Oluç: Sosyal güvencesiz tam kapanma olmaz

HDP Grup Başkanvekili Saruhan Oluç, AKP-MHP iktidarının ekonomik talanına dikkat çekerek, "Sosyal güvencesiz tam kapanma olmaz" dedi.

HDP Grup Başkanvekili Saruhan Oluç, Meclis'te düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

 

SALGIN VE İKTİDARIN EKONOMİK TALANI

Oluç'un değerlendirmelerinin satır başları şöyle:

"Yarın başlayacak yaklaşık 3 haftalık bir kapanma açıkladı Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı. Pandemi yönetiminin plansız, programsız, iktidarın kendi siyasi takvimine göre işletilen bir süreç olduğunu defalarca söyledik. Bunu bir kez daha kanıtlayan bir örnekle karşı karşıyayız. Yetersiz ve yanlış önlemler alındığı bugüne kadar yaşananlarla çok net olarak görüldü.

Topluma ve muhalefete kulak vermemek, hakaret etmek AKP’nin alamet-i farikası.

Sosyal güvencesiz tam kapanma olmaz.

Bu kapanma kararı turizm için para çağırma adımıdır.

IMF raporuna göre Türkiye pandemide yurttaşlarına en az destek sunan 2. ülke.

Kısa çalışma ödeneğinin 19 gün sonlandırılması bile emekçilere çok büyük zarar verdi.

Kısa çalışma ödeneği yıl sonuna kadar uzatılmalı.

Madem koronavirüsle mücadele başarılı, 18 gün kapanma neden, neden dün 346 kişi öldü?

İktidar salgını değil algıyı yönetmekle uğraştı.

Bayram yaklaşıyor ve emekli bayram ikramiyesiyle ilgili, ki bunu Genel Kurul’da da dile getirdik, bir kez daha dile getiriyoruz. Emekli bayram ikramiyeleri 3 yıldır artmadı. Şimdi 1000 lira. Emekli bayram ikramiyesine baktığımızda, hem enflasyon hem de asgari ücret açısından değerlendirdiğimizde, emekli bayram ikramiyesinin asgari ücrete göre 763 lira, gıda enflasyonuna göre 677 lira, enflasyona göre ise 556 lira - resmi rakamlarla konuşuyorum - gerilediği görülüyor. Yani emeklilerin bayram ikramiyesi, eğer asgari ücrete göre düzenleme yapılacaksa, asgari ücretin son 3 yıldaki artışına göre düzenleme yapılacaksa, 1763 lira, yani 1800 lira olması gerekir. Yok emekli bayram ikramiyesinin, enflasyona göre düzenleme yapılacaksa en az 1500-1600 lira aralığında olması gerekiyor.

1100 lirayı müjde diye sunuyor, insan biraz utanır, sıkılır.

İKİZDERE DİRENİŞİ

Son değinmek istediğim konu; Rize, İkizdere ile ilgili. Birkaç gündür İşkecedere Vadisi’nde bir taş ocağı yapılması ile ilgili bir çalışma sürüyor ve buna halkın büyük tepkisi var. Rize İkizdere’de doğanın tahrip edilmesi karşısında çok ciddi bir mücadele sürdürüyor insanlar. Buna karşılık 6’ıncı günde jandarma tarafından ablukaya alınıyorlar, polis baskısı ile karşı karşıya kalıyorlar. Ve insanlar çok basit bir şey söylüyorlar. Gerçekten oranın doğası açısından bakıldığında, yazıktır. ‘Bize hak vermeniz yeterli değil, bir şey yapılmazsa bu doğa yok olursa herkes kaybeder’ diyorlar.

Rize-İkizdere, İşkencedere Vadisi’ndeki durum bu. Halk buna karşı direniyor. Halkın bu direnişi karşısında iktidar halkın karşısına polis barikatı dikiyor. Ortaya çıkan tablo bu oluyor.

Kimdir bu maden ocağını yapmak isteyen. Tanıdık bildik bir yer: Cengiz Holding. AKP iktidarı döneminde, inşaat sektöründe 2020 yılında en çok iş yapan müteahhitlerden oluşan 5’li çete diye anılan 5 holdingden biri. Beş holding var, Kalyon, Kolin, Cengiz, Makyol ve Özgün. Cengiz Holding aynı zamanda dünyada en fazla kamu ihalesi alan 3 şirketten biri. Buna rağmen, ne hikmetse, vergi sıralamasında ilk 10’a girmiyor.

Cengiz Holding'in diğer bir ünü, ülkenin birçok yerinde yarattığı doğa tahribatlarından geliyor. Enerji ve maden projeleriyle ekolojik dengeleri alt üst ediyor, doğayı ciddi ölçüde tahrip ediyor, çevresel felaketlere yol açıyor. Bakın Murgul’daki Bakır Madeni, Artvin’deki önemli su ve yaşam kaynaklarını tahrip eden Cerattepe madencilik faaliyetleri, Kaz Dağları'nda yer alan altın madeni projesi. Bunların hepsi Cengiz Holding’e ait.

Cengiz Holding nasıl bir kar hırsına sahipse, nasıl bir doğa tahribatı hevesine sahipse ve nasıl bir doğa düşmanlığına sahipse, Ege’den Karadeniz’e kadar her tarafta doğayı tahrip ediyor, ciddi ekolojik tahribatlar yaratıyor. Dolayısıyla bu konuda İkizdere’deki halkın mücadelesinin yanındayız. Onlarla dayanışmamızı sürdürüyoruz. Doğanın tahribatının gerçekleşmemesi için çağrıda bulunuyoruz.

Halkın karşısına polis dikmeyin. O barikatları kaldırın ve halkın yaşam alanlarına, doğaya sahip çıkması karşısında baskı kurmayın. O insanlar çok haklı ve meşru bir talep ileri sürüyorlar. Yaşam alanlarına ve doğaya sahip çıkıyorlar."