Olof Palme: AB sessizliğini bozmalı; CHP, HDP ile hareket etmeli
Olof Palme Merkezi'nden İncir, Türkiye'deki gelişmelere AB'nin sessiz kalmaması gerektiğini belirterek, HDP ile dayanışmak için kampanyalarını sürdürdüklerini söyledi.
Olof Palme Merkezi'nden İncir, Türkiye'deki gelişmelere AB'nin sessiz kalmaması gerektiğini belirterek, HDP ile dayanışmak için kampanyalarını sürdürdüklerini söyledi.
İsveç’in başkenti Stockholm’de kurulu olan Olof Palme Merkezi, hükûmetin büyük ortağı Sosyal Demokrat İşçi Partisi (SAP) ile birlikte tutuklu HDP’li milletvekilleri, politikacılar ve DBP'li belediye eş başkanlarına hukuki ve maddi yardımda bulunmak için başlattığı bağış kampanyasını yaygınlaştırarak sürdürüyor.
Olof Palme Merkezi’nin Ortadoğu ve Kuzey Afrika Masası Sorumlusu Evin İncir, ANF’ye kampanya ile ilgili değerlendirmeler yaptı.
HDP’nin kardeş partileri olduğunu ve çok yakın ilişkiler içinde bulunduklarını söyleyen İncir, ağır baskı altında bulunan HDP’ye destek olabilmek ve kamuoyunun dikkatini Türkiye’deki insan hakları ihlallerine çekebilmek için bir bağış kampanyası başlattıklarını belirtti.
'İHLALLER HAKKINDA KAMUOYUNU BİLGİLENDİRİYORUZ'
Göteborg ilinde 8 Nisan günü toplanan Sosyal Demokrat İşçi Partisi Kongresi’nde ilk adımı atarak para toplayıp kampanyayı başlattıklarını söyleyen İncir, “Tutuklulara maddi destek vermek önemli ama aynı zamanda bu bağış kampanyası sayesinde insanlara Türkiye’de muhalifler ve demokrasi güçlerine yönelik baskı ve saldırıları, ifade ve insan hakları ihlallerini anlatıyoruz. Bu kampanyanın amacı HDP'ye maddi katkıda bulunmanın yanı sıra partiye yönelik baskı ve saldırılar hakkında İsveç kamuoyunu bilgilendirmektir” dedi.
İncir, kampanyaya paralel olarak Türkiye’deki gelişmeleri ele alan panel ve konferanslar düzenlediklerini, raporlar hazırlayıp basın ve kamuoyuna açıkladıklarını, Avrupa’daki diğer sosyal demokrat partilerle birlikte her ay Türkiye’ye milletvekillerini göndererek tutuklu HDP milletvekilleri ile görüşme yapmaya çalıştıklarını söyledi.
Avrupa'daki sosyalist partilerin düzenlediği ve İsveç Sosyal Demokrat İşçi Partili milletvekillerinin de yer aldığı heyetlerin tutuklu HDP'li milletvekilleriyle görüşmelerine izin vermeyen AKP hükûmetinin evrensel hukuk ilkeleri ve Türkiye'nin altına imza attığı uluslararası sözleşmeleri ihlal ettiğine dikkat çekti.
'BİRLİKTE HAREKET EDİLMELİ'
HDP ile işbirliği içinde sonbahar aylarında HDP’li gençlerin eğitimleri için bir proje başlatacaklarını söyleyen İncir, “Bu arada Türkiye’deki muhalefet partileri arasında diyaloğun sağlanması için girişimde bulunduk. Türkiye’de bir değişim olabilmesi için sol ve demokratik güçlerin birlikte hareket etmeleri gerekir. Halkı dini inancı, etnik kökeninden bağımsız olarak örgütleyebilmek için bu zorunlu. Bundan bir hafta önce CHP yöneticileri bizi ziyaret etti. Biz kendilerine Türkiye’de bir değişim olabilmesi için HDP ve demokrasi güçleri ile birlikte davranmaları gerektiğini hatırlattık” şeklinde konuştu.
İncir, CHP yöneticilerinin önerilerini nasıl karşıladıkları sorusunu, “Durumun oldukça karmaşık olduğunu söylediler. Ben onların daha çok şey yapabileceklerini düşünüyorum. CHP çok parçalı bir parti. Küçük bir grup milliyetçilikten kurtulmak ve tam olarak sosyal demokrat bir çizgi izlemek istiyor. Ama CHP içinde milliyetçilik güçlü” diyerek yanıtladı.
Önümüzdeki haftalarda Olof Palme Merkezi'nin HDP ve CHP yöneticileriyle bir araya gelerek Türkiye'deki gelişmeleri ve her iki partinin birlikte yapabilecekleri çalışmaları ele alacaklarını söyledi.
'AB'NİN SESİZLİĞİ TÜRKİYE’DEKİ DURUMU KÖTÜLEŞTİRDİ'
Türkiye’deki durumun giderek daha kaygı verici bir hale geldiğine dikkat çeken Olof Palme Merkezi’nin Ortadoğu ve Kuzey Afrika Masası Sorumlusu Evin İncir, şunları da kaydetti:
“Türkiye daha önce de demokratik bir ülke değildi. Ama yine de belirli bir istikrar vardı. Şimdi o küçük istikrar da ortadan kalktı. Bu tüm bölgeyi olumsuz etkiliyor. Bu nedenle İsveç’te tüm siyasi partiler ve sivil toplum örgütleri Türkiye’den insan haklarına saygı göstermesini talep etmeli. Özellikle Avrupa Birliği’nin Türkiye’yi eleştirmekten korkmaması ve cesur adımlar atması gerekir. Avrupa Birliği, Erdoğan’ın gerçekleştirdiği insan hakları ihlallerine sessiz kalarak durumun daha da kötüleşmesine neden oldu. Eğer Avrupa Birliği ve uluslararası toplum zamanında Erdoğan’a tavır alsaydı Türkiye’deki durum bu kadar kötüleşmezdi. Bu tutuma son verilmeli."