ANALİZ

Ortadoğu’ya bahar, Kürt baharıyla gelir

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, ideolojik ve siyasal önder olmanın gücünü bir kez daha gösterdi...

Faşizmin en baskıcı döneminde İmralı tecridine karşı çeyrek asra ulaşan direnişini toplumsallaştırdı. Bugünlerde sıkça tartıştığımız açlık grevleri, ölüm orucu direnişi, anaların elleri öpülesi direnişleri, tecridin kırılması ve faşizmin yıkılması amacıyla Kürt halkının yürüttüğü eylemler, Önder Öcalan’ın mektubuyla sonlandırıldı.

Tecridi kırma eylemleri, Önder Öcalan’ın İmralı tecrit sistemi karşısındaki direnişinin toplumsallaşmasıdır. O direniş ruhunun tüm özgürlük, demokrasi mücadelesi yürütenlere, kendini özgür bir insanlığın yaratılması için faşizmin yıkılmasından sorumlu görenlere sirayet etmesi, Öcalan’ın direniş ruhunun eyleme geçmiş kitlesel halidir. Bundan dolayı, “eylemler oldu, bitti, gündem de kapandı” diyecek bir süreçte değiliz. Ana gündem tecridi kırma ve faşizmi yıkmadır. Binlerce insanın kendini, uğruna ölecek bir yaşam yaratma uğruna açlık grevine ve ölüm orucuna yatırdığı eylem, sıradan olamaz. 200 gün boyunca her anı kendinde Önderliği yaşattığı kadar kendini toplumun gönlünde, zihninde yaşatmak, eylemciler açısından halk ve Önder arasında bir köprü olma gerçeğini de ifade ediyor.

14 Temmuz direnişleri tamamlandıktan sonra direniş bitmedi, bugün de bitmiş değil. 14 Temmuz ardından 15 Ağustos atılımı gibi tarihsel bir süreç başladı. Aynı zamanda, Kürt halkı bir bütün serhildan halkı olma yönünde örgütlendi. Bugün de, açlık grevi direnişleri tamamlandı ve ardından Önderliğe kendisinin deyişiyle “yeterli yoğunluk ve iradeyle” eşlik etme zamanıdır. Toplum olarak var olma dayanaklarını güçlendirme zamanıdır. Yine faşist sistem karşısında toplumsal olarak var olmanın şartı olan halk olabilme, bunun için halkı bilinçlendirme, örgütleme ve savunma zamanıdır.

Önder Öcalan’ın görüşmeleri, tarihte eşine az rastlanır sonuçlar yaratmaktadır. Yapılan iki görüşme sonrasında birer paragraflık yazılar zindandan dışarıya çıktı ve bu küçük paragraflar da büyük tartışmaların kapısını araladı. Önder Öcalan’ın fikirleri, özgür tartışma yolunu açmaktadır. Önder Öcalan’ın sözleri, tartışamayan, konuşamayan, dillere-beyinlere ket vuran sistemlerin içinde özgür düşünceyi ortaya çıkarmanın en sade olanağını yaratmaktadır. Yıllar önce yazdığı minik şiirinde belirttiği “bir resim çizdim, hep bakılmasını isterim, bir ses oldum, hep duyulmasını isterim, ülkeme, dünyaya, evrene” sözlerindeki anlam tam da bugünlerde gerçek olmakta ve Önder Öcalan’ın sözleri Kürdistan’dan, Ortadoğu’dan dünyadan duyulmakta. Bu anlamda son günlerde Aram Yayıncılık tarafından basımı yapılan, 17 yazıdan oluşan “Özgür Yaşamı İnşa Diyalogları” kitabındaki geniş çerçeve de Önder Öcalan’ın birkaç cümleyle kendini dünyaya ulaştırmasındaki evrenselliğe işaret etmekte.

Bu görüşmelerin Türkiye’nin demokratikleşmesinde oynayacağı rol aşikardır. Önder Öcalan’ın yeni özgür Türkiye’nin inşasındaki öncü rolü ötelenmek, örtülenmek istenmekte, buna paralel olarak da ağırlaştırılmış tecrit uygulanmaktadır. 2 Mayıs ve 22 Mayıs’ta yapılan görüşmelerdeki kısa tespitler ve yarattıkları bunu açıkça ortaya koymaktadır. Bundan dolayı Önder Öcalan’ın sözleri tekrar tekrar okunmalı, yazılmalı, söylenmeli ve çoğaltılmalıdır.

Ortadoğu ülkelerinde savaşla tıkanmış olan toplumsal-siyasal sistemler ancak Önder Öcalan’ın görüşleri ile aşılabilir. Merkezinde Kürt sorununun olduğu tüm bölgesel sorunlar, demokratik konfederalizm temelinde çözümlenme yolunda tartışmalarla ele alınmazsa, ne Arap, ne Türk, ne Fars baharı gelecek gibi değildir. Ortadoğu’da tüm baharlar Kürtlerin baharına bağlıdır. Bunun da kaynağı Önder Öcalan’dır.

Yaşanan savaşın başta Türkiye olmak üzere bölge ekonomisini giderek içinden çıkılmaz hale getirdiği, yine kültürel, toplumsal ve insana dair her alanda büyük boğuntular yaşandığı açıktır. Kökeninde Kürt halkına yönelik yürütülen hiçbir ölçü sınır barındırmayan kültürel soykırım ve savaş vardır. Türkiye toplumu, yaşadığı tüm sorunların kökeninde, Kürtlerin yaşadığı varlık ve özgürlük sorunlarının olduğunu bilmediği, bunu toplumsal olarak bilince çıkarmadığı sürece AKP-MHP gibi iktidarlar saltanatlarını sürdürmeye, Erdoğan gibiler de diktatörlüğünü sürdürmeye devam edecektir. İbrahim Kaypakkayaların, Deniz Gezmişlerin, Haki Karerlerin, Kemal Pirlerin bilince çıkardığı ve öncülüğüne yürüdüğü gerçek tam da bu gerçektir. Türkiye halklarının özgürlüğü, Kürdistan’ın özgürlüğünden geçer. Kürdistan’ın özgürlüğü de Önder Öcalan’ın özgürlüğünden geçer.

Türkiye halklarının özgürlüğü derken Kürtlerin kendi içinde bulundukları ulusal birlik kuramama sorunu da temel bir gündem olarak varlığını korumakta. Güney Kürdistan’a yapılan hava saldırıları, şüphesiz KDP-YNK’den bağımsız yapılamaz. Güney Kürdistan’a yönelik keşif uçaklarıyla yapılan saldırılar üzerinde durulmalıdır. Türkiye’ye ait olan, roketli insansız hava uçaklarının Güney Kürdistan’da uçabilmesi için bölgesel yönetimin izin vermesi yani bu saldırılara ortak olması gerekir. En son, KDP’nin Güney Kürdistan’ın Bradost bölgesine, Sidekan’a konvoylarla peşmerge yığınağı yaptığı haberleri basına geçti.

KDP, Türkiye’nin soykırımcı, işgalci çıkarlarına göre hareket ediyor. KDP’nin amacı nedir? KDP, Güney Kürdistan’da, kendi hakimiyetinde olan topraklarda işgal harekatı yürütüyor, işgalci Türk ordusuna öncülük ediyor, onların saldırılarını tamamlıyor ve Kürt halkını faşist Türk iktidarının istismarına açıyor. Saddam’a karşı direnen peşmerge, bugün faşist Türk ordusunun gölgesine sığınarak Güney Kürdistan’ı işgale açıyor. Kürt halkının, Güney Kürdistan halkının bunu kabul etmeyeceği, bu işgale karşı direneceği açıktır. KDP sadece özgürlük mücadelesine karşı düşmanlığı yükseltmiyor, Kürt halkına karşı düşmanlığı, soykırımı ve işgali yükseltiyor. Kürt halk önderi Abdullah Öcalan Kürtlerin ulusal birliğini demokratik ulus temelinde tüm savunmalarında ortaya koymuş, bu çözümü hem Kürt sorununun çözümü hem de tüm Ortadoğu ve dünya çözümü olarak belirlemiştir. Bu KDP düşmana hizmet eden bu yoldan dönmelidir. Dönmezse, önümüzdeki aylar, KDP’nin Kürt halkı nezdinde zayıflayan itibarını tümden yitireceğine tanıklık etme olasılığını fazlasıyla barındırıyor.