KCK'den 12 Mart katliamları ve muhtıranın yıldönümüne ilişkin açıklama
KCK'den 12 Mart katliamları ve muhtıranın yıldönümüne ilişkin açıklama
KCK'den 12 Mart katliamları ve muhtıranın yıldönümüne ilişkin açıklama
KCK Yürütme Konseyi Başkanlığı, 12 Mart Qamişlo, Gazi Katliamları ile 12 Mart darbesinin yıldönümüne ilişkin açıklama yaptı. Rojava’da 12 Mart direnişinin bugünkü devrimin temellerini attığına dikkat çeken KCK, Gazi Katliamı’na ortak mücadele ile yanıt verildiğini belirtti. 12 Mart 1971’den bugüne darbeci anlayışın devam ettiğini vurguladı. HPG'nin elindeki esirlerle ilgili de değerlendirmede bulunan KCK, "önümüzdeki birkaç gün içinde yerlerine sağlam bir şekilde teslim edebilecek olan ilgili heyetlerin gelmesi halinde esirler serbest bırakılarak ailelerine ulaşmaları sağlanacaktır" dedi.
KCK Yürütme Konseyi Başkanlığı, 12 Mart Qamişlo Katliamı, 12 Mart Gazi Katliamı ve 12 Mart darbesinin yıldönümü dolayısıyla yazılı bir açıklama yaptı. KCK Yürütme Konseyi Başkanlığı açıklamasında, Mart ayının Kürdistan halkının tarihinde önemli bir yeri olduğuna dikkat çekerek, “Yeni yıla ve yeniliklere girişin yapıldığı Newroz ayı olan Mart ayı, aynı zamanda Dünya Emekçi Kadınlar Günü'nü de bağrında taşımaktadır. Bu açıdan Mart ayı Kürdistan'da bir atılım ayı olurken, aynı zamanda Halepçe, Qamişlo gibi çeşitli katliamların da yaşandığı bir ay olmaktadır” dedi.
12 Mart 2004 tarihinde Batı Kürdistan’ın Qamişlo tarihinde yaşanan katliama da dikkat çekilen açıklamada 12 Mart direnişinin bugünkü Batı Kürdistan devriminin temellerini attığına vurgu yapıldı. Açıklama şöyle devam etti:
“12 Mart 2004 tarihinde Qamişlo'da Baas rejimi denetimindeki Arap şovenizminin Kürt halkına karşı geliştirdiği saldırıyla Amûde Sînema Katliamı'ndan sonra Rojava'daki en büyük katliam olmaktadır. Hunharca gerçekleşmiş bu katliamın 9. yıldönümünde tüm katliamcı güçleri şiddetle kınıyor, bu katliamda şahadete ulaşan bütün kahraman şehitlerimizi bir kez daha anıyor, Rojava halkımızın şehitlerin yolunda yükselttiği devrimsel direnişi selamlıyoruz.
‘12 MART DİRENİŞİ ROJAVA DEVRİMİNİN TEMELİNİ ATTI’
Qamişlo Katliamı'na karşı Dêrîk'ten Kobanî'ye, Kobanî'den Efrîn'e kadar tüm Rojava halkının büyük bir fedakarlıkla şehitlerine sahip çıkması ve zor koşullara rağmen direnişi tüm Rojava'da yaygınlaştırarak onurlu ve kahramanca bir tutum alması takdire şayan bir direniş ve yurtseverlik tutumu olmuştur. 12 Mart direnişinin ve şahadetlerinin yılmaz takipçileri olan yurtsever Rojava halkının geliştirdiği direniş çizgisi, bugünkü devrimsel çıkışın temelini atmıştır. O direniş ruhu ve çizgisinin attığı temel üzerinde bugün siyasi planda Desteya Bilind, savunma planında ise YPG olarak şekillenen Rojava halkımızın direnişi, günümüzde de destansı bir direniş olma yolunda ilerleyerek haklı davasında başarı elde etme aşamasına gelmiştir.
‘ROJAVA’DA İÇ ÇATIŞMA İÇİN AJANLAR DEVREYE KONULDU’
Bu gelişme karşısında Kürdistan üzerindeki hükümranlığının tehlike altına girdiğini gören sömürgecilik, çeşitli biçimlerde saldırılar geliştirmekte ve Rojava'daki gelişmelere tahammül edememektedir. Başta Türk sömürgeciliği olmak üzere, Kürdistan üzerindeki sömürgeci sistem Rojava'daki gelişme karşısında telaşa düşmüş bulunmaktadır. Bunun için tüm gücünü kullanarak ve büyük paralar dökerek Kürt-Arap çatışmasını yaratmak isteyen sömürgecilik, aynı zamanda Kürtler arası oluşan birliği parçalamak ve bir iç çatışma yaratmak için de para gücü ile örgütlediği ajanlarını devreye sokmuş bulunmaktadır.
Özgürlüğü uğruna bugüne kadar büyük fedakarlıklar göstermiş ve başta Rüstem, Şîlan ve Xebat gibi büyük insanları bağrından çıkarabilmiş değerli Rojava halkımızın bütün bu oyunlara karşı duyarlı davranacağına, yurtseverliğini ve birliğini pekiştirerek gereken cevabı vereceğine inanıyoruz. Rojava'daki özgürlük mücadelesinin çok tarihsel bir sürece girdiği bu dönemde Rojava halkımızın başarısı aynı zamanda tüm Kürt halkının ve Suriye halkının da başarısı olacaktır.
Rojava'da halkımızın yürüttüğü özgürlük mücadelesi aynı zamanda Suriye halklarının özgürlük ve demokrasi mücadelesidir. Bugün Suriye üzerinde ulusal, bölgesel ve uluslararası boyutları bulunan büyük bir çatışma ve savaş yaşanmaktadır. Bu savaşta demokratik-özgürlükçü Kürt hareketinin mücadelesini askeri değil siyasi olarak sürdürmekte ısrar etmesi, Kürt sorunu dahil bütün sorunları, Demokratik Suriye'nin birliği çerçevesinde çözüme kavuşmasını öngören bir perspektifi esas alması çok doğru ve değerli bir tutum olmuştur. Askeri açıdan sadece kendini savunmayı esas alan, çatışan taraflar arasında taraf tutmayıp üçüncü bir çizgiyi temsil eden ve Suriye'de demokratik değişimi hedefleyen bu çizgi, bugün tüm Suriye halklarının çıkarlarını savunan bir eksen haline gelmiştir.
‘SURİYELİ SİYASİ ÇEVRELER OYUNA GELMEMELİ’
İki yıldan bu yana gelişen süreç ve yaşanan çatışmalar Suriye'de çözümün şiddet yöntemiyle gelemeyeceğini ortaya koymuştur. Çünkü Suriye'de sadece Suriyelilerin çatışması değil, bölgesel ve uluslararası güçlerin de çatışması söz konusudur. Bu nedenle çıkmaz gittikçe derinleşmekte ve yaşanan bu çatışmada en çok zarar gören de bizzat Suriye'nin cefakeş halkları olmaktadır. Bu nedenle bir an önce Suriye'de rejim güçleri ile muhalefet güçleri arasında yaşanan çatışma sürecine bir siyasi çözüm bulmak artık bir zorunluluk haline gelmiştir. Bu çerçevede gelişecek bir siyasi çözüm sürecine Kürtlerin çok daha güçlü destek sunması ve Kürt özerkliği temelinde yeni-demokratik Suriye'nin inşa edilmesinde aktif bir rol oynaması temel bir görev durumundadır.
Bu tarihi süreçte Kürt halkının bozgunculara karşı uyanık davranması, tutum alması ve birliğini pekiştirmesi kadar, Suriye'de Sünni-Alevi bütün Arap halkı ile Kürt, Durzî, Ermenî ve Asûrî-Suryanî halklarının birliği çok önemli bir siyasi duruş olarak ortaya çıkmaktadır. Yeni-Demokratik Suriye'nin inşası ve birliğini koruması da ancak bu temelde gerçekleşebilecektir. Bu açıdan tüm Suriyeli siyasi çevrelerin, Suriye'yi dış güçlerin çıkarlarına kurban etmeden Suriye halkının gerçek çıkarlarına sahip çıkma ve bu temelde yeni-demokratik Suriye'yi inşa etme tarihsel sorumluluğu bulunmaktadır.”
‘GAZİ KATLİAMI’NA ORTAK MÜCADELE İLE YANIT VERİLECEK’
KCK Yürütme Konseyi Başkanlığı açıklamasında 12 Mart Gazi Katliamı’nı da yıldönümünde bir kez daha kınadı.
Açıklamada, “12 Mart günü aynı zamanda İstanbul Gazi Mahallesi'nde Kürt ve Alevi halkına karşı 1995 yılında Türk sömürgeciliğinin katliam gerçekleştirdiği gündür. Bu alçakça katliamı gerçekleştiren sömürgeci egemen güçleri şiddetle kınıyor, bu katliamda direnerek şahadete ulaşan değerli şehitlerimizi anıyor, anılarını gerçek demokratik Türkiye'nin ve özgür Kürdistan'ın inşa mücadelesinde yaşatacağımız sözünü veriyoruz. Türkiye'de ezilen Alevi halkımızla birlikte Kürt halkının ortak mücadelesi, geleceği inşa etmede en önemli bir güç olacak ve bu ortak mücadele şehitlerin anısını yaşatacaktır” denildi.
12 MART MUHTIRASI’NDAN BUGÜN DARBECİ ANLAYIŞ SÜRÜYOR
12 Mart 1971 Muhtırası'nın da yıldönümü olduğunun hatırlatıldığı açıklamada, darbeci anlayışın bugün de gündemde olduğu vurgulandı. Açıklamada şu ifadeler yer aldı:
“Türkiye Cumhuriyeti'nde darbeci geleneğin kendini en çok hissettirdiği 1971 muhtıra süreci, Türkiye'de de özgürlüğe, sosyalizme ve demokrasiye büyük bir inançla sarılmış ve bunun için büyük bir fedakarlığı göze alan devrimci önderler, Denizlerin, Mahirlerin ve İbrahimlerin öncülüğündeki devrim hareketinin tasfiye edilmesine yol açan bir süreç olmuştur. Türkiye'de halen demokrasinin ve özgürlüklerin önünde bir engel olan darbeci anlayışın gündemde olduğu bu dönemde 12 Mart 1971 Muhtırası'nın şahsında tüm darbeci anlayışları şiddetle kınıyor, '70'lerin başında darbeci anlayışa ve her türlü faşizme karşı direnen tüm şehitleri, Denizlerin, Mahirlerin ve İbrahimlerin şahsında saygı ve minnetle anıyoruz. Onların anıları, özgürlük mücadelemize her zaman güç vermiş ve vermeye devam edecektir.”
ESİRLERLE İLGİLİ AÇIKLAMA
KCK Yürütme Konseyi Başkanlığı açıklamasında HPG’nin elindeki esirlerin serbest bırakılmasıyla ilgili de değerlendirmede bulundu.
Açıklama şöyle:
“Önder Apo'nun Türkiye ve Kürdistan'da yeni başlattığı sürecin başarısı için tarafımızdan atılacak bir ilk adım olarak HPG'nin denetiminde tutsak bulunan 1'i kaymakam adayı, 7'si asker toplam 8 devlet görevlisinin serbest bırakılması kararı kesinleşmiştir. Önümüzdeki birkaç gün içinde yerlerine sağlam bir şekilde teslim edebilecek olan ilgili heyetlerin gelmesi halinde esirler serbest bırakılarak ailelerine ulaşmaları sağlanacaktır.”