Oluç: Savaş politikaları arttıkça ekonomi çöküyor

HDP Grup Başkanvekili Saruhan Oluç, AKP-MHP iktidarının savaş politikalarının ekonomik çöküşe yol açtığını belirtti.

HDP Grup Başkanvekili Saruhan Oluç, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

 Oluç'ın konuşmasının satır başları şöyle:

"Bugünkü gündemlerimizden bir tanesi Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati’nin açıklamaları. Bakan daha önce Londra’da da faiz lobileriyle birlikte bir toplantı yapmıştı. Şimdi JP Morgan’ın düzenlediği bir toplantıya katıldığını açıkladı. JP Morgan biliyorsunuz müstafi Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın yazdığı kitabında şöyle tanımlanıyor: 'Yeni bir finansal saldırının işaret fişeğini yakan JP Morgan.' Dış güç yani, bildiğiniz dış güç. İktidar temsilcilerinin söylediği dış güçlerden bir tanesi. Hazine ve Maliye Bakanı onun düzenlediği toplantıya katılmış ve çok memnun kalmış. İlginç açıklamalar yapmıştı. Aklımıza hemen Hazine ve Maliye Bakanının 'Amerikan Merkez Bankası, kamunun değil de 5 ailenin bankasıdır.' sözü geldi. Acaba bunu sordu mu toplantıda merak ediyoruz. Türkiye’deki 'ver mehteri' sorulardan biri tanesi bu. Hadi bunu da bir kenara bırakalım. Hazine ve Maliye Bakanı diyor ki toplantı sonrasında, 'ABD’de Türkiye’ye olan ilgi ve alakayı bir görebilseniz.' Türkiye’de yaşayan insanlara söylüyor bunu. Doları 15 liraya çıkarmışsınız. Bu ne demek? Bu ülkenin şirketleri, ürettiği ürünler kelepir demek. Kelepir ülke, ucuz ülke haline getirmişsiniz ülkeyi. Tabii ki elinde dolar olan Türkiye’yle ilgili alakalı olacak. Bundan daha normal bir şey olabilir mi?

EKONOMİK ÇÖKÜŞ

İPSOS, global bir araştırma şirketi ve iki araştırma yayınladı. Bir tanesinde diyor ki Türkiye’de her 100 kişiden 83’ünün alım gücü düştü, alışverişlerde küçülmeye gidildi. Her 10 kişiden 4’ü ailesinin maddi desteğine ihtiyaç duyuyor. Türkiye toplumunu bu hale getirdi iktidar. Yine İPSOS mutluluk araştırmasına göre Türkiye’de 10 yıl önce her 100 kişiden 89’u mutlu olduğunu söylüyordu, bu sayı şimdi 42’ye düştü. 89’dan 42’ye düşmüş mutlu olan insan oranı. Ve bu oranda da Türkiye 30 ülke arasında en son sırada yer alıyor. ABD’de de Türkiye’ye olan ilgi ve alaka bu nedenlerle ortaya çıkıyor. Siz doları bu hale getirirseniz, elinde doları olan Türkiye’yle ilgili ve alakalı olur. Ama doları olmayan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı yoksulluk, açlık ve geçim derdi çeker. İşsizlikle, adaletsizlikle uğraşır. Mesele bu. Ama Hazine ve Maliye Bakanı bunu anlayabilmiş değil belli ki. Bunun gerçekten vahim bir durum olduğunu düşünüyoruz. Türkiye’de sadece son bir yılda, ulaşım başta olmak üzere yaşamın birçok alanında kullanılan benzin ve motorinin litresi 7 liradan 19 liraya yükselmiş. Mutlu mu olacak bunlarla vatandaşlar?

Mutfakların zorunlu gıda ürünü 4 litrelik sıvı yağ 62 liradan 160 liraya yükselmiş. Bu ülkenin vatandaşları mutlu mu olacak şimdi? İki buçuk kattan fazla yükselmiş. Şeker fiyatındaki artış 3 katı geçmiş. Bir yıl önce 5 kilo 25 lira, şimdi 98 lira olmuş. Vatandaşlar mutlu mu olacak şimdi bundan dolayı? Bir gün et yiyelim deseniz bir kilo kıyma 68 liraydı, şimdi olmuş 160 lira. Mutlu mu olacak vatandaşlar? Böyle bir durumla karşı karşıya insanlar ama Hazine ve Maliye Bakanı diyor ki 'ABD’deki ilgi ve alakayı bir görebilseniz.'

Gemileri karadan yürütmeye gerek yok, bavullarla yürütülenleri durdurun!

Bir tarafta günlük ihtiyaçlarını karşılamak için yaşam mücadelesi veren milyonlar var, bir tarafta da milyarlarca liralık yolsuzluk düzeni ve bunu yürüten az sayıda yolsuzluk şebekesi var. Bir kısmı bürokrasinin içinde bir kısmı iktidarın parçası haline gelmiş vaziyette. Türkiye milli gelirde savaş konseptinin olduğu 1990’lar seviyesine geriledi.

SAVAŞ POLİTİKALARININ EKONOMİYE ETKİSİ

94-96 arasında Türkiye’nin milli geliri dünya sıralamasında 24’üncü sıraya gerilemiş. Şimdi 2022 itibariyle de 23'üncü sıraya gerilemiş vaziyette. Çok benzer bir durum olduğu için bu iki döneme atıfta bulunuyorum. Nedir benzerlik, 1990’lı yıllarda düşük yoğunluklu savaş sebebiyle sürdürülen güvenlikçi ve çatışmacı konsept vardı. Aynı güvenlikçi ve çatışmacı konsept 2021-22’de devam ediyor. Bütçe rakamlarına bakıldığında bunu çok açık bir şekilde görüyorsunuz. Bir veri daha var; 2012-2016 yılları arasında Türkiye’de milli gelirin diğer ülkelere göre sıralaması 16 olmuş. Ne var Türkiye’de? Demokratik çözüm için bir çözüm süreci sürdürülüyor. Yani güvenlikçi politikalar, çatışmacı politikalar, silahlanma politikaları demek, milli gelirin dünya çerçevesinde düşmesi demek. Buna karşılık demokrasi, adalet, demokratik çözüm ve barış demek bunun için bütçe kaynaklarının kullanılması demek. Yani MSB bütçesinin Adalet, Çevre ve Şehircilik, Gençlik ve Spor, Dışişleri, Tarım ve Orman, Ticaret ve Orman, Altyapı, Teknoloji ve Sanayi bakanlıklarının bütçesini geride bırakması demek, milli gelir sıralamasında Türkiye'nin geriye düşmesi demek. Bakın 2022 sıralama 23. Bu gerçekleri değiştirmek gerekiyor. Bütçe tercihlerini ve politikalarını değiştirmek gerekiyor. Bunu bir kez daha Hazine ve Maliye Bakanına hatırlatalım. Mesele gemilerin karadan yürütülmesi meselesi değil. Orayı çoktan geçtik. Hoş bu iktidar geçen hafta biliyorsunuz bir uluslararası sözleşme geçti Zambiya'ya ilgili olarak. Zambiya bir kara ülkesi, denize sınırı yok. İktidar bir deniz anlaşması imzalamış Zambiya ile. Böyle ilginç şeyleri de oluyor. Demek ki Hazine ve Maliye Bakanı da oradan esinlenmiş gemileri karadan yürütme meselesinde.

Şirketlere milyarlarca lira dağıtıyorsunuz ama emekliye kaynak yok diyorsunuz."

ERMENİ SOYKIRIMI

Oluç, "Garo Paylan’ı kanun teklifi kişisel bir adım mıdır, HDP’de fikir birlikteliği var mıdır" sorusu üzerine de şu yanıtı verdi:

"Milletvekilimiz bir kanun teklifi vermiştir. Meclis Başkanı da kanu teklifini uygun görmediği için geri göndermiştir. Bir milletvekilinin her konuda kanun teklifi verme imkanı ve görevi vardır. İçeriği beğenir beğenmez, bir milletvekilinin yasama faaliyetinin parçasıdır. Vekilimiz de böyle bir kanun teklifi vermiştir. Bu konuda her 24 Nisan’da HDP de kurulduğundan beri açıklamalar yapmıştır. Ben bu açıklamaların tamamını bilen bir yerden konuşuyorum. Bu sene de MYK’mız açıklama yapmıştır ve açıklamada demiştir ki; "107 yıllık acıları ve yası paylaşıyoruz". Özenle vurgulamıştır. "Tarihsel hakikatlerle yüzleşmek, mağdur halklar ve inançlardan özür dilemek ve onarıcı adalet yollarına başvurmak, birbirini anlamak ve tarihsel yaraları samimi bir yaklaşımla sarmak ortak bir gelecek için vazgeçilmez adımlardır" demiştir. Dün basınla paylaşıldı. Siz de oradan bakıp detayları görebilirsiniz. Ve MYK’mız “Coğrafyamızı çoraklaştıran utançlarla yüzleşmeyi ertelemek toplumsal barışa ve hakikatlerin konuşulmasına hizmet etmemektedir. Tarihsel ve evrensel bir doğru, dünyanın her yerinde geçerlidir. İnsanlığa karşı işlenen suçlarla yüzleşilmesi ortak ve eşit bir geleceği, toplumsal barışı kurmanın önemli bir adımıdır. Bu topraklarda, bu coğrafyanın kadim halklarından olan Ermeni halkıyla ve Ermeni yurttaşlarımızla birlikte huzur içinde yaşamak son derece önemlidir. Aynı zamanda bölgemizin bir parçası olan Ermenistan devletiyle diplomatik, ticari, ekonomik ilişkileri geliştirmek halkların ihtiyacı ve çıkarınadır.” demiştir. MYK’mız partimizin görüşünü ifade etmiştir."

Oluç, "Türklerin soykırım yapmadığına dair AİHM kararı var, bunu ve gelen tepkileri nasıl değerlendiriyorsunuz" sorusuna da şu yanıtı verdi:

"AİHM kararı öyle mi? Başka AİHM kararları var. Bu iktidar AİHM kararlarına bu kadar meraklıysa niye uygulaması gereken kararları uygulamıyor. Önce uygulanmayan kararları konuşalım. Osman Kavala mesela, bugün Gezi Davası devam ediyor. Mesela Selahattin Demirtaş AİHM kararı 2021 Aralık'ta olan. Önce bu iktidar, uygulaması gereken AİHM kararlarını konuşsun diğerlerini sonra hep birlikte konuşuruz."