MAKALE

Kürt siyaseti ve siyasetçiler

YNK ve Goran Hareketlerinin mevcut durumlarının hem Başur ve hem de genel Kürdistan siyaseti üzerinde her zamankinden fazla etkisi vardır. YNK ve Goran Yönetimlerinin işte bu gerçeği görmesi ve bunun gereklerine göre hareket etmesi önem taşımaktadır.

Tanınmış Kürt Lideri, Kürtlerin Mam Celal’i, YNK Genel Sekreteri ve Irak Eski Cumhurbaşkanı Celal Talabani 3 Ekim günü Almanya’da yaşamını yitirdi. Zaten son beş yıldır ağır hastaydı ve konuşamıyordu. Celal Talabani’nin cenazesi Avrupa’dan Kürdistan’a getirildi ve 6 Ekim günü büyük ve duygulu bir cenaze töreni ile doğduğu kent olan Süleymaniye’de toprağa verildi. Süleymaniye ve tüm Kürt halkı, yetiştirdiği değerli siyasetçi Celal Talabani’ye olan bağlılığını yüz binler halinde cenaze törenine katılarak gösterdi. Öncelikle Talabani ailesine, Süleymaniye ve tüm Kürdistan halkına baş sağlığı diliyor, acılarını paylaşıyoruz. Celal Talabani’nin ömrünü verdiği amacı ve özlemi olan Özgür Kürdistan ve Demokratik Ortadoğu’nun bir gün mutlaka yaratılacağına dair yüksek inancımızı belirtiyoruz.

Mam Celal Talabani, yirminci yüzyılın son çeyreğinde Kürt ulusunun yetiştirdiği birkaç siyasal liderden bir tanesiydi. Doğup büyüdüğü Süleymaniye kentinin siyasal, toplumsal ve kültürel dokusuna dayanarak var oldu ve mücadele etmeye çalıştı. Süleymaniye’nin tanınmış siyasetçilerinden İbrahim Ahmet’in kızıyla evlenerek siyasal gücünü biraz daha artırdı. Bu evlilikle güçlenen siyasetin ilk ve en önemli çıkışı, KDP Yönetimini ele geçiren Mustafa Barzani’nin tekçi yönetiminden koparak YNK’yi kurmak oldu. Söz konusu bu adım, modern Kürt siyasetinin oluşmasında ve Kürt demokrasisinin gelişmesinde çok önemli bir adım olma özelliği taşıdı. 

Üç örgütün birliğinden oluşan YNK Liderliğini sağlayan Celal Talabani, daha sonraki süreçte Kürdistan’da iki çizgi olarak gelişen KDP ve PKK arasındaki çelişki ve mücadeleden yararlanarak var olmayı ve gelişme sağlamayı başardı. 1980’den itibaren tanıdığı PKK Önderi Abdullah Öcalan ile hep kendine özgü bir ilişki ve mücadele halinde oldu. Önder Abdullah Öcalan, bir defasında bu ilişkiyi “Bizim onlarla ilişkimiz farklıdır, bu ilişki mücadeleci kardeş ilişkisidir” diye ifade etmişti. Ara çizgi olması ve esas olarak tek bir kentin toplumuna dayanması nedeniyle Celal Talabani, birinci planda diplomasiye dayalı olarak siyaset yaptı ve güç olmaya çalıştı. Dar kulvarda yürüttüğü kıvrak siyaset onu dünya çapında bir diplomasi ustası haline getirdi. Bu yönüyle Arap siyasetinin ortaya çıkardığı Arafat figürüne benziyordu. 

2003 Nisanında Saddam Hüseyin Yönetiminin ABD müdahalesi ile yıkılması ardından Irak’ın birliğinin ve yeni yapısının nasıl olacağını herkes merak etmişti. İşte bu karmaşık ve zor duruma çareyi Kürt Lider Celal Talabani buldu. 2005 Nisan başında Irak Cumhurbaşkanı olduğunda yine bu durumun ne kadar sürebileceği konusunu herkes merak etmişti. Ancak Celal Talabani çelişkiler yumağı olan Irak’ı usta diplomatlığı ile birleştirmeyi ve on yıl gibi bir süre devlet başkanlığı yapmayı başardı. Böylece Kürt ulusal ve siyasal kimliği ile bir devletin başkanı olan ilk kişi olduğu gibi, belki de Bağdat’ta başkan olup da eceliyle ölmeyi başaran bir-iki kişiden de biri oldu. 

Celal Talabani’nin doğduğu ve adeta kendisiyle özdeşleştirdiği kent olan Süleymaniye, Kürdistan’da edebiyat ve sanat kenti olarak tanınmaktadır. Kuşkusuz bu yapısı, büyük sanatçı ve edebiyatçı yetiştirmesini sağladığı gibi, aynı zamanda büyük siyasetçi ve asker yetiştirmesine de yol açmıştır. Kültür şehri Süleymaniye’nin yirminci yüzyılın son çeyreğinde yetiştirdiği önemli siyasi şahsiyetlerden birisi de, yaklaşık beş ay önce yaşamını yitiren Goran Lideri Nuşirewan Mustafa olmuştur. Nuşirewan Mustafa ile Celal Talabani uzun süre YNK içinde birlikte siyaset yapıp mücadele etmişler ve YNK’yi belirleyen iki kişi olarak rol oynamışlardır. Ancak bu iki liderin yolları 2009 yılında ayrılmış, Nuşirewan Mustafa YNK’den koparak Goran Hareketini kurmuştur. 

Şimdi 2017 yılının Mayıs ve Ekim’inde Süleymaniye ve Kürdistan halkı son yüzyılda yetiştirdiği iki siyasi liderini peş peşe toprağa veriyor. Kuşkusuz bu durum hem Kürt ve hem de Süleymaniye halkı için çok ağır ve üzüntü verici bir durum oluyor. Söz konusu bu ağırlığı Celal Talabani’nin cenaze töreni için toplanan büyük kalabalığın yüzünde ve sözlerinde insan görüyor. Süleymaniye’nin yetiştirdiği bu iki Kürt Lideri’ni de bir kez daha saygıyla anıyor ve amaçlarını Kürdistan halkının ve özgürlük güçlerinin mutlaka başaracağını bir kez daha ifade ediyoruz.

Kürt Liderleri Nuşirewan Mustafa ve Celal Talabani’nin bu biçimde peş peşe yaşamlarını yitirmeleriyle birlikte Kürt siyasetinde ne tür gelişmelerin olacağını daha şimdiden herkes tartışmaya başlamış bulunuyor. Her şeyden önce Goran ve YNK Hareketlerinin geleceği nasıl olacaktır? Birliklerini koruyabilecek ve gelişme sağlayabilecekler midir? Yine Süleymaniye merkezli Kürt siyasetinin durumu ve geleceği ne olacaktır? İşte bunlar ve benzeri sorular çerçevesinde Kürt siyasetinin durumu ve geleceği yoğunca tartışılmaktadır. Bilindiği gibi, genel Kürt siyasetinin içinde olsa da, Süleymaniye merkezli siyasetin birçok nedenden kaynaklanan farklılığı ve özgünlüğü de vardır. Bu yapısıyla Kürt siyasetinin önemli bir rengi olmaktadır. 

Diğer yandan, Mam Celal Talabani’nin yaşamını yitirmesi tam da Başurê Kürdistan’daki referandum ardından ve 1 Kasım’da yapılması öngörülen genel seçimin ön gününde olmuştur. Dolayısıyla Kürt Liderler Nuşirewan Mustafa ve Celal Talabani’den yoksun kalan söz konusu referandumun akıbeti ne olacaktır? Yine söz konusu iki Liderin yaşamını yitirmiş olması 1 Kasım Güney Kürdistan seçimini nasıl etkileyecektir? İşte bu sorular çerçevesinde güncel siyasal durum da çok yaygın olarak tartışılmaktadır. Ayrıca Türk ve İran Devletleri Kürdistan merkezli olarak yoğun ve sık bir görüşme ve ittifak arayışı içindedir. Hiç bir konuda anlaşamasalar bile, bu iki devletin Kürt sorunu üzerinde anlaşacaklarından şüphe duyulmamaktadır. İşte bu tür gelişmelerin Kürdistan ve bölgeyi nasıl etkileyeceği de merak edilmektedir.

Bir kere, 25 Eylül referandumunun esas amacının 1 Kasım’da KDP’ye seçim kazandırmak olduğu şimdi daha net bir biçimde açığa çıkmıştır. Yine bu referandumun KDP’nin yürüttüğü mücadeleye dayalı olarak değil de, Bakur ve Rojava’da AKP-MHP ve DAİŞ faşizmine karşı yürütülen mücadelenin yarattığı gelişmelerin dolaylı bir sonucu olarak gerçekleştiği artık herkes tarafından ifade ve itiraf edilmektedir. KDP’nin yapmak istediği, DAİŞ ve AKP-MHP faşizmine karşı yürütülen tarihi direnişin kazanımlarını kendi hanesine geçirme çabası olmaktadır. Neden söz konusu referandumda KDP’nin bu kadar ısrar ettiği bu çerçevede daha iyi anlaşılmaktadır. KDP Yönetiminin bu durumu iyi değerlendirdiği ve aşınan prestijini bu temelde onarmaya çalıştığı da bir gerçektir. İşte bu durumun 1 Kasım seçiminde KDP lehine etki yapacağı anlaşılmaktadır. 

Acaba Nuşirewan Mustafa ve Celal Talabani’nin yaşamlarını yitirmiş olmalarının 1 Kasım seçimi üzerindeki etkisi nasıl olacaktır? Eğer YNK ve Goran Hareketleri birliklerini ve etkinliklerini koruyamazlarsa, bu durumdan da KDP’nin yararlanacağı rahatlıkla söylenebilir. Bu nedenle, YNK ve Goran Hareketlerinin mevcut durumlarının hem Başur ve hem de genel Kürdistan siyaseti üzerinde her zamankinden fazla etkisi vardır. YNK ve Goran Yönetimlerinin işte bu gerçeği görmesi ve bunun gereklerine göre hareket etmesi önem taşımaktadır. Bu hareketler acaba merhum Celal Talabani gibi gerçekçi ve somut siyaset yapabilecekler midir? Celal Talabani’nin Irak’ı bile birleştirmeyi başaran etkinliğini kendi içlerinde göstermeyi başarabilecekler midir? Şimdi cevabı aranan sorular işte bunlar olmaktadır. 

KAYNAK: YENİ ÖZGÜR POLİTİKA