Kumrular Caddesi'nde 20 Eylül günü meydana gelen patlamaya ilişkin açılan davanın ilk duruşmasında 5 kişi tahliye edildi. Kürtçe savunma yapmak isteyen Halil Bayık'a Mahkeme Başkanı'nın, "Senin söylediklerini anlamıyoruz" demesi üzerine Bayık, Kürtçe olarak "Sen Ýngilizce konuşan biri olsa tercüman bulursun. Biz Mezopotamya'nın kadim halkıyız" diyerek tepki gösterdi.
Kumrular Caddesi'nde 20 Eylül günü meydana gelen ve 5 kişinin yaşamını yitirdiði patlamaya ilişkin açılan davanın ilk duruşması Ankara 13. Bölge Aðır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Duruşmada tutuklu sanıklar Ümit Akgümüş, Necla Acet, Mazlum Duran, Halil Bayık, Ramazan Pamukçi, Ýhsan Akgül, Ertan Yürek, Hayrettin Sincan, Ahmet Kobran, Yakup Pamukçi ve Fethullah Yiðit'in yanı sıra tutuksuz yargılanan Murat Akgümüş, Hanım Sezgin, Sema Akgümüş ve Mürsel Pamukçi hazır bulundu. Duruşmaya tutuklu ve müşteki avukatları ile yakınları da katıldı. Kimlik tespitleri sırasında Mahkeme Başkanı'nın Halil Bayık'a "Nerede oturuyorsun" demesine Bayık, "Ez ê wxe bi Kurdi biparêzim" yanıtı verdi. Mahkeme Başkanı "Türkçe beyanda bulunmadı" diye tutanaklara geçtikten sonra Bayık'ın avukatı Emel Sayın, duruma tepki göstererek müvekkilinin Kürtçe kendini daha saðlıklı ifade ettiðini bu nedenle mahkemeden tercüman talep ettiklerini söyledi.
Tutukluların avukatlarından M. Emrah Şeyhanlıoðlu ise, "Ýddianameye bakıldıðı zaman müvekkillere atfedilen suçlarda kesin bir kanıt yok. Bazı arkadaşları Ümit Akgümüş'ün evine gitmiş buna bakılarak örgüt üyesi olduðu suçlaması yöneltiliyor. Ayrıca Kumrular davasının Güney Ekspres davasından ayrılmasını istiyorum. Çünkü olaylar birbirinden kesinlikle ayrıdır" dedi. Cumhuriyet Başsavcısı ise, davaların birlikte görülmesine karar verilmesini istedi. Mahkeme Başkanı bunun üzerine, "Dosya kapsamında iddianamedeki anlatımlara göre bu aşamada dosyanın tefrikine yer olmadıðına oy birliðiyle karar verildi" diyerek yargılamaya bu şekilde devam edeceklerini ifade etti.
KÝMSEYÝ BULAMAYANLAR BENÝ BU SUÇ ÝÇÝN BÝÇÝLMÝŞ KAFTAN OLARAK GÖRDÜ
Ardından tutuklu Ümit Akgümüş savunmasında, "Devletin asimilasyoncu ve inkarcı politikalarına karşı kendi anadilim olan Kürtçe'de konuşamıyorum; ama burada anadilinde savuma yapan arkadaşlarıma sonsuz desteklerimi veriyorum" diyerek, avukatının yeni olduðunu belirterek bu yüzden de savunma için ek zaman talebinde bulundu. Akgümüş, "Burada insanların yakınları ölmüş ve yüzüme bakmaları beni üzüyor kendimi aklayacaðım. Samimi söylüyorum ben yapmadım ben de isterdim burada o suçu kim işlediyse gelsin yargılansın; fakat kimseyi bulamayan birileri beni bu suç için biçilmiş kaftan olarak gördü" dedi. Akgümüş'ün Avukatı Behzat Bilici ise, Tarsus Medikal Park Hastanesi'nden raporların istenmesini ve mobese kameralarının görüntülerinin mahkemeye getirilmesi talebinde bulundu.
ÜMÝTÝN LEHÝNE OLAN ÝFADELERÝM DE ALEYHÝNEYMÝŞ GÝBÝ GÖSTERÝLMÝŞ
Ardından savunmasını yapan Necla Acet, suçlamaları kabul etmediðini dile getirerek, emniyette psikolojik baskıya maruz kaldıðını ve ''Demokratik Yurtsever Gençlik Meclisi''nin adını emniyette duyduðunu ifade etti. Acet, ''Emniyette, Ümit'in Facebook sayfasına girmem istendi, ben de girdim. Burada Ümit'in teyzesinin kızı Zeynep ile görüştüðünü emniyet tespit etti. Bu da Ümit'in suç işlemediðini gösterir. Emniyette tehdit edildim, bu nedenle buradaki ifadelerim pek saðlıklı deðil'' dedi. Acet, Emniyette Ümit Akgümüş lehine söylediði her şeyin emniyette suç delili olarak atfedilmesine dikkat çekerek, "Ben Ümit'in BDP gençlik yapılanmasında olduðunu söyledim, PKK-KCK yapılanmasında olduðunu söylemedim" diye konuştu.
Daha sonra mahkeme duruşmaya ara verdi. Yaklaşık bir saatlik aranın ardından duruşma Mazlum Duran'ın savunması ile devam etti. Duran, Kürtçe savunma yapmak istediðini belirtti. Duran'ın avukatı Kemal Binici de, müvekkilinin kendisini daha iyi ifade edebilmesi için anadili olan Kürtçede savunma yapması talebinde bulunarak, mahkemeden tercüman talep etti.
Daha sonra ayaða kalkan Halil Bayık, savunmasını Kürtçe yapmak istediðini söyleyince Mahkeme Başkanı, "Senin söylediklerini anlamıyoruz" dedi. Bunun üzerine Bayık Kürtçe olarak, "Sen Ýngilizce konuşan biri olsa tercüman bulursun. Biz Mezopotamya'nın kadim halkıyız" diyerek tepki gösterdi. Mahkeme Başkanı'nın Bayık'a "Otur yerine" demesi üzerine kısa süreli sözlü gerginlik yaşandı.
MÜHENDÝS OÐLUNUN ÝNŞA ETTÝÐÝ KARAKOL KROKÝSÝ SUÇ DELÝLÝ SAYILDI
Ardından tutuklu yargılanan Ýhsan Akgül, suçlamaları kabul etmediðini belirterek emniyet tarafından bilgisayarının incelenmesi sonucu herhangi bir örgütsel dokümana rastlanmadıðını kaydetti. Her hangi bir örgütle yakından uzaktan alakasının olmadıðını belirten Akgül, "suçsuzum tahliyemi istiyorum" dedi. Savcının, "Kırıkkale'de paketlenen bombada parmak izin vardı" sorusuna Akgül, "Benim bu çantayla hiçbir ilgim yok her hangi bir bomba çantası da görmedim" dedi. 15 aydır tutuklu olduðunu belirten Yakup Pamukçi ise, suçsuz olduðunu söyledi. Pamukçi, ''Ben sadece telefonla konuştuðum için buradayım. Artık, telefonla konuşmayacaðım. Hiçbir suçum yok, kabul etmiyorum. Ben sadece oðlum Ramazan Pamukçi ile telefonda konuştum. Oðlum, 'arkadaşlarımı KCK'dan tutukluyorlar, ben Kuzey Irak'a gideceðim' dedi. Biz de Özal zamanında Irak'tan Diyarbakır'a gelen bir aile dostumuzun evinde kalmasını söyledik. Bir süre orada kaldı. Telefonda 'geleceðini' söyledi, ben de yakalananlar var, kendin bilirsin ama gelme dedim. Bu nedenle tutuklandım. Bundan sonra telefonla hiç konuşma yapmayacaðım. Benim örgütle ilgim yok'' dedi. ''Evinde bulunan krokilerle'' ilgili soru üzerine Pamukçi, birlikte yaşadıkları oðlu Erdal Pamukçi'nin inşaat mühendisi olduðunu, krokilerin iş amacıyla kullanıldıðını söyleyerek, "Oðlum inşaat işleri yapıyor kendisi mühendistir, TOKÝ'nin de işlerini yaptı. Ayrıca karakol inşaatına da girdi, o kroki yaptıðı karakol inşaatı krokisidir" dedi.
30 dakikalık aranın ardından savunmasını yapan tutuksuz sanık Sema Akgümüş, aðabeyi Ümit Akgümüş'ün BDP üyesi olduðunu söyleyerek, kaç zamandır eve gelmediði için savcılıða kayıp başvurusunda bulunduklarını belirtti. Sema Akgümüş evlerine, ellerinde fotoðraflarla sivil polislerin geldiðini ve ''fotoðraftakilerin Ümit Akgümüş olup olmadıðını'' sorduðunu ifade ederek, ''Bulunacak diye birçok fotoðrafı aðabeyime benzettim. Polislerin telkiniyle bu Fotoðrafların altına imza attık. Polis, 'korkmayın aðabeyinizi bulacaðız' dedi, biz de inandık'' dedi. Polisin daha sonra tekrar evlerine geldiðini ve başka fotoðraflar getirdiðini kaydeden Akgümüş, fotoðraflar büyütüldüðünde, aðabeyine benzetemediðini söyledi.
Ardından Mahkeme Başkanı müştekilere ve avukatlarına söz hakkı verdi. Kimi müştekiler patlama sonucunda yaralandıklarını beyan ederek, bombayı kimin patlattıðını bilmediklerini ve şikayetçi olduklarını söyledi. Müşteki Tülay Gökok, patlama nedeniyle camlarının kırıldıðını ve 90 TL verip yaptırdıðını belirterek, kimseden şikayetçi olmadıðını kaydetti.
Cumhuriyet Savcısı Sadık Bayındır, anadilde savunma yapma taleplerinin reddedilmesini, tutuklu sanıkların, tutukluluk hallerinin devamını, katılma talebinde bulunan bazı müştekilerin taleplerinin kabulünü, duruşmaya katılmayan sanıkların zorla getirilmesini talep etti.
5 KÝŞÝ TAHLÝYE EDÝLDÝ
Savunmaların ardından mahkeme heyeti duruşmaya kısa bir ara verdi. Aranın ardından Mahkeme Başkanı tutukluların Kürtçe savunma taleplerini reddederek, Ümit Akgümüş, Mazlum Duran, Halil Bayık, Ramazan Pamukçi, Fethullah Yiðit ve Ertan Yürek'in tutukluluk hallerinin devamına; Necla Acet, Ýhsan Akgül, Hayrettin Sincan, Yakup Pamukçi ve Ahmet Korban'ın adli kontrol hükümleri doðrultusunda tahliyelerine karar verdi. Heyet, sanık Ümit Akgümüş ve avukatının talebi üzerine, sanıðın, olayın meydana geldiði tarihte Tarsus'ta bir hastanede olup olmadıðının tespiti için kamera kayıtlarının istenmesine karar vererek duruşmayı 18 Şubat 2013 tarihine erteledi.