‘KCK’ Ana Davası’nda H. Hüseyin Ebe’nin delil ikamesi yapıldı

‘KCK’ Ana Davası’nda H. Hüseyin Ebe’nin delil ikamesi yapıldı

BDP’li, belediye başkanları ve insan hakları savunucuları ile gazetecilerin yargılandığı "KCK" ana davanın duruşması devam ediyor.  Duruşmada DTP eski üyesi Hasan Hüseyin Ebe'nin delil ikamesi yapıldı. Ebe, davanın "siyasi ve hukuki soykırım davası" olduğunu belirterek, "Bu bizim şahsımızda Kürt halkının tasfiyesi için yapılmıştır. Halkımız bilinçlidir, demokratik ve siyasi haklarını kazanmak adına meydanlardadır ve demokratik mücadele yürütüyor. Ekmez susuz yaşam olur, fakat özgürlüksüz yaşam olmaz" dedi. 

BDP milletvekilleri, belediye başkanları, insan hakları savunucuları ve gazetecilerin de aralarında bulunduğu 98'i tutuklu 175 kişi hakkında açılan "KCK" ana davasının duruşmasına Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam edildi. Duruşmada, aralarında BDP Şırnak Milletvekili Selma Irmak'ın da bulunduğu 36'sı tutuklu ve 5’i tutuksuz yargılanan Kürt siyasetçiler ile müdafi avukatlar ve Kürtçe tercümanlar hazır bulundu. BDP İstanbul milletvekili Sırrı Süreyya Önder ve tutuklu aileleri de duruşmayı izledi. İlk oturumda tutuklu yargılananlardan eski DTP üyesi Hasan Hüseyin Ebe'nin delil ikamesi yapıldı. Yapılan delil ikamesinde Ebe'nin, 1993 yılında aldığı 12 yıl hapis cezası ile ilgili kısımlar da iddianamede suç delili olarak okundu. Delil ikamesinde "Sayın Öcalan imza kampanyası" da suç delili kapsamında görüldü. 

Tercüman aracılığıyla savunmasını Kürtçe yapan Ebe, daha önce de "Sayın Öcalan kampanyası"na katıldığını ve bunun ile ilgi ceza aldığını belirtti. İddialara cevap veren Ebe, "Gizli tanık hakkımda beyanlarda bulunmuş. Gizli tanığın verdiği tüm ifadeler soyuttur, gizli tanık Kuzey Irak'a gidip eğitim aldığımı iddia etmiş. Doğrudur, Irak'a gittim, ama eğitim veya kamp için gitmedim. Eğer ben eğitim aldıysam ne üzerine almışım, gizli tanık bunu neden belirtmemiş? Türkiye yürütmesinde yer aldığım söylenmiş, ben DTP üyesiyim" dedi. Delil ikamesinde Ebe'nin evinde yapılan aramalarda el konulan flaş diskte "KCK sözleşmesi" olduğu iddia edildi. İddialara ilişkin Ebe, siyasetçi olduğunu bunun için siyasi olan her konuda fikir sahibi olması gerektiğini belirterek, birçok konuda kitap veya makale okumanın veya yazı bulundurmanın suç olmadığını kaydetti. Mahkeme heyeti iddianamede yer alan "KCK Sözleşmesi"ni okudu. Heyetin, Ebe'ye, "Bu KCK Sözleşmesi'ni kim hazırladı?" şeklinde soru yöneltmesi üzerine Ebe, "Ben hazırlamadım, bilmiyorum" diye cevap verdi. Mahkeme heyeti, iddianamede geçen kent meclislerinin ne zaman kurulduğunu sordu. İddianamede, basın açıklamaları ve eylemelere katılmanın yanı sıra Mehmet Uzun'un cenaze törenine katılmak da suç delili kapsamında görüldü.

Davanın siyasi bir dava olduğunu ve gerçekleştirilen operasyonun devlet nezdinde polis ve MİT işbirliği ile yapıldığını kaydeden Ebe, "Bu bizim şahsımızda Kürt halkının tasfiyesi için yapılmıştır. Ama artık halkımız bilinçlidir, demokratik ve siyasi haklarını kazanmak adına meydanlardadır ve demokratik mücadele yürütüyor. Halkın talebi çatışma değildir. Kürt Halk Önderi Sayın Abdullah Öcalan'ın hamlesi ile yeni bir süreç başlamıştır ve bu adım atma ve hamle onurlu ve değerlidir. Bu süreçte üzerime ne düşerse yapacağım. Bedenimde tek damla kan kalıncaya kadar mücadele edeceğim" diye konuştu. 1993 yılında 12 yıl ceza aldığını ve 2004'te tahliye olduğunda siyasi mücadelesini sürdürdüğünü kaydeden Ebe, "Ekmeksiz susuz yaşam olur; fakat özgürlüksüz yaşam olmaz, biz özgürlüğe aşık olmuşuz. Bu nedenle cezaevinden çıktığımda demokrasi, eşitlik ve özgürlük için siyaset yapmaya devam edeceğim" dedi. 

Ebe, görülen KCK davasının "siyasi ve hukuki soykırım davası" olduğunu ifade ederek, "Bugün yeni bir süreçteyiz, şu anda çözüm için başlayan sürecin bu davaya örnek olması gerekir" dedi. Ebe, hakkındaki gizli tanık, savcı ve polis iddialarını kabul etmediğini ve iddiaların boş iddialar olduğunu belirtti. Devrimci, siyasetçi, barış ve özgürlük yanlısı olduğunu kaydeden Ebe, "Kimliğimiz onurumuzdur, en büyük değerimizdir. Bu devlet Kürt halkına özür borçludur" diye belirtti. Mahkeme heyeti Ebe'ye, "Bu özgürlükten kastın nedir ve bu özgürlük nasıl gelecek, ne zaman gelecek?" diye sordu. Ebe'nin mahkeme heyetine cevabı ise, "Özgürlük, kimliğimizi ve haklarımızı kazandığımız zaman gelecek" oldu. 

Ebe'nin ardından savunma yapan müdafi avukatlardan Gülşen Özbek, Ebe'nin katıldığı basın açıklamaları ve demokratik eylemlerin anayasaya göre ifade özgürlüğü kapsamına girdiğini ve suç teşkil etmediğini söyledi. Özbek, Mehmet Uzun'un cenaze törenine katılmanın iddianamede suç delili kapsamında yer almasına ilişkin, "Kürtlerin siyasetini yapan da edebiyatını yapan da yasa dışı sayılmıştır. Bu da dosyanın hangi ruhla hazırlandığını ortaya koymuştur" dedi. Özbek, gizli tanık beyanlarının hukuka aykırı bir şekilde alındığını ve gizli tanık yasalarının ihlal edilerek, gizli tanıklara soru sorma haklarının kısıtlandığını kaydetti. İddianamede yer alan ve müvekkili Ebe'ye ait olduğu söylenen flaş belleğin hukuk dışı bir şekilde elde edildiğini dile getiren Özbek, "Bu flaşta bulunan KCK Sözleşmesi suç teşkil etmemektedir. Bugün Google'dan da yazdığınızda karşınıza çıkar. KCK Sözleşmesi'ne ulaşmak zor değil. Müvekkilim siyasetçidir, siyasetle ilgili olan her şeyi okuyabilir" diye kaydetti. Özbek, iddianamedeki telefon görüşmelerinin mahkeme kararı olmadan dinlendiği gerekçesiyle dosyadan çıkarılmasını talep etti. Özbek, Ebe'nin tahliyesini talep etti. 

Özbek'in savunmasının ardından duruşmaya öğle arası verildi.