Leuenberger: Kürtler halkların ittifakıyla bu tecridi kırabilir

İsviçre’nin önde gelen siyasetçilerinden Ueli Leuenberger, Öcalan üzerindeki tecridin bir işkence biçimi olduğunu söyledi.

İsviçre’nin deneyimli siyasetçilerinden Yeşiller Partisi Eski Genel Başkanı ve İnsan Hakları Savunucusu Ueli Leuenberger, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan üzerindeki mutlak tecridi ve bu tecridin kaldırılması amacıyla kritik aşama da birçok merkezde devam açlık grevi direnişlerini ANF’ye değerlendirdi.

‘TECRİT BİR İŞKENCE BİÇİMİDİR’

Öcalan üzerindeki tecridin bir tür ağırlaştırılmış işkence bicimi olduğunun altını çizen Leuenberger, “Sayın Öcalan üzerindeki tecrit, aslında tutuklu olduğu günden bugüne kadar devam ediyor. Öcalan, kabul edilmeyecek bir şekilde birçok devletin istihbarat örgütlerinin desteği sonucu tutuklandı. Ne yazık ki, bugün dünyada birçok yerde tutuklanan siyasi mahkumlar üzerinde bir tecrit var. Temel insan hakları gereği mahkumlar üzerinde uygulanan tecrit uygulamalarına karşı uluslararası sivil toplum kuruluşları ve insan hakları savunucuları harekete geçmelidir. Öcalan ve siyasi mahkumlar üzerindeki tecridin görünür kılınması ve uluslararası kurumları harekete geçirmek için en büyük görev, Avrupa’daki ve İsviçre’deki Kürtlere ve kurumlarına düşüyor” dedi.

‘ÖZGÜRLÜK VE ADALET MÜCADELESİDİR’

DTK Eşbaşkanı ve HDP Hakkari Milletvekili Leyla Güven ve zindanlar öncülüğünde devam eden açlık grevlerini de değerlendiren Leuenberger şunları söyledi:

“Öncelikle açlık grevinde ve ölüm orucunda olan bütün kadınları ve erkekleri selamlıyorum. Onlarla dayanışma içerisinde olduğumu ifade ederek, onlara cesaret diliyorum. Açlık grevleri, özgürlük ve adalet için yapılan bir tarz mücadele biçimidir. Bugün yapılan açlık grevleri, siyasi mahkumlar üzerindeki tecridin kaldırılması için yapılıyor. Belki şu ana kadar talepler karşısında kesin bir sonuç alınmamış olsa da en azından bir duyarlılık yaratıldı.

Erdoğan’ın diktatörlük rejimi bugün taleplere yanıt vermemiş veya bu insanların ölmesini isteyebilir ama böyle bir siyasetin ahlaki hiçbir karşılığı olamaz. Erdoğan’ın bugüne kadar ki tavrı zaten bir skandaldır.”

AVRUPA ÇIKARLARI ESAS ALIYOR

Uluslararası alanda bir sessizliğin olduğuna dikkat çekip bu sessizliği eleştiren Leuenberger, “Biz biliyoruz ki, bugün yaşanan sessizliğin ardında Avrupa’nın ekonomik ve NATO’nun askeri çıkar ilişkileri var. Avrupa, Türkiye’den insan haklarına saygı duymasını istiyor ve buna yönelik çağrılar da yapıyor. Bu yapılan çağrıların Erdoğan’da bir karşılığı yok, çünkü rejimin varlığı bu çağrıları kabul edecek yapıda değil. Hem AB hem de uluslararası kurumlar çağrıları bir kenara bırakarak bir pratik içerisine girmeli ama onu da çıkarları gereği yapmıyor. Taleplerin yanı sıra ekonomik ve başka türlü yaptırımlar olmuş olsa Erdoğan geri atmak zorunda kalır” diye ekledi.

‘HALKLAR ARASI İTTİFAK YAPILMALI’

Sessizliğin kırılmasını sağlayacak, devletleri ve kurumları harekete geçirecek tek gücün halklar nezdinde yaratılacak uluslararası dayanışma ve ittifakla sağlanabileceğinin altını çizen  Leuenberger devamla şunları ekledi:

“Ben Kürtlere akıl vermek gibi bir hata içine düşmek istemem zaten bu benim hakkımda değil. Ben sadece bir dost olarak ve bu durumun değişmesi gönülden isteyen birisi olarak konuşuyorum. Bizler bu durumu değiştirebiliriz. Sessizliği kırmak ve sonuç almak için Türkiye’de ve Kürdistan’da olduğu kadar burada da bir dayanışma yaratmak ve harekete geçmek zorundayız.

‘TALEPLER BAŞTA TOPLUMLARIN GÜNDEMİNE TAŞINMALI’

Avrupa ve İsviçre’de yaşayan Kürtler ve Türkiyeli demokratlar, İsviçreli ve Avrupa vatandaşları ile bir araya gelmeyi başarmalıdırlar. Kürtler bu süreçte diğer toplumlarla nasıl bir araya gelmenin ve onları nasıl harekete geçirmenin yollarını aramalıdır. Yaşananları görünür kılmalı ve taleplerini başka toplumların gündemine taşımalıdır.

Öncelikle buradaki toplum başta olmak üzere siyasi partiler, sendikalar, sivil toplum kuruluşları ile bir araya gelinmelidir. Bunlarla bir ittifak yaratılmalıdır. Kürtlerin, siyasi mahkumların serbest bırakılması, Türkiye’de demokrasiye saygı duyulması, tecridin kaldırılması gibi taleplerine buradaki bütün kesimler destek verecek yapıdadır. Önemli olan bu ilişkinin sağlanması ve o kesimlere bir araya gelmenin yöntemlerinin aranmasıdır.

İttifak diyorum gerçekten çok önemli, belki ittifak gereği belli taleplerimizi göz ardı etmek zorunda kalacağız ilk başta ama bir araya gelmek bugün içinde yaşadığımız sessizliği ve umursamazlığı kıracaktır.

Bu şekilde yaratılacak bir ittifak ve birliktelik belki bugün yüzde yüz bir sonuç vermez ama ileriki süreçte kazanımları büyük olacaktır. Eğer kurulacak ilişki sayesinde Kürtler kendi gündemlerini başka toplumların gündemine götürür ve talepleri ortaklaştırırsa bugün sessiz kalan devletler ve uluslararası kurumlar harekete geçmek zorunda kalacaktır.”

‘HALK DİPLOMASİSİ YAPILMALI’

“Eğer birliktelik olmazsa yarın yaşanacak bir ölüm karşısında yapılacak tek şey bir açıklama olacaktır. Ve sonrasında Kürtler yine yalnız bırakılacaktır” diyen Leuenberger, Peki, Kürtler bunu yaparken Kürt sorununa duyarlı siyasetçiler veya vekiller ne yapmalı? sorumuza karşılık ise şu cevabı verdi: “Bakın ben 12 yıl boyunca İsviçre Ulusal Parlamentosunda görev yaptım. Birçok defa Kürtlerin yaşadığını oraya taşıdım. Ama bir sonuç değişmiyor. Sadece orada dile getirilmiş oluyor. Onun için diyorum ki; halk diplomasisi yapılmalı. Bugün bir milletvekilinin harekete geçiremediği kurumları ve devletleri yaratılacak bu diplomasinin varlığı harekete geçirecektir.”

‘AÇLIK GREVLERİNİ GÖRÜNÜR KILMAK GEREKİYOR’

Mehmet Ali Koçak’ın Cenevre’de 70 günden beridir devam eden açlık grevi direnişini de hatırlatan Leuenberger, “Bu eylemi her alanda görünür kılmak gerekir. Bu eylem sadece Kürt toplumunun göreceği şekilde devam etmemelidir. Cenevre uluslararası bir kent. Bütün kurumların merkezi burada. Yaratılacak bir ittifak ve birliktelikle büyük eylemler yapılabilir. İsviçre toplumunu bilgilendirmek amacıyla toplantılar düzenlenebilir. Kiliseleri, sendikaları, siyasi partileri, uluslararası sivil toplum kuruluşları, çevrecileri herkesi bu sürece katmak gerekir. Bu çalışma, birçok kurumu açlık grevindekilerin talepleri için harekete geçirecektir” diye konuştu.