'Mücadelemizi yükseltip ablukayı kıracağız'

DBP'nin Demokratik Yerel Yönetimler Birliği Kurulu Ara Dönem Toplantısı'nın sonuç bildirgesi açıklandı. Bildirgede, AKP'nin bir darbe yaptığına dikkat çekilerek, ablukanın kırılması için mücadelenin yükseltileceği belirtildi.

Amed'de 30-31 Ocak 2016 tarihlerinde, "Toprağımızı, suyumuzu, enerjimizi komünleştirelim; demokratik özgür yaşamı inşa edelim" şiarı ile düzenlenen DBP Demokratik Yerel Yönetimler Birliği Kurulu Ara Dönem Toplantısı'nın sonuç bildirgesi açıklandı.

354 delegenin katılımıyla düzenlenen toplantı,Tahsin Akti,  Metin Altuntaş, Abdulhamit Poçal şahsında öz yönetim direnişlerinde yaşamını yitirenlere atfedildi.

Sonuç bildirgesinde, katı merkeziyetçi, bürokratik, ulus devlet yapısının bütün dünyada ve bölgede derin bir kriz yaşadığına dikkat çekilerek, "Ulus devlet yapılanmaları, demokratik değişimi esas alarak krizi aşmak yerine; bölgesel, mezhepsel ve etnik savaşları derinleştirerek, dünyanın birçok coğrafyasında katliamları dayatmaktadır. Merkezi devlet yapılanmalarının yarattığı krize ve dayattığı savaşa karşı, yok sayılan, inkar edilen, hakları gasp edilen tüm toplumsal kesimler, kadınlar, farklı kimlikler, kültürler, inançlar, gençler ve ekoloji hareketleri birlikte var olma ve barış içerisinde, eşitlik hukukuna dayalı yeni bir yaşam kurma mücadelesi vermektedir. Direnişi bu temelde yükseltmektedir" denildi.

CENEVRE

Rojava'da yaşayan tüm halkların ve yine dünya ölçeğinde tüm demokrasi güçlerinin Rojava Devrimi etrafında kenetlenmesinin de bu gerçekliğin somutlaşması olduğuna vurgu yapılan bildirgede, "DAİŞ, demokrasiyi, hak ve özgürlükleri yok sayan, imha etmeyi hedefleyen ulus devletler ve bu sistemin devam etmesinde çıkarı olan uluslararası güçler adına, korkunç bir vahşet uyguladı, ancak özgürlük direnişi karşısında yenilgiye uğradı. Şimdi aynı anlayış, BM öncülüğünde yürütülen Cenevre görüşmelerine hakim kılınmak isteniyor. DAİŞ’e karşı en güçlü mücadeleyi yürüten PYD’nin ve Demokratik Suriye Meclisi’nin görüşmelere katılmasına karşı çıkmak, demokratik bir yönetimin şekillenmesine karşı çıkmaktır. Kürtler ve Suriye’deki tüm halklar, Cenevre görüşmelerine katılmalı ve tüm halkların hakları güvence altına alınmalıdır" diye kaydedildi.  

'ADI KONULMASA DA, AKP BİR DARBE YAPMIŞTIR!'

Bildirgede, Türkiye'nin de, katı merkeziyetçi ulus devlet yapılanmasının krizini en derinden yaşadığına işaret edilerek, şunlara değinildi: "Ne yazık ki bu krizi aşmak üzere başlatılan ‘çözüm süreci’ tüm Türkiye halklarının iradesine rağmen, AKP hükümeti tarafından berhava edilmiş, halklarımıza korkunç bir savaş dayatılmıştır.  Kürt halkının demokratik haklarından yoksun olma sorununun, demokratik müzakere yöntemi ile çözüme ulaştırılması için başta Kürt Halk Önderliği Sayın Abdullah Öcalan’ın ve demokrasi güçlerinin büyük emek ve çabası olmuştur. Ancak AKP iktidarı mevcut statükocu, tekçi devlet geleneğine dayanarak ve bu geleneği devam ettirerek, halklara katliamı imhayı ve inkârı dayatmış başta Kürt halkı olmak üzere tüm demokrasi güçlerini 'teklik' vurgusu ile yok saymıştır. Aralarında Cizre, Sur, Silopi, Nusaybin ve Silvan’ın da bulunduğu birçok il ve ilçede, halka karşı büyük bir saldırı yöneltilmiştir.  AKP iktidarı kendi varlığını koruyan halka saldırmış, yaşam alanlarını tahrip etmiş, yaralılara, bebeklere, yaşlılara yönelmiş şehirleri topla, tankla yıkmıştır. Cizre’de halen bir evin bodrum katında bulunan yaralılara yaklaşım, saldırıların geldiği düzeyin somut ifadesi olmuştur."

"Tüm saldırılara karşın toplantımızda halkın yükselttiği özyönetim talepleri sahiplenilmiş, mücadelenin birlikte yürütüleceği kararlılığı bir kez daha belirtilmiştir" denilen bildirgede, şöyle devam edildi:

"Bu topyekun saldırıda yerel yönetimlerimiz de hedef haline getirilmiştir. AKP hükümeti ve Cumhurbaşkanı Erdoğan, her gün belediyelerimize yönelerek, belediyelerimizi karalamayı kendilerine temel gündem haline getirmişlerdir. En son Cumhurbaşkanı tarafından kaymakamlar toplantısında 'mevzuatı bir kenara bırakın' talimatı verilmiştir.

Halkın yükselttiği mücadelenin, direnişin bir parçası olarak kendimizi halktan asla ayrı düşünmedik. Halkın yükselttiği direnişlerde halkla birlikte olduğumuz için 20 belediye eşbaşkanımız 12 meclis üyemiz tutuklanmış,    33 Belediye eşbaşkanımız ve 28 meclis üyemiz görevden uzaklaştırılmıştır. Bu yaklaşım halkın iradesine açık bir müdahaledir. Demokrasi yönetimlerinde ise halk iradesine müdahale ancak darbe dönemlerinde gerçekleşir. AKP iktidarı bu uygulaması ile adı konulmamış ancak bizce net olan bir darbe yapmıştır. Arkadaşlarımız derhal serbest bırakılmalı, halkın iradesine yönelik bu saldır durdurulmalıdır. 

İş makinelerimize el konularak halka hizmet götürmemiz engellenmeye çalışılmış olduğu; bugüne kadar toplumsallığı esas alan yaklaşımla nasıl ki belediyecilik hizmetleri siyasal iktidara rağmen yürütüldüyse, bugünden sonra da aynı yaklaşımla yürütüleceği güçlü bir şekilde vurgulanmıştır.

Belediyelerimizi ve Eş Başkanlarımızı hedef alan itibarsızlaştırma politikalarının uygulandığı en son alan Karakoçan Belediyemiz olmuştur. Yapılan hukuksuz operasyon medyaya rant operasyonu gibi yansıtılmış, bu durumu ahlaki olarak kaldıramayan Eşbaşkanımız Burhan Kocaman kalp krizi geçirmiş ve halen hayati tehlikeyi atlamamıştır. Bu yaklaşımı kınıyor, arkadaşımıza acil şifalar diliyoruz."

'AKP POLİTİKALARININ MEŞRULUĞU YOK'

Bildirgede, "Yerel yönetimler olarak kadın özgürlüğüne dayanan ekolojik, demokratik,  şeffaf, toplumu esas alan bir belediyecilik anlayışı benimsenmiştir" diye belirtilerek, dünyada ilk defa, yerel yönetimlerde eşbaşkanlık ve eş temsiliyetin bir sistem dâhilinde pratikte uygulamaya konulduğu kaydedildi. Bildirgede, "Yine bütün çalışmalar halkla birlikte planlanarak yürütülmüştür.  Geliştirdiğimiz yeni belediyecilik anlayışı, merkezi devlettin yoğun baskı ve soruşturmalarına maruz kalmış, eş başkanlarımız ve yönetimlerimiz hakkında onlarca idari soruşturma ve adli davalar açılmış, özel kararlarla müfettiş denetimine tabi tutulmuştur. AKP’nin bu politikalarının halklar nezdinde ve uluslar arası kamuoyunda hiçbir meşruluğu yoktur. Yapılan diplomatik çalışmalarımızda bu durum açığa çıkmıştır" diye ifade edildi.

'GERİ ÇAĞRILMA' İLKESİ HAYATA GEÇİRİLECEK

DBP Demokratik Yerel Yönetimler Birliği Kurulu Ara Dönem Toplantısı'nın sonuç bildirgesinin sonunda ise şu ifadelere yer verildi:

"İki günlük toplantımızda kadın sistemimize eşbaşkanlık ve eş temsiliyete ayrıca vurgu yapılmış, demokratik yerel yönetimlerde kadın özgürlükçü yaklaşımımızın bundan sonra da yükseltilerek esas çalışma alanı olacağı belirtilmiştir.
Yine yaşadığı mekanlar tahrip edilerek, zorla yerinden edilen, göçe tabi tutulan halkımızla bugüne kadar geliştirdiğimiz dayanışmayı daha da büyütme kararlılığı belirtilmiş, kentlerin kimliğinin sosyal, kültürel, ekolojik dokuya uygun korunacağının altı çizilmiştir.

Demokratik yerel yönetimler anlayışımızın 'Geri Çağrılma' ilkesi çerçevesinde seçilmişlerin, Nisan ayında, bulundukları yerellerde halkın onayına sunulacağı belirtilmiştir.

İki günlük ara dönem toplantımızın belediyelerimize yönelik çirkin saldırıların arttığı böylesi bir döneme denk gelmesi ortak mücadele etrafında kenetlenmemizi sağlamış, önümüzdeki sürece ilişkin daha güçlü adımlar atabilme olanağı yaratmıştır. Demokratik, ekolojik ve kadın özgürlükçü paradigmamızın gereklerini en güçlü şekilde yerine getirme kararlılığının açığa çıktığı ara dönem toplantımız böylelikle sonuçlanmıştır. 

'ABLUKAYI KIRMAK İÇİN MÜCADELEYİ YÜKSELTECEĞİZ'

Demokratik Yerel Yönetimler anlayışını her fırsatta savunan, bunun için mücadele eden DBP Yerel Yönetimler Genel Kurulu olarak halkımıza yönelik ablukayı kırmak, belediyelerimizi özgürleştirmek, halkımıza layık olduğu hizmeti her fırsatta ulaştırmak için mücadelemizi yükselterek devam edeceğimizi halkımıza tekrar bildirip, kentimizi de kendimizi de biz yöneteceğiz, diyoruz."