KESK ortak tepkileri alanlarda haykıracak

KESK, dört bölgede alanlara çıkıyor. Eşbaşkan Yeşil, “Geçinemeyenlerin, barınamayanların, artık yaşam koşulları çekilmez hale gelenlerin; yani hepimizin ortak tepkisini dile getireceğiz” dedi.

Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Eşbaşkanı Şükran Kablan Yeşil, tüm taleplerini sokaktan duyuracaklarını söyledi.

KESK, 18 Aralık’ta Amed ve İzmir’de; 19 Aralık’ta İstanbul ve Ankara’da ‘Geçinemiyoruz! İnsanca Yaşam, Emekten ve Halktan Yana Bütçe İçin Omuz Omuza’ şiarıyla alanlara çıkıyor.

 

ANF’ye konuşan KESK Eşbaşkanı Şükran Kablan Yeşil, 27 Ağustos itibarıyla hükümet ve yetkili konfederasyon olan Memur-Sen arasında mutabakatla sonuçlanan bir artışın reva görüldüğünü hatırlatarak, “Kamu emekçilerinin her geçen gün eriyen ücretleri görmezden gelinerek, kamu emekçilerine yüzde 5, ikinci altı ay içinde de yüzde 7’lik bir zam yapıldı. 3600 ek göstergenin yaşama geçirilmesi ile ilgili düzenlemenin yapılması, güvencesiz istihdam önündeki engellerin ortadan kaldırılması, sözleşmelilerin kadroya geçirilmesi, özelleştirme politikalarıyla kamuya tasfiyelerin son verilmesi gibi kamu emekçilerinin yaşamları, çalışma hayatlarını yakından ilgilendiren taleplerimiz vardı. Bu talepler maalesef masada görmezden gelindi. Biz o günden bu yana iş yerlerinde, bulunduğumuz ve örgütlü olduğumuz her yerde kamu emekçileriyle buluşarak artan yoksulluğu, artışın ücretlerimize yansımayışını, aynı şekilde gelir vergisiyle bizlere yüklenen vergi yükünü; insanca yaşanacak bir ücret ve güvenceli istihdam talebini, aslında bu ülkede yaşayan milyonların taleplerini dile getireceğimiz bir miting planlaması yaptık” dedi.

EMEK DÜŞMANI BİR BÜTÇE

Meclis Genel Kurulu'nda görüşülmeye başlanan 2022 yılı bütçesinin, yapılış ve oluşturuluş biçiminin antidemokratik olduğunu kaydeden Yeşil, şöyle devam etti: “Özellikle 2017’den bu yana Meclis devre dışı bırakılarak, ülkede yaşayan milyonlarca işçinin, emekçinin, kadınların, gençlerin; milyonlarca insanın iradesinin yok sayıldığı bir bütçe söz konusu. Kurullardan bu şekilde geçti. Bütçe emeğin görülmediği, emek düşmanı politikalarla şekillenmiş. Dolayısıyla bu bütçe görüşmeleri devam ederken ve düzenlemeler yapılırken, bizler de kamu emekçileri cephesinden TİS döneminde karşılanmayan zam talebimizin, insanca yaşam için ücret talebimizin ve diğer taleplerimizin dikkate alınması noktasında iş yerlerinde çalışmalarımız devam ederken dört ilde de miting planlamamız var.”

SAVAŞA VE DİYANET’E VAR

Bütçenin savaşa, ranta ve cemaatlere aktarıldığını kaydeden Yeşil, şunları ifade etti: “Geçen yıla oranla yüzde 30 arttırılmış sanayi ve savunma bütçesi var. Geçen yıla oranla yüzde 60 arttırılmış ve mevcut 7 bakanlığın bütçesini aşan bir Diyanet bütçesi var. Bütçenin kendisini oluşturan gerçek kalemler ise yok. 'Eğitime aslan payını ayırdık' dedikleri miktarın kendisi sadece personel harcamaları olarak lanse ediliyor. Salgın döneminde 4 milyonu aşkın öğrenci eğitim-öğretime ulaşma ve fırsat eşitliğini yakalama konusunda mahrum kaldı. Bununla ilgili herhangi bir düzenleme yok. Sağlığa ayrılan bir bütçe yok, iletişim, ulaşım gibi kamusal hizmetlerin düzenlenmesine dair hiçbir kalem yok. Yine bu bütçede kadınlar yok.”

EMEĞİN EN UCUZ OLDUĞU ÜLKELERDEN

Asgari ücretin miktarının bir ülkenin refah düzeyini ve emek politikasını belirleyen şey olduğunu anımsatan Yeşil, “O ülkede çalışan işçilerin en alt düzeyde yaşamlarını sürdürebilmeleri için verilen ücretin temel ücret haline dönmüş olmasından söz ediyoruz. Bu ne anlama geliyor? Bu ülkede yaşayan her iki kişiden birimizin asgari ücretliyle yaşamak zorunda olduğu anlamına geliyor. Dünya ülkelerine baktığınızda bu oran 10’da 1’dir. Türkiye, emeğin ucuz iş gücü olduğu en değersiz olduğu ülkelerden biri haline gelmiştir.  Türkiye, mevcut ekonomi ve iktisadi politikalarla ucuz emek cenneti haline getirilmek isteniyor” dedi.

Türkiye’deki asgari ücret tespitinin uluslararası sözleşmelere aykırı olarak yapıldığını; aile yerine bir kişinin yaşayacağı miktar üzerinden belirlendiğini kaydeden Yeşil, “Uluslararası standartlara göre oluşturulacak bir asgari ücret daha insanca yaşanacak bir ücreti işaret eder” şeklinde konuştu.

HALKIN TEPKİSİNİ BİRLEŞTİRMEK

İktidarın tüm baskılarına rağmen birlikte alanlara çıkmanın önemini vurgulayan KESK Eşbaşkanı Şükran Kablan Yeşil, şunları ekledi: “Bu ülkede uzun süredir taleplerin, tepkilerin dile getirilmesi konusunda çok ciddi baskılar ve engellemeler söz konusu. Artık gençlerin barınamadığı, çalışanların geçinemediği, işsizlerin yaşayamadığı bir ülke haline geldik. Dolayısıyla bugün bu dört bölge mitingini organize ederken, ülkedeki her kesimin tepkisini birleştiren güçlü bir söz kurmak adına yola çıktık. Geçinemeyenlerin, barınamayanların, artık yaşam koşulları çekilmez hale gelenlerin; yani hepimizin ortak tepkisini dile getireceğiz. Geçinemiyoruz ve emekten halktan yana bir bütçe talebini dile getirmek maksadıyla 18 Aralık’ta Diyarbakır ve İzmir’de; 19 Aralık’ta da Ankara ve İstanbul’da sokaklarda olacağız. Kadınların, işçilerin, emekçilerin, emeklilerin sorunları her geçen gün büyüyen öğrencilerin, yaşam mücadelesi veren atık kağıt toplayıcılarının, asgari ücretlilerin, asgari ücretin de altında insanlık dışı koşullarda yaşamaya mahkum edilen göçmenlerin, mültecilerin ortak sözünü, tepkisini ve beklentisini dile getireceğimiz mitingler yapacağız.”