Yazılı bir açıklama yapan KCDK-E, AKP ve Erdoğan diktatörlüğünün toplum üzerinde yarattığı korku ve sindirme politikasının tüm hızıyla devam ettiğini belirtti.
Halklara, emekçilere, işçilere, memurlara, farklı inanç kesimlerine, kadın ve gençlere dönük uyguladığı irade kırma ve teslim alma mekanizmasını her gün biraz daha derinleştirerek sürdürdüğü ifade edilen açıklamada şunlara yer verildi: “Baskı ve işkence yapma konusunda sınır tanımayan AKP ve Erdoğan diktatörlüğü zorla gündeme soktuğu referandum sürecinde daha çok yoğunlaştırmış durumda.
Dışarıda yürüttüğü sindirme, teslim alma ve ihaneti dayatma politikasının en yoğunlaştırmış halini şimdi zindanlarda hayata geçirmeye çalışıyor. İnsanlık dışı uygulamaları tutsaklara dayatarak onları teslim almaya çalışıyor.
Bunun için cezaevleri sözcüğün gerçek anlamıyla bir esir kampına dönüştürmüş durumda. Avukatlarla, ziyaretçilerle görüşme yasağının neredeyse günlük yaşamın bir parçası haline getirildiği gibi, orta çağda kalma değişik cezalarla tutsakları sindirmeye, ihanet ve teslimiyeti dayatarak kendi faşist zihniyetini orada da hakim kılmaya çalışan AKP ve Erdoğan faşizmine karşı tutsakların direnişi de devam etmektedir.
İzmir/Şakran Cezaevi başta olmak üzere Tekirdağ Cezaevi ve diğer hemen hemen tüm cezaevlerinde Erdoğan ve AKP’nin teslim alma ve ihanet ettirme politikasına karşı devem eden açlık grevleri artık ölüm sınırına dayanmıştır. Cezaevlerindeki direniş herkes çok iyi bilsin ki bireysel yaşam ve ihtiyaçların karşılanması için değildir, tamamen insanca yaşam ve tutsakların siyasi kimlikleri ile çelişen dayatmalara karşı gösterilen doğru ve hakikati savunma çağrısıdır.
Tüm tutsakları gibi açlık grevinde bulunan HDP milletvekilleri ve Kürt halkının gerçek iradesi olan DBP belediye başkanlarının tek isteği cezaevlerinde gayri insani ve onur kırıcı uygulamalara, teslim alam ve irade kırma politikasına son verilmesidir.
Kürt Özgürlük Hareketi ve Türkiye Devrimci Hareketi’nin zindan direniş geleneğine bağlı kalan ve bu bağlılık nedeniyle bedenlerini günlerdir ölüme yatıran tutsaklar, halkımızın onuru, kimliği, iradesi ve direniş rehberimiz olduğunu burada bir kez daha vurgulamak istiyoruz. Mazlum, Hayri, Kemal, Fatih, Haydar ve daha nice zindan direniş önderlerinin yoldaşları olan tutsakların yanında ve onlarla birlikte olduğumuzu, onları yalnız bırakmayacağımızı belirtirken başta Türk ve Kürt halkı olmak üzere tüm sivil toplum örgütleri, demokrasi güçleri, uluslararası kurumları bir an önce harekete geçme çağrısında bulunuyoruz.
KCDK-E olarak başta kurumlarımız, yönetim yapılarımız, demokratik toplum merkezlerimiz olmak üzere Avrupa’da yaşayan halkımızı ve demokrasi güçleri yarından itibaren ilgili kurum ve kuruluşlarının önünde çadır kurma, açlık grevlerine girme ve oturma eylemlerinde bulunma çağrısını yapıyoruz.”