Mahkeme akıl sağlığı bozuk Çetin'i kurban mı seçiyor?

Mahkeme akıl sağlığı bozuk Çetin'i kurban mı seçiyor?

HDP Mardin Milletvekili Gülser Yıldırım, akıl sağlığı yerinde olmamasına rağmen Hasan Çetin’in ceza alması hakkında Adalet Bakanı Bekir Bozdağ'ın yanıtlaması istemiyle soru önergesi verdi.

'USUL VE YASAYA AYKIRI'

Yıldırım, Hasan Çetin'in İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan 23-06-2010 tarih ve 2010/149 numaralı iddianame ile 30-11-2009 tarihinde Antalya ilinde gerçekleşen izinsiz gösteriye katıldığından dolayı yasadışı örgüt adına suç işlemek, yasadışı örgüt propagandası yapmak, görevli memura etkin direnme, mala zarar verme ve molotof taşıyıp bulundurma suçlarından cezalandırılması talebi ile yargılanmasının talep edildiğine dikkat çekerek, "Yapılan yargılama neticesinde İzmir 10. Ağır Ceza Mahkemesinin 05-12-2012 tarihli 2010/144 Esas-2012/287 karar sayılı kararıyla mala zarar verme ve Molotof taşıma suçlarından ayrı ayrı beraatına, yasadışı örgüt adına suç işlemek ve görevli memura etkin direnme suçlarından ise cezalandırılmasına karar verilmiştir" bilgilerini verdi.

Yıldırım, polis ve savcı sorgusundaki usulsüzlükler ve sanık Çetin’in raporlarla ispatlanmış olan ‘akıl sağlığının yerinde olmadığı’ gerçeğine rağmen yerel mahkeme tarafından ısrarla mahkûm edilmeye çalışılmasının kesinlikle usul ve yasaya aykırı olduğunu belirtti.

HDP'li Yıldırım, Bakan Bozdağ'a, Çetin'in serbest bırakılmasına rağmen İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’nın ısrarla sanık hakkında yeniden yargılama kararı çıkartmasının hukuksal gerekçesi hakkında bilgi istedi. Yıldırım, şu soruları yöneltti:

'KURBAN MI SEÇİLDİ?'

"22-10-2012 tarihli celsede Av. Nezahat Bayraktar tarafından yerel mahkeme dosyasına sunulan hastane raporları ve dilekçelerde sabit olduğu üzere Hasan Çetin’in %73 oranında zihinsel engelli olduğu gerçeği belirtilmiştir. Hasan Çetin soruşturmanın ilk aşamasında izinsiz eyleme katıldığını kabul etmesine rağmen 22-10-2010 tarihindeki celsede kesinlikle eyleme katılmadığını, emniyette kendisine okunduğu şekliyle beyanda bulunmadığını, kendisine duruşma salonunda gösterilen sanıkları kesinlikle tanımadığını, hatta bu sanıklarla ilgili daha önce teşhiste bulunmadığını, kendisine gösterilen tutanaklara imza atmadığını, kaldı ki kendisinin okuma yazma ve dolayısıyla imza atmayı bilmediğini belirtmiş olmasına rağmen neden tutuklama talebinde yerel mahkeme ısrar etmiştir? 

30-11-2009 tarihinde Antalya ilinde gerçekleştiği iddia edilen izinsiz gösteriye ilişkin emniyet görevlileri tarafından düzenlenen olay tutanağında hiçbir şahıs teşhis edilmemiştir. Yine 30-11-2009 tarihli gösteriye ilişkin dosyada bulunan İHA’dan alınan görüntü kayıtları üzerinde yapılan incelemede Hasan Çetin’in yasadışı bir eylemde bulunduğuna dair herhangi bir kanıt bulunmamaktadır. Hasan Çetin’in 30-11-2009 tarihli izinsiz gösteriye katıldığına dair dosyada somut, şüpheden uzak herhangi bir belge ve bilgi bulunmamasına rağmen tutuklanmasına gerekçe oluşturacak somut dayanakları yerel mahkeme hangi saiklere dayandırmaktadır?

Soruşturma aşamasında Hasan Çetin’in gösterilen görüntü kayıtlarının içerikleri incelendiğinde Hasan Çetin’e yönelik yapılan tek tespit hareketsiz olarak çekilen görüntüden elde edilen bir fotoğraf karesidir. Söz konusu fotoğraf karesindeki şahıs Hasan Çetin olsa bile karanlık bir ortamda hareketsiz duran bir insanın örgüt adına eylemde bulunduğu sonucunu çıkarmak suça fail bulmaya dönük zorlama bir çabaya işaret etmiyor mu?

Hasan Çetin’in yaşadığı sağlık sorunları, özürlülük derecesi ve mahkeme aşamasında vermiş olduğu beyanları dikkate alındığında soruşturma aşamasındaki beyan ve kabulüne itibar edilmemesi gerektiği ortadadır. Kaldı ki yerel mahkeme yargılama aşamasında Hasan Çetin ile ilgili sanık avukatı Av. Nezahat Bayraktar’ın 22-10-2010 tarihli celsede dosyaya sunmuş olduğu doktor raporları incelendiğinde Hasan Çetin’in akıl zayıflığının sabit olduğu görülmüş olmasına rağmen akli özelliklerini tamamıyla kullanan bir insana uygulanan hukukun aynısını uygulanmasının hukuki izahı nedir?

Yargılama aşamasında yerel mahkeme Hasan Çetin’in Antalya Devlet Hastanesi Psikiyatri Kliniğine sevki ile akıl hastası olup olmadığının ve bu durumun davranışları üzerinde etkili olup olmadığını sormuştur. Ara karar gereğince Hasan Çetin’in hastaneye sevki sağlanmış ve yapılan ruhsal muayene sonucu Hasan Çetin’in akıl zayıflığı olan ve sağlıklı karar veremeyeceği rapora not edilmiştir. Bu bağlamda akıl zayıflığı olan ve sağlıklı karar veremeyen bir insanın soruşturma aşamasındaki ifadelerinin iddianameye esas alınması ve 4 yıl 6 ay mahkûmiyet hükmüne gerekçe olarak gösterilmesi  hukuki bir skandal değilse nedir?

Aynı dosyadan yargılanan ve örgüt üyeliği suçlamasıyla yargılanan tüm sanıkların dosyaları Yargıtay tarafından bozulmuş olmasına rağmen Hasan Çetin’in dosyasının onanması ciddi bir çelişki ve hukuksuzluk örneği olmakla birlikte bu durumun Hasan Çetin’in yerel mahkeme tarafından kurban seçilmiş olduğu anlamına gelmez mi?"