Mayıs şehitleri partisi-Selahattin Erdem

Seçim kampanyası ilerledikçe Halkların Demokratik Partisi-HDP’ye yönelik ilgi de artıyor. Bu durum da en çok AKP’yi korkutuyor ve tedirgin ediyor. Bu da Tayyip Erdoğan ile Ahmet Davutoğlu’nun HDP’ye yönelik hakaret dolu saldırılarını artırıyor.

Seçim kampanyası ilerledikçe Halkların Demokratik Partisi-HDP’ye yönelik ilgi de artıyor. Bu durum da en çok AKP’yi korkutuyor ve tedirgin ediyor. Bu da Tayyip Erdoğan ile Ahmet Davutoğlu’nun HDP’ye yönelik hakaret dolu saldırılarını artırıyor. Süreç ilerledikçe AKP ile HDP arasındaki mücadelenin daha da büyüyeceği anlaşılıyor. Hatta bu mücadelenin seçimle de sınırlı kalmayacağı, seçim sonrasında da artarak süreceği görülüyor.

Çünkü HDP ile AKP yeni partiler olsalar da temsil ettikleri çizgiler ve bunlar arasındaki mücadele yeni değildir. En azından son kırk beş yıldır süren demokrasi ile oligarşi arasındaki mücadeleden söz ediyoruz. Burada HDP halkların demokrasisini temsil ederken, AKP’nin de faşist oligarşiyi ve askeri cuntaları temsil ettiği açıkça görülüyor. Bu nedenle de söz konusu mücadelenin seçim sonrasında da süreceği değerlendiriliyor.

AKP için yaptığımız belirleme bir suçlama değil, on üç yıldır AKP iktidarının ortaya çıkardığı gerçeği ifade ediyor. Mevcut devletin siyasal ve bürokratik bir oligarşi olduğunu zaten bizzat Tayyip Erdoğan birçok kez ifade etmiş bulunuyor. Bu nedenle ayrıca değerlendirmeye ve kanıtlamaya gerek kalmıyor. Diğer yandan, on üç yıldır 12 Eylül faşist-askeri rejiminin yaptığı anayasa ve yasalar üzerinde iktidarını sürdürdüğü de görülüyor. En açık kanıt yüzde on seçim barajıdır. On üç yıldır olduğu gibi, 7 Haziran seçiminde de söz konusu baraja dayanarak seçimi kazanmak istiyor.

HDP’ye gelince, 1971 Devrimci Gençlik Hareketi’nin öncülük ettiği demokratik devrim mücadelesinin temsilcisi olduğu tartışma götürmüyor. Bunu da en açık bir biçimde demokratik devrim mücadelesinin gerçek sahipleri olan kahraman şehitlerimiz gösteriyor. Bu tarihi mücadelede baştan beri Mayıs ayı çok önemli bir mücadele ayı oluyor ve özellikle Kürt halkı tarafından “Şehitler Ayı” olarak yaşanıyor.

7 Haziran seçiminde halkların ve tüm ezilenlerin umudu haline gelen HDP’nin tamamen bir Mayıs şehitleri partisi olduğu görülüyor. Mayıs ayında mücadele yürüterek şehitler vermiş olan tüm eğilimler şimdi HDP’nin devrimci-demokratik çatısı altında birleşmiş bulunuyor. Dolayısıyla HDP propagandası yürütmek Mayıs şehitleri bayrağı altında yürümek olurken, Mayıs şehitlerini anmak da HDP’nin seçim kampanyasına güç katmak oluyor.

Bu konuda öncelikle birkaç gün önce saygıyla andığımız Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’dan söz edelim. 6 Mayıs 1972’de 12 Mart faşist darbesinin kararıyla Mamak’ta idam edilmişlerdi. 12 Eylül mahkemelerinde faşizme boyun eğmedikleri gibi, idam sehpasında da 12 Eylül celladına boyun eğmemişlerdi. “Yaşasın Türk ve Kürt halklarının kardeşliği ve mücadelesi” diyerek adeta bugüne ışık tutmuşlardı. 

Gerçekten de demokratik devrim mücadelesinin en hızlı yüz metre koşucusuydular. Direnişe öncülük ettikleri gibi, kahramanca şehadete gidişi de öğrettiler. Hepimizin öğretmeni ve komutanı oldular. Hepimiz üzerinde emekleri çoktur. Özgürlük, eşitlik ve demokrasi bilincini onlardan edindiğimiz gibi, devrimci ruhu ve coşkuyu da onlardan kazandık. Şehadetlerinin 43. yıldönümünde bu kahraman önderleri saygı ve minnetle anıyoruz. Bugün HDP tarafından yürütülen demokrasi mücadelesinin başlatıcı öncüleri olduğunu çok iyi biliyoruz.

Denizler gibi Mayıs ayında şehit düşen diğer THKO’lu bir grup da Sinan Cemgil ve arkadaşlarıdır. 31 Mayısta Nurhaklarda şehit düşerken, faşist oligarşiye karşı gerilla direnişini geliştirme çabası içindeydiler. Bugün demokratik devrim mücadelesinin dayandığı gerilla direnişinin öncü neferleri ve yaratıcılarıydılar. İdamları önlemek için Kızıldere’de eyleme geçen Mahirlerin takipçileriydiler. Faşist oligarşiye karşı gerilla direnişinin ruhu, bilinci ve iradesi oldular. Kürdistan’da gelişen yenilmez gerillacılığın önünü açtılar.

Nurhaklardaki gibi başka bir gerilla deneyimini Dersim’de yapan İbrahim Kaypakkaya’yı da birlikte saygıyla anmak gerekiyor. TKPML-TİKKO hareketini 12 Mart faşizmine karşı Dersim’de gerilla direnişi içinde yaratmaya çalışması tarihin çok önemli bir devrimci girişimi oluyor. Dersim soykırımının intikamını alma mücadelesini başlatmayı ifade ediyor. O günden bu yana Dersim Dağında gerilla eksik olmuyor ve İbrahim Kaypakkaya’nın silahı susmamış bulunuyor.

18 Mayıs 1973’te Diyarbakır işkence hanesinde katledilen İbrahim Kaypakkaya’nın parti kuruculuğu ve gerilla öncülüğü yanında bir de ser verip sır vermeyen direnişçiliği vardır. Önemli bir devrimci damarı yarattığı ve bu temelde süren mücadelenin bugün HDP bayrağı altında devam ettiği açıkça ortadadır. Mayıs şehitlerinin bu değerli önderini de saygı ve minnetle anıyoruz. Amaçlarının başarılmakta olduğunu belirtiyoruz.

Bunlarla birlikte HDP’nin bir de Kürt direnişini temsil ettiği açık bir gerçektir. Kürt Özgürlük Hareketi’nin de otuz sekiz yıldır Mayıs ayını büyük devrimci mücadeleler ayı haline getirdiği ve kahraman şehitler ayı yaptığı ortadadır. Bu büyük kahramanlık yürüyüşü 18 Mayıs 1977’de Haki Karer’in Antep’te kontrgerilla tarafından katledilmesiyle başlıyor. Karadeniz’in bu yiğit evladı, 1971 Türkiye devrimci gençlik mücadelesini Kürdistan’a taşımanın öncülüğünü yapıyor.

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın “Benim gizli ruhum gibiydi” dediği Haki Karer’in şehadet günü olan 18 Mayıs, o günden bu yana Kürtler tarafından “Şehitler Günü” olarak anılıyor. Otuz sekiz yıldır her 18 Mayıs günü Kürtler tarafından daha büyük bir özgürlük ve direniş mücadelesi ile karşılanıyor. 1978’de Hilvan’da Halil Çavgun, Haki Karer’i anma mücadelesi içerisinde şehit düşüyor. Diyarbakır zindanının “Dörtleri”, yani Ferhat Kurtay ve arkadaşları 12 Eylül işkencelerine karşı direnirken ilhamı ve cesareti Haki Karer gerçeğinden alıyor.

Kürt Özgürlük Direnişi geçen otuz sekiz yıl boyunca Mayıs ayının her gününü onlarca direnişin yaşandığı ve yine onlarca kahraman şehidin verildiği bir ay haline getirmiş bulunuyor. Burada 1 Mayıs 1977 Taksim şehitlerini saygıyla analım. Yine 2 Mayıs 1983’te Kandil’de şehit düşen Mehmet Karasungur ve İbrahim Bilgin’i saygı ve minnetle analım. Hilvan ve Siverek direnişlerinin ölümsüz komutanı Mehmet Karasungur’un, Mahir Çayan ve İbrahim Kaypakkaya’nın başlattığı gerilla direnişini Kürdistan’a taşıyan öncü militan olduğu açıktır.

Mayısın her gününün onlarca militanın kahramanca direniş ve şehadet günü olduğunu biliyoruz. Bunlardan İran rejiminin 9 Mayısta idam ettiği Şirin Elemhuli ve arkadaşlarını burada saygıyla analım. Yine 11 Mayıs 1992’de Tatvan’da kahramanca direnerek şehit düşen Ozan Mizgin’i (Gurbet Aydın) saygı ve minnetle analım. Güzel ve yanık sesiyle Kürt kadınının ve gencinin yüreğini ısıtarak özgürlük mücadelesine çeken bu büyük kahramanın anısının ölümsüz olduğu ortadadır.

Görülüyor ki, Mayıs gerçekten de kahramanca mücadelelerin ve büyük şehadetlerin yaşandığı bir aydır. Bugün tüm bu mücadelelerin ve şehadetlerin HDP’de birleştiği ve temsil edildiği tartışmasız bir gerçektir. Dolayısıyla HDP kırk beş yıllık demokrasi mücadelesine dayanan ve bu mücadeleyi zafere taşıma misyonu üslenmiş olan bir partidir. Mayıs direnişini yürüten bütün hareketler bugün HDP’de birleşmişler ve HDP’yi bir şehitler partisi, Mayıs şehitleri partisi haline getirmişlerdir.

Dolayısıyla Mayıs şehitlerini anmak demek, 7 Haziran’da HDP’nin büyük bir demokrasi zaferi kazanabilmesi için çalışmak demektir. Tersinden HDP’nin seçim çalışmalarının da Mayıs şehitleri bayrağı altında yürütülmesi ve zafere taşınması gerektiği ortadadır. Başta Kürtler olmak üzere tüm Türkiye halklarının, kadın ve gençlerinin Mayıs ayını bu temelde yaşayacağı kesindir. Şehitlerine sahip çıkmayı 7 Haziran seçim zaferine dönüştüreceklerdir.

Özellikle Avrupa’da yaşayan Kürtlerin ve demokratik güçlerin tutumu kesinlikle böyle olmalıdır. O alanda oy verme işlemi başlamıştır ki, Avrupa’nın yurtsever ve demokratları 7 Haziran seçim zaferinin öncülüğünü yapma şansını kazanmış durumdadır. Herkes hiçbir gerekçeye sığınmadan oyunu kullanarak ve kendi yanında da mutlaka bir kişiye daha oy kullandırarak HDP’nin demokratik zaferinin gerçekleşmesine katkı sunmalıdır. Böyle yapılmalıdır ki, 8 Haziran sabahı Mayıs şehitlerinin ruhu şad olsun ve amaçları başarılsın!

KAYNAK: YENİ ÖZGÜR POLİTİKA