Köprü-Der Başkanı Şahin, Ortadoğu’da yaşanan savaşın bir an önce durdurulmasının zorunluluğuna işaret ederek, “Asıl tehlike bu savaş bitmezse başlayacak, Suriye’de halen yerinden göç etmemiş 7 milyon insan var. Mülteci krizi en az on yıl daha sürecek” dedi.
İzmir’de faaliyet yürüten Halkların Köprüsü Derneği (Köprü-Der), her geçen gün daha büyük bir krize dönüşen Suriyeli mültecilerin Ege’deki en büyük destekçisi konumunda. Tamamen gönüllüğe dayalı çalışan dernek üyeleri, halklar arasında dayanışma duygusunu geliştirmekte bir köprü işlevi görüyor. Ege’de bulunan mültecilerin özellikle sağlık sorunlarına bünyesindeki doktorlar aracılığıyla rahat bir şekilde çözüm bulan Halkların Köprüsü, geçtiğimiz günlerde 8 kentte eş zamanlı ‘Güvenli geçişi sağlayın, ölümleri durdurun’ eylemi yapmıştı.
Halkların Köprüsü Derneği Başkan Yardımcısı Yıldırım Şahin ile Ege’deki mültecilerin son durumunu konuştuk.
Şahin, mültecilerin Türkiye’ye girişinin Suriye’deki çatışmaların yoğunlaşmasına endeksli olduğunun bilgisini paylaşarak, sınırdan girişlerde bir azalma olmadığını belirtti. Şahin, “Özelde İzmir’e bakarsak mültecilerin gelişinde nicelik olarak pek bir değişiklik yok. Ülkenin diğer kentlerinde olan mültecilerde İzmir’e gelmeye başladılar. Çünkü Avrupa’ya geçişin merkezi Ege Kıyıları. Yoğun bir mülteci girişi oldu Ege’de. Bu girişleri ikiye ayırabiliriz. Birincisi; geçiş yolu olarak kullananlar, ikincisi; Avrupa’ya geçmeye mecali ve maddiyatı olmayanlar. Bunlarda Ege’deki kasabalara yerleşerek burada yaşamlarını idame ettirmeye çalışıyorlar” diye konuştu.
‘DAYIBAŞI SÖMÜRÜSÜ’
Avrupa ülkelerine geçme şartları uygun olmayanların, İzmir’deki tarım yapılan kentlere yerleştiğini aktaran Şahin, mültecilerin burada da “dayıbaşı” denilen komisyoncuların sömürüsüne maruz kaldıklarını ifade ederek şöyle devam etti: “Bir tür insan ticaretine dönüşmüş ‘dayıbaşı sistemi’ ile Ege kasabalarını dolaşıyorlar. Çadır veya derme çatma binalarda kalıp tarım işlerinde çalışıyorlar. Aldıkları parayı biriktirebilirlerse Avrupa ülkelerine gitmeye ya da savaş biterse ülkelerine dönmek için kullanacaklarını anlatıyorlar. Dayıbaşları genelde kamplardan getirip çalıştırıyor mültecileri. Genelde çaresiz oldukları için yarı fiyatına çalışmak zorunda kalıyorlar. Paralarının yarı kısmı sürekli içeride tutuluyor; işi bırakıp kaçmasınlar diye. Sağlığa ve eğitime ulaşımları hiç yok diyebiliriz.”
‘SAĞLIK HARİÇ BİR ÇÖZÜM BULAMIYORUZ’
Şahin, mültecilerin sağlık sorunlarına ilişkin kendilerine gelen bilgi üzerine hareket ettiklerini ifade ederek, “Biz hasta olan mültecinin yerini tespit ettikten sonra, sağlık ekibimizle birlikte alana gidip muayenelerini yapıyoruz. Hastaneye sevk edilmesi gerekenlerin ulaşımını sağlıyoruz. Mültecilerin hastanedeki tercüme işlerini de dernek olarak halletmeye çalışıyoruz. Ama Türkiye’de 3 milyon mülteci sayısını düşünürsek ne kadar yeterli olabiliriz ki. Biz insanların ölme noktasına gelmesini engelleyecek bir yardım yapabiliyoruz. Bir şekilde hasta olanlara yardım edip yine orada bırakıyoruz onları. Tam anlamıyla köklü bir çözüm bulamıyoruz” şeklinde konuştu.
‘KÖTÜ HAVA KOŞULLARINA RAĞMEN YOLA ÇIKILIYOR’
Ege Kıyılarından güvensiz yollarla, Yunanistan adalarına geçiş çabasında nicelik olarak bir düşme olmadığını belirten Şahin, şöyle devam etti. “Geçişlerde biraz düşme görünüyor ama mevsimsel sıkıntıdan kaynaklı. Bazı sahil kasabalarının girişinde güvenlik noktalarında arama yapılıyor ama bunların çok etkisinin olduğunu düşünmüyorum. Hava muhalefeti sefer sayılarını azaltıyor ama insanlar yine geçmek istiyorlar. Bu hava koşullarına geçmeye çalışanlarda genelde bir faciayla karşılaşıyorlar. Son zamanlarda yüze yakın insanın ölmesi bu nedenden kaynaklanıyor. Gitmek istiyorlar çünkü Türkiye’de kendilerine yaşam şansı bulamıyorlar. Devlet kabul etse de onları, toplum kabul etmiyor. Mülteciler kendi geleceklerini, hiç olmazsa çocuklarının geleceğini Avrupa ülkelerin de görüyorlar.”
‘MÜLTECİLER TÜRKİYE’NİN KOZU’
Avrupa Birliği’nden, mültecilerin geçişini engelleyip, Türkiye’de tutması için AKP hükümetine 3 milyar Euro’luk maddi destek sağlanacağına değinen Şimşek, “Geçenler açıklanan bir rakam vardı. 4 yılda 8 milyar Euro bir para harcanmış mültecilere. Sığınmacıların durumu ortada, hiç bir olumlu gelişme yaşanmadı. Bu paranın nereye harcandığı da meçhul. Çünkü çadır kent kurup yemek dağıtmaktan başka bir şey yapılmadı. Yarı açık cezaevi ya da toplama kampı benzeri yerler kurulması düşünülüyor olabilir. Esas pazarlık konusu; biz mültecileri geçirmeyeceğiz, sizde Türkiye’de olup biteni görmeyin. Bugün başkanlık sistemi için ülkede kan dökülüyor. Kürdistan bölgesi savaş alanına dönmüş durumda ama tek sesini çıkaran kimse yok. Çünkü; Türkiye, 3 milyon mülteciyi Avrupa’ya karşı silah olarak kullanıyor” diye ifade etti.
‘ÜLKELERİ YAŞANMAZ HALE GETİRDİNİZ’
Yaşanan savaşın durması sonucunda, mülteci gelişinin de duracağına işaret eden Şahin, “Ülkeleri yaşanmaz hale getirdiniz, bunun sonucunda mülteciliğe mahkûm ettiğiniz insanlara kapılarınızı açın. Açmayacaksanız da savaşı durdurun çünkü savaşın sebebi, sizsiniz. Avrupa sınırlarını açmak zorunda. Suriye ve Irak’ta başlayan savaş Avrupa ülkelerinin öncülüğünde oldu. Asıl tehlike bu savaş bitmezse başlayacak, halen yerinden göç etmemiş 7 milyon insan var” dedi.
‘ACİL MÜLTECİ HAKKI TANINMALI’
Türkiye’nin insan onuruna yaraşır hayat koşullarını mültecilere bir an önce oluşturması gerektiğinin altını çizen Şimşek, “Bu insanların önümüzdeki on yıl boyunca ülkelerine dönmeleri zor görünüyor. Arkalarında bıraktıkları kentler yaşanmaz bir hale geldi artık. Avrupa mülteci olarak almadığı sürece artık bu insanlar yeni hemşerilerimiz. Bunun kabul edilmesi ve buna göre düzenleme yapılması gerekiyor. Siyasi iktidar bunu risk olarak görüyor. Gelecek tepkilerden korkuyorlar. Yeni hemşerilerimize acilen ya mülteci hakkı tanınması lazım ya da vatandaşlık hakkının verilmesi gerekiyor” diye konuştu.