Kürt Yüksek Konseyi'nin beklentileri ve yardım kampanyası -Seydi Fırat

Kürt Yüksek Konseyi'nin beklentileri ve yardım kampanyası -Seydi Fırat

12 Şubat'ta Rojawa Dayanışma Komitesi olarak Kürt Yüksek Konsey ile Hewler'de görüştük. Amacımız hem durum hakkında birinci elden bilgi sahibi olmak ve aynı zamanda Rojava’yla dayanışmayı ve bu dayanışmanın bir ayağı olan gıda ve ilaç ulaştırma imkânlarını değerlendirmekti. 

Konseyle görüşmemiz yaklaşık bir buçuk saat sürdü.  Heyetimiz sekiz kişiydi. Yüksek Kürt konseyi altı kişiydi bunlarda beşi konseyin asil üyeleriydi.     PYD Eşbaşkanı Salih Müslim Beyrut’taki programından dolayı katılamadı. Diğer eş başkan Reyhan Muhamed zorunlu durumlardan dolayı katılamadı. PYD adına ancak bir temsilci katılabildi. Heyetimizin ziyaretini özel memnuniyetle karşıladılar. Konseyi esas aldığımızı belirtik. Konseyin meşruiyetinin bizim için esas olduğunu, DTK’nın yaklaşımının da bu eksende olduğunu belirttik.   Rojava ile Dayanışma İnisiyatifi'nin diğer katılımcıları da benzer bir yaklaşıma sahip olduklarını vurguladılar.  

Kürt Yüksek Konseyi, Kuzey Kürdistan'a sitemi "Ceylanpınar üzerinde  Serêkaniyê'ye peş peşe saldırılar geliştirilirken buna karşı ciddi bir tepki olmaması"  üzerineydi. Acil gıda yardımı yanında  siyasi ve diplomatik yardıma da  ciddi düzeyde ihtiyaç duyduklarını belirtiler.  Kuzeyin gücüne ve büyüklüğüne  denk bir  destek beklentisi içinde  olduklarını  vurguladılar.  Kobani ve Afrin bölgesi  Cizre bölgesine göre  ekonomik sıkıntılarının çok daha yoğun olduğu, Cizre üzerinden  oraya yardımın ulaştırılması nerdeyse  imkansız olduğunu söylediler. Hem iktidarın hem de muhalefetin  yardımların  ulaşmasında  ciddi engeller çıkardığını  özelikle vurguladılar.

Kürt Yüksek Konseyi Rojava’daki iç birlik konusunda gerekli duyarlığın ve hassasiyetin kendileri için temel bir esas olduğunu, eğer bir başarı kazanılacaksa  ancak iç birlik temelinde mümkün olacağını,  aksi bir yaklaşımın kaybetmeye götüreceğinin altını çizdiler. "Ne kazanacaksak iç birliğimizle kazanacağız” yönünde bir yaklaşıma tanık olduk.

Yardım Kampanyası

Rojava’nın ciddi düzeyde yardıma ihtiyacı olduğu açıktır. Bu konuda açılmış bir kampanya var. Kampanya yeni  başladı. Nusaybin kapısında  insani yardımların geçişi gerçekleşti. İhtiyaçlar  çerçevesinde düşünüldüğünde şimdiye kadar geçen yardımlar devede kulak sayılır.

Bu coğrafyanın en yardımsever halkının Kürt  halkı olduğuna kuşku yok  Bu özelik  Kürt halkının tarihi geçmişiyle alakalıdır. Mezopotamya’nın kadim halkı olması, toplumsal, üretimsel ve ahlaksal değerlerin  bu coğrafyanın  merkezinde gelişmesi, bu değerlerin  şekillenmesinde ve içleştirilmesinde tarihteki rolü günümüzde reflekslerini de  koruyor. Yetkin düzeyde bir ilişki, iletişim ve bilgilendirme sağlanmasıyla devasa bir yardım desteği ortaya çıkacaktır. Rojava bize bir sarkı mesafesinden de yakındır. Orası tarihimizdir, kimliğimizdir, insanlığımızdır.  

Evet,  Rojava’nın  arkasında uluslararası sermaye yok.  Ne Suudi’nin ne Katar’ın  ne Türkiye’nin ne de Avrupa’nın  desteği var. Bırakalım desteklerini engellemeleri söz konusu. Devletlerin  ve sermayenin desteği olmadığı gibi uluslararası yardım kuruluşlarının dahi duyarsızlığı söz konusu. Uluslararası yardım kuruluşları Beşar Esad’ın denetimdeki alana dahi yardım sunuyor. Kürt bölgesine  ise vermiyor.  Gerçek ne yazık ki böyle. Rojava  böylesi engeller  altında  yol alıyor. Miyop gözlerle bu gerçek asla görülmeyecektir. Türkiye’de bir kısım güç odaklarının miyopluğu devam ediyor.  Rojava’ya destek, insani yardım yanında, doğru temelde  politik ve demokratik bir destek anlamına da gelecektir.  Ortada bir depremin yıkıcılığı değil politik bir  saldırı var.

Rojava'yla dayanışma buluşması

Suriye’ye yönelik kartlar sık sık  yeniden ve yeniden karılıyor. Kürtlere yönelikte aynı durum söz konusu.  Genelde Ortadoğu’ya  özel de Suriye’ye yönelik hesabı olan her gücün mutlaka  Rojava’ya yönelikte bir hesabı olacaktır. Diğer temel bir  gerçek ise, Türkiye’nin, İran'ın,  Irak'ın, Suriye'nin Rojava üzerinde daha yoğunluklu  özel bir gündeme sahip olmalarıdır. Türkiye’nin  ilgisinin  çok daha fazla olduğu açıkça ortada. Bölgesel güçlerin tavrı uluslararası güçlerini tavrını da etkiliyor. Rojava’ya  yaklaşım Kürt sorununa yaklaşımı, Kürt soruna yaklaşım  Rojava’ya yaklaşımı belirliyor. Bu tarihsel konjoktürde  bu yaklaşım kendini  hiç bir zaman olmadığı kadar  hissettiriyor. Bu gerçek göz ardı edilmediği sürece bu tablodan  Kürtler kazançlı çıkacaktır. Her dört parçadaki  Kürtler  politik ve kurumsal iradeleri, aydını ve sivil toplumuyla  ortak zeminlerde buluşmaları yaşamsal önem taşımaktadır. Bu konuda çok sayıda öneri, yol, yöntem ve tavır   geliştirilebilir. Mesela Diyarbakır’da bir buluşma hem anlamlı olacak hem de sürece ciddi  katkı sağlayacaktır.