ÖHD'li avukatlar adliyede: Susmuyoruz, korkmuyoruz

ÖHD'li avukatlar Zincir ve Öztürk, adliyede ifade verdi. Türkmen olan Zincir savunmasını Kürtçe yaptı, "Yıllarca Kürt çocuklarına zorla 'andımız' okutuldu. Bir Türkmen olarak varlığımı Kürt halkının varlığına armağan ederim" dedi.

ÖHD İstanbul Şube Eşbaşkanı Sinan Zincir ve genel merkez yöneticisi Raziye Öztürk haklarında açılan davada ifade vermek üzere Çağlayan Adliyesi'ne geldi.

Avukatların ifadesi İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde alınıyor. 

Zincir, "Ez lî virim" diyerek savunmasına başladı, "Anadilim Türkçe, ama savunmamı kavganın dili Kürtçe yapacağım" dedi. 

Katledilen Amed Barosu Başkanı Tahir Elçi’yi anan Zincir, "Yıllarca Kürt çocuklarına zorla 'andımız' okutuldu. Bir Türkmen olarak varlığımı Kürt halkının varlığına armağan ederim" diye konuştu. 

Zincir'in savunmasında öne çıkan noktalar şöyle:

"Ben devrimci bir avukatım, barış annelerinin avukatıyım Kürt halkının avukatıyım, Kürt Halk Önderi Sayın Abdullah Öcalan'ın avukatıyım.

Varlığımı soykırım tehdidi altındaki Kürt halkının varlığına armağan ediyorum.

Zindanlarda, fabrikalarda, üniversitede direnenlerin avukatıyız. 

Derneğimiz avukatları sokağa çıkma yasağı adı altında yapılan katliamları raporlaştırdığı için hedef gösterildi.

Biz Mehmet Tunç'un yoldaşlarıyız, Taybet ananın evlatlarıyız. Diz çökmedik. Faşizmi asıl biz yargılayacağız. 

Sözlerimi Kürtçe bitireceğim. Pirimiz Seyid Rıza’nın 80 yıl önce söylediği sözü tekrar ediyorum: Ben sizin yalan ve hilelerinizle baş edemedim bu bana dert oldu, bende sizin önünüzde diz çökmedim bu da size dert olsun." 

'7 YAŞINDA TÜRK OLMADIĞIMI FARK ETTİM'

Zincir'in ardından Öztürk söz aldı. Kürtçe savunma yapan Öztürk, Şevket Epözdemir'den Tahir Elçi'ye katledilen avukatları andı. 

Öztürk şunları söyledi: "Sayın heyet buraya klasik bir savunma yapmaya gelmediğimizi belirtmek istiyorum. Avukatlığını yaptığımız ve haklı mücadelesinin her zaman yanında yer aldığımız Kürt halkının, ötekilerin zulüm karşısındaki haklılığını anlatmaya geldik. Asimilasyon altındaki Kürt halkının avukatıyım. Benim ve ailem, hatta akrabalarım üzerindeki ilk asimilasyon çalışması öz ve öz Kürt olmamıza rağmen soy ismimizin tercihimiz dışında re'sen 'Öztürk' yapılmasıdır. 7 yaşımda bu eşiği aşmaya çalıştım ve kendime hiçbir zaman bu yalanı söylemedim, Türk değildim ve varlığımı Türk varlığına armağan etmeyecektim. 24 yıldır tutsak olan amcamı yıllarca cezaevinde ziyaret ettim. Kirli delillerden oluşan bu iddianamedeki en büyük yanılgı tarih hususundadır. Ben 2011'den bu yana değil 1992'den bu yana cezaevlerine gider gelirim. Ben de hakikat arayışımın bir parçası olan; Kürtlere ve ötekilere karşı gerçekleşen bu faşizm karşısında, politik dava avukatı olma hayalimi gerçekleştirmiş olmanın haklı gururunu yaşıyorum."

ÖHD'li avukatların özellikle hedef haline getirildiğini belirten Öztürk, "Kürt bir kadın avukat olarak Ortadoğu'ya rol model olarak dayatılan erkek egemen Türk devletine karşı mücadele yürütüyorum. Cizre'de raporlama yaptığım sırada tanıştığım Yasemin'in gözlerini oyan, bedenine cinsel işkence yapanları lanetliyorum" dedi. 

Öz savunma hakkını kullanan kadınlara müebbet hapsi reva görenlere karşı kadınların hak savunuculuğunu yapmaya devan edeceğini belirten Öztürk, "Ezilen, sömürülen tüm insanların, mazlumların hak savunuculuğunu yaptım ve yapmaya devam edeceğim. Bu benim her şeyden önce insani yükümlülüğüm, en büyük maneviyatımdır. Susmuyoruz, korkmuyoruz, itaat etmiyoruz" dedi.

Öztürk'ün savunmasının ardından avukat Ercan Kanar söz aldı