KCK: Halkın yerini terk etmemesi en büyük direniştir

KCK Yürütme Konseyi Eş Başkanlığı Türk devletinin Kürdistan’ın insansızlaştırmaya çalıştığını belirterek direniş alanlardaki tüm halka bulundukları yerleri terk etmeme çağrısında bulundu.

Eş Başkanlık tarafından yayınlanan yazılı açıklamada “Direniş alanlarındaki halkımız da direniş alanında kalamayacak hastalar dışında kesinlikle bulunduğu sokağı, mahalleyi, şehri terk etmemelidir” denilerek bunun en büyük direniş olduğu ifade edildi. Kürt halkının tarihin en büyük dayanışmasını göstererek zalimlerin amaçlarını boşa çıkaracağının ifade edildiği açıklamada “Direnen halkımız şunu bilmelidir; direnişini sürdürdüğü takdirde bu saldırılar püskürtülecek, kazanan ve tüm halkımıza kazandıran direnişleri olacaktır. Halkımız tüm Kürdistan ve tüm Türkiye halkları için direndiğini bilerek bu kutsal ve muhteşem direnişini hiçbir psikolojik savaş söylemine kulak vermeden sürdürmelidirler” denildi.

SİVİL ÖLDÜRMÜYORUZ TÜRK DEVLETİNİN EN BÜYÜK YALANIDIR

KCK açıklamasında şöyle: “Türk devleti halkımızın özyönetim alanlarına azgınca saldırmaktadır. Şehirleri tanklarla, toplarla bombalamakta, her gün en fazla da kadın, çocuk ve yaşlıları katletmektedir. Hedef gözetmeden şehirleri, mahalleleri bombalayarak sivilleri katlettiği halde “hiç sivilleri öldürmüyoruz, sivilleri öldürmemeye dikkat ediyoruz” diyerek büyük bir yalan söylemektedirler. Şunu tüm dünya ve Türkiye kamuoyu bilmelidir ki, başta Miray bebek ve dedesi Ramazan olmak üzere tüm sivilleri Türk ordusu ve polisi katletmektedir.

Şimdiye kadar şehirlerde ve mahallelerde asker ve polislerle direnişçiler arasında yakın mesafede bir çatışma olmamıştır. Hala piyade tüfekleriyle gerçekleşen bir savaş yoktur. Türk devleti sadece uzaktan tank ve top atışlarıyla şehirlere ve mahallelere saldırmaktadır. Özellikle Cizre, Silopi ve Nusaybin’de durum tamamen böyledir. Uzaktan tank ve top atışlarıyla mahalleler rastgele bombalanmakta ve siviller öldürülmektedir. Yine şehirlerin en yüksek yerlerine polis ve askerler keskin nişancılar yerleştirerek kıpırdayan her şeye ateş etmektedirler. Böyle bir kirli savaş tarzıyla mahalleler bombalanıp siviller öldürülmektedir. Çünkü hedef mahalleler ve hareket eden her canlıdır. Bu açıdan Ahmet Davutoğlu ve hükümet yetkililerin “sivilleri öldürmüyoruz, hiç sivil öldürmedik” sözleri bugüne kadar dünyada söylenmiş en büyük yalanlardan biridir. Amaç tamamen gerçekleri saptırıp dünya ve Türkiye kamuoyunun Türkiye'ye yönelteceği tepkilerin önünü almaktır.

TÜRK DEVLETİ YIKIMDA IŞİD’LE YARIŞIYOR

Ancak gerçekler o kadar yalındır ki, yalanlarla örtülmesi mümkün değildir. Güneş balçıkla sıvanmaz. Sivillerin öldürülmesi gerçeği yalanla örtülemez. Cizre, Nusaybin, Silopi, Kerboran ve Sûr’da yaşayan tüm Kürtler bu gerçeği bilmektedirler.

Türk devleti Kürt halkının direnişini kıramadıkça daha kirli yöntemlere başvurmaktadır. Aynı zihniyette olduğu IŞİD dışında hiçbir gücün şehirleri böyle yerle bir ettiği görülmemiştir. Yüz yıllardır uyguladığı Kürdistan’ı boşaltıp insansızlaştırma politikasını şimdi özyönetim direnişinin olduğu yerlerden başlamak üzere tüm Kürdistan'da uygulamaktadır. 2014 Eylül’ünde yayınlanan çökertme similasyonunda bu hesaplarını ve planlarını açıkça ortaya koymuşlardır. 1938’de Dersim’de uyguladıkları soykırımı uygulamak istedikleri anlaşılmıştır.

SAVAŞ SUÇU İŞLEYEREK HALKI GÖÇERTMEK İSTİYORLAR

Türk devleti savaş kararını 2014 yazında da almış, bu yönlü hazırlık ve planlamalarını 2014 30 Ekim MGK toplantısında netleştirmiş; Dolmabahçe mutabakatını reddedip Önder Apo'ya tecrit uygulayarak da adım adım pratiğe koymuştur. Şimdi de aldıkları savaş kararı ve hedefleri doğrultusunda saldırılarını en ağır biçimde sürdürmektedirler.

Şu anda bir yandan tank ve top atışlarıyla saldırırken, diğer taraftan tamamen hükümet güdümüne alınan medya organlarıyla psikolojik savaş arttırılıp Kürt halkını direniş alanlarından göçertmeye zorlamaktadırlar. Bu nedenle mahallelere hedef gözetilmeden saldırılmaktadır. Hepinizi öldürürüz tehdidi ve şantajıyla psikolojik savaşı arttırıp göçertmeyi sağlatmaya çalışmaktadırlar. Bu amaç için de insanlık dışı kirli bir savaş yürütmektedirler. Savaş suçu işleyerek halkı göçertmeyi hedeflemektedirler.

HERKES AYAKLANMALI, SALDIRI PÜSKÜRTÜLMEDEN KİMSE EVİNE DÖNMEMELİ

Tüm Kürdistan halkı bu gerçeği görerek her yerde ayağa kalkmalıdır. Türk asker ve polisinin rastgele bombalamalarla her gün çocuk, yaşlı, kadın öldürerek halkımızı zorla göç ettirmesine karşı her yerde harekete geçilmelidir. Bu ablukalar kırılmadan evde oturmak, yiyip içmek haramdır diyerek her yerde direniş yükseltilmelidir. Öyle binlerle değil, on binlerle, yüz binlerle ayağa kalkılmalıdır. Artık bıçak kemiğe dayanmıştır. Kültürel soykırımcı sömürgeci cellat Kürt’ü boğazlamak istemektedir. Buna karşı artık ne sessiz kalınabilir, ne evde oturulabilir. Direnişi sahiplenme seferberliğiyle Türk devletinin saldırıları püskürtülmelidir. Bu saldırı püskürtülmeden de hiç kimse evine dönmemelidir.

DİRENİŞ HALKIMIZA KAZANDIRACAK

Direniş alanlarındaki halkımız da direniş alanında kalamayacak hastalar dışında kesinlikle bulunduğu sokağı, mahalleyi, şehri terk etmemelidir. Bulunduğumuz yerde kalmanın en büyük direniş olduğu ve direnişin başarısının buna bağlı olduğu bilinmelidir. Halkımız tarihin en büyük dayanışmasını gösterecek dayanışma ve toplumsallıkla direnip zalimlerin amaçlarını boşa çıkarmalıdır. Direnen halkımız şunu bilmelidir; direnişini sürdürdüğü takdirde bu saldırılar püskürtülecek, kazanan ve tüm halkımıza kazandıran direnişleri olacaktır. Halkımız tüm Kürdistan ve tüm Türkiye halkları için direndiğini bilerek bu kutsal ve muhteşem direnişini hiçbir psikolojik savaş söylemine kulak vermeden sürdürmelidirler.

Türkiye halkları ve demokrasi güçleri de bu direnişin aynı zamanda Türkiye'nin demokratikleştirilmesi direnişi olduğunu görerek her yerde Kürt halkıyla birlikte direnişe geçmelidir. Tüm halkımız ve halklarımız bir saat gecikmeden ayağa kalkıp saldırıları püskürtmeli, direnen güçler etrafında demokratik Türkiye’nin ve tüm halklar için özgür yaşamın önünü açacak bir mücadele çemberi oluşturulmalıdır. Özyönetim direnişlerine verilen destekle Türkiye'deki her türlü gericilik yıkılacak, Türkiye halklarının kardeşliği temelinde demokratik birliği sağlanacaktır.