Kürt birliği mi KDP'nin geleceği mi daha önemli?
Kürt birliği mi KDP'nin geleceği mi daha önemli?
Kürt birliği mi KDP'nin geleceği mi daha önemli?
Geçtiğimiz yaz boyunca Kürtler arası birlik açısından oldukça önemli adımlar atıldı. DAIŞ çete güruhunun saldırıları karşısında yan yana savaşan Kürt gençlerinin yürüttüğü direniş, Kürtlerin ortak ruh ve duygular etrafında birlik olmasını sağladı.
Bireysel çaba ve gayretlerle yan yana gelen Kürt gençlerinin bu direnişi hiç şüphesiz siyaset ve askerlik kurumunu da etkiledi ve birçok alanda ortak hareket etme zorunluluğu doğdu. Geçmiş süreçlerde yaşanan tereddütlerin aşıldığı, bu durumun Ulusal Kongre ile taçlanabileceği bile tartışılmaya başlandı. Bu amaçla Rojava'da önemli bir gelişme sağlandı. Daha önce kanton yönetimlerine karşı çıktığını açıktan dillendiren ENKS ve KDP, bu yönetimde yer alma karşılığında Kanton yönetimlerini kabul edeceklerini belirttiler. Bu talep doğrultusunda yönetimin içeriğini belirlemek amacıyla Duhok'ta toplanan taraflar uzun tartışmalar ardından anlaşmaya vardı.
Askeri alanda da bu ortaklığın sürdüğünü belirtmek mümkün. Mümkün diyorum, çünkü tek taraflı olarak bu ortaklığı zedeleyecek oldukça fazla adım atılıyor.
Şengal'in kuşatılması ve işgalinin PDK peşmergelerinin görevlerini yerine getirmemesi, halka dahi haber vermeden; Şengal, Zumar, Sinune, Rabia gibi stratejik önemdeki alanlarda tek mermi dahi patlatmadan geri çekilmesi büyük bir katliama zemin sunmuştu. KDP peşmergelerinin bu tutumunun yarattığı katliam tehdidi, kuzey ve Rojava Kürdistan'ındaki iki savunma gücü, HPG ve YPG'nin ortak planlaması sonucunda boşa çıkarıldı.
DAİŞ çetelerinin eline geçen yerleşim yerlerinden kaçarak dağa sığınan yüzbinlerce kişiyi kurtarmak için hızlı bir harekat düzenleyen bu iki güç kısa sürede Şengal Dağı’na ulaştı. 10 saat gibi kısa bir sürede Rojava Kürdistan'ından hareket eden güçler Şengal dağına gelerek burada ilk savunma mevzilerini kurdu. Bugünden, yani HPG ve YPG güçlerinin Şengal'e ulaşmasının üzerinden yaklaşık 4 buçuk ay geçti. Bu süre zarfında bu güçler Şengal dağında kalan binlerce sivili korurken, çetelerin bölgede daha büyük tahribatlara neden olmaması amacıyla gerilla tarzı eylemlerle çete gruplarına önemli darbeler vurdu.
HPG ve Êzidîlerden oluşan YBŞ güçleri, Eylül ayının sonlarında düzenlenen DAİŞ saldırıları ardından güvenlik koridorunun kapanmasına rağmen, tecrit ve kuşatma altında da olsa bu görevini yerine getirmeye çalıştı. Bu süreçte Şengal dağında 13 YBŞ savaşçısı ile 14 HPG gerillası yaşamını yitirdi.
Koridorun yeniden açılması amacıyla girişimler sergilenmedi değil. Yalnız bir türlü askeri bir pratiğe dönüşemedi. Peşmerge güçlerinin kuzey ve batıdan, YPG güçlerinin de doğu ve güneyden girerek Rabia kasabasını özgürleştirmesi ardından bu umutlar daha da artmıştı. 30 Eylül günü koordinasyon içinde başlatılan ve 2 Ekim günü tamamlanan operasyonla Rabia kasabası özgürleştirilmişti.
Bu başarı ardından bölgedeki peşmerge yetkilileri ile YPG komutanları Til Koçer'de çeşitli görüşmelerde bulundular. Yapılan karşılıklı tartışmalar ardından Şengal'e bir koridor açılması için ortak karara varıldı. YPG güçleri ilerleyecek, Peşmergeler ağır silah desteği ve takviye güçlerle destek sunacaktı. Yürütülen tartışmalarda YPG, peşmergelerden “hem Kobanê hem Til Hemis hem de Serêkaniyê bölgesindeki savaş cephelerinde oldukça fazla güç bulunması nedeniyle tek başımıza yapamayız, siz desteklemediğiniz müddetçe harekete geçemeyiz” demişti.
Peşmerge güçlerinin ağır davranması, bir türlü operasyon kararı çıkartmaması YPG güçlerini tek taraflı harekete zorladı. Bu operasyona hazırlık amacıyla bölgeye bir güç ve silah yığınağı yaptı. 5 ve 6 Ekim günlerinde düzenlediği operasyonlarla sınır hattı üzerinde bulunan bazı köyleri çetelerden temizledi. Fakat peşmerge güçlerinin verdiği sözü yerine getirmemesi üzerine YPG'liler de geri çekilmek zorunda kaldı.
YPG'li yetkililer çeşitli defalar Güney Kürdistan yönetimi yetkililerine Şengal Dağı’nda yaşayan siviller için harekete geçme çağrısında bulundu. İki plan önerdi. Birincisi peşmerge ve YPG güçlerinin ortak hareket ile Rabia ardından yapılması planlanan operasyonla bölgenin (Şengal Dağı’nın kuzeyinde bulunan ve Rabia ve Xana Sor arasındaki bölge) çetelerden temizlenerek güvenlikli bir alan oluşturulmasıydı. İkincisi ise 3 günlük bir operasyondu. Bu 3 günlük operasyonun ilk günü şok bir baskınla dağa bir koridor açılacak, dağda bulunan siviller tahliye edilecek ve güçler geri çekilecekti. Bu plana da karşı çıkan olmadı. Peşmerge yetkilileri yine “çok iyi, kesinlikle yapmalıyız” demelerine rağmen yine harekete geçmediler.
Aradan geçen zaman, kış koşullarının zorlayıcılığı, Şengal'deki erzak stokunun azalması acil bir harekat gerektiriyordu. Bu ihtiyacı karşılamak amacıyla yapılacak bir operasyon için yeniden görüşmeler başladı.
9 Aralık günü KDP'nin üst düzey yetkililerinden oluşan bir heyet ile YPG saha komutanlarının katıldığı bir toplantı yapıldı. 15 araçlık konvoyla Rabia'dan Til Koçer'e geçen KDP'li komutanlar YPG karargahında, YPG Doğu Cizre Komutanlığı yetkilileri tarafından karşılandı. KDP adına Ferîq Cemal, Haşim Siteyî, Helgurt gibi önemli komutanlar gelmişti. Oldukça samimi bir havada geçen sohbetler ardından operasyon ayrıntıları tartışılmaya başlandı.
Edindiğim bilgilere göre bu tartışmalarda Şengal dağının kuzeyinde bulunan alanlara yönelik yapılacak ortak operasyon somutlaştırıldı. YPG güçleri Til Koçer'in 10 km kadar güneybatısında bulunan Zeraya köyü ile Cezaa kasabası arasındaki bölgeden kuzey yönünden, peşmergeler de Rabia ve Zummar tarafından batı yönünden bölgeye girecek ve Sinun'a kadar ilerlenecekti. Bu ön tartışmalar ve ortak hareket etme kararı ardından KDP heyeti “gidip bu tartışmayı aktaralım, sonuçları aldıktan sonra tekrar bir araya geliriz” diyerek aynı gün Til Koçer'den ayrıldı. KDP'li komutanlar belki de güven yaratmak için bu görüşmede ayrıca YPG'nin ihtiyaç duyduğu silah veya cephane varsa karşılayabileceklerini belirtti.
Toplantıya katılan KDP'li yetkililerle bir daha bir araya gelinerek planlama daha da somutlaştırıldı ve harekat gününü için YPG'li yetkililere haber verileceği belirtildi. Hava muhalefeti operasyonu geciktirdi. YPG'liler güçlerini hazırlayarak KDP yetkililerinden gelecek haberi beklemeye başladı. Aradan uzun bir süre geçmesine rağmen haber bir türlü gelmedi.
YPG'liler 16-17 Aralık günü KDP peşmergelerinin Zumar'dan başlattığı operasyon hakkında da bilgilendirilmedi. İşin ilginci bölgede bulunan ve YNK peşmergelerinden oluşan 2 tugaylık peşmerge gücü de bu operasyon hakkında bilgilendirilmemişti. Operasyon, tümüyle bir “KDP Peşmergesi Operasyonu” olarak tasarlandı.
KDP, bu şekilde Şengal ve çevresini DAİŞ çetelerine teslim etmenin utancından kurtulacağını öngörse de yürüttüğü politika, işi kendisi açısından daha da çıkmaza sürüklüyor. Stratejik askeri ortaklığın önünü alıyor. Kendisi açısından öngördüğü bu 'askeri başarı'nın Kürt birliği hedefine rağmen gerçekleşiyor olması ise hiç şüphe yok ki yeni bir çelişki ve önü alınmazsa çatışma nedeni olabilir.