Olof Palme Merkezi semineri: Türkiye'de otoriter sistem var

Stockholm'de Olof Palme Merkezi'nin düzenlediği seminerde, Türkiye'de hak ve özgürlüklerin bittiği, ülkenin en karanlık dönemini yaşadığı belirtildi.

İsveç'in başkenti Stockholm'de düzenlenen “Tehdit, riskler ve umut-Türkiye'de insan hakları savunucuları için durum” temalı seminerde, Türkiye'de gerçekleşen insan hakları ve ifade özgürlüğü ihlalleri  tartışıldı.

Uluslararası Olof Palme Merkezi, Stockholm Üniversitesi ve İşçi Eğitim Merkezi'nin örgütlediği seminere eski Uluslararası Af Örgütü  Türkiye Direktörü İdil Eser ve Stockholm Üniversitesi Türkiye Araştırmaları Enstitüsü Müdürü Paul T. Lewin, konuşmacı olarak katıldı.

Seminerin moderatörlüğünü yapan Uluslararası Af Örgütü Sözcüsü Ami Hedenborg, 2016 yılında yapılan darbe girişiminden sonra Türkiye'de çok ağır ifade ve insan hakları ihlallerinin yaşandığını ve örgütlerinin bu ihlalleri raporlaştırarak kamuoyuna duyurduğunu söyledi.

LEWİN: ÇÖZÜM SÜRECİ BİTİNCE HAK VE ÖZGÜRLÜK DE BİTTİ

Türkiye Araştırmaları Enstitüsü Müdürü Paul T. Lewin, 2013 yılında İstanbul'da Gezi Parkı'da gelişen ve tüm ülkeye yayılan eylemlere dikkat çekerek, Erdoğan'ın bu eylemleri kriminalize etmeye çalıştığını belirtti.

Lewin, 2015 yılında PKK ve Türk devleti arasındaki sürecin bitirilmesi ve darbe girişiminden sonra demokratik hak ve özgürlüklerin ağır saldırılara uğradığını söyledi.

'TÜRKİYE OTORİTER BİR SİSTEME EVRİLDİ'

Türkiye'nin hızla tek kişi tarafından yönetilen otoriter bir sisteme evrildiğini söyleyen Lewin, “Türk medyası Erdoğan ve hükümetin denetiminde. Muhalif basın ve medya kuruluşlarının çoğu yasaklandı. Yüz binlerce insan işten atıldı. On binlerce insan cezaevlerine dolduruldu” dedi.

Stockholm Üniversitesi olarak Türkiye'de akademisyenler arasında yaptıkları araştırmaların akademisyenler ve öğrenciler üzerinde yoğun baskılar olduğunu gösterdiğini söyleyen ve Ortadoğu Teknik Üniversitesi öğrencilerine yönelik saldırıları örnek olarak gösteren Lewin, “Durum oldukça kötü. Kürdistan ve soykırımından bahsedenler yargılanıp cezalara çarptırılıyor” şeklinde konuştu.

ESER: TÜRKİYE EN KARANLIK DÖNEMİNDE

Norveç İnsan Hakları Merkezi'nde misafir araştırmacı olarak görev yapan, eski Uluslararası Af Örgütü Türkiye Direktörü İdil Eser, Türkiye'nin tarihinin en karanlık dönemlerini yaşadığını, muhalifler ve insan hakları savunucularının ağır baskılar altında bulunduğunu ve en küçük bir protestonun bile şiddetle bastırılmaya çalışıldığını söyledi.

Tüm güçleri elinde toplayan Erdoğan'ın damadıyla birlikte medyanın yüzde 95'ini denetimi altına aldığını söyleyen Eser, “İnsan hakları savunucuları ve muhalifler seslerini duyuramıyor. Özgür medya yok edildi. Geriye sadece birkaç küçük tirajlı gazete ve bazı haber siteleri kaldı” dedi.

Kadınların ve LGBT bireylerin eylemlerinin de şiddete uğradığına dikkat çeken Eser, 1980 yılında gerçekleşen askeri cunta döneminde bile bu kadar hak ve hukusuzluğun yaşanmadığını söyledi.

Eser, hükümetin yasa ve kurallara uymadığını ve toplumu sindirmek ve susturmak için temelsiz suçlamalarla insan hakları savunucuları, muhalifler ve gazetecileri tutuklandığını belirtti.

'TUTSAKLARA TECRİT UYGULANIYOR'

Cezaevlerinde tutsaklara baskı yapıldığını ve tecrit uygulandığını belirten Eser, “Türkiye'deki cezaevlerindeki sistem gardiyanlar için de kötü. Cezaevlerinin her tarafında kameralar var ve tutsaklar sürekli denetim altında” dedi.

7 insan hakları savunucusuyla birlikte tutuklanmalarına giden süreci de katılımcılarla paylaşan Esar, “Neden tutuklandığımızı hâlâ bilmiyorum. Mahkeme devam ediyor. Ajanlık yapmakla suçlanıyoruz. Ömür boyu hapis cezası bile verebilirler” şeklinde konuştu.