‘Kürtlerin statüsüz yaşamasının izahı yoktur’

‘Kürtlerin statüsüz yaşamasının izahı yoktur’

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın çağrısıyla organize edilen 4 büyük konferanstan biri olan “Kuzey Kürdistan Birlik ve Çözüm Konferansı”nı değerlendiren Kürt-Pen Başkanı Sefer, konferansın ileriye dönük bir sıçrama yapması ve toplantıdan çıkan kararların pratiğe geçirilmesi gerektiğini vurguladı. Sefer, “Bu kadar bedel ödeyen Kürtlerin statüsüz yaşıyor olmalarının izah edilebilir bir yanı yoktur” dedi.

Kürtlerin kaderini tayini açısından stratejik bir öneme sahip olan “Kuzey Kürdistan Birlik ve Çözüm Konferansı” Amed’de gerçekleşti. Kuzey Kürdistan halkı kendi geleceğini belirleme noktasında tarihi bir dönemeci daha geride bıraktı.

Kürtlerin ulusal ve demokratik birliğini sağlamak için de bir adım olan "Kuzey Kürdistan Birlik ve Çözüm Konferansı"na ilişkin Kürt Yazarlar Derneği (Kürt-Pen) Başkanı Şehmuz Sefer ANF’ye değerlendirmede bulunarak, Ortadoğu’da Kürtlerin kendi kaderini belirlemesi açısından konferansın son derece önemli ve heyecan verici olduğunu ifade etti.

Sefer Kürtlerin elde ettikleri kazanımlara da dikkat çekerek, “Suriye’de Kürtlerin fiili olarak belli bir statüye kavuşuyor olmaları çok önemlidir. Güneyin durumu zaten malum. Ve bununla beraber PKK’nin kendi ülkelerinin bir parçasından ayrılıp bir başka parçasına gidiyor olmaları.. Tüm bu gelişmeler Kürtlerin yavaş yavaş bir statüye evrilmesini beraberinde getiriyor” dedi.

‘KÜRTLERİN MÜCADELESİ SONUCA ULAŞACAKTIR’

Kürt halkı üzerinde uygulanan inkar ve imha politikaları karşısında statüye kavuşmak için mücadele eden Kürtlerin ağır bedeller ödediğini hatırlatan Sefer, “Bu kadar bedel ödeyen Kürtlerin statüsüz yaşıyor olmalarının izah edilebilir bir yanı yoktur. Bu süreçle beraber içimizdeki özlemler ne olursa olsun, kimimizin federasyon kimimizin otonom talepleri olabilir ve bütün bu taleplere saygı duymak gerekiyor. Kürtler için, Kuzey Kürdistan için en ideal olan neyse onu hayata geçirmek gerekiyor. İnsanlar sonsuza kadar savaşacak değil. En büyük savaşlar bile 40-50 yıl sürmüş ve ciddi bedellerin ödediği Kamboçya gibi bir sonuca ulaşmıştır. Kürtlerin bu mücadelesi de ister istemez sonuca ulaşacaktır. Biz diyoruz ki, daha çok bedel ödenmeden, kan dökülmeden, ölümler yaşanmadan bir referandum dahi düşünülebilir” diye konuştu.

‘BIRAKIN NE İSTEDİĞİMİZE KENDİMİZ KARAR VERELİM’

“40 milyonu aşkın nüfusa sahip olan Kürtlerin statüsüz yaşaması kabul edilemez bir durumdur” diyen  Sefer, konferansın bu noktadaki önemine ilişkin ise şunları söyledi: “Bu konferans, Kürtlerin ne istediğini belirlemelidir. Türkiye’de entelektüel tabir edilen, belirli bir noktaya gelen insanlar, ‘Kürtler ne istiyor?’ diye basit bir soruyu bize soruyor. Yani bu çağda bunu algılayamıyorsan yazar, aydın olmuşsun ne anlamı var. Zaman zaman Kürtler de kendilerini ifade edemediler. Çünkü Kürtler ne zaman ne dese bir problem ile karşılaşmışlardır. Ben bağımsızlıktan, Kürdistan’ın özgürlüğünden yanayım desem, ‘bu nasıl olur’ tarzında bir yaklaşımla karşılanabiliyor. Bırakın ne istediğimize biz kendimiz karar verelim. Bizim adımıza iktidarlar karar verirse bu samimi bir barış ortamı yaratmaz. Bizim ne istediğimiz önemlidir. Biz bağımsızlığımızı isterken bir tek kişinin dahi ölmesini istemediğimiz için istiyoruz. İnsanların ne istediğini çok doğal yollardan sorarsınız, bunun için şiddete başvurmanız gerekmiyor.”

KADER BİRLİĞİNİ ROJAVA’DAKİ SALDIRILARA KARŞI GÖSTERMELİYİZ

Bu konferansın ileriye dönük bir sıçrama yapması ve toplantıdan çıkan kararların pratiğe geçirilmesi gerektiğini vurgulayan Sefer, “Mesela Suriye’de yaşananlara sınırlardan ötürü biz sadece izleyici olarak bakabiliyoruz. Oysaki kader birliğini yaşadığımız bir ulusun kardeşleridir oradaki insanlar. Orada yaşanan trajediye biz ne kadar duyarsız kalabiliriz? Orada yaşananlara müdahale edemeyişimiz bizim statüsüzlüğümüzün bir göstergesidir. Eğer bir statünüz olsaydı, sınırlar hayatınızı belirlememiş olsaydı bir ittifaka girerdiniz. Bu nedenle bu tür toplantıların salonlarda kalmayıp pratiğe geçirilmesi son derece önemlidir” diye kaydetti.

Konferansın Kürdistani bir konferans olmasından dolayı her kesimin kendisini eşit biçimde ifade edebileceğini söyleyen Sefer,  “Bu koşullarda ulusal birlik sağlanacaktır. Konferans sadece Kuzey Kürdistan’ı değil dört parça Kürdistan’ı da kapsıyor aslında. Özellikle Güney Batı Kürdistan’daki Kürtlerin sorunlarına karşı duyarlı olmalıyız. Buradaki en ufak bir duyarsızlık oradaki insanların ağır bedeller ödemesine yol açabilir”  dedi.

Geçen yüzyıl içerisinde Kürtlerin ağır bedeller ödediğini yineleyerek 21. Yüzyılın Kürtlerin yüzyılı olacağını ifade eden Sefer konuşmasını Hegel’in “Bir şey kendini iki defa tekrar ederse; birincisi trajedi, ikincisi komedi olur” sözlerini hatırlatarak şöyle tamamladı: “Kürtler o trajediyi çok yaşadı. İkinci bir defa bunu yaşamayacaklardır yoksa komediye dönüşür.”