Önce Kobanê sonra özlem
Önce Kobanê sonra özlem
Önce Kobanê sonra özlem
Dünya tarihine adını altın harflerle yazdıran Rojava Devrimi en çok çocukları etkiledi. Bu devrimin içinde büyüyen 10 yaşındaki Celal ve 13 yaşındaki Rodin kardeşler, birer yetişkin gibi konuşuyor ve yaşıyorlar. Babaları YPG’li olan çocuklar, Kobanê direnişi için özlemlerini bile gizliyor. Küçük Celal, babasıyla yaptığı bir görüşmeyi şöyle aktarıyor: “Seni özlediğimi hiç kimseye belli etmeyeceğim. Çünkü sen bizim Kobanêmizi ve evimizi koruyorsun.”
DAİŞ (çetelerinin Kobanê’ye yönelik işgal saldırıları nedeniyle binlerce Kobanêli yerinden yurdundan olurken, Kobanê savunması için binlerce yurttaş da YPG/YPJ saflarında cephede yerini alıyor. Bunlardan biri de, 4 yıl önce YPG’ye katılan Hüseyin Celal (Amed). Celal, eşi ve 6 çocuğunu Suruç’a gönderiyor ve kendisi de cephede kalıyor. Rojava Devrimi’nin içinde büyüyen Hüseyin Celal’in çocukları 10 yaşındaki Celal ile 13 yaşındaki Rodin, birer yetişkin gibi konuşuyor ve babalarının YPG saflarında olmasından dolayı şanslı olduklarını belirtiyor.
ÖZLEMİNİ KİMSEYE BELLİ ETTİRMİYOR
DAİŞ çetelerinin Kobanê’yi ele geçirmek için insanları öldürdüğünü söyleyen Celal Hüseyin, babasına olan özlemini hiç kimseye belli ettirmiyor. Celal Hüseyin, “Babamı çok seviyorum, babam şuan Kobanê’de DAİŞ çetelerine karşı savaşıyor. Biz Suruç’a geldiğimiz günden beri babamı hiç görmedim ama bazen aradığında kendisine söylüyorum, seni özlediğimi hiç kimseye belli etmeyeceğim. Çünkü sen bizim Kobanêmizi ve evimizi koruyorsun” diyor.
‘BABAM ONURLU YOLDA VATANINI SAVUNUYOR’
Babasının sürekli PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın yaşamından örnekler vererek kendilerini büyüttüğünü dile getiren abla Rodin Hüseyin, YPJ savaşçıları izin vermedikleri için Suruç’a gelmek zorunda kaldığını söylüyor. Rodin Hüseyin, şunları kaydediyor: “Babam bizi Önder Apo’nun yaşam felsefesiyle büyüttü. Bize hep diyordu: ‘Onurlu bir yaşam için başta özgürlüğümüzü elde etmemiz gerekiyor.’ Şimdi de babam onurlu bir yolda vatanını savunuyor. Ben de babam ile birlikte Kobanê’de cephede yer almak istiyorum. DAİŞ’i Kobanê’den çıkartmak için tek çaremiz cepheye gitmektir. Bu pis DAİŞ çeteleri Kobanê’yi harabeye çevirdiler, ama YPG/ YPJ’nin kanının son damlasına kadar Kobanê’yi savunacağını biliyoruz.”
‘KOBANÊ İÇİN SAVAŞMAZSAK YOK OLACAĞIZ’
Kendileri ile birlikte Suruç’a gelen halasının 3 gün önce tekrar Kobanê’ye geri döndüğünü ifade eden Rodin Hüseyin, halasının kendilerine söylediklerini şöyle aktarıyor: “Halam Feride gelip çadırda hepimizle konuştu. ‘Biz gelip bu çadırlarda bom boş oturuyoruz ve orada YPG/YPJ’yi yalnız bırakmışız. Ben Kobanê’ye dönüyorum’ diyerek gitti. Şimdi o da babam ile birliktedir. YPJ’li kadın savaşçılar bıraksaydı ben de gelmeyecektim ama onlar benim çocuk olduğumu düşünüyorlar oysa biz Kobanê için savaşmasak hayatımız burada da yok olacak.”
EŞİ TEMO KENT MECLİSİNDE
YPG savaşçısı Hüseyin Celal’in eşi Nesrin Temo, Kobanê’den ayrılmak istemediklerini ancak eşinin ısrarı nedeniyle Suruç’a geldiklerini kaydederek, kaldıkları çadır kentte de meclis çalışmasında olduğunu söylüyor. Nesrin Temo, şöyle konuşuyor: “Eşim 4 yıl önce YPG saflarına gönüllü katıldı. Başta onun YPG’ye katılmasından yana değildim ama bu DAİŞ çeteleri Kobanê’ye saldırdıktan sonra onun katılmasını ve mücadele etmesini benimsedim. Şimdi de buradaki Çadır Kent Meclisi’nde yer alıyorum. Eşim orada Kürdistan savunmasını yaparken ben de mesul olduğum çocuklara bakıyorum ve halkın sorunlarının geldiği mecliste yer alıyorum.”
‘BU YOLDA ŞEHADETTE VAR’
Bir süre önce eşinin çatışmada yaşamını yitirdiğine dair bir duyum aldıklarını, ancak yanlış bir bilgi olduğunu dile getiren Nesrin Temo, şöyle devam ediyor: “Son olarak DAİŞ çeteleri Kobanê’ye havan topları attığında eşim beni aradı, ‘Çocuklarınla birlikte Kobanê’den çıkın biz ikinci Şengal’i yaşamak istemiyoruz’ dedi. Ben de çocuklarımla birlikte Suruç’a geldim. Daha sonra bize haber geldi, ‘Amed şehit düşmüş’ dediler. Çocuklarımla Kobanê sınırına gittik, ağladık sonra kendisinden telefon geldi ve şehit düşmediğini söyledi. Bu yolda şehadette var, ama onurlu bir şehadet başımızın üstünde yeri vardır.”