Önder: Kürtler kardeşlik kapaðını kapattı

Önder: Kürtler kardeşlik kapaðını kapattı

BDP Ýstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, geçtiðimiz hafta 2 HPG gerillasının cenazesine yönelik saldırıyla Kürtlerin kardeşlik kapaðını kapattıðını belirterek, “Zaten Kürtler özgürleşmiştir. Göremediðiniz şey bu. Kürtler 21. yüzyılda imkan kapısıdır. Cenazelere olan saldırıyla zaten Kürtler kardeşliðin kapaðını kapadı. Roboski ile kapamak üzereydi. Pozantı’da bu umudunu tümden yitirdi. Kürtlerin ölüsüne gaz sıktınız, mezar taşlarını panzerlerle parçaladınız. Bu yüzden başı eðilen Kürtler ve onların yanında olanlar olmayacak” dedi.

Diyarbakır Siyasal ve Sosyal Araştırmalar Enstitüsü (DÝSA) ve Heinrich Böll Stiftung Derneði Türkiye Temsilciliði’nin düzenlediði “Kürt meselesinin çözümüne ilişkin algılar, aktörler ve süreç” konulu konferansı, bugünkü “Kürt meselesi ve çözüm perspektifleri” oturumuyla devam etti. City Hotel’de düzenlenen konferansa AKP Diyarbakır Milletvekili Galip Ensarioðlu, Türkiye Barış Meclisi Üyesi Ýmam Canpolat, Hakan Tahmaz, CHP Ýstanbul Milletvekili Binnaz Toprak, Yazar Hüseyin Yayman, Akademisyen Doðu Ergil, BDP Van Milletvekili Nazmi Gür de katıldı.

“Kürt meselesi ve çözüm perspektifleri” konulu oturumda BDP Ýstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, AKP Ardahan Milletvekili Orhan Atalay ile CHP Konya Milletvekili Atilla Kart, konuşmacı olarak yer aldı. Oturumun moderatörlüðünü ise gazeteci-yazar Cengiz Çandar yaptı. Oturum başlarken yaptıðı kısa konuşmaya Kürtçe cümlelerle başlayan Çandar’ın “BDP’nin yaptıðı en iyi iş; Mehmet Metiner’i AKP’ye, Sırrı Süreyya Önder’i de BDP’ye transfer etmek” sözleri, salonda alkış ve kahkahalarla karşılık buldu.

Ýlk olarak konuşan AKP’li vekil Atalay, Kürt sorununda ortak bir iradenin oluşturulması gerektiðine dikkat çekti. Kürtlerin cumhuriyetin kuruluşundan hemen sonra inkar ve retle yüz yüze kaldıðını ifade eden Atalay, buna karşı Kürtlerin toplumsal tepkilerinin arttıðını ve paralel biçimde devletin baskısında da artış yaşandıðını söyledi. Şark Islahat Fermanı’yla Kürtlerin asimilasyon, ret ve inkarı için düðmeye basıldıðını dile getiren Atalay, “Kürt sorunu öz itibariyle dil sorunudur. Bu dil sorunu çözülmeden sorunu çözmek olası deðil” dedi.

DÝYARBAKIR CEZAEVÝNÝ BÝLMEYEN VÝCDANINA KULAK VEREMEZ

Yeni bir anayasaya ve köklü reformlara ihtiyaç olduðunu söyleyen Atalay, “Diyarbakır 5 Nolu Cezaevi’nde yaşanan hikayeleri bilmeyenler vicdanlarına kulak veremez. Bu nedenle bizler bu vicdanlara seslenmeliyiz. Kürt trajedyasını bilmeyen bunu anlamaz. Köhnemiş asimilasyoncu politikalarla da yürümek imkansız. Ayrıca da bir Kürt olarak şiddetin meşruiyetinin olmadıðına inanıyorum” diye konuştu.

Daha sonra konuşan CHP’li vekil Atilla Kart, iktidarların demokratikleşmede başarılı olamadıklarını belirterek, temel hak ve özgürlük taleplerinin hep “bölünme” olarak algılandıðını ve bu yüzden tekçi bir zihniyetin geliştiðini söyledi.

“Kürt vatandaşlar bu nedenle ötekileştirilmiş ve dışlanmış hissediyor kendini” diyen Kart, bunun çözümünün devletin/iktidarın sorumluluðunda olduðunu ve çözümünün de burada aranması gerektiðini dile getirdi.

KÜRT SORUNU BAŞBAKANIN ÝCAZETÝ KADAR TARTIŞILIYOR

Kürt sorununun sadece azınlık hakları ile sınırlanamayacaðını söyleyen Kart, “Bu aynı zamanda Türkiye’deki demokratikleşme sorunuyla da alakalıdır. Türkiye farklılıkları bastırmayı tercih etti. Sadece Kürtler deðil solcularda bundan nasibini almıştır. Bunun panzehiri de demokrasidir. Geldiðimiz noktada Kürtlerin asimilasyona uðratılamayacaðı anlaşılmalı. Zaten evrensel düzlemde de bu böyle. Kürtlerin huzurlu olması istikrarı saðlayacak. Bu nedenle TRT 6 ile anadil sorununu çözmek yetersizdir. Anadilde eðitim devletin sorumluluðundadır. Kürtler kendi gramerini, tarihini, edebiyatını öðrenmeli. Bu özel kuruluşlar aracılıðıyla deðil bizzat devletin kamusal alanıyla geliştirilecek bir şey. Devlet bunun altyapısını oluşturmalı. Ancak Kürt sorunu yalnızca başbakanın icazet verdiði oranda tartışılıyor. Bunu da görmek gerekiyor” diye kaydetti.

BDP’li vekil Sırrı Süreyya Önder ise Birleşmiş Milletler (BM) verilerine göre 3 buçuk, Göç-Der’in verilerine göre de 4 buçuk milyon Kürdün bir gecede muhacir edilerek, hayvanları, yeri yurdu talan edildiðini söyledi. Mardin’den Viranşehir’e gittiði sırada yıllar önce gördüðü yanmış bir köyü tekrar gördüðünü belirten Önder, “Yıllar önce nasılsa halen öyleydi. Buralardan sürülen Kürtler, metropollerde ucuz işçi stokunda çalıştırılıyor. Kentin ötekileriyle birlikte metropollere hizmetçi ediliyor. Yetmiyor polis, jandarmanın tacizi. Emekleri sömürülüyor” dedi.

ÝSLAMCILAR KÜRT SORUNUNDA ASLA MÜSLÜMAN DEÐÝL

“Meselenin önce adını koyacaksınız. Kürtler, Kürdistan meselesidir diyeceksiniz” diyen Önder, şunları söyledi: “Türkiyeli olmayı istemiyor belki Kürtler. Şimdi Türk’e Yunanlı ol demek ne kadar hayatla örtüşüyorsa Kürde Türk ol demekte o kadar hayatla örtüşür. Kardeşim demekle de olmuyor. Kürtler doðuştan gelen haklarını istiyor. Müslümansanız Allah’ın her kula ne bahşetmişse Kürtler de aynı hakka sahip. Laikseniz insan hakları evrensel bildirgesindeki ilk madde yetiyor. Kürtler de eşit ve doðuştan gelen temel haklara sahip. Oysa Ýslamcılar, Kürt sorununda asla Müslüman deðil. Anadile yaklaşımlarında bu kodları fazlasıyla gördük.”

OHAL SÜRÜYOR

Geçtiðimiz hafta Diyarbakır’daki 2 HPG gerillasının cenaze törenine yönelik saldırıya da deðinen Önder, “Ýki gerillanın cenazesinde TOMA’lar tabutlara ve insanlara tazyikli su sıktı, gaz bombaları attı. Ama o iki tabut hiç omuzlardan inmedi. Ýktidar OHAL’i kaldırdık vesvesesi yapıyor. Eðer OHAL kalkmış ise ben gideceðim yere kavuşamayayım. Ýki yıldır Diyarbakır’da bir tek izinli basın açıklaması yapamıyoruz. Dersim’de, Hakkari’de, Van’da, Siirt’te her yerde bu böyle. Newroz kutlayamıyoruz. Bunlar anayasal hak. OHAL’in kalkmış hali buysa, acaba OHAL olsa Kürtler ne yapar?” dedi.

KÜRTLER KARDEŞLÝK KAPAÐINI KAPATTI

“BDP nasıl siyaset yapsın?” diye soran Önder, şunları dile getirdi: “Şiddetle arasına nasıl mesafe koysun? Kendisi şiddet görüyor. Sayın Buldan’ın yanındaydım, polis bizzat hedef alarak gaz bombası attı kendisine ve ayaðını parçaladı. Tüm bunlara en iyi yanıt demokratik özerkliktir. Üniter yapıyı bozmadan. Zaten Kürtler özgürleşmiştir. Göremediðiniz şey bu. Kürtler 21. yüzyılda imkan kapısıdır. Cenazelere olan saldırıyla zaten Kürtler kardeşliðin kapaðını kapadı. Roboski ile kapamak üzereydi. Pozantı’da bu umudunu tümden yitirdi. Kürtlerin ölüsüne gaz sıktınız, mezar taşlarını panzerlerle parçaladınız. Gidip ellerini mi öpersiniz? Şefaat mi dilersiniz bilmem. Kürtler bunlara tahammül etmiyor. 5 kuruş da deðer vermiyor. Şu da unutulmamalı ki; başı eðilen Kürtler ve onların yanında olanlar olmayacak.”