Kobanê: Vahşi bir saldırı, kahramanca bir direniş ve dram
Kobanê: Vahşi bir saldırı, kahramanca bir direniş ve dram
Kobanê: Vahşi bir saldırı, kahramanca bir direniş ve dram
Kobanê'ye yönelik DAİŞ çetelerinin İslam adına yaptıklarını iddia ettikleri saldırılar, 60'ıncı gününe girdi. Kobanê direnişine kadar DAİŞ, "Silen ve süpüren" bir güç olarak görüldü ya da gösterildi. Kobanê direnişi ile birlikte ise, bu algı adım adım yıkılmaya başladı. DAİŞ'i besleyip, İslam adına piyasaya süren güçler dahi planlarında Kobanê direnişi ile birlikte değişiklik yapmak zorunda kaldı. Kobanê direnişi gerek emperyalistleri gerek ise Ortadoğu'daki güçleri planlarını değiştirmek zorunda bıraktı. Bu planlardaki değişikler zaman içerisinde ortaya çıkacaktır. Bekleyip, görmek gerekiyor. Karmaşık bir sürecin yürüdüğü, direniş ve yenilgilere göre politikaların belirlendiği bir süreç yaşanıyor denilebilir. Hem emperyalist güçler hem de bölge güçleri için geçerli bir durum bu.
VAHŞİ SALDIRI
Politik duruma ilişkin bu girişi yaptıktan sonra, 11 gündür bulunduğum direniş kenti Kobanê'de yaşananlara bakmak gerekiyor. "Direniş kenti Kobanê" tanımı bazı çevrelerde rahatsızlık yaratabilir ama burada yaşanılana baktığımızda, Kobanê'nin geçmişine dair ne kadar olay olursa olsun, Kobanê artık bir direniş kenti olarak tarih sayfalarındaki yerini alacaktır. 60 gün önce başlayan deyim yerinde ise, kafa kesen, tecavüz eden, talan gerçekleştiren ve İslam adına hareket ettiğini söyleyen güç, Kobanê'nin köylerini talan ettikten sonra bu vahşi saldırılarını Kobanê'ye yönlendirdi. Burada ise, yaklaşık bir ay ferdi silahlarla topraklarını, evlerini, insanlarını korumaya çalışan Kobanêlilerin ve onlara destek çıkanların direniş duvarına çarptı. DAİŞ çeteleri, Kobanê'yi bir hafta içerisinde düşüreceklerini hesaplıyorlardı. Güdümünde oldukları güçlere ise, bu teminatı verdiklerinden olsa gerek, onlar da "Düştü düşecek" açıklamalarında bulundular. Ancak bu vahşi saldırı, dişe diş kana kan bir mücadele ile geri püskürtüldü. 60'ıncı gününde Kobanê'de DAİŞ çetelerinin saldırılarının kırıldığı, ellerindeki birçok noktanın YPG/YPJ savaşçılarının inisiyatifinde olduğunu söyleyebiliriz. DAİŞ çetecileri ağır silahlara ve sürekli takviye ettikleri güçlerine rağmen YPG yetkililerinin açıklamalarına göre şu ana kadar en az 3000 civarında kayıp verdiler. Saldırı inisiyatifini yitiren DAİŞ çeteleri son günlerde saldırmak yerine binaları, camileri uçuruyor ve sivillerin yaşadıkları yerleri havanlarla vuruyor. Bu ise, savaşta güçsüzlüğün göstergesi olarak değerlendiriliyor. Ancak DAİŞ çetecileri, sürekli güç takviye etmelerine rağmen ilerleyemedikleri gibi YPG/YPJ savaşçıları karşısında adım adım mevzilerini kaybediyorlar. DAİŞ'in saldırı gücünün kırıldığı, cepheye sürdüğü çetecilerinin morallerinin çok kötü olduğu hem yaşananlardan hem de telsiz konuşmalarından açık olarak görülüyor.
KENT SAVAŞI
Kobanê'ye yönelik dışarıdaki Kürtlerin ve demokrasi güçlerinin beklentisinin "ne zaman özgürleşecek" olduğu sık sık bize sorulan sorulardan anlıyoruz. Burada belki 11 günlük kent savaşını takip eden gazeteci olarak deneyimlerimi ve gözlemlerimi aktarmam gerekiyor. Kürtler ilk kez böylesi bir kent savaşıyla karşı karşıya denilebilir. Saldırıların ilk dönemlerinde birçok eksiklikler gösterdikleri ve kayıplar verdikleri, buradaki YPG yetkilileri tarafından da dillendiriliyor. Eksikliklere rağmen ise, ortaya konulan irade ve kahramanca direniş DAİŞ çetecilerini durdurmuş. Ama 60'ıncı günde burada YPG ve YPJ komutanlarının kent savaşında oldukça deneyim kazandıkları görülüyor. Son dönemlerde yapılan hatalardan dersler çıkararak, yeni taktikler uyguluyorlar. Kent içerisinde inisiyatif yüzde 75 oranında YPG/YPJ savaşçılarının elinde olsa da DAİŞ sürekli olarak Kobanê'ye, kentin doğusundan ve güneyinden güç aktarıyor. Buradaki bağlantıları kesilmeyince de kentte ağır darbeler almalarına rağmen sürekli yeni güçlerle savaşı sürdürebiliyorlar. YPG/YPJ savaşçıları son dönemlerde kent dışında gerilla tarzı eylemlerle DAİŞ'e kan taşıyan bu bağlantı yollarını kesmeye çalışıyorlar.
Diğer bir nokta ise, DAİŞ çeteleri hakim oldukları yerlerde birçok binayı, evi ve sokağı mayınlamışlar. Bu ise, YPG/YPJ savaşçılarının ilerleyişini yavaşlatıyor. Ağır kayıplar vermemek için, adım adım, sokak sokak, duvar duvar bir ilerleme gerçekleştiriyor YPG/YPJ savaşçıları. Kent savaşında Stalingrad direnişi en çok hatırlatılan konulardan. Ya da birçok kişi Stalingrad direnişinin anlatıldığı "Kapımdaki Düşman" filmini biliyor. Kobanê'deki direnişte de özellikle son dönemlerde yoğun çatışmaların yaşandığı doğu ve güney cephelerinde tam da bu filmin anlattığı sahneler var. Bir keskin nişancı savaşı söz konusu. İyi bir yere konumlanmış bir keskin nişancı, hakim olduğu alanda hareket etmenizi sıfırlayabiliyor. Binalardan binalara, sokaklardan sokaklara açılan tünellerde ilerlemek zorundasınız. Bu durum her iki taraf açısından da geçerli.
CEPHEDEKİ YPG/YPJ SAVAŞÇILARI
Savaş, tarihten bugüne kahramanlar, korkaklar, yenilenler ve mağdurlar yaratır. Kahramanları az olur savaşların yenilenleri de. Ama korkakları ve mağdurlar, her savaşta çoktur. Kobanê'de DAİŞ çetelerinin bulunduğu alanda durumu bilemiyoruz. Kafamızı kesmeseler, oradaki durumu da görmek ve aktarmak isteriz. Ama YPG/YPJ savaşçılarının birçok mevzisini gezebildik. Burada müthiş bir iradenin, müthiş bir cesaretin örneklerini çokça gördük. Birçok arkadaşlarını yitirmelerine rağmen yüzlerinde karamsarlık adına hiçbir şey okuyamıyorsunuz. Kadın savaşçılar sürekli tebessümleriyle dikkat çekiyorlar. Yine kadınların hem cesaretiyle, hem atiklikleriyle en riskli yerlerde öne çıktıklarını görüyoruz. Yaşam içerisinde de mevzide düzenin sağlanmasından, kalınan yere kadar kadınların öncü rol oynadığı görülüyor. YPJ savaşçılarının çektikleri zılgıtlar ise, DAİŞ çetelerini tedirgin ediyor. Zılgıt çeken kadınların bulunduğu mevzilerden DAİŞ çetecilerinin uzak durduğu belirtiliyor. Kadın savaşçılar, DAİŞ çetelerinin "tekbir" seslerine, zılgıtlarıyla yanıt veriyorlar. "Neden bu kadar kararlısınız, yüzünüz neden hep gülüyor" sorularına, kadın savaşçılar, "Talancı bir güçle savaşıyoruz. Topraklarımıza, insanlarımıza, kadın bedenine ve kimliğine saldırıyorlar. Haklı olan tarafta duruyoruz. Bunun için de mutluyuz. Onun için gülüyoruz. Haklı olandan yana ölmek bize mutluluk veriyor" yanıtını veriyorlar. Yine buradaki savaşçıların çok az uyuduğunu, sadece savaş değil kent içerisinde de birçok işi yürüttüğünü görüyorsunuz. Sivillere yardım ediyorlar, cephelere malzeme taşıyorlar, tamir/tadilat işleriyle uğraşıyorlar.
HER SAVAŞ YIKIM VE DRAM YARATIR
Kobanê savaşı, tarih sayfalarına direniş olarak geçecek. Ama her savaşta olduğu gibi yıkım ve dramlar çoğunlukta olur. Kobanê'de de sivillerin durumunda bunu görüyoruz. Örneğin bir gün önce Kino ailesini ziyaret ediyoruz. Sarı saçlı 8 yaşındaki Azize annesinin ve kardeşlerinin yanında oyun oynuyor. Annesinin eteğine yapışıyor, fotoğraf makinemize, kameramıza utangaç gözlerle bakıyor. Biz arkadaşım Ersin Çaksu ile daha onların haberini yazmadan, ikinci gün yaşadıkları evin etrafına 6 tane havanın düştüğünü görüyoruz. Havan atışları kesildiğinde yanlarına gidiyoruz. Azize ağır yaralanmış ve Suruç Devlet Hastanesi'ne kaldırmışlar. Yaşamını yitirdiği haberi geliyor. Onların yaşadığı zorlukları ve istemlerini aktaracağımız haberin konusunu, 8 yaşındaki Azize'nin ölümü üzerine kuruyoruz. Bir gün önce fotoğrafladığımız Azize bir gün sonra ailesinin çekeceği fotoğraf karesinde artık yok. Bu bizim tanık olduğumuz sadece bir örnek.
Kobanê'ye yönelik DAİŞ saldırıları ile birlikte onbinlerce insan evlerini, topraklarını, hayvanlarını terk etmek zorunda kaldı. Cephede savaşan haber alamadıkları yüzlerce çocukları bulunuyor. Sivillerin kaldığı Til Şeir bölgesinde, havalar soğuk. Sağlıklı beslenme, temiz su sorunu var. Toz, toprak ve çamur içerisinde yaşıyor kadınlar, erkekler, çocuklar ve kundaktaki bebekler. Haklılar, haksızların yürüttüğü bir savaşın mağdurular. Yine Kobanê'nin hemen hemen her sokağında savaşın tahribatı var. Yıkılmış evler, binalar, parçalanmış araçlar, sokak ortasında ölmüş hayvanları görüyorsunuz.
MEŞRU SAVAŞ YÜRÜTENLERİN YANINDA OLMAK
Her savaş yıkım yaratır. İnsani duyguları olan hiç kimse savaşı savunamaz. Fakat haksızlığa karşı yürütülen bir savaş meşru savaştır. Kobanê direnişi de vahşice gerçekleştirilen saldırılara karşı kendini savunma ve meşru bir savaştır. Sadece Kobanê değil, nerede haksız bir saldırı varsa buna karşı durmak gerekiyor. Kobanêlilerin yaptığı da bu. Biz de gazeteci olarak, fotoğraf makinemizi haksızların, vahşilerin durduğu yerden değil direnenlerin mevzilerinden karşı tarafa yöneltiyoruz. Bunu da yapmaya devam edeceğiz.