‘Kantonlar tanınmalı, koridor açılmalı, PKK terör listesinden çıkarılmalı’

‘Kantonlar tanınmalı, koridor açılmalı, PKK terör listesinden çıkarılmalı’

Kobanê-Suruç sınır hattında, direniş köylerinde ve çadır kentlerde temaslarda bulunan Hollanda Sosyalist Parti heyeti, hükümetin Kürtlere yönelik politikalarını sert bir dille eleştirdi. Parti Genel Sekreteri Hans Van Heijningen ve parlamenter Saadet Karabulut, yardımların dağıtılmasında hükümetin dengesiz bir politika izlediğine vurgu yaparak, Rojava kantonların tanınması, insani koridorun açılması ve PKK’nin “terör listesinden” çıkarılması için Hollanda ve Avrupa parlamentolarında baskı yapacaklarını dile getirdi.

Urfa’nın Suruç ilçesinde bir dizi temaslarda bulunan Hollanda Sosyalist Parti Genel Sekreteri Hans Van Heijningen ve Sosyalist Parti Milletvekili Sadet Karabulut, temaslarını ajansımıza değerlendirdi. Üç gündür Kuzey Kürdistan’da göç eden insanların durumunu yerinde tespit etmek için ziyaretler gerçekleştirdiklerini söyleyen Heijningen, gelişlerine Hollanda’da Kürt örgütlerinin öncülüğünde gerçekleştirilen bir toplantının vesile olduğunu ve Hollanda’da bulunan 350 bin Kürt-Türk topluluğunun olduğunu, son 30 yıldır da parti olarak bu topluluklar ile ilişkilendiklerini belirtti. Hollanda da gerçekleştirdikleri toplantıda 3 ana konu tespitinde bulunduklarını dile getiren Heijningen, “Biliyorsunuz PKK Avrupa ülkelerinin ‘terör listesi’nde. Bu Avrupa ülkeleri için utanç verici bir şey. Çünkü PKK’nin hem Kobanê’de verdikleri direniş ve sivillerin çetelerden korunması için verdikleri çaba ortada. Türkiye’de de Kürt sorununa ilişkin süren bir barış süreci var. Çatışmayı barışçıl bir sürece dönüştürme çabası var. Bu hem Kürtlerin hem de Türklerin yararına olacak bir şey. Çatışmadan barışa kavuşmak. Kobanê’deki mücadeleyi sürdüren Kürt hareketinin etnik bir profilinden ziyade siyasi bir profili var ve oradaki statülerinin tanınması gerekiyor. PKK’nin terör listesinden çıkarılması çok kolay bir süreç olmayacak. Ama biz bununla ilgili çaba göstereceğiz ve geniş bir cephenin açılması için Avrupa’da elimizden geleni yapacağız” diye konuştu.

Toplantılarında tespiti yapılan bir diğer konunun da Rojava’daki kanton yönetimleri olduğunu söyleyen Heijningen, bu 3 kantonun da özerkliğinin tanınmasının Suriye’deki çözüm için çok önemli bir konu ve nokta olduğunu altını çizdi. Bir diğer tespitlerinin de saldırılar nedeniyle yaşam alanlarından göç etmek zorunda kalan yurttaşlar olduğunu aktaran Heijningen, kendi topraklarında mülteci konumuna düşenlerin ne tür yardımlar aldığını, yardımların kim tarafından yapıldığını ve yine yardımların kimler tarafından engellendiğine dönük olduğunu ifade etti.

‘KÜRTLER ÖNEMLİ BİR ÖRNEK OLUŞTURUYOR’

Yüzbinlerce mültecinin söz konusu olduğunu ve bunun da çok üzücü bir durum olduğuna işaret eden Heijningen, şöyle devam etti: “Bu insanlar politik bir kutuplaşmanın da mağduru oluyorlar. Türkiye’de Kürt sorununda çatışmaya bulunacak çözüm ile mülteciler için geliştirilecek çözüm bir biriyle doğrudan alakalı. Çözüm süreciyle Kobanê’nin de durumu birbiriyle bağlantılı. Bizim için iki konuda çok önemli. Hem bu mültecilere giden yardımların kutuplaşmaması ve bunun önüne geçmek hem de Türkiye’de yürüyen barış süreci. İkisi içinde elimizden gelen katkıyı sunacağız. Sınırlı imkânlarımız var ama elimizden geleni yapacağız. Son 2-3 gündür yapmış olduğumuz temaslardaki gözlemlerimiz bizi çok etkili. Bu noktadaki Kürtlerin çabaları sadece dünyadaki sol hareketler için değil, herkes için çok ilham verici. Bölgede sadece belediyelerin çabalarının yanı sıra sokaktaki halkın ve meslek örgütlerinin çabaları çok etkileyici ve inanılmaz güçlü bir dayanışma süreci yürütüyorlar. Aslında Kürtler gelişmiş medeni çevreler için önemli bir örnek oluşturuyor.”

‘BURADA BİR İNSANLIK TRADEJİSİ VAR’

Kobanê ile dayanışmak için hem kamuoyu düzeyinde bir takım çabalarının hem de Hollanda Parlamentosu’na çeşitli soru önergeler ile gideceklerini dile getiren Heijningen, şunları kaydetti: “Hollanda hükümetine baskı yapacağız. Avrupa Parlamentosu’nda da girişimlerde bulunacağız. Türkiye devleti üzerinde de insani koridorun açılması adına baskı oluşması için çalışacağız. Biz zaten basından takip ettiğimiz kadarıyla Türkiye devletinin hem Suriye meselesinde hem de Kürt meselesinde adil bir rol oynamadığının farkındaydık. Beni şok eden durum ise Türkiye devletinin mültecilere yardım dağıtımındaki oynadığı politik oyun ve farklı dışlayıcı tutumları. Bizde bölgedeki görüşmelerimizde sadece belediye ve sivil toplum örgütleri ile değil, yerelde AKP ile de görüşmeler de gerçekleştirdik. Yine uzman ve bağımsızlar ile de görüşmeler yaptık. Dolayısıyla taraflı bir gözlem ve görüşlerimizin taraflı olduğu söylenemez. Burada gerçekten bir insanlık trajedisi var. Yardımların dağıtılmasında da ciddi bir kutuplaşma var. Türk hükümetinin çok dengesiz bir politika izlediği ortadadır. Bu yüzden de bölgedeki halkta çok tepkili. Türkiye hükümetinin politikalarını yeniden gözden geçirmesi ve kendisine bir çeki düzen vermesi gerekiyor.”

‘DAİŞ’E KARŞI KOBANÊ DESTEKLENMELİ’

Bölgedeki temaslarında Kobanê’ye dönük yapılan vahşi saldırılara karşı Kürt halkının müthiş bir direniş ve dayanışma içerisinde olduğunu gördüğünü söyleyen Sosyalist Parti Milletvekili Saadet Karabulut, kendilerinin de verilen bu mücadeleye destek olmak ve yardım edebilmek için görüşmeler gerçekleştirdiklerini belirtti. Halkın dayanışmak amacıyla sürdürdüğü çalışmalar devam etse de bunların yeterli olmadığını dile getiren Karabulut, “Kobanê’de DAİŞ çetelerine karşı bir insanlık mücadelesi veriliyor ve uluslararasından herhangi bir yardım gelmiyor. Bu kabul edilebilecek bir durum değil. Bu konuyla ilgili Hollanda’ya döndüğümüzde Hollanda Hükümetine de ısrar edeceğiz. Türkiye hükümetinin de bu konuda çatışma değil ortak düşmana karşı mücadeleye katılması konusunda çalışmalar yürüteceğiz. DAİŞ’e karşı mücadeleye destekliyoruz diyen kim varsa Kobanê mücadeleyi desteklemeleri gerekiyor. Burada önemli noktaların başında insani yardımların biran önce yapılmasıdır. İhtiyaçlarının giderilmesi gerekiyor. Kış geliyor. Diğeri de Rojava halkı kendisine göre kantonlar oluşturmuş ve bu kantonların tanınması gerekiyor. Bir diğeri ise tüm yaşananlara karşı YPG ve DAİŞ’i aynı kefeye koymak terörist ilan etmek çok ters bir durum. Bunun Avrupa çapında tartışılması gerekiyor” şeklinde konuştu.

‘AKP DÜŞMANCA POLİTİKALARDAN VAZGEEÇMELİ’

Türkiye hükümetinin halklar arasında ayrım yapmadan Kürt sorunu kapsamında başlatılan diyalog sürecini de sürdürerek sorunların aşılması noktasında çaba sarf etmesi gerektiğini söyleyen Karabulut, sözlerini şöyle sürdürdü: “Artık bunda beklenilecek vakit yok. İki ayı aşkın süredir buradaki halk insanlık adına bir mücadele veriyor. Saldırılar devam ediyor. Beklemenin anlamı yok. Bu noktada bizde zaten çalışmalarımızı başlatmıştık. Artık daha güçlü bir şekilde bu çalışmalarımızı somutlaştırma ve pratiğe geçirme için çalışmalarımızı hızlandıracağız. AKP Hükümeti de Kürt halkına karşı izlediği düşman politikasından da vazgeçmesi lazım. Kürt sorunun çözümü için başlatılan süreci de ciddiye alması gerekiyor. Bu noktada görüşmeler sürdürüyor. Bunu ciddiye almalıdır. Buradaki halk bu toprağın halklarıdır. Kobanê’deki halk düşman değil ve bu halka düşmanca politikalar yürütülemez. Bu süreci iyiye taşımak gerekiyor. Bu bölgeyi ve Türkiye sınırlarını iyileştirmek için politikalar geliştirmesi gerekiyor.”