Kışanak: Asıl hakaret Karadeniz halkına yapılmıştır
Kışanak: Asıl hakaret Karadeniz halkına yapılmıştır
Kışanak: Asıl hakaret Karadeniz halkına yapılmıştır
Barış ve Demokrasi Partisi Eş Genel Başkanı Gülten Kışanak, Sinop’ta HDK heyetine yönelik saldırı konusunda yaptığı açıklamada kışkırtılmış küçük bir grup tarafından yapılan saldırıyla Karadeniz halkı barışa karşıymış gibi bir algı yaratıldığını ifade ederek “Şiddetle kınıyoruz ancak asıl hakaret Karadeniz halkına yapılmıştır. Karadeniz halkından da yüksek sesle bunu dillendirmelerini duymak istiyoruz" dedi.
Partisinin Meclisteki grup toplantısında partililere seslenen BDP Eş Genel Başkanı Gültan Kışanak, HDK'nin Karadeniz'e ilişkin başlattığı ziyaretlere değinerek "HDK yerelde ön yargıları kırabilmek için bu programı organize etti. Çorum'da güzel bir program yaptılar. Toplumsal barışı tesis etmek adına önemli bir çalışma oldu. Ne yazık ki ikinci durak olan Sinop'a gittiklerinde zaten öncesinde yapılan kışkırtmalar ile provokatif durumun içinde kaldılar. Bu program yaklaşık 1 aydır açıkça tartışılan bir programdır. İçişleri Bakanı'na gün gün bilgilendirmesi yapılmış ve gerekli tedbirler istenmiştir. Yine bu illerin milletvekilleri ile görüşülerek sağduyulu yaklaşım istenmiştir. Ancak Sinop'ta karşılaşılan durum hiç kimsenin görevini yapmadığının açık tablosudur. Sinop'un CHP'li belediye başkanı açıkça kışkırtıcı beyanlarda bulunmuştur. CHP de bu belediye başkanına uyarıda dahi bulunmamıştır" dedi. Sinop'ta yaşananlardan sonra CHP'den halen ses çıkmadığını hatırlatan Kışanak, bunu CHP'nin sosyal demokrat parti olduğunu sananların dikkatine sunduklarını kaydetti.
VALİ KENTTE DEĞİLDİ
Kışanak, "İnsanların kendini anlatma hakkını dahi savunamıyorsanız size sosyal demokrat denilemez. İçişleri Bakanı'na program verilmesine rağmen valiliğin kentte olmamasından dolayı önlemler aksatılmıştır. Vali'nin orada olmaması sorumluluktan kaçma yaklaşımıdır ve kabul edilemez. Ya o makamda oturuyorsan gereğini yapacaksın ya da kenti terk eden yaklaşım ile valilik yapamazsın. Gün boyunca İçişleri Bakanlığı nezdinde temaslarda bulunduk. Bu konuda görüşmeden kaçınmayan, önlemler alacağını söyleyen cümleler duyduk olumluydu; ancak Sinop'ta gereği yapılmadı. Öğretmenevi'nin önünde lise öğrencilerinden oluşan topluluğun büyümesine göz yumuldu gerekli tedbir alınmadı. Biz orada vali veya yardımcısının oraya gitmesini istedik. Ne yazık ki geç kalındı ve gün boyu orada kışkırtılmış, organize edilmiş yönetilen bir küçük grup tarafından Karadeniz halkı barışa karşıymış gibi algı yaratıldı. Evet orada karşılaşılan durum bin linç girişimidir. Şiddetle kınıyoruz ancak asıl hakaret Karadeniz halkına yapılmıştır. Biz Karadeniz halkının demokrasi isteyen barışa saygılı bir halktır. Birkaç provokatör topluma lanse edilemez. Karadeniz halkından da yüksek sesle bunu dillendirmelerini duymak istiyoruz" dedi. Kışanak, hükümetin bundan sonra gelişecek provokatif eylemleri önlemek istiyorsa Sinop'da yaşananların görüntülerini kare kare incelemeleri gerektiğini vurgulayarak, "Onların içinden belki Ogün Samastlar da çıkabilir" diye konuştu. Kışanak, ayrıca ziyaretlerden dolayı HDK bileşenlerine teşekkür etti.
YARGI PAKETLERİNE ELEŞTİRİ
Bu tarz uygulamalara dayanak olan yasal düzenlemelerin artık değişmesi gerektiğini herkesin söylediğini belirten Kışanak, "Hükümet kazanla aldığını gıdım gıdım verme yaklaşımı içindedir. Ardı ardına numaraları değişen yargı paketleri ile toplumu beklenti içinde tutuyorlar. Sonra da beklentilere yanıt vermeyen bir paket ile toplumun karışınsa çıkıyorlar. Bu kez sunduğunuz paketi doğru dürüst çıkaralım ve bu hukuk garabetini kaldıralım diyoruz" dedi. Kışanak, bu operasyonların AKP'nin tutumu ile yapıldığını vurgulayarak, "2004 yılında TCK'de reform adında değişiklik yapıldı; ama bu değişiklik ile TCK'de ceza ile suç arasındaki bütün bağları ortadan kaldırdılar. Kanun şiddeti engellemek için uygundu. Değişiklik hukuki ihtiyaçtan değil siyasi ihtiyaçtan doğdu. Siz siyaseti hukuka dahil ettiniz. Asıl büyük garabeti 2006'da yaptınız. O zaman Meclis'te 3 parti vardı. Seçim barajı nedeniyle birçok parti baraj altında kalmıştı ve temsil kabiliyeti zayıf bir Meclis olmuştu. AKP ve CHP yan yan bu garabet yasasını çıkardılar. O dönem CHP sadece 'kapsamı yeterli değil dinci terörü de baskı altına almamışsınız' diyordu. Bu garabet yasası Cumhurbaşkanı Sezer tarafından da onaylanmıştı. Statüko ile hesaplaşılacaksa bu zihniyet ile hesaplaşın" dedi. Kışanak, o dönem bu yasalara Kürtler ve demokratik muhalefetin sadece karşı durduğunu kaydetti.
YARGITAY KARARI TARİHE KARA BİR LEKE
"2006 yılında Diyarbakır'da bir cenazede yaşananlar bahane edilerek yargıda içtihat kararları aldılar. Erdoğan'ın 'Çocuk da olsa kadın da olsa gereken yapılacak' demesinden sonra bu eylemlerde 10 kişi yaşamını yitirdi. Sorumlular hakkında bir şey yapılmazken Yargıtay, tarihe kara leke olarak düşecek bir karar imza atarak, mitinge katılan herkese örgüt üyeliği cezası vermeyi gerektiren bir yasa yaptı" diyen Kışanak, o günden bu güne toplumda konuşan veya itiraz eden herkesin tutuklandığını kaydetti. Kışanak, "Geldiğimiz nokta ise cezaevinde 10 bin siyasi tutsaktır. Ancak ortada ne şiddet ne bir şiddet eylemi var. Artık yapılması gereken bu hukuk garabetine köklü bir son vermektir" diye konuştu. Kışanak, AKP hükümetinin AİHM cezalarından kurtulmak için uğraştığını ancak yapmaya çalıştığı düzenlemelerin köklü bir değişim içermediğini kaydetti.
Kışanak, TMK'nin tümden kaldırılması gerektiğine işaret ederek, "TMK ile aynı manaya gelen TCK'nin 314, 220 ve 215. maddeleri de hukuk kriterlerine göre değiştirilmelidir. Örgüt kurmak bir suç değildir. Teşvik edilmelidir. Demokratik bir yönetim örgütlü toplum ile mümkündür. Bundan dolayı örgüt kurma suç olmaktan çıkmalıdır. İnsanlar istediği yönetimi diyebilme hakkına sahip olmalıdır. İstediği yönetim biçimini hayata geçirebilmek için örgüt kurabilmelidir. Bunu engelleyerek demokratik yönetim inşa edemezsiniz. Örgüt üyeliği silahlı eylem ve şiddet ile sınırlandırılacak şekilde yeniden düzenlenmelidir. Şiddet yapmayan örgütler meşru kabul edilmelidir" dedi. Kışanak, bu konuda acil olarak düzenlemelerin yapılması gerektiğine işaret etti.
İYİ NİYET SÜRECİ KURTARMAZ
Siyasi suçlardaki infaz şartlarının da değiştirilmesi gerektiğine işaret eden Kışanak, barıştan söz ederken gereğini yapmaktan kimsenin geri duramayacağını kaydetti. Kışanak, "Sadece iyi niyet ve güzel sözler süreci kurtarmaya yetmez. Herkesin pratik çalışma yürütmesi gerekiyor. Bunu yapmadan sürecin ilerleyeceğini zannetmek kendini kaybetmektir. Biraz önce söylediklerimizin tamamı temel insan hakkıdır ve hiçbir şekilde pazarlık yapılamaz. Bunlar masaya pazarlık unsuru olarak sunulamaz. Meclis'in görevi budur. BDP'nin birincil sorumluluğu budur. Birlikte çalışmaya varız. Meclis bu darbe hukukunu temizleyecek yasal düzenlemeler için komisyon kurmalıdır" dedi.