Köse: Yeni yaşamın inşasını adım adım örerek ilerleyeceğiz

'İş ve aş buluşmaları' kampanyası ile Türkiye ve Kürdistan’da tüm illeri gezeceklerini belirten HDP Emek Komisyonu'ndan Sorumlu Eş Başkan Yardımcısı Şaziye Köse, "Yeni yaşamın inşasını adım adım örerek ilerleyeceğiz" dedi.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Emek Komisyonu'ndan Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Şaziye Köse, partisinin başlattığı ‘Herkes için Adalet’ kampanyası kapsamında başlattıkları ‘İş ve Aş Buluşmaları’na ilişkin ANF'nin sorularını yanıtladı. Cumhuriyet tarihi boyunca görülmeyen bir ekonomik kriz ve yoksullaşma ile karşı karşıya olunduğunu belirten Köse, yoksullaşmanın önüne geçilebileceğini kaydetti.

Türkiye'de son 18 yılda büyük bir yoksullaşma olduğu düşünülüyor. Artan ekonomik kriz ve salgın ile yoksulluk ikiye katlandı. Partinizin başlattığı ‘Herkes için Adalet’ kampanyasının da alt başlıklarından biri olan Türkiye'deki yoksulluk için neler söyleyebilirsiniz?

Şu anda Türkiye'nin en can alıcı sorunlarının başında gelen işsizlik, yoksulluk, yoksunluk, zamlar ve geçim sıkıntısı tüm Türkiye’de derinden yaşanıyor. İktidara geldiği 2002’den beri AKP, emekçilere dönük güvencesizleştirme, yoksullaştırma ve örgütsüzleştirme politikalarını esas almış ve almaya devam ediyor. Saray iktidarı tarafını her zaman olduğu gibi patronlardan yana kullandı.

Saray iktidarı ve yandaşları, salgın süreci ile derinleşen ekonomik krizin faturasını zamlar, işsizlik, yoksulluk, yoksunluk ile işçilere, emekçilere, kadınlara, gençlere, emeklilere, kısacası tüm Türkiye halklarına ödetiyor. Zam yağmurlarına vergi artışları eşlik ediyor, sarayın lüksü ve yandaşın karı garantiye alınıyor. Emekçiler ve işsizler ekmek alamaz, Ayçiçek yağına dahi ulaşamazken işyerleri de iflasa sürüklenmektedir.

Türkiye’de yoksulluktan kaynaklanan intiharlar arttı. Bir not ya da video bırakarak intihar eden insanlar var. Sizce bu intiharlar salgında yaşanan krizle mi sınırlı?

İktidar kameralar önünde işten çıkarmalar yasak diyor. Ama gerçekte yandaşlara destek olmak için emekçileri zan altında bırakan KOD 29 ile tarihin gördüğü en utanmaz şekilde işten çıkarmalara sessiz kalıyor. Kameralar önünde kuzu ile ağlayan iktidar, KOD 29’da kurt ile iş birliği yapıyor. Ürünlerini satamayan çiftçilerin hacizler ile traktörlerine el konuluyor. Tarlalara gelen hacizler yetmiyor, kepenkleri kapalı olan esnaflar iflasa sürüklenirken iktidar Saraylarda gösterişli balolar düzenliyor. İşsiz kalan yüz binlerce yurttaşların çığlıklarına kulaklarını kapatan cumhurbaşkanı, sarayın çevresine bakarak ülkenin adeta güllük gülistanlık olduğunu iddia ediyor.

Saray iktidarı çıplak gerçeklere gözünü, kulağını kapata dursun, yurttaşlar, işsizlikten, yoksulluktan ve yoksunluktan intihar etmeye devam ediyor. Yoksullara Pazar yerlerinin çöpleri gösteriliyor. Sormamız gereken soru şudur: Duran Ay’ı, Adem Yarıcı'yı, eline 'iş-aş' notu yazarak intihar eden Metin’i, Emine Akçay’ı, İsmail Devrim’i, Furkan Celep’i, Erdem Topuz’u tanıyor musunuz? Biz tanıyoruz. Bu kişileri Saraylılar tanımaz. Bu kişileri kamu kaynaklarını hortumlayanlar tanımaz. Bu kişiler, bizim kardeşlerimiz, geçim derdine, yoksulluğa, çaresizliğe yenik düşüp intihar edenler. Cumhuriyet tarihi boyunca bu sorunlar hiç bu kadar yakıcı hale gelmemişti. Şüphesiz bu sorunlar salgından önce de vardı. Salgın daha bir ağırlaştırıp, katmerleştirdi.

Son yıllarda sınıflar ikiye ayrıldı zengin çok zenginleşti, fakir ise daha çok fakirleşti. İktidarın bu ayrımdaki payından bahsedebilir misiniz?

Salgın sürecinde dünyada bütün hükümetler bir ikilemle yüz yüze kaldılar. Ekonomi mi insan mı? Ekonomi mi halk sağlığı mı? Türkiye’de ise; Kar mı-rant mı, sermaye birikimi mi? Çok net olarak işbaşındaki rejim, rant-kar-sermaye dedi ve halk sağlığını dikkate almadı. Sorunlar giderek ağırlaştı ve azgınlaştı. Bütçe, bir siyasal tercih meselesidir. Bu tercih sermayeden yana kullanıldı. Savaş, rant ve talan bütçesi oluşturuldu. Tarım çökertildi, esnaf bilinçlice iflas ettirildi. Zengin daha da zenginleşti. Yoksulluk ve işsizlik havuzu büyüdü.

Türkiye halklarının özgürlük demokrasisi ile rahat ekonomik koşullarda yaşamasını ve bu krizin ortadan kalkmasını sağlayacak koşullar nelerdir?

Türkiye’de zaten süregiden ekonomik kriz, salgın ile iç içe geçerek katmerlendi ve azgınlaştı. Ama buna teslim olmak zorunda değiliz. Öncelikle, uygulanan politikalar ve tercihlerden kaynaklanan nedenlerin ortadan kalkması gerekiyor. Kapitalist sermaye birikiminin en fütursuz ve en azgın biçimi olan neoliberalizmin en fütursuz ve en azgın biçimi bu iktidar eliyle uygulanıyor. Sorunlar katmerleniyor. Dünya çapında kapitalist kurumlar tarafından tartışmaya açılmışken, bu hükümet neoliberal politikaları uygulamaya tam gaz devam etmektedir.

Bu krizin ortadan kalkmasını sağlayacak koşullar mümkün elbette. Kaynakların dağılımı, bütçeden kim ne kadar pay alıyor, demokratik bir işleyiş var mı, özgürlükler kullanılabiliyor mu, desteklemeler yeterince yapılıyor mu, yeterince iş ve aş var mı? Sorular çoğalabilir. Bu soruların hiçbirinin cevabı evet değil ne yazık ki. Öyleyse, toplumun bu gidişattan rahatsız olan bütün kesimleri bir araya gelerek en geniş demokrasi ittifakını oluşturmak, yeni bir yaşamı kurmak için birlikte ilerlemeliyiz.

Kampanyanız kapsamında ‘İş ve Aş Buluşmaları’ gerçekleştirdiniz. Sizin önerileriniz, halkın talepleri nelerdir? Çalışmalarınızı aktarabilir misiniz?

İlk durağımız, yoksulluk ve işsizliğin çok yoğun biçimde yaşandığı Diyarbakır’dı. İkinci durak İzmir oldu. Bu programı bütün illeri dolaşarak uygulayacağız. İşçilerin, emekçilerin, esnafların, kadınların, gençlerin, işsizlerin, yoksul ve yoksunların ayrıca işveren örgütlerinin sorun ve taleplerini dinleyeceğiz. Çıkış yolları için önerilerini alacağız. Gördüğümüz şu; toplumun bütün kesimleri dertli. Aslında bütün bu kesimlerin, toplumsal muhalefetin dile getirdikleri net. Biz icat etmiyoruz. Her yerde bu talepler dillendiriliyor.

Asgari yurttaşlık geliri, asgari ücretin vergi dışı bırakılması, KHK’lilerin işlerine geri döndürülmesi, atanamayanların atanması, KYK borçlarının silinmesi, TÜİK rakamlarının gerçek enflasyona göre belirlenmesi, artışların buna göre yapılması, çiftçilerin elektrik-su borçlarının silinmesi, kredilerinin yapılandırılması, mazot, gübre yardımı, çalışma saatlerinin düşürülmesi, işin yeniden paylaştırılması, esnaf kasti olarak iflasa sürükleniyor ama çarklar dönüyor, esnaf kapalı. Bu politikalar derhal terk edilmeli, esnafa ve geliri olmayanlara destek verilmelidir.

Kaynak yok deniyor. Sürekli kemer sıkmamız isteniyor. Biz ise; kaynak var diyoruz. Kaynakların dağılımı politik tercih meselesidir. Önerilerimiz var. Radikal vergi reformu, servet vergisi, bütçe kalemlerinin nereye harcandığı, askeri ve güvenlik harcamaları, barışçıl dış siyasete dönüş, asla denetlenemeyen fonların, örtülü ödeneğin bütçe içine alınması ve halk sağlığı ve desteklemeler için kullanılması, rant gelirlerinin kamuya aktarılması, varlık fonu-bütçe ayrımının kaldırılması vb. Şimdi önerileri alacağız, önerilerimizi tartışacağız. Yeni bir yaşamın inşasını adım adım örerek ilerleyeceğiz.