Marmara Bölgesi Cezaevlerindeki hak ihlalleri raporunu açıklandı

Marmara Bölgesi cezaevlerinde yaşanan hak ihlalleri raporunu açıklayan İHD ve TİHV, gelişen siyasal sürecin, doğrudan cezaevlerini etkilediğine dikkat çekti.

Marmara Bölgesi cezaevlerinde yaşanan hak ihlalleri raporunu açıklayan İHD ve TİHV, gelişen siyasal sürecin, doğrudan cezaevlerini etkilediğine dikkat çekti. Raporda, cezaevlerinde tecrit uygulamalarının işkence boyutuna ulaştığına, keyfi uygulamaların zor olan yaşamı daha da zorlaştırdığına dikkat çekildi. 

İHD ve TİHV İstanbul şubeleri, İnsan Hakları Haftası etkinlikleri kapsamında Marmara Bölgesi cezaevlerinde yaşanan Hak İhlalleri Raporu'nun son 4 aylık bölümünü İHD şube binasında kamuoyuyla paylaştı. İHD Cezaevi Komisyonu Üyesi Hatice Onaran tarafından açıklanan raporda, Tekirdağ 1 Nolu T Tipi, 1 Nolu F Tipi ve 2 Nolu F Tip cezaevlerinde, özellikle Haziran sonrası mevcut hak ihlallerinin katlandığına dikkat çekildi. Gelişen siyasal sürecin, doğrudan cezaevlerini etkilediğinin belirtildiği raporda, "Günlük yaşamlarında tecrit uygulamalarının işkence boyutuna ulaştığını, keyfi uygulamaların zor olan yaşamı daha da zorlaştırdığını belirtmiştir. Her 3 hapishane açısından da ihlalleri aşağıdaki sayılmakla beraber, özellikle 2 Nolu F Tipi hapishanesine ihlaller yönüyle yoğunluk tespit edilmiştir. Keyfi uygulamalarla, günün herhangi bir saatinde, odalara ani baskınlar ve gerçekleştirilen hukuksuz aramalar yapılmaktadır. Oda araması adı verilen bu işlemler sırasında, bazı zamanlar onlarca infaz koruma memurunun oda içerisine girdiği, tehdit ve tahrik içeren üslupla arama işlemini gerçekleştirdiği, yine arama işlemi sırasında, siyasi mahpuslara ait el yazması notlar, kitap özetleri, şiir veya öykü çalışmaları veya bizzat 'görülmüştür' mührü ile içeri alınan bazı kitaplara el konulduğu belirtilmiştir. El konulan kitapların içerisinde özellikle yazarının Abdullah Öcalan olduğu Demokratik Uygarlık Çözümü adlı 5 kitaptan oluşan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi savunmalarının derlendiği kitap setinin olduğu tespit edilmiştir" denildi. 

Tutsakların faks, mektup veya dilekçelerinin dışarıya çıkarılmadığı ve bu haklarının engellendiğinin belirtildiği raporda, tutsakların haftalık 10 saat olan ortak alana çıkabilme ve ortak görüşme yapabilme haklarının yasal çizgiler çerçevesinde kullanamadığını işaret edildi. Ayrıca özellikle ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası hükümlüsü tutsakların ağırlaştırılmış tecrit altında tutuldukları vurgulandı.

İmralı'dan yaklaşık bir yıl önce getirilen siyasi tutsaklar Bayram Kaya ve Cumali Karsu'nun durumuna değinilen raporda, "Mahpuslar geldikleri günden beri, oda değiştiremediklerini, ortak görüşe çıkış haklarından yararlandırılmadıklarını, fiili bir yalnızlaştırma politikasına maruz bırakıldıklarını beyan etmiştir. Mahpuslarla görüşüldüğünde, kendilerinin geldiği yer ve özel durumun sonucunda keyfi uygulamalara maruz kaldıklarını beyan etmişlerdir" ifadelerine yer verildi. 

TUTSAKLARA ONUR KIRICI DAVRANIŞQLAR


Silivri 5 Nolu L Tipi Cezaevi'nde tutsaklarla yapılan görüşmelerde, genel sorunların varlığı gözlemlenmekle birlikte özellikle sağlık hususunda yaşanan sorunların ve avukat görüşlerinden sonra yapılan aramaların öne çıktığına dikkat çekilen raporda, "Öyle ki, mahpuslar avukat görüşünden sonra, ayakta durur haldeyken, ayakkabılarının çıkarılıp silkelenmesinin dayatılmasının onur kırıcı olduğu belirtilmiştir" denildi. 

Raporda, Edirne F Tipi Cezaevi'ne ilişkin yapılan değerlendirmede de tutsakların diğer hapishanelerde geçerli olan arama, disiplin cezaları gibi olumsuzlukların yanında bir de sürgün sorunu yaşadığına dikkat çekildi. Tutsakları nakil taleplerinin hiçbir şekilde karşılanmadığının altının çizildiği açıklamada, buna karşın birçok sürgünün yapıldığına işaret edildi. 

Raporda, Bolu T ve F tipi cezaevlerinde ise dilekçelere cevap verilmediği ya da geç cevap verildiği, psikolojik baskı uygulandığı, hasta tutsakların revire geç çıkarıldığı, tutsakların hastanede kelepçeli tedavi dayatmasına maruz bırakıldığı ve yüzeysel bir şekilde muayene edildiğine dikkat çekildi. 
Revir doktoru muayene yapmadan ilaç yazıyor

Düzce T Tipi Cezaevi'nde yaşanan hak ihlallerinin de yer aldığı raporda, "Tutuklu ve hükümlüler, revire çıkarılmada engellemelerle karşılaştıklarını, revirde bulunan doktorun muayene etmeden ilaç yazdığını, hastane sevklerinin yapılmadığını beyan etmiştir. Yine, görüş için gelen ailelerin hapishaneye girerken insan onuruna yakışmayan aramalara maruz bırakıldığı, bebeklere bile çıplak arama yapıldığı ifade edilmiştir" denildi. Ümraniye T Tipi Kapalı Cezaevi'nde de hak ihlallerinin yaşandığı belirtildi. 

Kocaeli-Kandıra 1 ve 2 Nolu F tipi kapalı cezaevlerinde yapılan gözlemlerin genişçe yer tuttuğu raporda şu ifadelere yer verildi: "Keyfi disiplin cezalarının verilmesi, bu cezaları alan mahpusların aylarca sosyal faaliyetlerden men edilmesi veya sair yaptırımlarla karşı karşıya kalmaları devam eden sorunlar arasındadır. Kitap yasakları. Hücre cezaları, kantinde vegan yiyeceklerin bulunmaması ve bu konuda mahpusların bir kısmının süresiz açlık grevi başlattığı beyan edilmiştir. Yine 1 nolu F tipi Hapishanesinde bulunan hükümlü mahpus Yaşar Cinbaş dayanaksız bir şekilde hücre cezalarına çarptırılmıştır. Birden çok defa hücre cezası alan bu mahpus, verilen cezaların keyfi olduğunu beyan etmiştir. Kitaplara el konulması. Haziran ayından itibaren siyasi tutsaklar üzerindeki baskının artarak devam ettiği beyan edilmektedir" denildi. 

Gebze Kadın Cezaevi'nde yaşanan ihlallerin de yer aldığı raporda, hukuksal alanda yapılan başvurularda, (Adalet Bakanlığı, savcılık, ceza infaz kurumu, AYM, denetimli serbestlik vb. idarenin kendi inisiyatifini kullanarak, dilekçeleri gerekli yerlere ulaştırmadığı kaydedildi. 

Metris R Tipi Kapalı Cezaevi'nde yapılan gözlemlerin yer aldığı raporda, "Genel olarak bu hapishanede, mahpuslar sevk sırasında uzman çavuşlar tarafından yumruklanma, kelepçenin aşırı sıkılması gibi fiili işkencelere maruz bırakılmıştır. Asker tarafından yapılan bu hak ihlallerinin idareye bildirilmesi sonucu idare tarafından disiplin soruşturulması başlatılmış ve mahpuslar hakkında disiplin cezaları verilmiştir. İdarenin, mahpusların izlediği televizyon kanalları için yaptığı ankette mahpuslar tarafından talep edilen kanallar 'talep yok' gerekçesiyle verilmemiştir, Daha önce mevcut olan İMC TV kanalı sansürlenmiştir. Bunun yerine idare tarafından belirlenen kanallar mahpuslara gösterilmektedir. Mahpusların bazı kanallarda IŞİD çetelerinin propagandasının yapıldığını fark etmesi üzerine personele yapılan şikayetler sonrası kanal saatler sonra yayından kaldırılmış. Ağır hasta mahpuslara verilen yemekler ağır hastalar tarafından tüketilememektedir, yemekler besleyici olmadıkları gibi temiz ve hasta mahpuslar için uygun değildir. Ayrıca mahpusların sebze, yeşillik gibi ek gıda talepleri idare tarafından 'Talep yok, elimizde kalır, satılamaz' türü gerekçelerle geciktirilmektedir. Kantinde belirli firmaların ürünleri sabitlenerek çeşitli ürünlerin bulundurulmasının önü alınmaktadır" denildi. 

Raporun sonunda hak ihalelerinin engellenmesi ve ortadan kaldırılmasına yönelik öneriler ise şöyle sıralandı: 

* Hapishaneler alanında hak ihlalleri ile ilgilenen her kurum ve kişinin, önümüzdeki süreçte, özellikle hasta tutuklu ve hükümlüler açısından, daha yaratıcı ve sonuç alıcı girişimlerde bulunması gerekmektedir. Özellikle serbest bırakılma ve cezaların infazının ertelenmesi hususunda ATK rapor zorunluluğunun ve güvenlik şerhi uygulamasının kaldırılması hususunda, yasal değişiklik yapılması için aktif çalışmalar yürütülmesi.

* Keyfi disiplin cezalarının verilmesi ve yasakların konulması hususuna sebep olan veya bu durumu kolaylaştırıcı yasa ve yönetmelik maddelerinin tespiti ve disiplin soruşturması ve yasaklama işlemlerinin hukuka aykırı ve keyfi yapılamaması hususunda nelerin yapılabileceği üzerine araştırma yapılarak, somut çözüm önerilerinin gerekli yerlere sunulması. 

* Hapishanelerin fiziki ve idareye bağlı sorun ve eksiklerinin ciddi bir şekilde denetlenebilmesi açısından, gerek sivil toplum kuruluşlarının gerekse de resmi inceleme heyetlerinin etkili çalıştırılmasının sağlanması. 

* Özellikle son dönemde, tutuklu ve hükümlü ayrımı yapmaksızın uzak yerlere sürgün konusu üzerinde durulması.

* Özellikle ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası kesinleşmiş hükümlüler başta olmak üzere tek hücrede kalan hükümlüler açısından şartlarının iyileştirilmesi ve bu durumun takibi hususunda özel ve ayrı bir çalışmanın yürütülmesi.