‘KCK’ İstanbul ana davası devam ediyor

‘KCK’ İstanbul ana davası devam ediyor

"KCK" İstanbul ana davasında savunma yapan BDP İstanbul İl Örgütü eski yöneticisi Aydemir Anlı, "BDP siyasi bir partidir ve ben de onun bir yöneticisiyim. Bu dava siyasi kararlar doğrultusunda açılmış bir davadır. BDP kapatılmıyor; ama çalışanları tutuklanarak, işlevsiz hale getirilmek isteniyor" dedi.

"KCK" adı altında düzenlenen operasyonlar kapsamında haklarında dava açılan 111'i tutuklu 205 Kürt siyasetçinin ve insan hakları savunucusunun yargılandığı "KCK" İstanbul ana davasının 5'inci duruşmasının 5'inci oturumu Silivri Ceza İnfaz Kurumu Yerleşkesi karşısında bulunan İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesi'nde tutsak siyasetçilerin savunmalarıyla sona erdi. Duruşmanın öğleden önce yapılan oturumunda Kürtçe tercüman aracılığı ile savunmasını yapan YAKAY-DER çalışanı Kemal Aydın'ın delil ikamesine geçildi. Aydın'ın delil ikamesinin ardından BDP yöneticisi Osman Akdağ'ın savunmasına geçildi. Savunmasında verdiği siyasi mücadeleyi anlatan Akdağ, 10 yıl cezaevinde kaldığını, 14 gün boyunca işkenceye maruz kaldığını söyledi. 3 çocuğunun PKK'ye katıldığını belirten Akdağ, "Bir oğlum şehit düştü, iki kızım hala dağda. Bu sistem çocuklarımla yaşamama bile izin vermedi" dedi. Eşinin de Diyarbakır'da Barış Anneleri İnisiyatifi'nde yer aldığı için yargılandığını söyleyen Akdağ, yargılandığı davanın hukuki olmadığını, siyasi olduğunu belirtti. Akdağ'ın delil ikamesinin ardından söz alan Avukat Sinan Zincir, delil ikamesinin hukuki yapılmadığını ifade ederek, delil ikamesini kabul etmediklerini belirtti. Akdağ'ın delil ikamesinin ardından savunmasını yapan GÖÇ-DER İstanbul Şubesi eski Başkanı Sami Özgen ise, gözaltına alındığı gün polislerin evine "düşmanmış" gibi baskın yaptığını söyledi. 

Emniyete ya da savcıya ifade için çağrılması durumunda ifade vermeye gidebileceğini belirten Özgen, "Ben ve eşim 30 yıl boyunca öğretmenlik yaptık. GÖÇ-DER'de uzun yıllardır faaliyet yürütüyorum. Bizim faaliyetlerimiz akademik araştırmalardan oluşuyor. İddianameye BDP İstanbul İl binasına girişimin bir fotoğrafını koymuşlar. Biz dernek olarak bütün siyasi parti ve sivil toplum örgütleriyle düzenli olarak çalışmalarımız kapsamında görüşürdük. Dosyaya koyacak delil bulamadıkları için sadece bu fotoğrafı koymuşlar" diye konuştu. Özgen'in delil ikamesinin ardından savunmasını yapan BDP İstanbul İl yöneticilerinden Aydemir Anlı, bütün halklar ve onurlu bir yaşamın sağlanması için Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan tarafından başlatılan çözüm sürecine destek verdiklerini söyledi. PKK'lilerin silah bırakıp siyaset yapması için birçok kesimden çağrıların geldiğini hatırlatan Anlı, "Ne yazık ki, biz silahsız siyaset yürüttüğümüz için bugün burada yargılanıyoruz. BDP siyasi bir partidir ve ben de onun bir yöneticisiyim. Bu dava siyasi kararlar doğrultusunda açılmış bir davadır. BDP kapatılmıyor; ama çalışanları tutuklanarak, işlevsiz hale getirilmek isteniyor" dedi. 

İHD İstanbul Şubesi Vicdani Ret Komisyonu eski sözcüsü Kürt vicdani retçi Ahmet Demirsoy ise, dünyada yürütülen bütün savaşlara karşı olduğu için mücadele yürüttüğünü söyledi. Hiç kimsenin öldürülmesinden yana olmadığını ifade eden Demirsoy, "Dünya savaşlarında da bakıldığında ölmek hep fakirlere kalmıştır. Ben hümanist bir insanım ve öldürmekten yana değilim. Yürüttüğüm mücadelede hiçbir hukuk dışı faaliyet yoktur" dedi. 2011 genel seçimlerinde Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloğu'ndan İzmir milletvekili adayı olan Erdal Avcı ise, "Ana dilim Zazaca'yı derin ve köklü bir asimilasyon politikası sonucu kendi derdimi ifade edecek, kadar bilmiyorum. Türkçe'ye hakim olmama rağmen bu asimilasyon politikasını demokratik bir hakkım olan Türkçe savunma vermeyerek protesto ediyorum" diyerek, savunmasını yapmadı. 

YAKAY-DER eski başkanı ve FEMED Türkiye Temsilcisi Cemal Bektaş ise, temsilcisi olduğu kurumun çalışmaları kapsamında birçok kez yurtdışına gittiğini söyledi. Gözaltında kayıplarla ilgili uluslararası alanda çalışmalar yürüttüğünü belirten Bektaş, "İddianamede hangi ülkelere gittiğim yazılmıyor. Bu yüzden Kuzey Irak'a gitmişim gibi bir algı yaratılıyor. Kayıplarla ilgili düzenlenen konferanslar için İsviçre'nin Cenevre kentine çok kere gittim. Bu yapılan yargılamada somut delil yok. Bu yargılama hukuki ve vicdani değil" dedi. Telefon görüşmelerine değinen Bektaş, "Ergenekon davası ilk başladığında biz de müdahil olmak istedik. Çünkü 30 yıllık süren savaşta binlerce insanlık suçu işlendi ve bu davada bunların yargılanmasını istedik. Telefon görüşmelerimde de davaya katılım çağrısı yaptım. Ama bu da delil olarak sunulmuş" dedi. 

Bektaş'ın delil ikamesinin ardından BDP İstanbul İl Örgütü'nde bir dönem saymanlık görevi yürüten Mehmet Kıymaz ise, saymanlık yaptığı partinin il binasına gün içinde defalarca gitmesinin zorunluluk olduğunu söyledi. Dosya kapsamında katıldığı iddia edilen 5 toplantıdan yargılandığını ifade eden Kıymaz, "BDP'nin gün içinde çokça toplantısı olurdu. Bunların çoğuna da ben sayman olarak katılırdım. İddianamede sözü geçen toplantı il binasında yapılmadı. Benim bu toplantı ile ilgili bir bilgim yoktur" diye belirtti. 

Kıymaz'ın savunmasının ardından mahkeme heyeti, duruşmayı yarına erteledi.