'Oğlumun toprağına yüzümü sürmeden ölmeyeceğim'

'Oğlumun toprağına yüzümü sürmeden ölmeyeceğim'

Devletin her türlü hukuk dışı uygulamaları ve dayanılmaz  baskıları altında var olmaya  çalışan Kürt özgür basın geleneği içerisinde Abdurrahman Erkan (Koçer Kurdo)  genç yaşta gazetecilik yapmaya çalışıyordu. Abdurrahman polisin baskı, işkence ve tehditleri karşısında gazetecilik yapmayı daha fazla  sürdüremedi ve 2002 Şubat ayında dağların yolunu tuttu. Şırnak'ın Besta bölgesinde 17 Mayıs 2009 yılında  yaşanan bir çatışmada 26 yaşındayken üç arkadaşı ile birlikte  yaşamını yitiren Abdurrahman Erkan'ın cenazesi ailesine verilmedi.

Yaşamını yitirişinin dördüncü yıldönümünde Ailesi tarafından İzmir de anılan Abdurrahman Erkan'ın annesi Sultan Erkan (46) “bazen yüzünü Kürdistan'a dönerek Kürdistan'ın dağlarına, ağaçlarına, toprağına Abdurrahman diye haykırmak” istediğini söylüyor.

“Çözüm süreci kimsenin evlat acısı yaşamadığı kalıcı bir barış ile sonuçlansın” diyen Erkan, Devletin oğlunun cenazesini kendisine vermesini istiyor.

'OĞLUM GAZETECİLİK YAPMAK İSTİYORDU AMA DEVLET İZİN VERMEDİ'

Abdurrahman'ın  gazetecilik yapmak istediğini  ancak devletin oğluna dağa gitmek dışında başka yol bırakmadığını dile getiren Sultan Erkan ''Oğlum henüz 16 yaşındayken Azadiya Welat gazetesinde çalışmaya başladı. İki buçuk yıl çalıştı. Polis çalıştığı sürece oğluma sürekli baskı yaptı, defalarca gözaltına alarak işkence yaptı” dedi. 

Anne Sultan Erkan ''Abdurrahman artık polis tarafından kaçırılarak  katledileceğini düşünüyordu sürekli tehdit ediliyordu. Bir gün artık dayanamadığını ve gideceğini söyledi. Kısa süre sonra da 2002 Şubat ayında ortadan kayboldu'' şeklinde konuştu.

'ALTI YIL SONRA SON KEZ SESİNİ DUYDUM'

Oğlunun yaşadığı baskılara dayanamayarak dağların yolunu tuttuğunu bildiklerini anlatan Sultan Erkan sonrasında  gözyaşları içerisinde şöyle devam etti: ''Altı yıl geçmişti bir gün telefon çaldı açtığımda karşıdan gelen sesi tanıyamadım. Bana 'Ben senin oğlunum' deyince ağlamaya başladım, Bana ‘ağlama’ dedi. Çok moralliydi. Fazla konuşamadık, kapattı. Sesini son kez duyuşumdu. Bir daha ne görebildim ne de sesini duyabildim oğlumun''

'AKŞAM HABERLERİ OĞLUMUN ÖLDÜĞÜNÜ ANONS EDİYORDU'

Oğlunun yaşamını yitirdiğini  2009 yılı 20 Mayıs günü cezaevinde olan kızının görüşüne gitmek için hazırlanırken Roj Tv akşam haberlerinde öğrendiklerini ifade eden Sultan Erkan o an yaşananları  şöyle aktardı': Cezaevinde olan kızımın görüşüne gitmek üzere hazırlanıyordum o sırada eşim seslendi. Roj Tv’de yaşamını yitiren dört gerillanın isimleri anons ediliyordu. Televizyonun başına vardığımda  oğlumun fotoğrafını gördüm. O an olduğum yere yığıldım. Oğlumun 17 Mayıs 2009 günü Şırnak ve Siirt arasında bulunan Besta alanında yaşanan bir çatışmada uçaktan atılan kazan bombaları sonucu üç arkadaşı ile birlikte yaşamını yitirdiğini öğrendik''

Ertesi gün cenazelerini almak için yola çıktıklarını aktaran Erkan sözlerini şöyle sürdürdü; Eruh'a geldik orada savcılığa başvurduk. savcı bize böyle bir çatışma yaşanmadığını, ortada cenaze olmadığını söyledi. Çatışmanın yaşandığı yere gitme isteğimize 'Giderseniz ölürsünüz biz sizin can güvenliğinizi sağlayamayız o alan da asker operasyon yapıyor’ diyerek bizleri geri çevirdi. Bir ay sonra İHD avukatları ile birlikte yaptığımız ikinci başvurumuz da reddedilerek cenazemiz verilmedi''

'ASKER AİLESİNE OĞLUMUN BİR MEZARI BİLE YOK DEDİM'

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın geliştirdiği çözüm sürecini memnuniyetle karşılayan Sultan Erkan şunları söyledi: Çözüm sürecine katkı amacıyla savaşta yaşamını yitiren bir askerin mezarını ziyaret ettim. Askerin ailesi de benim oğlumun mezarını ziyaret etmek istediğini söyledi. Ben asker ailesine benim oğlumun bir mezarı, gidip ağlayacağım bir avuç toprağı bile yok dedim.”

Çözüm sürecinin kimsenin evlat acısı yaşamadığı kalıcı bir barış ile sonuçlanmasını savunan Erkan şunları aktardı: 'Devletin bize yaşattığı tüm acılara rağmen kin tutmuyorum barış diyorum'

'BAZEN YÜZÜMÜ KÜRDİSTANA DÖNÜP ABDURRAHMAN DİYE HAYKIRMAK İSTİYORUM'

'Oğlumun bir avuç toprağına yüzümü sürmeden ölmeyeceğim. Yüzümü toprağına sürdüğüm gün artık Allah canımı alsa da gözüm arkada kalmaz. Bazen Kürdistan’a yüzümü dönüp Kürdistan'ın ağaçlarına, dağlarına, toprağına, vadilerine “Abdurrahman” diye haykırmak sesimi belki bir vadide, bir ağacın gölgesinde Kürdistan dağlarının doruklarında olan oğluma duyurmak istiyorum; beni bulsun diye' ifadelerini kullanan Sultan Erkan “Devlet benim oğlumu bana versin. Ben oğlumun cenazesini istiyorum. Barıştan bahsedenler önce bir halkın ölülerine saygı duysunlar” diye ekliyor.