Oluç: Anayasa'da köklü bir değişikliğe ihtiyaç var 

HDP Grup Başkanvekili Saruhan Oluç, "Anayasa'da revizyonun ötesinde köklü bir değişikliğe ihtiyaç var" dedi. Oluç, Trump'ın, Erdoğan'ı kastederek, "Kürtleri yok edecekti ve kendisini aradım, bunu yapmamasını istedim" sözlerine de dikkat çekti.

HDP Grup Başkanvekili Saruhan Oluç, Meclis’te basın toplantısı düzenleyerek gündemdeki gelişmeleri değerlendirdi. 

ANAYASA TARTIŞMALARI

Oluç'un konuşmasından satır başları şöyle:
"Türkiye’de şu anda var olan Anayasa, 1980 askeri darbesinden kalma bir anayasadır. Demokratik, özgürlükçü ve eşitlikçi bir anayasaya toplumun ihtiyacı var. Bu kadar eklektik ve yamalı bir bohçaya dönüşmüş Anayasa’nın değişmesi gerekmektedir.
Biliyorsunuz, 24 Haziran 2018’den bu yana Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi adı altında çeşitli uygulamalar yapıldı. Şimdi bunun üzerine tartışmalar başladı. Hatta AKP Grup Başkanvekili Bülent Turan da, 'bir revizyon ihtiyacı varsa yapılır' dedi. Böyle bir mesele revizyona sıkıştırılamaz. Hemen söyleyelim, revizyonun ötesinde bir köklü değişikliğe ihtiyaç vardır. 
Türkiye, KHK’ler ile yönetilen bir parti devleti haline gelmiştir.
Milletvekilleri etkisiz kalsın diye kuruldu bu sistem.
Yapısal bir ihtiyaç haline geldi yeni bir anayasa tartışması. Bu tartışmanın demokratik ve  özgürlükçü, eşitlikçi bir anlayışla yapılması ihtiyaç haline gelmiştir.  
Bakın torba yasalarda da aynı sorun var. Saray bürokrasisinin hazırladığı torba yasalar AKP Grubu’na gelmektedir ve herhangi bir değişiklik yapılmadan Saray’dan gelen taslaklar Meclis’e getirilmektedir. Oy çoğunluğu ile, demokratik bir müzakere yapılamadan bu teklifler virgülüne dokunmadan yasalaşmaktadır. Orada da denge denetleme mekanizması işlememektedir. Bu sistemi siz de düşünmeye, tartışmaya başladıysanız, söyleyelim ki, bunun çözümü yapısal değişikliklerdir. Bu tartışmaları toplumun en geniş kesimleri ile yapmak acil ihtiyaçtır. 

EKONOMİK KRİZ

Ekonomi krizde. Dış borçlar ve işsizlik rekor kırdı. Yüzde 20’lerde enflasyon; yüzde 15’e varan resmi işsizlik oranı, gayri resmi daha yüksek; yüzde 30 civarında Türk Lirası’nın değer kaybı son bir yılda. 
2019 ilk çeyreğinde yüzde 2.6 küçülme yaşandı, tahminen ikinci çeyrek de küçülme ile kapanmıştır. Yani arka arkaya 4 çeyrekte küçülme yaşanıyor. Kriz, durgunluk, resesyon çok açık ortada. 
Bakıyoruz, son 3 yılda 40 milyar dolar artmış dış borç. 453 milyar dolara gelmiş dış borç. Bunun yüzde 66’sı özel kesimin. Kamunun borç payı 3 yıl önce yüzde 30, şimdi çıkmış yüzde 34’e. Dış borcun milli gelire oranı yüzde 61’e çıkmış, yani gerçekten Cumhuriyet tarihinin rekoru kırılmış, son 3 yılda 12 puan kötüleşme yaşanmış. 
Yani ülke ve toplum boğazına kadar borca batmış durumda. Hepimizi, doğacak çocukları, gelecek kuşakları borçlandırıyorsunuz bu ekonomi politikanızla. 
Bütçe açığını düşürmenin yolu yedek akçeye el koymak değil, israfı düşürmektir.

YARGI REFORMU PAKETİ

Yargıda da çok büyük bir sorun yaşanıyor. Yargı Reformu Strateji belgesine baktığımızda bunu görebiliyoruz. Hem kuvvetler ayrılığı açısından yargıda büyük bir sorun yaşanıyor; hem yargının kalitesi yerlerde sürünüyor, tamamen bağımlı ve taraflı, yürütmenin emrinde hareket eden bir yargı ile karşı karşıyayız. Bu da çok ciddi sorun. Bu reform strateji paketi bile anayasa tartışmasının ne kadar elzem olduğunu hepimize gösteriyor. 

NEFRET SÖYLEMİ

Toplumda nefret söylemi, cinsiyetçi söylem bu kadar körükleniyorsa, ayrımcılık iktidar mensuplarından başlayarak, en tepeden başlayarak körükleniyorsa, ötekileştirme ve toplumda kutuplaştırma bu kadar teşvik ediliyorsa, sporda şiddet meselesini bütün bu yaşananlardan ayrı değerlendiremeyiz. 

LİBYA

Yanlış bir dış politika, yanlış bir Libya politikası bizi bu duruma getirmiştir. Hükümet, eli çok temizmiş gibi davranamaz. Bugün Libya’da yurttaşlarımızın başına bir şeyler geliyorsa, bunun hükümetin yanlış politikalarıyla doğrudan doğruya ilgisi vardır. 
Türkiye neredeyse aleni bir şekilde Libya’daki iç savaşın tarafı ve parçası olmuştur. Tuhafsınız, bu iktidar adeta mıknatıs gibi belayı kendisine çekiyor, kendisine çekmekle kalmıyor bütün ülkeye de bu belayı yaşatıyor."

S-400 KRİZİ

Oluç, basın mensuplarının sorularını da yanıtladı. Oluç, "S-400 ve F-35 krizi artık bitmiştir dedi, Sayın Erdoğan Trump’la görüşmeden sonra. Siz nasıl değerlendiriyorsunuz, Trump'ın tavrı ile birlikte ele alarak, gerçekten sona erdi mi kriz" sorusu üzerine şöyle dedi:
"Biz bu krizin sona erdiği kanaatinde değiliz. Mesele sadece Trump’ın söyledikleri değil. Amerika’da Temsilciler Meclisi’nin, Kongre’nin de alacağı tutumla ilgili bir konudur. Orada sadece Demokrat Partililer değil Trump’ın Cumhuriyetçi Partisi’nin de aldığı eleştirel bir tutum vardır. Dolayısıyla bu konu bir kriz konusu olmaya devam edecektir. 
Daha önce de söyledik, Türkiye bu kadar ağır bir ekonomik krizden geçerken, kaynaklarını, bütçesini silahlanmaya, silah yatırımlarına ayıracak lükse sahip değildir. S-400 ve F-35 gibi meseleler bizim için çok daha temel meselelerdir. Hangisi iyidir tartışmasında biz diyoruz ki, her ikisi de Türkiye’nin bugünkü ekonomik krizine baktığımızda yanlış kararlardır. Bu yanlış kararların uygulanmaması gerekir."

'TRUMP'IN ERDOĞAN İTİRAFI UTANÇ VERİCİ'

Oluç, Trump'ın, "Herkesin bildiği gibi Kürtlerle büyük problemi var, Erdoğan'ın. Bize IŞİD’le mücadelede yardımcı olan Kürtleri yok edecekti ve kendisini aradım, bunu yapmamasını istedim. Sanırım Kürtler onun ya da Türkiye’nin doğal düşmanları ve bunu yapmaktan vazgeçti" sözlerini de hatırlatarak, şunları kaydetti:
"Bakın, bu cümleler uluslararası bir toplantıda tarihe geçti. Amerikan Başkanı’nın Türkiye’nin iktidarı ile ilgili sarf ettiği cümleler bunlar. 'IŞİD’le mücadele eden Kürtleri yok edeceklerdi, ben engel oldum', 'Kürtler onun doğal düşmanı, sadece onun değil Türkiye’nin doğal düşmanı' diyor, Trump. Trump’a şunu da söyleyelim; Suriye’de yaşayan Kürtlerin akrabaları, dostları, kardeşleri Türkiye’de de yaşamaktadır. 
Devletlerin ve uluslararası kamuoyunun hafızasına ve belgelerine Türkiye’deki iktidarın bu şekilde yansımış olması gerçekten utanç vericidir.
Türkiye Ortadoğu’da büyük bir devlet, ekonomisi ve demokrasisiyle büyük bir devlet olabilecek potansiyele sahiptir. Bunu gerçekleştirmenin yolu hem içeride hem dışarıda, Ortadoğu’da yaşayan milyonlarca Kürtle, Kürt halkıyla ittifakını sağlamlaştırması, demokrasisini bu ittifak üzerine geliştirmesidir. 
Aksi takdirde Türkiye ne içeride ne de dışarıda arzu ettiği güce ulaşamaz, Türkiye’de yaşayan herkesin layık olduğu bir huzur ve barış ortamına ulaşamaz. 
Tekrar söyleyeyim, Trump’ın bu şekilde konuşmasını iktidar adına utanç verici bir durum olarak tespit ediyoruz. Umarız, Türkiye’yi yönetenler de aynı utancı duyarlar ve kendi politikalarında, hem iç hem de dış politikalarında, Kürt halkına yönelik politikalarında olumlu yönde bir değişikliği yaparlar."