Nedendir bu tahammülsüzlük? - Jiyan Tekoşin

Nedendir bu tahammülsüzlük? - Jiyan Tekoşin

Bir yerlerde insanın varlığına ilişkin değerler yasaklanmışsa o yerde muhakkak bir tahammülsüzlük vardır. İnsanı insan yapan kendi öz değerleri değil midir? Dili, toprağı, kültürü… vs. Bunlar olması gereken en doğal şeyler değil midir? Ama birileri çıkıp yıllardan beri bir halkın bu değerlerini ezme ve yok etme çabası veriyorsa o zaman bu halkın varlığı “yasaklı listeye” eklenmiş demektir.

Yıllardan beri yasaklı olan her şeyin ardında aslında birçok gerçeğin saklandığı bilinmelidir. Yine ne kadar üstü kapatılmaya çalışılsa da gerçeklerin hiçbir zaman kaybolmayacağı da anlaşılmalıdır. Bir zamanlar yaptıkları toplu katliamlar gibi! Şimdi niye bu kadar toplu mezar ortaya çıkıyor zannediyorsunuz? Kıydıkları insanları yerin altına gömmeleri sanki bu gerçekleri örtecek miydi? Bu utançlarını… Evet, utanması gerekenler onlar; Kürt varlığına tahammülü bile olmayanlar.

Onca zaman ırkçı, tekçi zihniyet karşısında çokça mücadele verildi elbette. Kürtler ne kadar hoşgörüden, barıştan yana adımlarını atmaya çalıştılarsa da, bu zihniyet muhakkak engel oluşturmaya çalıştı.

Şimdi Kürtler en doğal istemlerini yani kendi dillerinde eğitim haklarını uygulamaya çalışırken yine aynı zihniyetin karşılarında durduğunu görüyoruz. Herkes de bunu görüyor. Mesela Lice’deki halkın emeği sonucunda yapılan okulun yıkılması için oraya binlerce asker yığıldı. Şimdi bu hangi vicdana sığar diyeceğim ama zaten aynı vicdandı bu katliamları yapan. Çok da şaşırmamak gerekir -mi acaba?-

Ne gariptir ki yirmi birinci yüzyılda hala çocukların ana dillerine kelepçeler vurulmuş. Büyük bir ayıp, büyük bir utançtır bu Türkiye için. Eskiden okullarda iyi Türkçe konuşmamak bir utançtı. Halbuki o küçük yüreklerimiz o zaman bilmezdi ki utanması gerekenler, dillerimize yasaklar koymuş olanlardır. Sonra bolca dayak yerdik öğretmenlerden “niye ‘Ali ata bak’ diyemiyorsun?” diye. Küçük çocuk annesinden doğarken Kürt doğdu ve ilk öğrendiği de Kürtçe oldu. Şimdi nerden bilsin; Ali kim, niye ata bakacak? Nice zaman hal böyleyken şimdi çocuklar büyüdü de farkına vardılar işin aslının. Ve öğrendiler onları buna zorlayanların tahammülsüz bir soydan geldiklerini.

Artık devir değişti tabi, eskisi gibi iyi Türkçe konuşamıyorlar diye çocuklar dayak yemeyecek ve utanmayacaklar. Kimse onları kendi gerçeklerinden, varlıklarından uzaklaştırmaya kalkmayacak. Onlar ne kadar okullarımızı yıkmaya kalkışsalar da bu halk yerine yenisi tekrar yapar. Çünkü artık uyanmış bir hakikat var, bir isyan var. Şimdi kim insanların yüreğindeki o isyanları dindirebilir? Halk yine provokasyon mu diyecek? Hayır, bunun tek ismi var; tahammül edememek.

Bu yapılan boykotlar şunu ifade ediyor ki; artık Kürt çocukları devletin sistemini, dilini yani hiçbir yaklaşımını kabul etmiyor. Türkiye bunu büyük bir tehdit gibi algılasa da, bu yıllar önce olması gereken bir şeydi ve o insanların en doğal hakkıydı. Belki çokça bahsedildi haktan, hukuktan, adaletten ama hepsi de insan ahlakına sığmayacak şeylere onay verdiler. Yani kendi haklarımızı hangi haktan temin edeceğiz ki? En iyisi mi; Enel-hak…