KCK İstanbul ana davası: 'Hayali bir kurgu ile KCK'li yapıldık'
KCK İstanbul ana davası: 'Hayali bir kurgu ile KCK'li yapıldık'
KCK İstanbul ana davası: 'Hayali bir kurgu ile KCK'li yapıldık'
İstanbul 'KCK' ana davasının 8'inci duruşmasının ikinci oturumu bugün görülüyor. Duruşmada savunmasını yapan BDP PM eski üyesi Songül Çelik, "Eğer gerçekten bizleri KCK üyeliğinden yargılıyorsanız siyasal iktidarın talimatları ve hayali bir kurgu ile bizleri bu operasyon kapsamında alıp tutuklayanlar silahlı örgüte eleman temininden yargılanmalıdır" dedi.
91'i tutuklu 205 Kürt siyasetçi ve insan hakları aktivistinin yargılandığı "KCK" İstanbul ana davasının 8'inci duruşmasının 2'inci oturumu İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülüyor.
Bugünkü oturuma tutuklu sanıklardan 76'sı katılırken, 2 tutuksuz sanık ve savunma avukatları da duruşmada hazır bulundu. Çok sayıda tutsak yakının da izleyici olarak katıldığı duruşma, Perşembe günkü birinci oturumda savunmasını tamamlayan BDP Arnavutköy eski İlçe Örgütü Başkanı Galip Ateş hakkında yapılan delil ikamesi ile başladı.
Mahkeme heyeti tarafından iddianamede hakkında delil olarak sunulan BDP'nin basın açıklamaları, toplantıları ve "çözüm çadırı eylemleri" üzerine Ateş, "Bu iddianame görüldüğü gibi temelsiz bir şekilde oluşturulmuştur. Katıldığımız toplantılar normal toplantılardır. Seçim dönemindeki çalışmalarımız oy pusula örneklerimiz suç gibi gösterilmiş oysa AKP kendi seçmenlerini billboardlara asıyordu" dedi. Mahkeme Başkanı Ali Alçık'ın Ateş'in yaptığı bir telefon görüşmesinde yaşamını yitiren bir HPG'li için "şehit" kelimesini neden kullandığını sorması üzerine ise Ateş, "Kürt özgürlük mücadelesinde yaşamını yitirenler, bu halkın çocuklarıdır. Canını feda edenler bu halk arasında 'şehit' diye anılır" cevabını verdi.
Ateş'in delil ikamesinin ardından BDP PM eski üyesi Songül Çelik'in savunmasına geçildi. Çelik, savunmasına geçmeden önce, Nusaybin-Qamişlo kenti arasına örülmeye çalışılan "utanç duvarı" ve Kürt siyasetçilerin İran rejimi tarafından idam edilmesini protesto etmek amacı ile kadın tutsaklar olarak bugünden itibaren 3 günlük açlık grevi başlattıklarını belirtti.
Çelik'in açlık grevine girdiklerini belirtmesi üzerine mahkeme heyeti, müdahale ederek Çelik'in savunmasına geçmesini istedi. Ardından Kürtçenin Dimilkî (Zazakî) lehçesi ile savunmasını yapan Çelik, eşinin de aynı davadan 14 ay tutuklu yargılandığını belirtti.
Dilinin yasaklı olduğunu ilkokula başlarken öğrendiğine ve daha çocukken sünnileştirilmeye çalışıldığına dikkat çeken Çelik, "Ben Kürdüm ve Aleviyim. İlkokul yıllarında Türk ve Sünni yapılmaya çalışıldım. İnancım, kimliğim, dilim zorla elimden alınıyordu. Çocuk yüreğimle olanları anlamaya çalışıyordum ama anlamıyordum. Zaman içinde Kürt kimliğinden, Zazaki dilinden uzaklaştım, asimile edildim" dedi.
Sistemin inkarcı ve tekçi zihniyeti üzerinden gelişen Kürt sorununa kendi yaşamının da bir örnek olduğunu belirten Çelik, "İşte bugün bu yüzden Kürt sorununun çözümü için demokratik siyaset yapıyorum, işte bugün bu yüzden kültürlerin ve kimliklerin özgürlüğü ve halkların eşit kardeşliği için demokrasi mücadelesi yürütüyorum, işte bugün bu yüzden buradayım" ifadelerini kullandı.
Mahkeme heyetinin kendilerini "KCK" üyeliği iddiasıyla yargılaması için somut delil ve maddi gerçeklere yer vermesi gerektiğini aktaran Çelik, "Sayın mahkeme heyetinin maddi gerçeği ortaya çıkarmak için şu hususu gerçekten çok iyi araştırması gerekir. KCK yapılanması ne zaman kuruldu. Aynı zamanda 20 yıldır bu topraklarda Kürt sorununun demokratik çözümü endeksli paradigmasıyla siyaset yapan siyasi partiler nelerdir? Hatta bu konuda ben ve arkadaşlarımın sosyal, ailevi, siyasal yaşamları göz önüne alınarak bizlerin KCK'ye üye olup olamayacağımız noktasında çok ciddi bir bilirkişi raporu alınması gerekmektedir" diye konuştu.
Çelik, siyasi iktidar tarafından hayali bir şekilde "KCK üyesi" yapıldıklarını söyleyen Çelik, şöyle devam etti: "Eğer gerçekten bizleri KCK üyeliğinden yargılıyorsanız siyasal iktidarın talimatları ve hayali bir kurgu ile bizleri bu operasyon kapsamında alıp tutuklayanlar silahlı örgüte eleman temininden yargılanmalıdır."
"Kürt sorununun tarihsel ağırlığını mahkemenize yüklemek gibi bir haksızlığın içerisine düşmekte istemiyorum" diyen Çelik, Davanın başladığı ilk günden beri arkadaşlarımız ve avukatlarımız bu davanın kirli delillerle hazırlanmış olduğunu belirttiler. Bu dava legal Kürt siyasetine darbe indirmek amacıyla yapılmış siyasal arka planı olan bir davadır" şeklinde konuştu. Kürt sorununun çözümünü istedikleri için yargılandıklarını ve yargılamanın da "zulümden" ibaret olduğunu kaydeden Çelik, "'Kürt sorunu vardır, Kürtler vardır' dedik. Kürt sorunun demokratik çözümünü savunduk. Müzakere yöntemini taraflara önerdik, onun için bugün buradayız. Tarih bizi haklı çıkardı ve bugün taraflar müzakere yapıyor" vurgusunda bulundu.
Duruşma verilen öğlen arasının ardından Çelik'in savunması ile devam edecek.