HPG komutanlarından Sadun Suruç, 15 Ağustos atılımının komutanı Mahsum Korkmaz’ın (Agit) Kürdistan’da gerilla çizgisini yarattığını ifade ederek savaş perspektifinin günümüzde gerillaya ışık tuttuğunu söyledi.
HELGURT BAGOK / JİYAN AMARGİ
BEHDİNAN
Pazartesi, 28 Mart 2016, 07:01
28 Mart 2016, Kürt hareketinin öncü komutanı Mahsum Korkmaz’ın şehadetinin 30’uncu yıldönümü. Kürt gerillasının eylemi, savaş tarzının mimarı olarak nitelendirilen Korkmaz’ı silah arkadaşı ve günümüz HPG komutanlarından Sadun Suruç anlattı.
21-28 Mart’ın PKK ve Kürt halkı tarafından “Kahramanlık Haftası” olarak ifade edilmesini özel kılan nedir? Neden Kahramanlık haftası olarak ifade ediliyor?
Kahramanlar, toplumsal hakikati kendi şahsında yaşamsallaştıran tarihi kişiliklerdir. Halkların özgürlük mücadelesinde tarihi eylemleriyle sembolleşen kişiliklerdir. Bu gerçeklikleriyle kendi toplumları için bir ölçü, ilke ve yaşam çizgisi haline gelirler. Kendi halkının talep ve özlemlerini kendi şahıslarında somutlaştırdıkları için yaşadıkları dönemin sentezi haline gelirler ve yaşanılan bu dönemler bu kahramanların şahsında anılır. Nasıl ki Bolşevik Devrimi Lenin, Küba Devrimi Che Guavera, Vietnam Devrimi Ho Chi Minh ile anılıyorsa Kürdistan Devriminin diriliş mücadelesi aşamasında tarihe kahramanlık haftası olarak geçen dönem de Mazlum Doğan ve Agît arkadaşlar şahsında anılmaktadır.
Bu temelde Ulusal Diriliş günü olan Newroz Bayramı 21 Mart ile başlayıp Agît arkadaşın şahadet tarihi olan 28 Mart tarihine kadar olan hafta Ulusal kahramanlık Haftası olarak tanımlanmış ve bu sürede Partimiz'in somutunda dile gelen ve ulusal direniş tarihimizin en şanlı bir döneminin zaferle kazanılmasında tarihi rollerini yerine getiren kahraman şehitlerimiz anılmaktadır.
AGİT ŞAHSNDA KÜRT TOPLUMUNDA YENİ BİR ASKERİ ÇİZGİ VE GERİLLA TARZI AÇIĞA ÇIKTI
Kahramanlık haftasını özel kılan şey Kürt toplumunun üzerinde uygulanan soykırımcı sömürgeci rejime karşı kahramanca sergilenen direniş ve bu direniş etrafında toplumun yeniden doğuşu ve tarihsel gerçekliğiyle buluşmasıdır. Amed Zindan Direnişinde Çağdaş Kava Mazlum Doğan arkadaş şahsında tarihi direniş günü olan Newroz Bayramı yeniden özüne kavuşarak siyasal anlam kazanırken, Agît arkadaş şahsında Kürt toplumunda özgürlük temelinde yeni bir askeri çizgi ve gerilla tarzı açığa çıkmış ve tarihi 15 Ağustos askeri hamlemiz gerçekleşmiştir.
“AGİT’İN DURUŞU BENİ ÇOK ETKİLEDİ”
28 Mart Komutan Agit’in şehadet yıldönümü. Komutan Agît’i en yakından tanıyanlardan biri de sizsiniz. Komutan Agît’i nerede ve ne zaman tanıdınız?
Beni Agît arkadaşla tanıştıran özgürlük mücadelemizin o dönem içinde geçtiği koşullar olmuştu. 1979’da başlayan Siverek mücadelesi bir gerçeği ortaya çıkarmıştı. Eski klasik Kürt savaşçılığıyla T.C. barbar, soykırımcı ve faşist bir düşmana karşı başarı sağlamak çok zordu. Bu anlamda modern savaş taktik ve tarzını uygulayan bir gerillacılık teorisi ve pratik deneyim ve derslerine ihtiyaç vardı. Bu temelde parti bir grup arkadaşı Lübnan’daki Filistin Kamplarına gönderme kararına gitmişti. İlk kez 1979’un sonlarına doğru Agît arkadaşla burada tanışma şansına sahip oldum. Burada ve eğitim sonrası birlikte gittiğimiz Batman alanında Agît arkadaşın devrimci duruşunu, Önderliğe, halka, yoldaşlarına yaklaşımını, eylemciliğini, komutanlığını azda olsa tanıma fırsatım oldu.
BAĞIMSIZ VE ÖZGÜR KÜRDİSTAN VAADİ VARDI
Komutan Agît’in PKK ile tanışması nasıl oldu? Nasıl bir devrimciydi? Halkına ve Mücadelesine yaklaşımını anlatabilir misiniz?
Agît arkadaş, Mazlum Doğan arkadaştan etkilenerek PKK saflarına katılmıştı. Mazlum arkadaş ile tanışması, 1976 yılında Ankara’da Önder Apo etrafında toplanan ilk Apocu grubun mücadeleyi başlatmak üzere ülkeye giriş yaptığı döneme rastlar. Alınan karar doğrultusunda Mazlum arkadaş Batman’a gider. Bu yıllar mücadele tarihimizin en zorlu, en çok kararlılık, bilinç, irade ve cesaret isteyen yıllardır. Kürdistan’da en son yirminci yüzyılda baş gösteren onlarca Kürt isyanının büyük bir vahşet ve soykırım uygulamalarıyla bastırılması ve sonrası asimilasyon, karşıtına dönüştürme dayatmalarının sonucunda Kürtler toplum olarak büyük bir sinmişlik ve sessizlik içine girmiş, kendi ulusal ve toplumsal değerlerine yabancılaşmıştı. Kürt üst tabakası düşmana hizmete koşma temelinde yarışa girmiş, Kürdü düşman adına kontrol eder duruma gelerek işbirlikçi-hain bir konuma girerken, yoksul alt tabaka kaderci, bilinçsizlik ve cehalet ve gafleti yaşamaktaydı.
Böylesi bir gerçek karşısında her alana bir veya iki arkadaş geçer. Hiç bir maddi imkan olmadığı gibi ciddi bir mirasta yoktu. Umuttan başka fazla bir şey kalmamıştı. Gidilecek alanlarda tek ilişki yoktu. Kimin neyle karşılaşacağı belli değildi. Grup hem söyleminde ve hem de pratiğinde çok netti. İlk kez bağımsız ve özgür Kürdistan vaadi vardı. Bu anlamda birçok çevre için bir tehlikeydi. Kısa sürede sömürgeci faşist düşmanın polisi, işbirlikçi Kürt hakim sınıfı ağalar, faşist yapılanmalar ve kimi şovenist Türk sol grupları tarafından hedeflendi. Bir taraftan mirassızlık, imkansızlık ve Kürdü bin yılların uykusunda uyandırmakla boğuşulurken, diğer yandan tüm bu güçlerle mücadele gerçeği ortaya çıkmıştı. Önder Apo bu dönemin mücadele zorluklarını iğne ile kuyu kazma sözleriyle dile getirmişti. İşte Mazlum ve Agîtler böylesi zorlu mücadele koşullarında tanışmışlardı.
Dünya ve mücadele tarihimizin gösterdiği gibi zorlu mücadele dönemleri daha büyük bir kararlılık ve direngenlik ortaya çıkarmış, bu da başarılı sonuçlara götürmüştür. Mazlum Doğan arkadaş, 12 Eylül Faşist Askeri Cuntanın Amed Zindanında PKK’li tutsaklar şahsında PKK’yi teslim alarak bitirme politikasını büyük direniş destanına öncülük ederek boşa çıkarırken; Agît arkadaş, 15 Ağustos askeri hamlesini komuta ederek, bu faşist askeri cuntayı yenilgiye uğratmıştır.
KOMUTANINA BÜYÜK İNANAN SAVAŞÇININ EYLEMİ DE BÜYÜK OLUR
Bize Agît’in savaşçılığını anlatabilir misiniz? Nasıl bir gerilla komutanıydı?
Agît arkadaş aslen Farqin’li olup Batman’da büyümüştü. Maddi durumu iyi olan bir aileden gelmesine, bu anlamda fazla zorluklarla karşılamamasına rağmen büyük bir dayanıklılık ve iradeye sahipti. Daha küçük yaşta devrimci özellikler taşımaktadır. Hiç bir baskıcı, zorlayıcı, haksız otoriteyi kabul etmezdi. Mahallede, okulda, sokakta, her yerde böyleydi. Biri diğerine haksız yaptığında mutlaka müdahale eder, onunla çatışmayı göze alırdı. Haksızlık ve adaletsizliğe karşı büyük bir öfke duyardı. Sonuna kadar paylaşımcıydı. Bu özellikleri gerillacılık yıllarında daha belirgin bir şekilde açığa çıkmıştı. Soğuk kış gecelerinde üzerindeki askeri parkayı her gece bir arkadaşın üzerine atarak korumaya çalışırdı. Agît arkadaşın komutanlık tarzında eylemi uzaktan koordine etme yoktur. Komutanlıkta bizzat eylemin içinde ve savaşçısıyla yan yana bir tarz esas almıştır. Komutanına büyük inanan savaşçının eylemi de büyük olur, gerçeği Agît arkadaşın savaş tarzında yaşam bulmuştur. Agît arkadaşın savaşçıları ona büyük inandıkları için büyük savaştılar. Ve bu büyük savaşçılıkta da büyük eylemler ortaya çıktı.
Agît arkadaş çok özlü ve mütevazi bir yaşama sahipti. Halka karşı büyük bir saygı ve sevgisi vardı. Halka gelebilecek en ufak bir zararı kabul etmez kıyameti koparırdı. Her konuşması, her hareketi ve her eylemi halkı için ne getirip ne götüreceğini çok titizlikle hesaplardı. Agît arkadaşın her eyleminde halk ve devrim adına derin duygular ve bilinç vardı. 15 Ağustos Eruh eylemini başlatırken sarfettiği “ey Eruh heta iro kesi navete ne bihistibu, lê wê sîbe tevahî dinya bi te baxıve” yani ey Eruh bu güne kadar senin ismini duymayanlar yarın tüm dünya senin ismini konuşacaklar, sözleri Agît arkadaşın tarihi bilinci ve eylemiyle yaratacağı sonucu göstermekteydi. O Eruh eyleminin ne sonuç getireceğini çok iyi bilmekteydi.
Kürt halkı Agît arkadaşı çok sevmişti. Agît arkadaş gittiği her evde yaşlı, çocuk, kadın demeden saatlerce tartışırdı. Halk, Ülke, toprak sevgisini ve buna bağlı olarak özgürlük ve bağımsızlık özlemlerini büyük bir tutku ve inançla anlatırdı. Yoksulluğu, adaletsizlik ve kölece bir yaşama karşı mutlaka bağımsız ve demokratik özgür bir ülkenin yaratılması inancını halka anlatırdı. Agît arkadaş tam sosyalist bir yaşam ve kişiliğe sahipti. Bu anlamda Agît arkadaş eylem tarzında fetihçi olduğu kadar, hitabında da yürekleri fethediciydi. Agît arkadaşın görüşüp konuştuğu kişiler onu asla unutmazlardı. Onu dinleyenler bugün dahi büyük bir heyecanla anlatmaktadırlar. Agît arkadaş devrimciliği, eylemleri, komutanlığı ve 15 Ağustos hamlesiyle anılıp efsaneleştiği kadar bir de bu yönüyle efsaneleşmiştir.
Bir komutan ve savaşçı düşmanını tanıdığı ve bu anlamda düşman kavramında netleştiği ölçüde düşmanına karşı savaş meydanında başarılı olur. Agît arkadaş bu konuda çok netti. “Bir asker kendi topraklarının üzerinde düşmanlarının gölgesini dahi kabul etmemelidir” diyordu. Düşmana karşı intikam ruhuyla dopdoluydu. Soykırımcı faşist sömürgeci düşmandan yüz yılların hesabını sorma bilinciyle savaşmasının yanında, nerede gelirse gelsin parti, yoldaşları ve halkına her hangi bir saldırı karşısında bulunduğu yerde mutlaka cevap verirdi. Büyük şehidimiz Kemal Pir hep şunu söylerdi; “PKK ortak bir ruhtur. Bir yerde bir PKK’liye bir zarar gelmişse diğeri bulunduğu yerde hissedip cevap veriyorsa o bu ortak ruhu temsil ediyor demektir.” Agît arkadaş bu gerçeği en çok temsil eden arkadaşlardan biri olmuştur. Onun için Kemal Pir, “gözlerim arkada gitmiyorum, benden sonra Mahsum Korkmaz ( Agît) var” demişti.
Agît arkadaş büyük bir görev adamı ve Önder APO uygulayıcısıydı. Önderlikten aldığı her talimat ve dönem perspektifinin büyük uygulayıcısı olmuştu. Agît arkadaşın temel özelliklerinin başında bu özelliği gelmekteydi.
AGİT GERİLLACILIĞI ORTADOĞU’DA EN ETKİLİ GÜÇ HALİNE GELDİ
15 Ağustos 1984 Eruh eyleminin Komutanı Agît’in gerilla savaşına kattığı sonuçlar neler oldu? Nasıl bir gerilla geleneği başlattı? Agît tarzının bugünkü sonuçlarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Önderlik, Mazlum direnişçiliği partinin büyük ruhudur, der. Mazlum Doğan yoldaşın 1982 Newroz’unda gerçekleştirdiği eylemi, benzeri olmayan vahşet ortamında büyük bir teslimiyet ve ihanet dayatması karşısında, yine büyük bir inançsızlık ve umutsuzluk girdabında büyük bir umut, sarsılmaz bir irade, kararlılık ve direniş hamlesiyle kahramanca çıkış yapması ve sonraki döneme yön vermesidir. Faşist rejim öyle bir vahşet ve karanlık dayatmaktadır ki, özgür, namuslu ve onurlu bir yaşamın sözü olabilmek ancak böylesi kahramanca bir eylemle mümkündü.
Mahsum Korkmaz arkadaş, Kürdistan halk ordulaşmasının komutanlığını ifade eder. Kürdistan’da devrimci askeri çizginin hakim kılınmasında, halk ordulaşmasında ve gerilla tarzının gelişmesinde ortaya çıkan çeteci anlayışların aşılmasında, gerillaya ve gerilla savaşına olan inancın gelişmesini bizzat tarihi eylemiyle kanıtlayarak sonrakilere askeri, ordu ve savaş perspektifini sundu. Kürdistan’da hangi temelde askeri ve örgütsel mücadele yürütülebileceğini askeri duruşuyla kanıtladı. Bunun yanında Önderliğe bağlılık ve anlama gücü, ideolojik derinlik ve devrimci yaşam tarzıyla parti ölçülerinde de örnek olmuştur. Bu bakımdan efsanevi Agît kişiliği Kürdistan’da gerillanın ve buna bağlı olarak gerçekleşen ulusal dirilişin sembolü haline gelmiştir. Bu geleneğe bağlı olarak Kürdistan gerillası Ortadoğu’da en etkili güç haline gelmiş, Rojava Devrimiyle evrenselleşmiş ve ezilen tüm insanlığa ilham kaynağı haline gelmiştir. Kuşkusuz Agît arkadaşın çabası, savaştaki ısrarı ve gerillanın geliştirilmesindeki rolü olmasaydı 15 ağustos atılımı gerçekleşmeyecekti. 15 Ağustos atılımı olmasaydı bugünkü başarılar ve sonuçlar da açığa çıkmazdı.
KAHRAMAN ŞEHİTLERİMİZİN DİRENİŞ RUHUYLA HERKES MÜCADELEYE KATILMALI
Kahramanlık haftası vesilesiyle Kürt halkına ve gençlerine neler söyleyeceksiniz?
PKK tarihi kahramanlık tarihidir. Mazlumlar, Agîtler, Zilanlardan günümüze ulaşan binlerce kahramanımız, bağımsız ve demokratik özgür bir ülke özlemiyle şahadete ulaştı. Kahramanlarımızı yaşatmanın ve onlara bağlı kalmanın yegâne yolu bu özlemi gerçekleştirmektir. Bunun somut ifadesi; Özgür Önderlik, Bağımsız ve özgür bir halk ve Özgür bir ülkedir. Kürt halkına ve özellikle gençliğe çağrım kahraman şehitlerimiz olan Mazlumların, Agîtlerin ve Zilanların devrimci ruhuyla HPG ve YPS saflarına katılarak geçmekte olduğumuz tarihi süreçte üzerlerine düşen görevi yerine getirmektir.