'Kobanê irade ve direnişin sonucu özgürleşti'
'Kobanê irade ve direnişin sonucu özgürleşti'
'Kobanê irade ve direnişin sonucu özgürleşti'
Kobanê’nin 134. gününde özgürleşmesini Kürdistan Özgür Kadın Hareketi (PAJK) Koordinasyon Üyesi Rotinda Amed ANF’ye değerlendirdi. Kobanê’nin özgürleştirmesini başta Kobanê halkı olmak üzere bütün Kürdistan, Ortadoğu ve dünya halklarına kutlayan Amed, Kobanê’de yürütülen savaşın bir insanlık savaşı olduğunu, bu savaşın başarıya ulaşması, özgürleşmesinde katkısı olan tüm güçleri selamlamak ve başarının devamını getirmeleri açısından da mücadeleye devam etmek gerektiğini belirtti.
‘İRADENİN YENEMEYECEĞİ HİÇBİR GÜÇ YOKTUR’
Kobanê direnişinde büyük kahramanlık sergileyip yaşamını yitiren, bu özgürlüğün esas güçleri olarak Arin Mirkan şansında ortaya çıkan direniş ruhunun bir sonucu olduğunu söyleyen Amed, “Evet, birçok yerden bu direnişe destek, katkı oldu. Hatta direniş içerisinde farklı halklardan yer alanlar da oldu. Ama esas bu direnişi 134 gün boyunca hiç bıkmadan, usanmadan, yılmadan, umudunu özgürlükten yana hiç kaybetmeyen kahraman savaşçıların emekleri yürüttü. O anlamıyla bir kez daha iradenin yenemeyeceği hiçbir gücün olmadığı hakikati ortaya çıktı diyebiliriz. Bu irade karşısında bütün dünya güçleri diyebileceğimiz kapitalist modernite zihniyetleri savaştı. İrade savaşıydı. Bu da bir kez daha tekniğin abartılacak, büyütülecek bir durum olmadığını gösterdi. Aslında iktidarcı, egemen, eril zihniyet yenildi bu savaşla. Kazanan da irade, umut, zafer coşkusu, özgür yaşama olan inanç ve bağlılık oldu” dedi.
Bugün dünyada her şeyin kapitalist modernite gücünden geçtiğini, paranın, tekniğin, gücün, devletin başarılarını getirdiğini vurgulayan Amed, Kobanê’de bunların hiçbiri yokken güçlü bir direniş ruhu olduğunu belirtti.
Savaşın gün be gün bütün dünya tarafından izlendiğini kaydeden Amed şunları söyledi: “Kobanê’de 134’üncü günde zafere ulaşılmasının elbette iradenin sonucudur. Yapılan bütün propagandaların altının ne kadar boş olduğu, ne kadar korkulduğu propagandası olduğu açığa çıktı. Çünkü ‘Kobanê düştü, düşecek, Kobanê gerçekliği diye bir şey yoktur’ diyen insanlar, bugün Kobanê’yi kutlamak zorunda kalıyor. Mesela Davutoğlu, Amed’de ‘Kobanê’yi selamlıyoruz’ demesi aslında düne kadar yaptıkları propagandaların iflasının göstergesidir.”
Kobanê’de direnişinin, özgürlüğün, enternasyonalizminin canlanmasını, sosyalist ruhun, alternatif bir yaşamın olduğunun göstergesi anlamına geldiğine de dikkat çeken PAJK Koordinasyon üyesi Rotinda Amed, bir kez daha kadın ile erkeğin bir arada, özgür yaşamı yaratmanın sembolü olduğunu vurguladı.
Kobanê’nin Ortadoğu’nun özgürlüğe açılan kapısı olarak da niteleyen Amed, “Yaratılacak yeni yaşam, alternatif yaşam ve ulus devlete karşı oluşturulacak olan demokratik ulusun bütün dünyaya alternatif sistem olması açısından da önemli bir direniş ve zaferdi” dedi.
‘Kobanê düştü, düşecek’ söylemlerinin korkunun ifadeleri olduğunu belirten Amed, Kobanê’de yürütülenin bir özgürlük savaşı olduğunu hatırlattı ve şunları ekledi: “Bu özgürlük savaşı sadece Kobanê’yi ilgilendiren bir durum değildi. Elbette ulus devletin yarattığı statüleri parçalamak üzerinden bir yaşam arayışı ve özgürlük arayışıydı. Bu anlamıyla Türk devleti ve Ortadoğu’da tekçi zihniyeti, tekli zihniyet ile mücadele veren ya da direnen devletlerin çöküşüydü. O anlamıyla Türk devleti de gerçek ifadelerini yaptı.
Bitirmek istedikleri ya da hayalini kurdukları söylemleri dile getirdiler. Ancak, öyle olmadığını görünce de çark ettiler. Tabii şunu da çok iyi biliyorlar, Kobanê’de yürüyen savaş salt DAİŞ’e karşı değildi. Bunun yanında biz Türk devleti ile de savaşıyorduk. AKP, bütün dünyanın gözü önünde DAİŞ canilerini korudu, DAİŞ canilerine cephane gönderdi, DAİŞ canilerini kendi hastanelerinde korudu, kolladı, saldırttı, halklara saldırttı. Bunun için de AKP eşittir DAİŞ’i yarattı kendi açısından. Hem açıktan desteğin olmadığını, iki telin sınır olduğunu gösterdi.”
Bu tel örgülerin Kürt halkına zindan edildiği, insanların katledildiğini vurgulayan Amed, ancak DAİŞ gibi vahşi çetelere her türlü desteği, kendi arabalarıyla, kendi tanklarıyla verdiklerini de belirtti.
“Oradaki ‘bitti, bitirilmesi gerekiyor’ söylemi aslında korkularının ifadesiydi” diyen Amed, Kobanê’de bugün yaratılan imkanlar ve yaşam koşulları, ya da yaratılmak istenen modelin aslında devletçi zihniyete karşı alternatif sistem olduğunu bildikleri için bunu yaptıklarını da ifade etti.
Hiçbir zaman Kobanê’nin özgürleşmesini, Rojava devriminin zafere ulaşmasını ya da Ortadoğu’da tüm halkların birlikte özgürce yaşayabileceği ortamların oluşmasının AKP gibi devletçi, tekçi zihniyete sahip devletin işine gelmeyeceğini de belirten Amed, “Bundan dolayı da zaferin başarıya ulaşmaması için AKP, elinden gelen tüm maddi-manevi ve savaş desteğini sağladı. Her türlü zorlukları, kahramanca direnen ve savaşan Kürt halkı ve bütün özgürlük savaşçıları yani her yerden savaşa katılan insanların önünü almak için bütün gücünü seferber etti. Bir kez daha direnen ya da özgürlüğe inanan güçler, devletçi zihniyetin argümanlarını başarısı ile boşa çıkarttı. Tabii zaferden sonra sanki hiçbir şey yapılmamış gibi, sanki DAİŞ’e hiçbir destek verilmemiş gibi Türk devletinin önde gelen isimleri, yetkilileri ‘bizim de katkımız oldu’ dedi. Evet, onların bu savaşa katkısı oldu. Ama hangi yönden, kime katkısı oldu, bu tartışmalık bir durumdur. Evet, DAİŞ’e katkıları oldu. Kürt halkı ve Kobanê’de savaşanlar bu gerçeği unutmayacaktır. Çünkü birebir Türk devleti savaşa katkıda bulundu ama karanlık güçlerin destekçileri olarak katkıda bulundular. Yoksa özgürlüğe dair, özgür yaşama dair hiçbir katkıları olmadı. DAİŞ’i yaratanlar, DAİŞ’e destek verenler bile en sonunda desteğini çekerken Türk devleti desteğini bir türlü çekmedi. Bu katkıyı ne Kobanê halkı, ne Kürt halkı, ne Ortadoğu halkı unutmayacaktır” diye konuştu.
‘KÜRT ÖZGÜRLÜK HAREKETİ BİR İDEOLOJİDİR’
Kürt Özgürlük Hareketi’nin salt ulusal bir hareket olmadığını, bir ideoloji olduğuna da dikkat çeken Amed şöyle devam etti: “Çünkü biz esasında içerisinde birçok halk, dini inanç, etnik ve sosyalizme inanan insanları barındıran bir yaşama inanıyoruz. Kürt halkı hem kendi ulus özgürlüğünü hem de uluslarla ortak yaşama ideolojisini çok net ortaya koyuyor. Bundan dolayı ideolojik bakabilecek örgütler, Kürt halkını kendisine referans alıp, Kürt halkıyla ortak sosyalist yaşama gidebileceklerini bildikleri için Kobanê direnişinde yerini aldı. MLKP de oradaydı. Diğer farklı örgütlenmeler de oradaydı. Daha önce özgür ordu olarak kendilerini ifadelendiren ve hatta Kürt halkına karşı savaş açanlar daha sonra aslında Kürt halkının Arap halkının özgürlüğü istediklerini anladıktan sonra onlarda bu direnişte yerini aldı.
Burkan El Fırat gibi örgütlenmeler, çeşitli halkların toplamı da Kobanê’ydi. Amerika’da subaylık yapmış ama bu vahşi durumu kabullenmeyen Amerikalılar, İngilizler ve değişik haklardan insanlar da oradaydılar. Neden? Çünkü Kobanê bir onur ve özgürlük savaşıydı. Kürtlerin ideolojilerinin bütün halkları kapsayan bir ideoloji olduğu ortaya çıktı. Bu anlamıyla bu ideoloji içerisinde yer almak kendilerinin de özgürlükleri olduğu için Kobanê’de herkes vardı. Kobanê enternasyonalizmin yeniden canlanmasıydı. Mezopotamya topraklarında devletli uygarlık gelişmeden önceki halklar mozaiğinin yeniden canlanmasının, o ruhun yeniden canlanmasının anıydı. Bütün halklar kendilerini orada gördüler. Farklı etnikten insanlar bu mücadelenin bir yerlerinden tutma çabası içerisine girdiler. Bu felsefenin yaratıcısı olan Önder Apo’nun Ortadoğu ve halkları açısından yeniden yaratmak istediği yeni yaşam formülü ve felsefesiydi. Bu, bu biçimiyle ifadelendirilmiyor ama esas bu felsefenin mimarı Önder Apo’nun yürüttüğü mücadele, ürettiği düşünceler ve yarattığı yaşamın kendisiydi. O anlamıyla bütün halklar kendisini orada buldu.”
‘TOPLUMLAR KADIN ÖNCÜLÜĞÜNDE ÖZGÜRLEŞECEK’
“Biz, toplumun kadınlar öncülüğünden özgürleştireceğine inanan bir hareketiz” diyen Amed kadın hareketi olarak yaklaşık 40 yıldır yürütülen bir mücadeleye inandıklarını, bunun gerçek olduğunu da bütün mücadele süreçlerinde yaşadıkları, yaşattırdıkları ya da vermiş oldukları mücadele ile ispatladıklarını vurguladı.
YPJ’nin Kobanê’nin özgürleşmesinde büyük bir payı olduğunu da söyleyen Amed, “Kadın evinin, beyninin etrafında oluşturulan duvar ve sınırlar dışına çıkarılmayan bir dünya içerisinde gencecik kadın yoldaşlar vahşi DAİŞ karşısında korkmadan, yılmadan ve özgürlüğe olan inanç ile savaştı. Kadının gücüne olan inancıyla işte bir Arin Mirkan şahsında kendisini somutlaştırmak, kendisini çizgi haline getirmek adına düşmanının ortasında özgür yaşam için bedenini param parça etti.
Bu Kürt kadınının öncülüğüdür. Kürt kadınlarının o savaş içerisinde olması özgür yaşamın garantisi olduğu için önemli bir faktördü. Önemli ve belirleyici bir duruştu. Kadınlar özgür yaşama inandıkça mücadele azimleri, etraflarında yarattıkları yaşam rengi apayrıdır. Bunu yaşayan bilir. Özgürlüğün tadına vardıkça gerçekten bu mücadelenin anlamı da büyüyor. Kadının kendi gücüne inanarak, kendi öz iradesine güvenerek yaşamının belirleyicisi olduğunu bir kez daha gösterdi” dedi.
KOBANÊ’NİN İNŞA SÜRECİ
Kobanê’de işlerin yeni başlayacağını, inşa sürecinin oluşması gerektiğini de belirten Amed, “Kobanê özgürleşti ama bitmedi” diyerek konuşmasını sürdürdü.
Özgürlüğün bugün olacak ya da bitecek bir şey olmadığına dikkat çeken Amed şunları ifade etti: “Özgür anlar ve özgür yaşamlar hep bizimle birlikte olacak hakikatlerdir. O anlamıyla Kobanê’de işler 134. gününde start aldı. Şimdi daha zorlu bir süreçle karşı karşıyayız. Bir de DAİŞ gerçekliği henüz tamamen ortadan kalkmış değil.
DAİŞ ya da buna benzer herhangi vahşi örgütler bitmiş değildir. Kobanê köylerinin tamamen DAİŞ çetelerinden temizlemek ve kurtarmak için bütün halkımızın seferber olması gerekiyor. Kobanê’yi yeniden inşa edelim, bütün dünyanın Kobanê için seferber olması lazım. Kobanê bir dünya savaşıydı. Kobanê dünyanın yörüngesine bir yörünge kazandıracak bir hakikat gerçekliğiydi. Kürt halkı hem yaşamını örgütleyecek hem de kendisini savunmasını bilecektir. Öz savunmasını geliştirmek durumundadır. Her türden halkların Kobanê’ye geri dönüşler için seferber olması, destek sunması ve inşa çalışmalarına başlaması gerekiyor.”