sivil halkı katlederek aldılar. Açık bir katliam işlendi. Şimdiye kadar Roboski halkı, Kürt halkı adalet arayışı peşinde açığa çıkarmaya çalışıyor ama gizli-saklı bir şey yoktu. Başbakanın talimatı üzerine, Genelkurmay ve ilgili komutanlıkların emriyle görevlendirilmiş savaş uçakları göz göre göre 34 genç sivil insanı vahşice katletti. Bir AKP katliamı oldu. Tabii nefretle kınadık, kınıyoruz. Şunu söyleyebilirim; yani Tayyip Erdoğan da, çeşitli AKP çevreleri de, 'çok fazla üzerinde durulmasa, bir yanlışlık olmuş' izlenimi vermeye çalıştılar hep. Çeşitli çevreleri de araya koydular. Aileye, hareketimize dönük de böyle yaklaşım gösterdiler, böyle olduğu da sanılıyordu ama görüldü ki, 2015 yılında açığa çıktı ki bu hata, tesadüf değil; AKP gerçeği, AKP'nin özü oluyor. AKP Kürt karşıtı, düşmanı. Sadece kendi çıkarına olduğu zaman 'Kürt vatandaşlarım', 'Kürt kökenli vatandaşlarım' diyor. Sadece kendi iktidarını güçlendirmek için. Yoksa kaskatı kültürel soykırımcı ve Kürt düşmanı.
İşte 2015 yılında her alanda katliamlar yaşanıyor. AKP komutası altında DAİŞ katliamları yaşanıyor. Zaten AKP'nin yönetimi altında sadece Roboski yok; Şırnak, Cizre, Silopi'de, Roboski'nin yanı başında yüzlerce, çoğu çocuk bu son 6 ayda katledildi. Nusaybin'den Sur'a, Gever'e kadar. Kürdistan'ın hemen hemen her ilçesinde, mahallesinde çocukları, kadınları, doğmamış bebekleri de katlediyor ve bir de alçakça da öyle bir ifade var ki, 'terör kurbanları' diyor. Kendi katlediyor, sorumluluğu başkasına yıkmaya çalışıyor. Kendi terörü Kürt halkını katlediyor her gün ve bir de 'hendeklere gömeceğiz' diyor, bizzat Cumhurbaşkanı. Hiçbir Cumhurbaşkanı kendi toplumu için böyle söyler mi? Terör de kendisi, katliamcı da kendisi; sömürgeci-soykırımcı kendisi.
ROBOSKİ BİR TESADÜF DEĞİLDİ
Aslında AKP bütün maskelerine, yalan ve hilelerine karşın kaskatı faşist, sömürgeci diktatörlük ve inkarcı-imhacıdır. Kürdü inkar eden ve imha eden siyasetin, zihniyetin dört dörtlük katıksız temsilcisi, uygulayıcısıdır. Göz göre göre soykırım uyguluyor. Soykırımdır. Öncesi kültürel soykırımdı. 24 Temmuz'dan itibaren, 30 Ekim 2014 MGK toplantısının aldığı özel savaş kararı ile fiziki soykırım haline geldi. Fiziki soykırım olunca kültürel soykırım kurumları terk etti. Önce okullar, beyaz soykırım alanları ordunun karargahlarına dönüştü, katliam ve tehcir başladı. Soykırımın iki temel yöntemi var; katliam ve göçertme. Her ikisi de Kürdistan'ın bütün ilçelerinde, özellikle de örgütlü, bilinçli yurtsever mahallelere uygulanıyor. Bu tamı tamına soykırımdır, öncesi de kültürel soykırımdı, asimilasyondu; sadece dil değil ama dil önemli. Zihniyete kadar her şeye kadar asimile etme, imha ve inkarı kültürel soykırımla tamamlama vardı. Roboski bir tesadüf değildi. Aslında AKP'nin Kürt düşmanı, karşıtı karakterinin sonucuydu. Bir istihbarat aldılar, vuracaklardı, hiçbir ciddi tahkikat yoktu, hemen emir veriyor, 'vur'. Farzedelim yanıldı, kazayla oldu; öyle olsaydı hemen olay üzerinde sahip çıkar, telafi etmek için ne yapmak lazım, ona çalışırdı. Özür dilerdi, katlettiklerine sahip çıkardı. Sahiplenmedi bile.
AKP Kürtleri boyun eğmesi, itaat etmesi gereken varlık olarak görüyor. Bu bakımdan Roboskili tüm aileleri selamlıyor, acılarını yine paylaşıyorum. Her ne kadar kaçakçılık, ticaret adı altında katledilseler de, düşmana boyun eğmedikleri için, Kürt oldukları için katledildiler; demokrasi mücadelemizin şehidi oldular. Sonuna kadar intikam alma mücadelemizi yürüteceğiz. Tüm Roboskililer de bu katliamcı rejime karşı mücadele etmelidir.
'ÖZ YÖNETİM KAZANACAK; HEM DE ÇOK BÜYÜK KAZANACAK'
Kürt halkının ortaya koyduğu direnme iradesini selamlıyorum. Cizre, Nusaybin, Sur halkının; tüm Kürdistan halkının öz savunma, öz yönetim iradesi, kendini yönetme ve savunma iradesi çok kutsal, değerli, en temel insan hakkı. YPS ilanı, yani öz savunma ilanı önemli, geç bile kaldı bence. Kahraman şehitlerin hepsini saygı ve minnetle anıyorum. Onlar, gerçekten de özgür insanlığın, özgür Kürdistan'ın şehitleri. Demokratik Türkiye ve Ortadoğu'nun şehitleridir. Halk artık şuna karar veriyor; Türkiye'nin, AKP'nin hile olarak 'siyasetle çözeceğiz' oyunlarını reddediyor. 'Karnım tok buna' diyor. Artık oradan umudunu kesiyor, bağını koparıyor. Özgürlük olacaksa direnişle, mücadeleyle kazanılacak, diyor. Eylemini büyütecek ve kazanacak. Tüm kalbimle inanıyorum. Kürt halkını öz yönetim ve öz savunma direnişi kazanacak, hem de çok büyük kazanacak! Bu altı aylık süre içinde AKP'nin planlarını, hilelerini çok büyük oranda bozdu, AKP'yi büyük çıkmaz ve çözümsüzlüğe soktu, bunu sonuca da götürecek YPG/YPJ'nin, YBŞ'nin, HPG'nin zaferlerine benzeyen büyük zaferlerle sonuca götürecek. Kürt kızları ve oğullarının özgürlük direnişi kazanacak; bundan hiçbir şüphe duyulmamalı. Bedeli ağır olabilir, zaman alabilir, zorluklar yaşayabiliriz, bunlara katlanmalıyız; özgürlük kolay alınmıyor, tırnakla sökülüp alınıyor. Bedel ödeyerek kazanacaksın ki anlamlı, değerli olsun. Bedeli göze almalıyız. Kürt halkı, yurtseverliği bunu görmeli. Acılarımız fazla ama kazançlarımız da fazla. Elde edeceğimiz sonuçlar fazla. Hala kölelik kabul edilebilir mi? Yurtsever, demokratik insanlar olarak 'böyle de yaşanabilir' diyebilir miyiz?
Osmanlı'nın, TC'nin uyguladığı katliam politikaları yürümez. Elli milyonluk Kürdü öyle katliamla kimse susturamaz. Kürtler büyük gelişme yaşıyorlar. 21. yüzyılın ilk çeyreğinin en atak, dinamik, insanlığı en çok savunan, tüm halkların ezilenlerin kadınların gençlerin umudu haline gelmiş olan Kürt halkı. DAİŞ faşizmine karşı direnişte bütün insanlığın Kürtlere gösterdiği ilgiyi de gördük. Böyle süreçte faşizm, soykırımcılık yenilecek; özgürlük, direniş kazanacak, demokratik mücadele kazanacak.
'AKP'NİN İNSANLIK SUÇLARINA ORTAK OLMAMALILAR'
(Ortaya çıkan katliam genelgesine ilişkin) Altı aydır 'PKK saldırı başlattı' diyenler, ne yapıyorlar? Başlangıçta 'Saray'ın savaşı' dendi. Ama öyle yaptı ki, kimisini satın aldı, milli cephe kurmaya çalışıyor. AKP-MHP fiili koalisyonu var. Demirellerin kurduğu milli cepheden daha ağır, şoven, faşist cephedir. '90'ların başında oluşturulan cepheye benziyor. Güya Kürt halkına karşı Sur, Cizre sokaklarında kara yüzlü faşist çetelerin sivil halkı katletmesini 'teröre karşı mücadele' yutturuyorlar. AKP herkesi işlediği insanlık suçuna ortak etmeye çalışıyor. Herkesi uyarıyorum; kıyamet kopmaz da bu insanlık yaşarsa, bu tür katliamlarla Kürdü bitiremezler. Bir gün gelir, yüz yüze bakmak gerekir. Yüz yüze bakma şeyi kaybedilmemeli; yüzünü kapkara edecek şeyi insanlar söylememeli. Ortak olmamalılar, Saray'ın, AKP'nin iktidarı uğruna Kürt kadınların sokak ortasında katledilmesine. Özellikle de basın için söylüyorum. Planın önemli boyutu basın. Erdoğan kendi basınını kurdu. Ekonomik olarak, polis olarak üzerine gitti karşı olanları da. Doğan Grubu'na da diz çöktürmeye çalışıyor, Fethullahçılar'a kayyum getirdi, geriye kalmış birkaç tane sol-demokrat gazete, basın organı, onların da hepsi nasıl susturulacak, ekranları karartılacak; kararlaştırmış. Niye gerçeğin açığa çıkmasından bu kadar korkuyor, Tayyip Erdoğan? Korku ve yalan üzerine kurulmuş iktidar sahipleridir. Tahir Elçi yalanları açığa çıkartıyordu, bu yüzden katlettiler. Can Dündar'ı hapse koydular. AKP'nin yalanlarını açığa çıkarıyorlar, diye.
O belge ilginçtir. Önceden planlanmış. Hani PKK saldırı başlatmıştı, polisler öldürüldüğü için, hendekler için başlamıştı, bu? Hani HDP'nin başarısını PKK hazmetmemişti? Neler söylemediler ki... Niye özgür basın susturulmak isteniyor? Bu kadar yalancılık yapılıyor ki, o yüzden.
'BAŞTA CHP HERKES SAFINI BELİRLEMELİ'
Ortak mücadele yürütüyoruz. Direniş var, birçok kesimi içine alıyor. Demokrasi bloku ile yürüyor. Bu direnişte yer alan herkes AKP faşizmine karşı ortak bir duruşu gösteriyor. Bunun daha örgütlü hale getirilmesi, daha planlı-bütünlüklü hale getirilmesi gerekiyor. Başarı için örgütlü direniş şart. Kürdistan'daki öz yönetim direnişi, aynı zamanda demokratik Ortadoğu ve Türkiye direnişidir. Türkiye'de de Türkiye'nin demokratik mücadelesi olarak, özerkliği olarak sürmeli. Devrimci-demokratik güçleri ortak demokrasi cephesinde birleşip faşizme karşı mücadele yürütülmeli.
Fiili CHP-AKP-MHP faşist, milliyetçi koalisyonu var. Faşist milli bir cephe var. Herkes yerini buna göre tayin etmeli.
Özellikle CHP safını net olarak ortaya koymalı. Kılıçdaroğlu'nun nalına da mıhını da uran AKP'ye koltuk değneği olan CHP'lilik artık bitmeli. CHP içinde tutarlı sosyal demokratlar var, yıllardır mücadele ediyorlar. Tanıyoruz, saygı duyuyoruz mücadelelerine. Ama gelinen noktada AKP'nin MHP ile kurduğu cepheye koltuk değneği olunamaz. CHP, suç ortağı mı olacak, onlara karşı demokratik direnişin yanında mı yer alacak? En başta CHP'ye sorumluluk düşüyor; bütün tutarlı sosyal demokratları çağırıyoruz; demokrasi cephesine katılın. Kimsenin ayrılması vs. yok. Herkesin özgürce yaşadığı demokratik Türkiye sistemini kuralım. Sendikalar, dernekler, sivil toplum örgütleri; herkes için geçerli. Ortada kalma, tarafsız kalma olmuyor. Faşizm karşısında tarafsız olunamaz. Ya demokrasi cephesinden yanasın ya da faşizmin koltuk değneğisin.
Faşizme, şovenizme karşı olan herkesi asgari bir demokrasi ilkesinde, programında birleşerek demokratik Cumhuriyeti, Türkiye'yi inşa etmeye çağırıyoruz. Türkiye'nin AKP'den, Erdoğan'dan kurtulması gerekiyor. AKP içindeki bazı çevreler de yarınlarını iyi düşünsünler. Ahmet Davutoğlu'na zorla yaptırılıyor bazı şeyler, o yüzden dengesiz şeyler söylüyor. Bildiği, inandığı şeyleri yapmıyor. Müzakere için karar aldı, Tayyip Erdoğan müdahale etti, bozdu. Davutoğlu 'koalisyon kuracağım' dedi, Erdoğan müdahale etti. Kimse sanmasın ki, yaptıkları yanlarına kar kalacak.
'SEYİRCİ KALANLARA DA SIRA GELİR'
(DTK kongresine ilişkin) 'Halkın yanındayız, öz yönetim demokrasinin esasıdır, demokratik toplum, öz yönetimlerin başarısı için mücadele edeceğiz' demeleri doğru. Geçen yüzyıllarda çoğunluk her şeyi yapıyordu ama 21. yüzyılın başında bu, 'diktatörlük' olarak tanımlanıyor. Demokrasi, azınlığın da kendisini örgütlemesi, kendini yönetme hakkını ifade ediyor artık. Dolayısıyla merkezi yönetim değil, yerel yönetimler demokrasinin esaslarıdır. Çoğunluk değil. Azınlığın da kendini özgür, örgütlü şekilde katabildiği ortamlar demokratik ortamlardır. DTK bunları kabul ediyor. Olması gereken de bu. Kuşkusuz, topyekun imha ve tasfiye saldırısı var. Faşist, sömürgesi saldırısı var. Bu toplumun örgütü, kurumu olarak gören herkes bu direnişin içinde yer alması lazım. Onun dışında kalınamaz. Geçmişteki katliamları kına, onların devamı olandan yana ol; bu hikayedir. Bugünkü direniş karşısında herkesin durumu neyse, odur. Direniş içinde mi, ona çalışıyor mu; yurtseverdir, devrimcidir, özgürlükçüdür. Direnişe karşı faşist saldırganlıktan yanaysa ajan statüsünde rol oynuyordur. Adını net koymak lazım; işbirlikçilik, ajanlık, ihanet kavramları var ve tarihteki direnişler içinde de çıktı. Herkesin tutumu net ortaya çıkmalı.
DTK'nin bunu netleştirmeye çalışması kritik bir süreçte önemli. 12 Eylül faşist askeri darbesi oldu; faşist darbenin bir stratejisi vardı, herkesin üzerine birlikte gitmedi. Kendine göre öncelik sıralaması oldu. İki yılda hepsinin sonunu getirdi. Şimdi AKP faşizmi de öyle yapıyor. Sıraya diziyor. Herkesi ezmeyi gündemine koymuş. 'Parti kapatmayız' diyorlardı. Bakalım, sınav verecekler. HDP biraz karşı durunca hemen kapatma tehdidini ortaya koydular.
Faşizme karşı o yüzden 'susma sustukça sıra sana gelecek' deniyordu. Sıra kendilerine geldiğinde 'birlikte mücadele edelim' diyecek kimseyi bulamazlar. Seyirci kalmamalı kimse, aklını başına toplamalı. Kürt çocuklarının, gençlerinin sokaklarda faşist kara yüzlü cellatlarca avlanmasına, kurşuna dizilmesine; karnında bebeği olan kadınların katledilmesine seyirci kalınmamalı.
'KDP, AKP İLE NE GÖRÜŞTÜĞÜNÜ AÇIKLAMALI'
(Barzani'nin Türkiye ziyareti) Ekonomik anlamda, ticari anlamdaki ilişkilere, görüşmelere karşı olmadığımızı, zarar verici davranışlarda bulunmamak için özen gösterdiğimizi söyledik. Fakat ondan öte ilişki olamaz. Bu ilişkiler ekonomik ilişkileri aşar da askeri ilişkiler düzeyine gelirse, hele hele başka Kürt örgütlerine karşı bir ittifaka dönüşürse çok tehlikedir. Öyledir, demiyorum ama tehlikelidir. PKK olarak dikkat ediyoruz. KDP ve diğer örgütlerin de dikkat etmesi gerekiyor. AKP hükümeti Kürt örgütlerini birbiriyle çatıştırmaya çalışıyor. KDP'ye 'merhaba' derken boşa demiyor. PKK ile, YNK ile kavga ettirmeye çalışıyor. Bütün soykırımcı, sömürgeci güçlerin tutumu bu; Türkiye de, İran da yapıyor. Böyle bir dönemde çok daha ihtiyacı var, sıkışık durumda çünkü. KDP'ye, Güney Kürdistan yönetimine dayanarak ayakta kalmaya, Kuzey'deki vahşi katliamlarını gizlemeye, maskelemeye çalışıyor. Güney Kürdistan partilerinden Kuzey Kürdistan'daki çatışmalar için açıklama bekliyoruz, tabii. Kuzey Kürdistan halkı bu kadar direniyor, her gün beş on şehit eriyor, bir Kürt örgütü buna ne kadar destek veriyor? Herkes Kuzey Kürdistan'daki mücadeleye göre bir tutum almalı. KDP ile ilişkilerimiz biraz hassas. Ulusal kongre içinde işler yürüsün istedik. Bütün Kürt örgütleri stratejik birlik içinde olsunlar istedik. Kürdistan'ın özgürlüğünü, demokratik Ortadoğu'nun çekirdeği yapsınlar. KDP ile de böyle ilişkilenmeye çalışıyoruz, bunun için görüşmeler de istedik, bazı görüşmeler de oldu. Daha fazla olmasını bekliyorduk ama öyle bir şey ortaya çıkmadı. Onun yerine hemen, daha on gün geçmeden bu sefer Başbakan'ın Ankara'ya gitmesi; sanki Ankara ve AKP olmazsa Kürtlük, Güney Kürdistan var olamaz gibi havanın dışarıya verilmesi doğru tutum değil. Kürtler açısından olumlu olmuyor. Ne konuştular, ne anlaştılar, bir şey demiyorum ama bu kadar sık doğru değildir. Kuşku yaratıyor. AKP Kürt katliamı yapıyor. Roboski'yi benim kadar KDP yönetimi de bilir. Kürt ilçelerinde her gün yeni Roboski yaşanıyor. Böyle bir ortam var. Kürtler bu kadar muhtaç değil. AKP Kürtlerin kurtarıcısı değil. Mevcut haliyle bu devlete muhtaç değiller. İyi izlenim vermiyor, olumsuz hava veriyor. Sanki Kürtler çok muhtaç... Güney Kürdistan yönetimi çok muhtaçmış gibi. Açıklama bekliyoruz mesela, ne konuşuluyor? Güney Kürdistan, KDP yönetimi AKP ile neleri konuşuyor, kararlaştırıyor? Kürt kamuoyu bilmek istiyor. Kürtler adına konuşuluyor nihayetinde. Bu yüzden ortak bir diplomatik faaliyete ihtiyaç var. Amerikalılar da söyledi, 'Kürtler birlik olsa kimse onların karşısında duramaz' dediler. PKK, YNK, Goran ile ittifak yapmak yerine AKP-TC ile ittifak doğru değildir. Bakur'da da mücadele yürüten bir hareketiz. Bu kadar görüşme olursa, kuşkulanmamamız için bir neden yok. Karşıdaki hükümet bizi yok etmek istiyor. Biliyoruz ki, KDP ile bizi savaştırmak da istiyorlar. KDP'nin bunu fark etmemesi de mümkün değil. O yüzden dikkatli olmalı. Kürt halkının varlığının, özgürlüğünün savunulacağı bir yaklaşım bekliyoruz. Bunun Ortadoğu halklarına da katkısı olacak. Kürtlerin gücünün yeterli olduğuna da inanıyoruz. Irak'ın en etkili demokratik toplumu haline gelirler. Sadece Kürdistan'a da sıkışmazlar. Çatışırlarsa kendi kendilerini yok ederler.
'ROJAVA DEVRİMİ, DEMOKRATİK SURİYE DEVRİMİNE DÖNÜŞÜYOR'
(Rojava'daki gelişmeler) Rojava direnişinin felsefesi, ilkeleri, tarzı demokratik Ortadoğu birliğini yaratmaya yeterdi, bu, Suriye'deki gelişmelerle kanıtlanıyor. Mesela Demokratik Suriye Birliğine götüren bu ilke ve direnme tarzı oldu. Önder Apo'nun geliştirdiği tarz bu. Bütün halkların, etnik grupların, cinslerin özgürce kendilerini örgütleyerek, demokratik özerklik temelinde yaşattıkları sistemi öngörüyor. Rojava'daki gelişmeler bu konuda önemli düzeyi ifade ediyor. Rojava'nın içinde bu gelişti; bir Kürt yönetimi olmadı, bütün halklar örgütlendiler, hepsinin katıldığı demokratik özerklik yönetimi oldu. Aynı durum Suriye geneline de yayılıyor. Kürdistan ile sınırlı kalmadı. Rojava özgürlük devrimi bugün demokratik Suriye devrimi oluyor. Demokratik Suriye felsefesi sistemi haline geliyor. Bu temelde birlik yönünde önemli adımlar atıldı. Bundan önce de birlik çalışmaları oldu ama tutmadı. İçeride, dışarıda yaptılar, konferanslar düzenlendi ama tutmadı. Para kazanmak için bir sürü örgüt kurmuşlar, onların gerçeklikle alakası yok, hepsi çıkar için, para için örgütlerdi. Ama demokratik Suriye'yi yaratma çabası Rojava'daki direnişin 2015 yılında DAİŞ faşizmine karşı kazandığı büyük askeri zaferle birlikte gelişmeye başladı. Demokratik Suriye Konseyi örgütlenmesi önemlidir. Demokratik Suriye'nin temelleri atılıyor. Toplantısı iyi oldu. Şimdiden bütün halklara, Arap toplumuna özellikle, Ortadoğu'daki halklara güven verdi; bununla birlikte oluşan Suriye Demokratik Kuvvetleri hakeza öyle. Kasım'da Hol civarını özgürleştirdiler, şimdi Teşrin civarını özgürleştiriyorlar. DAİŞ'e karşı başarı kazanan, zafer kazanan YPG/YPJ'den sonra askeri güç oluyor, tabii içinde YPG/YPJ de var. Suriye'de DAİŞ'e karşı zafer elde etmiş başka örgüt, kuvvet yok. Başka yerde de yok. Bu büyük bir umut oldu.
'IRAK DERS ÇIKARMALI'
2014'ün yazında Irak'tak dengelerin değişimiyle Ortadoğu dengeleri altüst olduysa, 2016'da da Irak'taki yapılar değişerek Ortadoğu'daki dengeleri etkileyecek. Irak böyle kalmayacak. Suriye'deki gelişmeler Irak için son derece öğretici. Irak'ın demokratik güçleri, Kürt yurtseverliği ondan ders çıkarıp DAİŞ faşizmine, gerici yapılara karşı demokraik Irak'ı da geliştirebilirler."