Kışanak: Savaştan kaçanlara kapıyı açmak yetmiyor
Kışanak: Savaştan kaçanlara kapıyı açmak yetmiyor
Kışanak: Savaştan kaçanlara kapıyı açmak yetmiyor
Amed Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı Gültan Kışanak, savaştan kaçanlara kapıyı açmanın yeterli olmadığını, insani ihtiyaçların karşılanması gerektiğini söyledi. Kışanak, DAİŞ’in insanlığın oluşturduğu bütün değerleri hedeflediğini belirterek “Umudumuz var, biz bu vahşeti önleyeceğiz” dedi.
Tüm Bel Sen Genel Başkanı Ömer Salih Erol, Genel Mali Sekreteri Hanifi Demir, Amed Şubesi Eşbaşkanları Muhsin Uyanık ve Gülay Tekin ile yönetim kurulu üyeleri Amed Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanları Gültan Kışanak ve Fırat Anlı’yı ziyaret etti. Ziyarette Sur Belediyesi Eşbaşkanı Seyit Narin de hazır bulundu.
Ziyarette konuşan Tüm Bel Sen Genel Başkanı Ömer Salih Erol, Amed Şubesi’nin programı doğrultusunda bölgeyi ziyaret ettiklerini belirtti. “Ben Karadenizliyim, Rizeliyim. Buraya Kobane’de, Şengal’de yaşanan vahşeti protesto etmek için geldik” diyen Erol, Şengal ve Kobane halkı ile dayanışma içinde olacaklarını söyledi.
Erol, “Kürdü ile Çerkezi ile Lazı ile kim ne olursa olsun insan olan herkesin bu vahşete dur demesi lazım. Buradaki halkların yanında olması lazım” dedi. Yenişehir Piknik Alanı’ndaki Ezidilerin kaldığı kampı ziyaret ettiklerini bildiren Erol, halklarla dayanışmasından dolayı belediyeye teşekkür ederek bu dayanışmanın büyütülmesi gerektiğini söyledi.
Erol, “Türkiye genelinde bütün belediyelerin aynı görevi üstlenmesi lazım” dedi. Erol, “Dili, dini, ırkı ne olursa olsun orada bir vahşet var. Bir IŞİD hışmından, katliamından kaçan bir halkın feryadı var, çığlığı var. Buna bizim tarafsız olmamız asla söz konusu olamaz. Yapılması gereken neyse Tüm Bel Sen olarak Ezidi halkına destek vereceğiz, onlarla birlikte olacağız. Bir halkın yok olmasına asla müsaade etmeyiz asla göz yummağız, seyirci de kalmayız” diye konuştu.
“Yerinde gördüm içim burkuldu” diyen Tüm Bel Sen Genel Başkanı Erol, “Ezidi halkın çadırda yaşayanların bir çoğunun çocuk olduğunu gördüm. Önümüz kış, sağlık sorunları var. Halkın çoğu perişan. Bir çoğunun kardeşi, abisi, babası, ablası, annesi katledilmiş. Bir katliamdan kaçmışlar, sığınmışlar” şeklinde konuştu.
Türkiye'nin göç edenleri sahiplenmesi gerektiğini ifade eden Erol, “Herkesin buradaki feryadı, çığlığı duyması, gönlünü, kalbini açması lazım, özellikle devletin destek vermesi lazım. Yani ‘Kapıları açtım, bunları aldık, yeterli’ şeklindeki söylemi asla doğru bulmuyoruz” dedi. Erol maddi ve manevi olarak ellerinden gelen çabayı ortaya koyacaklarını söyledi.
KIŞANAK: HERKES BU İMDADA KOŞMALIDIR
Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı Gültan Kışanak da inancı, kimliği, kültürü ne olursa olsun bütün insanların onurlu, özgür yaşama hakkı bulunduğunu belirterek, “Herkes kendi yurdunda yaşama hakkına sahip. Ne yazık ki Ezîdî halkının tarihsel mekanı olan Şengal’e yapılan saldırıdan sonra yüz binlerce insan göç yollarına düşmek zorunda kaldı. Büyük bir kıyımdan, onur kırıcı yaklaşımlardan kaçarak geldiler” dedi. Gelenlerin 15 gün boyunca hiçbir ihtiyacı karşılama imkanı olmadan yollarda yürüyerek geldiğini anlatan Kışanak, şöyle konuştu:
“Yerel yönetimler, sivil toplum örgütlerinin, halkımızın ve duyarlı herkesin katkılarıyla, kısmen de olsa onlara bir yaşam alanı oluşturmaya çalıştık. Bu bir vicdan ve insanlık sorunu, biraz olsun vicdanı olan, insanım diyen herkesin böyle bir çığlığa mutlaka olumlu yanıt vermesi, bu imdada koşması gerekirdi. Bunu yaptık, keşke imkanlarımız daha çok olsaydı, daha fazlasını yapabilsek. Şengal’de yaşanan bu vahşetin, bu dramın yaralarını sarmaya çalışırken arkasından Kobanê kuşatması ve saldırıları geldi.”
Uluslar arası kuruluşların belirlediği rakamlara göre, şu anda binlerce insanın hala kayıp olduğunu vurgulayan Kışanak, “Kadınlar kayıp, başlarına ne geldiği bilinmiyor ve bu vahşeti yaşatanlar kendi sosyal medyalarında, bu vahşeti sergilemekten de geri durmuyorlar. Kadınların cariye olarak dağıtıldığını çok açık bir şekilde ifade ediyorlar. Kobanê’de, toplumsal duyarlılıkla en azından böyle bir vahşet, böyle bir boyut önlendi. Ama henüz tehlike geçmiş değil. Sivillerin zarar görmemesi için, kadınların, çocukların zarar görmemesi için herkes seferber oldu” şeklinde konuştu. “Sadece kapıyı açıp getirmek yetmiyor. Bu insanların az da olsa insani yaşam koşullarına ihtiyaçları var” diyen Kışanak, şöyle devam etti:
“İnsanlık tarihi boyunca yaşanmış, en vahşi saldırılardan biriyle karşı karşıyayız. Ortaçağ karanlığında yaşanmış, vahşet örneklerine, Hitler faşizmi zamanında yaşanmış vahşet örneklerle benzer bir insanlık dışı çete grubuyla, tüm Ortadoğu halkları karşı karşıya. O nedenle biz hem insani, hem vicdani bir görev, sorumluluk olarak görüyoruz. Ama aynı zamanda insanlık değerlerini korumaya yönelik bir savunma refleksi içerisinde olmamız lazım. Çünkü tarih boyunca bu tür vahşetlerle baş etmek için, insanlar çok mücadeleler verdiler. Ve bazı demokratik değerler açığa çıktı. Bazı ilkeler, bazı kurallar açığa çıktı. Şimdi bütün bunun tamamının yerle bir etmeye, yönelik bir saldırı var. Ortadaki saldırı herhangi bir gruba, kimliğe yönelik bir saldırının da ötesinde farklı bir anlam taşıyor. İnsanlık tarihi boyunca ortaya çıkartılmış, mücadeleler, ortaya çıkartılmış demokratik yaşam olanaklarının tamamının ortada kaldırmaya yönelik bir saldırıdır. O nedenle hepimizin kendi geleceğimize sahip çıkma adına, bu vahşete dur dememiz lazım. Aksi takdirde peyderpey hepimizi bu dipsiz kuyu, bu girdap hepimizi içine çekecek.”
BU VAHŞETİ ÖNLEYECEĞİZ
Konuk sendikacılara duyarlılıklarından dolayı teşekkür eden Kışanak, “Sizin şahsınızda Türkiye’deki tüm duyarlı olan kesimlere, tüm Türkiye halkına ve sendika mücadelelerinde yer alan emekçi kardeşlerimize teşekkürlerimizi iletiyorum. Yaşadığımız vahşet büyük, ama umudumuzu her geçen gün güçlendirerek, büyütmek dışında bir seçeneğimizde yok. Umudumuz var, biz bu vahşeti önleyeceğiz. Önlemeliyiz, başka da bir çıkar yolumuz yok” diye konuştu.