Kürkçü: Ýkinci yol ölüme açılıyor

Kürkçü: Ýkinci yol ölüme açılıyor

HDK Yürütme Kurulu, açlık grevindeki tutsakların saðlık durumlarının takip edilmesi TTB'nin oluşturacaðı baðımsız heyetin cezaevlerine alınmasını ve çözüm için derhal görüşmelerin başlamasını istedi. AKP'li vekillere "vicdanları ile Başbakanlarının siyasi ihtirasları arasında bir orta yol aramasınlar" diye seslenen Kürkçü, "vicdanlarının sesini dinlesinler çünkü ikinci yol ölüme açılan yol. Burada kimse için hayat yok" dedi.

Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Yürütme Kurulu, bugün itibari ile 10 bine aşkın Kürt siyasi tutsaðın katıldıðı açlık grevlerine ilişkin çözüm için yapılabilecekleri kamuoyu ile paylaştı. Taksim Hill Otel'de yapılan basın toplantısına HDK milletvekilleri Ertuðrul Kürkçü, Abdullah Levent Tüzel ile Fatma Gök ve Gencay Gürsoy'un da aralarında olduðu yürütme kurulu üyeleri katıldı.

'HEPÝMÝZÝ DERÝNDEN YARALAYAN, KAPANMAZ ACILAR YAŞAYACAÐIZ'

Basın toplantısında ilk sözü Prof. Dr. Onur Hamzaoðlu aldı. "Siyasetin araçları tükendiði için cezaevlerinde 12 Eylül'de başlayan ve bugün itibari ile 10 bin tutuklu tarafından sürdürülen süresiz dönüşümsüz açlık grevi 55. gününe girdi" diyen Hamzaoðlu, siyasi muhatapların halen yaşananları görmezden geldiðini belirtti.

Cezaevlerinde açlık grevinde olan tutsaklardan saðlıklı haber alamadıklarını, ellerinde güvenli hiçbir bilginin olmadıðını belirten Hamzaoðlu, bunun AKP döneminde uygulanan "Saðlıkta Dönüşüm Programı"ndan kaynaklandıðını söyledi. AKP'nin 1. basamak saðlık hizmetlerini yeniden örgütlemesi ile Aile Hekimliði sistemini getirdiðini hatırlatan Hamzaoðlu, cezaevlerinin hiç birinde hekim olmadıðını kaydetti. Hamzaoðlu, Aile Hekimleri'nin rotasyonlarla cezaevlerine giderek saðlık hizmeti sunduklarını bildirdi. Hamzaoðlu, kapalı ortamda var olan kişilerin düzenli olarak izlenmesi ve durumlarının kayıt altına alınması gerektiðinin önemli olduðunu vurguladı. Hamzaoðlu, açlık grevcileri başta olmak üzere tüm tutuklulara saðlık hizmetlerini düzenli ve gönüllü bir şekilde sunacak daimi hekim atamalarının bin an önce yapılmasını istedi.

"Tokyo ve Malta bildirgelerinde açlık grevindekiler hasta kabul edilmektedir. Saðlık hizmetlerinden rızaları olduðu taktirde yararlanırlar, hekim seçme özgürlükleri vardır" 2000 yılında yapılan ölüm orucu sürecinde olduðu gibi TTB tarafından oluşturulacak baðımsız izleme kurulları ile tutukluların takip edilmesini istedi. TTB'nin bunun için Adalet Bakanlıðı'na defalarca başvuru yaptıðını, ancak halen görmezden gelindiðini söyleyen Hamzaoðlu, "Bu tutum devam ederse hepimizi derinden yaralayacak, kapanmaz acıları hep birlikte yaşayacaðız. Ýnsanlık onuru, toplumsal onur ve insanın yaşam hakkı için bir an önce adım atılmalıdır" diye konuştu.

'TÜRKÝYE BU KONUDA GELÝŞMÝŞTÝR'

HDK Yürütme Kurulu Üyesi Gencay Gürsoy, Adalet Bakanlıðı'nın, açlık grevinde olan tutsaklar için "saðlıkları iyi" yönündeki açıklamayı hatırlattı, "Bu açıklama cehaletten, tıbbı popüler bilginin eksiklikten kaynaklanıyor. Ýnsan son takatine kadar ayakta kalabilir, bugün gözünüzün önünde konuşan biri ertesi gün komaya girebilir. Metabolizma böyle bir şeydir" dedi.

Bazı cezaevlerinde tutsakların hücrelere konulduðunu, bazılarından B1 verilmediðini belirten Gürsoy, "Bu alan uzmanlık isteyen bir alandır. Türkiye'de, ne yazık ki tıp alanında açlık grevlerine nasıl müdahale edileceði yönünde gelişmiştir. Çünkü en acıklı örneklerini biz yaşadık" dedi.

Meclis Ýnsan Hakları Komisyonu ve Cezaevleri Alt Komisyonu Üyesi olan HDK Milletvekili Ertuðrul Kürçü, geçtiðimiz hafta içerisinde komisyon olarak Bolu T ve F tipinde incelemelerde bulunduklarını hatırlattı.

Ýncelemenin ardından Komisyon Başkanı Üskün'ün "sizden bizden iyiler, bir sorun yok" yönündeki açıklamaları hatırlatan Kürkçü, şunları söyledi: "Komisyon başkanı aç ile toku ayırt etmekte o kadar aciz ki, cezaevindeki en şişman ve açlık grevinde olmayan insana gidip geçmiş olsun dedi. Oysa açlık grevinde olmayan tutuklular ilk bakışta anlaşılıyordu, aortları çözmüş, yüzleri beyazlaşmış, halsiz, gergin ve süzülmüşlerdi."

Bu cezaevlerinde, tutukluların açlık grevine başladıklarından beri nabız ve tansiyon ölçümlerinin düzenli yapıldıðı yönünde kayıtların kendilerine sunulduðunu belirten Kürkçü, bu verilerin her hangi bir fikir vermediðini kaydetti. Kilo kayıplarına ilişkin ise 22 ve 30 Ekim'de ölçümlerin yapıldıðını belirten Kürkçü, "Kayıtlarda, kimi tutuklularda çok kilo kaybı olmadıðı görülüyor, bunlar 17 Ekim'de başlayanlar. Diðerlerinde ise en az 6 kiloya kadar zayıflayanların olduðu görülüyor. Buna ilişkin de saðlıklı ölçüm yapılmış olsaydı, kritik durumda olanların durumları hemen anlaşılabilir" dedi.

'ZORLA MÜDAHALE DAHA VAHÝM SONUÇLARA NEDEN OLUR'

Kürkçü, "Hem siyaseten bu döneme yön vermek isteyenler yani Adalet Bakanılıðı, Saðlık Bakanlıðı ve hükümet, hemde hekimler son derece sıkıntılı bir yaklaşım içerisindeler. Ellerinde acil durum yetkisi olduðunu ve müdahale etme hakkına sahip olduklarını düşünüyorlar. Böyle bir şey yok. Grevcilerin tercihlerine saygı duymaları gerekiyor. Zorla müdahale ile hayatta tutma girişimleri daha da vahim sonuçlara neden olur. Türkiye'de buna yönelik çok deneyim var. Hükümet bu deneyimleri hiçe sayıyor" şeklinde konuştu.

Ýaşe bedelinin içerisinde olan tuz, şeker ve suyun bedelsiz olarak tutuklulara verilmediðini vurgulayan Kürkçü, "Buna ilişkin Adalet Bakanlıðı tarafında yapılan açıklama yalan. Çünkü Bol'da bize Bakanlıðın bu konuda çıkardıðı kararın metni gösterildi bize. 'Ýaşe bedelleri ile alınacak gıdaların ancak pişmiş olarak verilebileceði. Bu nedenle tuz şeker ve su taleplerinin reddedilmesi gerektiði"ni belirtilen 2009 tarihli bir yazıya dayanarak, iaşe bedelleri verilmiyor" dedi.

KÜRKÇÜ: ÝKÝNCÝ YOLDA KÝMSE ÝÇÝN HAYAT YOK

Önümüzdeki günlerin çok zor günler olduðuna dikkat çeken HDK Milletvekili Kürkçü, "Bu yol daha aşaðıya gitmeden, inişi durduralım. Yaşam hakkı üzerine herhangi bir dayanaðı olmayan edebiyat yapmak yerine, yaşam haklarını politik bir irade ile kullanan insanların taleplerini anlayarak, gerçekleştirilmesini saðlayarak grevi bitirilmeli" çaðrısı yaptı.

Kürkçü, konuşmasını Ýnsan Hakları Komisyonunda yer alan AKP'li vekillere seslenerek tamamladı: "Vicdanları ile Başbakanlarının siyasi ihtirasları arasında bir orta yol aramasınlar. Vicdanlarının sesini dinlesinler çünkü ikinci yol ölüme açılan yol. Burada kimse için hayat yok. Bunu görmezden gelenler için de bir siyasi hayat yok. Bunun bedeli çok aðır olur.

TÜZEL: YAŞATMA GÖREVÝ HEPÝMÝZÝN

HDK Milletvekili Abdullah Levent Tüzel ise geçtiðimiz hafta içerisinde Silivri ve Bakırköy cezaevlerine açlık grevinde olan tutukluları ziyaret ettiklerini hatırlattı.

Başbakan'ın yaptıðı açıklamaları, "halen çözüm diline uzak" olarak yorumlayan Tüzel, "12 Eylül'de başlayan açlık grevi artık binlerce tutuklu tarafından çıðlıða dönüştü. Başbakan başta olmak üzere hükümet çok açık bir şekilde ölüm istiyor. Ölümler çok uzak deðil. Olmaması için de herkesin dur demesi gerekiyor. Görev, hepimizin. Ortak yaşam, özgürlük, onur, adalet diyen, çocuklar ölmesin derdi olan herkesindir" şeklinde konuştu.