Oluç: Yoksulluğu yaygınlaştıran bu iktidarı değiştireceğiz

HDP Grup Başkanvekili Saruhan Oluç, "Açlığı, yoksulluğu bu kadar yaygınlaştıran iktidarı değiştirmektir mesele" dedi.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Grup Başkanvekili Saruhan Oluç, Meclis’te düzenlediği basın toplantısıyla gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Türkiye’de mafya-devlet-çete-bürokrasi ve yargının kirli durumunun ilk defa Susurluk Kazası döneminde ortaya saçıldığını söyleyen Oluç, "Türkiye’de uzun zamandır bu şekilde ortaya saçılmamış olan bir kirlilik var” dedi.
Ortaya saçılmış pislikleri konuşmaya başladıkları anda iktidarın olayı 'dış güçler' meselesine dönüştürdüğünü kaydeden Oluç, “Bugün AKP Genel Başkanı Erdoğan’da grup toplantısında bunu söyledi. ‘Suç örgütlerine bel bağladınız’ diyor. Hayır biz suç örgütlerine bel bağlamıyoruz. Biz diyoruz ki böyle iddialar var araştırılmalı ve soruşturulmalı.  Bunun yeri de Meclis. Öyle değil mi? Meclis’in denetleme görevi var. Meclis Susurluk kazasından sonra araştırma komisyonu kuruldu.  Neden? Bir denetim yapmak için değil mi. Ortada ortaya saçılmış pislikler, kirlilikler vardı. Meclis bunun gerçek olup olmadığını, ortaya çıkarmak için araştırma yapmak istedi. Biz de diyoruz ki, araştırılma yapılsın. Ama bu taleplerimiz reddediliyor. Biz HDP olarak bunun peşinde gitmeye devam edeceğiz. Eğer Meclis denetim yapmazsa var olan itibarini tamamen kaybeder” dedi.


'AÇ DOYURMAK DEĞİL MESELE, İKTİDARI DEĞİŞTİRECEĞİZ'


Türk Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın bugün partisinin grup toplantısında sarf ettiği "Muhalefet aç insanlar var diyor, bir zahmet açları bulun da doyurun” ifadelerine de tepki gösteren Oluç, şöyle devam etti:
“Siz bu ülkeyi bu hale getirdiğiniz için, işçilerle, emekçilerle, çiftçilerle, esnafla, kadınla, gençle, yoksulla hep birlikte bu ülkeyi açlığa, işsizliğe, yoksulluğa ve yolsuzluğa mahkûm etmiş olan iktidardan kurtarmak için bir araya geleceğiz. Onları buluyoruz. Muhalefet onları her yerde, sokakta, iş yerinde, evinde, meydanda buluyor. Göreceksiniz; açları bulup doyurmak değil mesele, bu sistemi bu hale getirip açlığı, yoksulluğu bu kadar yaygınlaştıran iktidarı değiştirmektir mesele. Bunu da gerçekleştireceğiz. Bundan hiç şüphe etmeyin.
Kaç gündür tartışılan bir konu. Yargı ne yapıyor? Bu ülkenin insanları emekçileri, işçileri, esnafı çalışıyor. Bir artı değer üretiyor. Dolaylı ya da dolaysız bir şekilde vergi veriyor. Bu ülkenin kaynaklarını ve zenginliğini yaratıyor. Bu yaratılan kaynakları ve zenginliği iktidar ne yapıyor? Yandaşlara dağıtıyor. Yargıya doğrudan talimat alıp uygulasın, toplumun ve muhalefetin tepesinde yargı sopasını sallasın, bağımlı ve taraflı hale gelsin diye dağıtıyor. Basına AKP politikaları doğrultusunda toplumsal kutuplaşmayı derinleştirsin, algı operasyonlarıyla muhalefeti kriminalize etsin, toplumda sanki açlık, yoksulluk yokmuş gibi pembe bir tablo çizsin ve iktidarı övsün diye dağıtıyor. Ama bu ülkenin yurttaşları bunun için zenginlik üretmiyor, bunun için değil. Bakın, bir ayı geçti yargı suskun. Hiçbir şey yapmıyor, kılını kıpırdatmıyor. Ortaya bin bir türlü kirlilik saçılmış durumda. Bu doğru mu değil mi? Herhangi bir soruşturma yok. Yargı mensupları kendi içlerinde birbirlerini suçlamaya başlamışlar, bir tane mahkeme başkanı kendisini savunmak için yargıda ‘en az yüzde 25 benden daha değerli arabaya biniyorlar’ dedi. Özrü kabahatinden büyük. Yani ‘yargı içinde irtikap var, haksız kazanç elde ediliyor, vicdanla cüzdan yer değiştirmiş’ dedi. Yargıda ses seda yok. Bunların hiçbiri duyulmuyor.


HDP'YE KAPATMA DAVASI


İçişleri Bakanlığı iddialara göre her türlü suç işleyen, kara para aklayan insanların ülkeden çıkabilmesi için uyarı görevini üstlenmiş vaziyette. Bu doğru mu, değil mi? Yargı araştırmıyor ve buna da ses çıkarmıyor. Ama yargı çalıştı çabaladı bütün bu pislikler ve kirlenmişlikler ortada iken, bunların üstüne gitmesi gerekirken, HDP’ye kapatma davası açtı. Bravo! Gerçekten çok başarılı bir iş! Bu kapatma davası daha evvel de açılmıştı. İddianame çok mesnetsiz, boş ve hiçbir şeye dayanmayan sayfalar dolusu bir iddianameyi Anayasa Mahkemesi geri gönderdi. O iddianameyi hazırlamış olan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı “ben görevimi yapamadım” diye çekilmeliydi. Bunu yapmadı. Neden? Çünkü talimatla orada duruyor. Talimatın sonucunda yeni bir iddianame hazırladı ve Anayasa Mahkemesine gönderildi.
Bu iddianamenin 7 Haziran 2021 günü gönderilmiş olması ve kapatma davası açılması, başvurusunun yapılması çok anlamlıdır dedik. Hatırlattık. Bundan 6 yıl önce 7 Haziran 2015 seçimleri vardı, HDP 13.1 oy alarak 80 milletvekili ile Meclis’e girmiş ve AKP'nin tek başına hükümet kurması engellenmişti. Bunun intikamını almak için 7 Haziran 2021’de yani o seçim gününün 6 sene sonrasında kapatma davası açtılar. Bu hukuku değil, siyasi intikam davasıdır. Dün genel kurulda da bunu söyledim. AKP Grup Başkanvekili Bülent Turan, ‘tesadüf öyle denk geldi’ dedi. Ne tesadüfü; bu kadar tesadüf ise gidip tüpçünün şirketinden bir milli piyango bileti alın belki size bir milli piyango çıkar. Bugün AKP Grup Toplantısında Recep Tayip Erdoğan’da tesadüf olmadığını açıkladı ve 7 Haziran’ı unutmuyoruz dedi. 6 sene öncesini hatırlattı.  Çünkü o zaman HDP Meclis’e 80 milletvekili ile girerek AKP’nin hükümet kurmasını engellemişti. Dolayısıyla bu dava hukuki değil siyasi intikam davasıdır.  Çünkü Cumhuriyet Başsavcısı’nın 7 Haziran’ı hatırlaması mümkün değildir. Ama 7 Haziran’ı unutmayan bir siyasi irade var, bir yürütme var.  Bugün grup toplantısında ifade etti. O direktif geldiği için 7 Haziran 2021’de Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı bu davayı açtı. Siyasi intikam davasıdır. Çok açık ve net. Seçimlere hazırlık davasıdır. Bir kez daha HDP seçimlerde başarılı bir rol oynayıp AKP- MHP ittifakının iktidara gelmesini engellemesin diye; HDP’yi cezalandırma ve ondan intikam alma davasıdır. Açık ve net böyledir. Bu davanın hukukla alakası yoktur, tamamen siyasidir.
AYM üyeleri üzerinde bu iktidar ittifakı açıkça baskı kurmaktadır. Yönlendirme yapmaktadırlar. Bu yeni bir durum da değil. Bir önceki iddianame MHP kongresine hediye olarak kongrenin bir gün öncesinde iletilmişti. AYM’ye. biz o zaman ‘iktidar ittifakının ortağına hediyesidir bu iddianame’ demiştik. O iddianame AYM tarafından boş bulundu iade edildi. O zaman MHP Genel Başkanı Bahçeli, ‘HDP kapatılmalı bu yetmez AYM de kapatılmalı’ demişti. Aynı baskı ve yönlendirme AYM üzerinden tahakküm kurma adımları devam ediyor, nerede devam ediyor. Dün. MHP Grup Toplantısında genel başkanları dedi ki, 'HDP’nin kapatılması siyasetten demokrasiden kaydının silinmesi hepimizin özellikle AYM’nin namus borcudur’ dedi. Bundan daha açık Anayasanın 138. maddesi çiğnenemez. Bundan daha açık AYM tehdit edilemez. Bütün üyeleri üzerinde baskı kurulamaz. Çünkü biz biliriz ki, Türkiye kültüründe namus borcunu ödemeyen namussuzdur. ‘Namus borcudur’ derse iktidar ortağının genel başkanı o zaman AYM üyelerine diyor ki, namus borcunuzu ödemezseniz namussunuz.  Bunu söylüyor. Açık baskı kurmanın net ifadesidir. AYM iktidarın tehdidi altındadır. AYM iktidarın tehdidi altında karar almaya zorlanmaktadır.
Biz umut ediyoruz ki, Anayasa Mahkemesi anayasaya, bağlı kalacaktır. Türkiye’nin imzalamış olduğu uluslararası sözleşmeler, hukukun evrensel ve demokratik ilkelerine bağlı kalacaktır. Kitaba bakarak hukuka bakarak karar vermek için çalışma yapacaktır. Öyle umuyor ve bekliyoruz. Aksi takdirde bu baskılarla bu tehditle Anayasa Mahkemesi karar verirse, Türkiye’de bir kez daha demokratik siyaset katledilecektir. HDP tasfiye edilsin diye iktidar ortakları çalışma yapmaktadırlar.  İktidar ittifakı Anayasa Mahkemesinin kararlarını bu kadar yakından takip etmek istiyorsa, bunun kolay bir yolu var.  İki tane AYM üyesini istifa ettirin, parti başkanlığını bırakın, AYM’ye oturun, orada verilecek kararları dikte edin, onlar da kararları alıp almayacaklarına karar versinler.


7 HAZİRAN


Tekrar hatırlatıyorum, 7 Haziran 2021 siyasi intikam davasının yani kapatma davasının açıldığı gündür. Neden ısrarla bunu niye söylüyoruz, biliyor musunuz?  7 Haziran 2016’yı da hatırlatmak istiyorum, bakın yine bir 7 Haziran. 20 Mayıs 2016’da Anayasayı çiğnenerek, milletvekillerinin dokunulmazlıklarının toptan kaldırılması kararı alındı. Anayasa çiğnendi. Biz o zaman da söyledik, uluslararası kurumlar da. Hem Venedik Komisyonu hem AİHM bunu net olarak ifade etti. Bu kararı ne zaman onayladı? 20 Mayıs 2016’da.  Alınan bu karar Cumhurbaşkanı sıfatıyla Erdoğan tarafından ne zaman onaylandı? 7 Haziran 2016’da. Yani 7 Haziran 2015’ten bir yıl sonra. Şimdi de kapatma davası açılıyor.


'ÇÜRÜMÜŞLÜK, YOLSUZLUK, KİRLİ İLİŞKİLER...'


Yargıya tekrar sesleniyoruz. Ülkede bu kadar çürümüşlük, pislik, yolsuzluk ve kirli ilişkiler ortaya saçılmış iken; mafyayla iktidarın çeşitli odaklarının, bürokrasinin, siyasetin iç içe geçmiş olma, birlikte çeşitli işler yapma gerçeği ortada iken, suskun kalıp da HDP ile uğraşıp gündemi saptırmaya çalışmayın. O pislikleri, kirlenmişlikleri, gayrimeşru ilişkileri HDP yapmıyor. Onların hepsini iktidar mensupları yapıyor. Eğer bağımsız tarafsızsanız ve bunun hesabını sormak istiyorsanız, yapmanız gereken şey bu gayrimeşrulukları sürdürenlerden hesap sorulmasını sağlamaktır.”