Kırbayır Ailesi: Cemil'i devlet katletti ve kaybetti

Cemil Kırbayır'ın ailesi, soruşturma dosyasının zaman aşımına uğramasına tepki göstererek, "Devlet katletti ve kaybetti. Hepimize de kan kusturuldu" dedi.

Ardahan'ın Okçu köyünde 12 Eylül 1980 askeri darbesi sırasında gözaltına alınan ve bir daha kendisine ulaşılamayan Cemil Kırbayır'a ilişkin 2014 yılında yeniden başlatılan soruşturma, 28 Aralık 2021’de Kars Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından zaman aşımı gerekçesiyle, “Kovuşturmaya yer yok” denilerek kapatıldı.
Kırbayır’ın ailesi ve avukatları, soruşturmanın zaman aşımına uğramasına ilişkin İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi’nde basın toplantısı düzenledi. Toplantıya Cumartesi Aileleri, Cemil Kırbayır’ın ağabeyi Mikail Kırbayır, kardeşi Fatma Kırbayır ve İHD Eş Genel Başkanı Eren Keskin’in yanı sıra çok sayıda kişi katıldı.

İTİRAF EDİLMESİNE RAĞMEN...

İHD Eş Genel Başkanı Eren Keskin, Kırbayır’ın gözaltına alınıp kaybedilme sürecini anlattı. 1981 yılında Kars Cumhuriyet Savcılığınca soruşturma başlatıldığını hatırlatan Keskin, “2002 yılında soruşturmada kovuşturmaya yer olmadığına karar verildi. Ama bu karar aileye tebliğ bile edilmedi. 2011 yılında soruşturma ailelerin çabası ve o dönemdeki politik süreç dolayısıyla yeniden başladı. O dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan, Berfo Ana’yı Meclis’te kabul etti ve Kırbayır’ın akıbetini bulacağını söyledi. Böylece Türkiye’de ilk defa devlet bir kişinin gözaltında kaybedildiğini kabul etmiş oldu. Ama aynı devlet aklı geçtiğimiz yıl Adalet Bakanlığı’nın talebiyle 2011’deki kararın bozulması için talepte bulunuyor. Bunun üzerinden belli bir süre geçtikten sonra zaman aşımı dolayısıyla dosyayı kapatıyorlar” dedi.
Bu davada zaman aşımın hukuken hiçbir karşılığının olmadığının altını çizen Keskin, “Avukatları olarak hiçbir şekilde kabul edilemeyecek karara karşı itirazımızı yaptık. Bu tamamen hukuksuz bir karar. Verilecek karardan sonra AYM ve AİHM’e yolu açık olacak” diye belirtti.

Cemil Kırbayır’ın abisi Mikail Kırbayır, kardeşinin devletin güvenlik güçleri tarafından katledildiğini belirtti. Devletin kardeşini keyfi ve yargısız bir infaz sonucu kaybettiğini belirten Kırbayır, “Ben bir kayıp yakını olarak kayıp yakınlarının devlet nezdinde nasıl bir acı çektiğine değineceğim. Yargısız bir infaz sonucu kardeşimin katledilmesi yetmedi, babasının tabutunun altına girmesi engellendi. 33 yıl boyunca kapısını açık bırakan bir annenin, oğlunun mezarına gidip gözyaşı dökme hakkı elinden alındı. Bizler olayın başlangıcından itibaren mercilere başvuruda bulunduk. Fakat hiçbir işlem yapılmadığı gibi başvurularımız devletin kurumları tarafından sümen altı edildi. Gözaltında kayıp insanlık suçudur” diye belirtti.
Kardeşinin 1980 darbesinden bir gün sonra gözaltına alınıp kaybedildiğini hatırlatan Kırbayır, “Darbe 1983’e kadar sürmüştür. Fakat müracaatlarımıza rağmen siyasi iktidarlar devlet görevlisi olan katilleri korumuş ve kollamıştır. Katillere hiçbir işlem yapılmamıştır. 1980’den bu yana gelen iktidarlar sürekli ‘biz darbe ve darbecilere karşıyız’ diyor. Yalan söylüyorlar. Madem karşısınız 12 Eylül darbesinin doğurduğu ve bize çektirdiği acıları neden zamanaşımına uğratıyorsunuz? 12 Eylül darbe zihniyeti devam ediyor” ifadelerini kullandı.

 'BU DEVLET HEPİMİZE KAN KUSTURDU!'

Kırbayırı’n kız kardeşi Fatma Kırbayır da yıllardır büyük acılar çektiklerini belirterek, şunları söyledi: “Bu çok büyük bir yaradır, bir acıdır. Bunun bir tarifi olamaz. Bu devlet sadece Cemil’i öldürmedi. Hepimize kan kusturuldu. Cumhurbaşkanı bize söz verdi. Cumhurbaşkanı bizimle alay mı ediyorsunuz? Ben bir anneyim, bacıyım. Senin kulakların hiç mi duymuyor? Nasıl olur da bu dosya kapanır? Bu kapatılamaz. Bütün Türkiye’ye sesleniyorum. Kimsenin ölmesini istemiyoruz. Buna son verin. Ben bu acıları çektim, kimse çekmesin. Barış diyoruz ama hakarete uğruyoruz. Ben yıllardır ağabeyimi arıyorum. Ölene kadar bunu arayacağız. Belki ben ölürüm ama bu mücadele sürecek. Bu adalet yerini bulacak. Ben annemin, babamın bütün acılarına ortak oldum. Bu acıları yaşatanlar o acıları görsün. Davacıyız, ölene kadar da davacı olacağım.”  

Kayıp yakınları adına söz alan 1980’de İstanbul Gayrettepe’de gözaltında kaybedilen Hayrettin Eren’in kardeşi Faruk Eren, bu tür suçlarda zaman aşımının olmayacağına vurgu yaptı. Yapılan suçun hala sürdüğünü ifade eden Eren, “Yakınlarımızın mezarını hala bizden saklıyorlar. Hala bize acı çektiriyorlar. Bu suçu üstleniyorlar o yüzden zamanaşımına uğratıyorlar. Biz bu dosyaları asla kapattırmayacağız. Bütün yakınlarımızın mezar yerlerini öğrenene ve failler cezalandırılana kadar mücadelemiz sürecek” şeklinde konuştu.

 Konuşmaların ardından basının sorularını yanıtlayan Mikail Kırbayır, "Devlet bile bile bir yurttaşını kaybetmiştir" dedi.