KCD-E’den Berlin yürüyüşüne çağrı
KCD-E’den Berlin yürüyüşüne çağrı
KCD-E’den Berlin yürüyüşüne çağrı
Avrupa Demokratik Kürt Toplum Kongresi (KCD-E) yayınladığı yazılı bir açıklama ile Almanya’nın Berlin şehrinde 20 senelik PKK yasağının kaldırılması için düzenlenecek yürüyüşe katılım çağrısında bulundu.
KCD-E Koordinasyonu adına yapılan açıklamada TATORT Kurdistan’ın organize ettiği ve çok sayıda sivil toplum örgütü ile şahsiyetin desteklediği, ‘Barış Sürecini Destekleyelim-PKK Yasağını Kaldıralım’ yürüyüş ve mitingine katılım için Anadolu ve Mezopotamya halklarının Avrupa’daki mensuplarını, yine Avrupalı dost, demokrat, devrimci, barışçıl, hümaniter grup ve kişileri, 16 Kasım’da Berlin’de buluşmaya çağırdı.
KCD-E tarafından yayınlanan açıklama şöyle: Almanya hükümetinin 23 Kasım 1993 tarihinde aldığı ‘PKK yasağı’ kararı, önümüzdeki ayda 20. Yılını geride bırakıyor. PKK’nin, 2012 yılından bu yana Avrupa Birliği ‘terör örgütleri listesi’ne alınmasına da temel dayanak oluşturan bu yasak, aynı zamanda Kürt halkının binlerce yıldır yaşadığı ülkelerini aralarında sömürge olarak paylaşan Türkiye, İran ve Suriye devletlerinin, halkımızın dili, kültürü, tarihi, coğrafyası ve yaşamı dahil bir bütün varlığına dönük çok yönlü terör ve soykırım uygulamalarına uluslararası meşruiyet, onay ve destek sağlamıştır.
ALMANYA’DAKİ PKK YASAĞI ULUSLARARASI İNSAN HAKLARI SÖZLEŞMELERİNE AYKIRI
Özellikle yasak kararının alınmasıyla birlikte, Türk devleti 4 bin’i aşkın Kürt köyünü yakıp yıkarak boşaltmış, binlerce Kürt ve demokrat siyasetçi, aydın, sanatçı, insan hakları savunucusunu özel savaş güçlerine katlettirmiş, binlercesini cezaevlerine doldururken, on binlerce Kürdü de Türkiye metropolleri ve başta Almanya olmak üzere Avrupa ülkelerine mülteci olarak göçerttirmiştir. Yine bu süre içinde peşi sıra Kürt legal siyasi partileri ve sosyal-kültürel-sanatsal Kürt kurumları kapatılmış, yönetici ve üyeleri, Kürtlerin en temel insan haklarına ilişkin söz ve eylemleri nedeniyle ağır cezalara maruz bırakılmışlardır. En son aralarında milletvekili, belediye başkanları gibi seçilmiş siyasetçiler, hukukçular, aydın ve sanatçılar, gazeteciler, öğrencilerin bulunduğu binlerce Kürt ve demokratın ‘KCK davaları’ kapsamında yıllardır rehine statüsünde cezaevinde tutulmaları, Roboski’de çoğu çocuk yaşta 34 Kürt köylüsünün Türk savaş uçaklarınca bombalanarak katledilmesi, Iran’da muhalif ve insan hakları aktivisti onlarca Kürdün idam edilmesi, Suriye’de Rojava’da, El Kaide bağlantılı grupların Kürt halkını hedef alan vahşi saldırıları, sözkonusu yasak kararının dayanak yapıldığı terör uygulamalarının, uluslararası kamuoyuna yansımış sadece birkaçını oluşturuyor.
Halkımızın, en temel evrensel insan hakları çerçevesindeki meşru ve haklı talep ve çabasına karşı geliştirilen bu hukuksuzluk, baskı ve saldırılar, kuşkusuz başta bu yasak gerekçesiyle Almanya ve peşi sıra diğer Avrupa ülkelerinde de son 20 yıl boyunca aralıksız devam etti. Legal demokratik çerçevede kültür, sanat, sosyal, spor, basın-yayın çalışması yürüten onlarca Kürt kurum ve kuruluşu kapatıldı, yönetici ve üyeleri yargılanıp ağır para ve hapis cezalarına çarptırıldı, mülteci statüleri ve vatandaşlık statüleri ellerinden alındı, benzer statüdeki göçmen ve mülteci halklara tanınan en temel tanınan haklar Kürtlerden esirgendi, böylece Kürtlerin hem kendi ulusal kimlikleriyle yaşama ve bulundukları ülke toplumuyla uyum ve entegrasyonu engellendi. En son ‘129b maddesi’yle güçlendirilmek istenen bu yasak kararının, özünde Almanya’nın kendi federal anayasası ve imzaladığı uluslararası insan hakları sözleşmelerini ihlal eden, hukuk dışı ve tamamen devleti yönetenlerin dar siyasi ve ekonomik çıkarlarını içerdiği, ilk günden itibaren nettir. Bugün dört parça Kürdistan’da ve Kürtlerin yaşadığı tüm coğrafyalarda milyonların aktif olarak destek verip sahiplendiği bir Önderlik, Örgüt ve mücadeleyi yasaklamanın, hele hele sözkonusu Önderlik, Örgüt ve Halk, bir yandan Türkiye’de, Kürt sorununun barışçıl çözümüne dair tarihi irade ve girişim ortaya koymuşsa, yine diğer yandan Suriye’de Rojava’da El Kaide grupları karşısında etkisi bölgesel ve küresel düzeyde yansıyan tarihi bir barış, demokrasi ve özgürlük direnişi sergiliyorsa siyasi, hukuki, ahlaki ve pratik olarak da hiçbir izahı olamaz. Bu yüzden, başta Almanya olmak üzere, ilgili tüm devletler ve Avrupa Birliği, bizzat üst düzey yetkililerinin ağzından selamlayıp desteklediklerini açıkladıkları Türkiye’de Kürt sorununun barışçıl demokratik siyasi çözümü konusunda eğer gerçekten samimi ve isteklilerse, yine her fırsatta belirttikleri üzere El Kaide vb insanlığı tehdit eden oluşumlara karşılarsa, Suriye ve Iran rejimlerini bölge barışı ve demokrasisi önünde başlıca engeller olarak görüyorlarsa, Kürt halkının tüm bunlara karşı verdiği meşru hak, demokrasi, özgürlük ve barış mücadelesinin örgütlü ifadesi olarak kabul ettiği PKK’yi yasaklamaktan vazgeçmeli, listelerden çıkarmalıdırlar.
BERLİN’DE BULUŞALIM
Geçen 20 yıl boyunca, yasaklanan, listelere alınan örgüt, önder ve yöneticilerini, ulusal-siyasal sembol ve renklerini, her şart altında her yıl daha da kitlesel ve güçlü şekilde sahiplenen Kürtler ve demokrat-ilerici dostlarımız olarak, 20. Yılında da sözkonusu karar ve listeleri meşru görmediğimizi, bu nedenle de kaldırılmasına dair talep ve beklentimizi bir kez daha başta Almanya hükümetine dönük yineliyoruz. Ve bu yönlü talep ve listeye karşı tepkimizi, barışçıl ve demokratik şekilde bir kez daha güçlü şekilde ortaya koyacağımızı belirtiyoruz. Bu çerçevede 16 Kasm 2013 tarihinde Almanya’nın başkenti Berlin’de, TATORT Kurdistan’ın organize ettiği ve çok sayıda sivil toplum örgütü ile şahsiyetin desteklediği, ‘Barış Sürecini Destekleyelim-PKK Yasağını Kaldıralım’ yürüyüş ve mitingine, çeşitli alanlarda çalışma yürüten, on binlerce üyeye sahip çok sayıda kurum ve kuruluşun Avrupa genelindeki çatı örgütlenmesi olan Avrupa Demokratik Kürt Toplum Kongresi (KCD-E) olarak, aktif ve kitlesel katılım sağlayacağız. Aynı zamanda Avrupa’daki etnik, inançsal, kültürel, vb tüm Kürdistani güçler ile sözkonusu ‘yasak’ ve ‘liste’lere dayanılarak Kürt halkı üzerinde yürütülen terör ve savaş dolayısıyla Türkiye, Iran, Suriye ve Irak devletleri tarafından siyasi, sosyal, ekonomik, vb birçok anlamda mağdur duruma düşürülen Anadolu ve Mezopotamya halklarının Avrupa’daki mensuplarını, yine Avrupalı dost, demokrat, devrimci, barışçıl, hümaniter grup ve kişileri, 16 Kasım’da Berlin’de buluşmaya çağırıyoruz.