KJK: Zaman topyekün direniş zamanı
KJK: Zaman topyekün direniş zamanı
KJK: Zaman topyekün direniş zamanı
KJK, DAİŞ çetelerinin saldırılarına karşı, Kürt kadınları başta olmak üzere dünya kadınlarını aktif mücadele ve dayanışmaya çağırdı. Zamanın topyekün direniş zamanı olduğunu belirten KJK, “Direniş, yaşamın bütün alanlarına yayıldıkça büyür. Bununla birlikte özellikle genç Kürt kadınlarını YPJ saflarında aktif savunma direnişinde yer almaya çağırıyoruz. Yine IŞİD çeteleri eliyle yürütülen kadın kırımına karşı kadın özgürlüğünü savunmanın yolunun şu an itibariyle Kobanê’yi savunmaktan geçtiği bilinciyle başta Ortadoğulu kadınlar olmak üzere bütün dünya kadınlarını aktif ve radikal dayanışma geliştirmeye çağırıyoruz” dedi.
Kürdistan Kadınlar Topluluğu (KJK), Kobanê’de DAİŞ çetelerinin saldırılarına karşı 11. gününde direnişin tarihi ve destansı bir niteliğe sahip olduğunu belirtti. YPG ve YPJ savaşçılarının öncülüğünde Kürt halkının yükselttiği Kobanê direnişini selamlayan KJK, “Bu destansı direnişte yaşamını yitiren kahraman şehitlerimizi anıyor, anılarına bağlılık sözünü veriyoruz” dedi.
‘DİRENİŞ, LOKAL BİR DİRENİŞ DEĞİLDİR’
DAİŞ çetelerinin 15 Eylül’de Kobanê’ye yönelik başlattığı saldırı dalgasının hedefi, kapsamı ve kullandığı teknik itibariyle önceki saldırıları aştığı gibi, buna karşı yükseltilen direnişin de asla lokal bir direniş olarak ele alınmaması gerektiğini kaydetti.
Lokal bir alanda yoğunlaşan bu direniş mücadelesinin, bütün bir bölge siyasetini etkileyecek ve değiştirecek niteliğe sahip olduğunu ifade eden KJK şunlara dikkat çekti: “Bir anlamda güncel durumda Kobanê, Ortadoğu’da iki çizginin, iki gelecek projesinin, hatta iki modernitenin – Kapitalist Modernite ile Demokratik Modernite’nin – karşı karşıya gelip çatıştığı zemin olmaktadır. Hal böyle olunca Kobanê, tek tek bölgede etkin olan veya etkinlik kurmaya çalışan bütün aktörlerin gerçeğini de somut bir biçimde ortaya koymaktadır.
‘AKP’NİN RANTÇI POZİSYONU AÇIĞA ÇIKMIŞTIR’
Türk devleti ve AKP hükümetinin bu denklem içindeki rantçı pozisyonu artık hiçbir şekilde kuşkuya yer bırakmayacak biçimde açığa çıkmıştır, bütün dünyanın görebileceği şekilde netleşmiştir. Önder Apo’nun inisiyatifiyle 2012’de başlayıp 2013 tarihi Newroz deklarasyonu ile resmiyet kazanan barış ve demokratik çözüm sürecini oyalama taktiğiyle istismar edip siyasi ranta çevirmeye çalışan AKP hükümeti, savaş ve çatışma ortamını derinleştirmektedir. ‘Kuzey’de çatışmasızlık, Rojava ve Başûr’da savaş’ taktiği ile bir yanda ömrünü uzatmayı, diğer yanda özgürlük hareketimizi tasfiye etmeyi amaçlayan Türk devleti ve AKP hükümeti, çözümsüzlük, imha ve inkarda ısrar etmektedir.”
Kobanê’nin AKP hükümetinin gerçeğinin aynası olduğunu da vurgulayan KJK, bu aynanın da AKP hükümetinin var olan çözümsüzlük politikasını sürdürmekle kalmayıp, savaşı daha da tırmandığını gösterdiğini belirtti.
“Öyle ki çatışma ortamını sona erdirip siyasi çözümün yolunu açacak adımlar atmak yerine yüksek yoğunluklu bir savaş başlatmıştır. Önderliğimizin dikkat çektiği gibi şu anda AKP hükümetinin ve Türk devletinin her türlü destek sağladığı IŞİD çeteleri üzerinden yüksek yoğunluklu bir savaş yaşanmaktadır” diyen KJK, bu savaşın sadece Rojava’da değil, Kuzey Kürdistan ve Türkiye’de de AKP hükümeti tarafından farklı biçimlerde yürütüldüğünü kaydetti.
Ancak bu savaşın, sadece büyük fedakarlıklarla çatışmasızlık pozisyonunu korumaya çalışmış olan HPG ve YJA Star gerillalarına karşı imha amaçlı operasyonlar ve Kürt halkının demokratik eylem ve direnişlerine yönelik ağır saldırılarla sınırlı ele alınmaması gerektiğini de vurgulayan KJK, “Bugün hayatımızın bütün alanlarına yönelik bir yüksek yoğunluklu savaş söz konusudur. Bir halkın en temel hakkı olan anadilde eğitime gösterilen tahammülsüzlük gibi, sistematik artış gösteren kadın katliamları da bu savaşın somut ifadeleridir” dedi.
‘DİRENİŞ SOKAKLARDAKİ, MEYDANLARDAKİ, ALANLARDAKİ PROTESTOLARLA SINIRLI TUTULMAMALI’
KJK bu durum karşısında tek bir şeyin yapılabileceğini ekledi ve şöyle devam etti: “Halk olarak kendimizi ve bütün yaşamımızı savaşa göre şekillendirmek durumundayız. Topyekun saldırıya karşı topyekun direniş halinde olmalıyız. Direniş ise sokaklardaki, meydanlardaki, alanlardaki protesto ile sınırlı tutulmamalıdı. Yüksek yoğunluklu savaş koşullarında direniş demek, özgür yaşamı inşa etmek demektir. Direniş demek, gelişebilecek her türlü saldırıları hesaba katarak kendi sistemini kurmak demektir. Yaşamını öz güce dayalı örgütlemek, bunun her alandaki savunmasını güçlü geliştirmek demektir. Varlığını saldırılara karşı korumakla kalmayıp, aktif bir biçimde bütün yaşamını – siyasetten ekonomiye, kültürden eğitime, diplomasiden savunmaya – kurmak demektir. Yüksek yoğunluklu savaşa, imha ve inkara karşı özgür yaşamı yüksek yoğunluklu inşa hamlesi demektir.”
‘DÜNYA KADINLARI AKTİF VE RADİKAL DAYANIŞMA SAĞLAMALI’
Bu temelde başta Kürt kadınları olmak üzere, Kürt halkını yaşamını bir yeniden şekillendirerek, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın geliştirdiği özgür yaşam perspektifini bulunduğu her alanda yaşamsal kılmak için aktif mücadele yürütmeye çağırdı.
“Zaman topyekun direniş zamanıdır. Direniş, yaşamın bütün alanlarına yayıldıkça büyür. Bununla birlikte özellikle genç Kürt kadınlarını YPJ saflarında aktif savunma direnişinde yer almaya çağırıyoruz” diyen KJK, DAİŞ çeteleri eliyle yürütülen kadın kırımına karşı, kadın özgürlüğünü savunmanın yolunun da şu an itibariyle Kobanê’yi savunmaktan geçtiği bilinciyle başta Ortadoğu’lu kadınlar olmak üzere, bütün dünya katınlarını aktif ve radikal dayanışma geliştirmeye de çağırdı.