'Ortadoğu'da kim örgütlüyse o kazanacak'

'Ortadoğu'da kim örgütlüyse o kazanacak'

HDK'nin "Suriye ve Rojava" sempozyumunun ilk oturumunda konuşan BDP Milletvekili Tuncel, Ortadoğu'nun geleceğini belirleyinin örgütlü güçler olacağına dikkat çekti, "Ortadoğu'da kim örgütlüyse o kazanacak. Şu anda emperyalisler daha örgütlü görünüyor. Önemli olan halkın örgütlenmesidir" dedi. 

Halkların Demokratik Kongresi (HDK) tarafından düzenlenen "Suriye'de yaşananlar, Türkiye'ye yansımaları ve Rojava" konulu sempozyum başladı. 

"Suriye" başlıklı ilk oturumda BDP İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel, Züleyha Gülüm, Hüsnü Mahalli ve Yardımcı Doçent Erhan Keleşoğlu konuştu. 

HDK Yürütme Kurulu Üyesi Kadir Akın'ın yönettiği panelde ilk sözü akademisyen Erhan Keleşoğlu aldı. AKP'nin Arap baharı öncesinde Ortadoğu'daki dış politikasının ana hatlarını anlatan Keleşoğlu, şöyle konuştu: "Bu politikanın temelleri, güvenlik, ekonomik nüfuzu genişletme, kültürel nüfusu genişletme, diplomatik nüfusun artırılmasıydı. Güvenlik, Kürt ulusal hareketine karşı alınacak önlemler için bölge devletleriyle ilişkileri geliştirdi. Bunun için Suriye ile ilişkileri geliştirdi. Diplomatik nufüzu artırmak için sorunların çözümünde arabuluculuk rolü üstlendi."

Arap baharıyla birlikte AKP'nin bir bocalama dönemi yaşadığını hatırlatan Keleşoğlu, "Ancak bocalama çabuk geçti. Herkes pozisyonunu aldı. İsyan hareketlerini kontrol etme, yeni çıkan hareketleri uluslararası kapitalizme entegre etme siyaseti geliştirdi" diye konuştu. 

'BU ÖLÜMLERDE ESAD VE TÜRKİYE'NİN VEBALİ VAR'

Türkiye'nin Suudi Arabistan ve Katar'ın başını çektiği bloğa yakın bir politika izlediğini belirten Keleşoğlu, ılımlı İslamcılarla ittifak yaparak Suriye Ulusal Konseyi'nin Türkiye'de oluşturduğunu söyledi, "Ancak bir hesap hatası yapıldı, Esat rejimi, sandıkları kadar toplumsal destekten yoksun değildi. Suriye emperyalistlerin bir av sahasına dönüştü. 70 binden fazla insan öldü, binlerce insan mülteci konuma düştü. Bunda Türkiye ve Esad rejiminin vebali vardır" dedi.

Erhan Keleşoğlu, Suriye'ye doğrudan askeri müdahaleyi mümkün görmediğini belirtti, "AKP Suriye'deki muhalefeti İslamileştirmeye çalışıyor" diye konuştu. 

Suriye'deki siyasi gelişmeleri değerlendiren Gazeteci Hüsnü Mahalli, Ortadoğu'daki bütün İslamcıların, Amerika ile işbirliği yaptığını hatırlattı, "Ancak bugün ılımlı değil, uyumlu İslamcı iktidar arıyor. Uyumlu islamcıların iktidara getirilmesinin temel nedeni, İsrail'e hizmettir. Düşünün Mısır'da Müslüman Kardeşler iktidarının İsrail ile dost olması, Kur'an'la Tevrat arasındaki dostluğu, tarihsel barışı sağlamak olacaktır. Bu büyük bir idealdir" dedi. 

Emperyalist sistemin Irak'ta büyük bir zafer kazandığı değerlendirmesinde bulunan Mahalli, "Şimdi sıra Suriye'ye geldi" diye konuştu. Suriye'de Özgür Suriye Ordusu diye bir oluşumun olmadığını savunan Mahalli, şöyle konuştu: "Faşist, ilkel, katil insanlardan oluşan silahlı gruplar var. Türkiye'den giriyorlar. Neden Türkiye üzerinden Suriye'nin doğusuna, Kürdistan denilen bölgeye saldırıyorlar. Oradaki tezgah başka bir proje. AKP projesinin bölgeyi İslamlaştırmak gibi bir projesi var.  Bu proje Suriye Kürdistanı'nı İslamlaştırmadan olmaz. Onun bütün derdi, Suriye'deki Kürtlerin kontrol altına alınmasıdır. Esad iktidarına karşı isyan ettirilmesidir. Türkiye'de Abdullah Öcalan'la başlatılan görüşmelerin de arkasında bu vardır."

Mahalli, sürecin belirlenmesinde Rojava'daki Kürt halkının mücadelesinin önemli rol oynayacağını söyledi. 

BDP İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel, dünyanın kapitalist modernitenin yapısal krizlerinden çıkmaya çalıştığını, Ortadoğu'daki müdahalenin de bu kapsamda değerlendirilmesi gerektiğini belirtti. 

Tuncel, "Emperyalistler Ortadoğu'yu yeniden düzenlemek istiyor ancak bu halkların mevcut iktidara karşı muhalefeti de var. Fakat halklar daha örgütsüz, emperyalisler daha güçlü ve bu değişimi kendi lehine çevirmeye çalışıyor" diye konuştu. 

Türkiye'nin bu değişim sürecinde kendisine rol verildiğini söyleyen Tuncel, "Suriye konusunda AKP aceleci davrandı. AKP için 'Kardeşim Esad, katil Esed' oluverdi" dedi. 


Kürt sorununun çözümünün bu değişim sürecinde çok önemli bir yerde durduğunu belirten Tuncel, "PKK'nin çözümü ulus devlet değil, demokrasinin kazanılmasıdır. Bütün halkların haklarının güvence altına alınmasıdır. Demokratik özerklik çok önemli bir aracıdır" diye konuştu.

Ortadoğu'nun geleceğini belirleyinin örgütlü güçler olacağına dikkat çeken Tuncel, şöyle konuştu: "Ortadoğu'da kim örgütlüyse o kazanacak. Şu anda emperyalisler daha örgütlü görünüyor. Önemli olan halkın örgütlenmesidir. PYD'nin yaptığı deneyim çok önemli bu anlamda. Çünkü onlar halkı örgütlemeyi başardılar. Ortadoğu'da ok yaydan çıktı. Emperyalistler umduklarını bulamayacaklar. Buradan yapılması gereken; Ortadoğu halklarıyla dayanışmayı örgütlemektir."

CHP'nin Suriye politikasını da eleştiren Tuncel, "Suriye'de sadece Alevileri gördüler. Irak tezkeresine 'Evet', Suriye tezkeresine 'Hayır' dedi. Bu bakış açısı çok yanlış bir politika" dedi.
 
'MECLİS'TE KAVGA EDENLER YERELDE BİZE KARŞI BİRLEŞTİ'

BDP İstanbul Milletvekili Tuncel, İmralı'daki görüşmelere ilişkin olarak da şunları söyledi: "Bugün adaya görüşmek için 3 arkadaşımızın gitmesi çok önemli. Elbette hayalci değiliz. Bu görüşme şunu gösterdi, Kürt sorununu terörizm kavramından çıkarttı. Bu süreci provoke edecek güçler olacaktır. AKP de çok iyi niyetli değil. Tek derdi, PKK'yi silahsızlandırıp, Kürtlere kırıntı verip, sorundan kurtulmaya çalışmak. AKP iyi niyetli olmayabilir. Ama mesele niyet değil, zorunluluktur. Kürt halkı özgürlük konusunda ısrarlı. Hassasiyet dedikleri şeyin kendileri tarafından yaratıldığını gördük. Örneğin Sinop ve Samsun'daki saldırılar. Örgütlendirilen gruplardı. Meclis'te kavga edenler, yerelde bir araya gelip bize taş attılar. Sayıları azdı. Bu aynı zamanda şunu gösterdi, Türkiye halkı da artık barış istiyor. Ancak nasıl bir çözüm istediğini bilmiyor. Bu çözümü Türkiye halkının da tartışması gerekiyor."

'KADINLAR VE ÇOCUKLAR YOKSULLUĞU HER HALİNİ YAŞIYOR'

HDK Yürütme Kurulu Üyesi Züleyha Gülüm, HDK'nin Hatay ve Ceylanpınar temaslarına ilişkin bilgi verdi. Kamplara ÖSO güçlerinin de yerleştirildiğini anlatan Gülüm, "Halktaki rahatsızlığın artması üzerine ÖSO güçlerinin halkla temasının önüne geçmek için hastaneleri ayırmak gibi bazı önlemlere gidildi. Savaşın bir sonucu olarak Hatay'da 1 Eylül'den bu yana demokratik tepkilerin yasaklandığını anlatan Gülüm, ekonomik ilişkiler koptuğu için işsizliğin arttığına dikkat çekti. 

160 bin göçmenin çeşitli yerlerdeki kamplara yerleştirildiğini anlatan Gülüm, "Daha çok kadınlar ve çocuklar göç etmek zorunda kaldı. Taciz ve tecavüz sıkça yaşanıyor. Ceylanpınar'da küçücük odalarda 10-15 kişi kalıyor. Yoksulluğun her halini kadınlar ve çocuklar yaşıyor" dedi. 

Gülüm, HDK'nin başlattığı yardım kampanyasını hatırlattı, "HDK ve BDP binaları üzerinden yardımlarınızı ulaştırabilirsiniz" diye konuştu. 

Suriye'deki gelişmelere dikkat çeken Gülüm, "Suriye'de direnen halklar da var. Kürtler direniyor, Kürtlerin dışındaki diğer halkların muhalefeti de var. Bunların hepsine ÖSO diyerek işin içinden çıkamazsınız. Kürtlere yönelik saldırılara karşı duran Araplar da oldu. Suriye'deki gerçek muhalefeti de görmek gerekiyor" dedi. 

Sempozyumun ilk oturumu soru cevap bölümüyle devam etti. Ara verilen sempozyumun ikinci bölümünde "Rojava" konuşulacak.