Özgürlük nöbeti Avrupalıları Öcalan’a daha da yaklaştırdı

Özgürlük nöbeti Avrupalıları Öcalan’a daha da yaklaştırdı

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan ve siyasi tutsakların özgürlüğü şiarıyla Fransa’nın Strasbourg kentindeki Avrupa Konseyi (AK) önünde başlatılan Öcalan’a Özgürlük Nöbeti bugün 126’ıncı haftasına giriyor. Avrupa’daki aralıksız en uzun Kürt eylemi niteliğindeki özgürlük nöbetinin Avrupa’daki Kürt algısının değişmesindeki rolü giderek artıyor.

Nöbet eyleminin tertip komitesinden Munzur Emekçi, 29 aya yakın bir süredir her gün sürdürülen eylem, yüz binlerce Avrupalının bilgilendirilmesinin yanı sıra Kürtlerin mücadelesine, Öcalan’ın halklar için verdiği mücadeleye ve Türkiye’nin savaş yanlısı siyasetine yönelik bakış açısınının nasıl değiştiğinin göstergesi. Emekçi, nöbet eyleminde bugüne kadar alınan sonuçları ve Avrupalıların ‘eyleme nasıl baktıklarına’ ilişkin bilgileri ANF ile paylaştı.

YÜZ BİNLERCE KİŞİ BİLGİLENDİRİLDİ, 20 BİNİ AŞKIN İMZA TOPLANDI

25 Haziran 2012’de başlayan Öcalan’a Özgürlük Nöbeti’ne şimdiye kadar 125 gruptan 600’e yakın kişi katıldı. Nöbete katılanlar arasında Kürdistanlı yurtseverlerin yanı sıra, Avrupa Kürt Kadın Hareketi (TJKE), PJAK, PYD, KODAR (PJAK), Kon-Kurd, NAV-DEM, FEYKA gibi parti ve kurumların temsilcileri ile sanatçılar ve basın emekçileri de katıldılar.

Eyleme Fransız Sol Cephe (FG) bileşenlerine üye komünist gençler, Alsace Fransız-Kürt Dostluk Derneği üyeleri ile Almanya, Hollanda ve diğer ülkelerden Avrupalı Kürt dostları da katılarak destek verdiler. Fransız basın kuruluşlarının belli aralıklarla gündeme taşıdığı nöbet eylemine Kürdistan, Türkiye ve Avrupa’da yaşayan birçok kişi destek ziyaretinde bulundu.

Öcalan’a Özgürlük Nöbeti’ne son aylarda kadınların yoğun katılımı olurken, Avrupa Kürt Kadın Hareketi’nin ayda en az bir hafta kendi gruplarını gönderiyor. Ayrıca diğer gruplar içerisinde de kadınlar kimi zaman çoğunluktalar.

126’ıncı haftasına girecek olan Öcalan’a Özgürlük Nöbeti’nde şimdiye dek eylemin amaçlarına ilişkin 235 bin İngilizce, Almanca ve Fransızca bildiri, 38 bini aşkın Öcalan biyografisi dağıtıldı. Eylem boyunca Kürdistan’da Savaş ve Barış başlıklı 35 bin kitapçık ile Paris Katliamı’na ilişkin 13 bin kadar bilgilendirme broşürü de dağıtıldı.

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan ve diğer tutsakların özgürlüğü için imza da toplanılan nöbet eyleminde toplanan imzaların sayısı 20 bin 800 civarında.

50 BİN CİVARINDA AVRUPALI İLE BİRE BİR DİYALOG KURULDU

Nöbet eylemi tertip komitesi üyesi Munzur Emekçi, aradan geçen 29 aya yakın sürede günlük olarak onlarca kişiyle birebir diyalog kurulduğunu söylerken, Kürt sorunu, Öcalan’ın konumu ile PKK yasağına ilişkin bilgi alışverişinde bulunulduğunu kaydetti. Emekçi, şimdiye kadar yaklaşık 50 bin kişi ile birebir diyalog ve sohbet imkanı bulduklarını, eyleme Alman, Fransızlar ve Belçikalıların yoğun ilgisi olduğu bilgisini verdi.

2,5 yılına yaklaşan Öcalan’a Özgürlük Nöbeti’nin etkilerine ilişkin değerlendirme yapan Munzur Emekçi, eyleme giderek artan ilginin sebeplerine ilişkin şöyle dedi: “Kürt Halk Önderi’nin daha önce Ortadoğu üzerine yaptığı değerlendirmeler, öngörüler ve  yine yapılması gerekenlere ilişkin birçok uyarısı olmuştu. DAİŞ çetelerinin Kürdistan, Suriye ve Irak’taki saldırıları sonrası yaşananlar Öcalan’ın daha önce dile getirdiği şeylerdi aslında ve öngörüleri yerli yerine oturmuş oldu.

“ÖCALAN’IN ÖNGÖRÜLERİNE VE DURUŞUNA HAYRANLIK VAR”

Tabii bu durum Avrupa’nın da ilgisini çekti ve görüştüğümüz birçok Avrupalı da bunu dile getiriyor. Eskiden bir ürkeklik durumu olsa da, şimdilerde görüştüğümüz kişiler hayranlıklarını ifade ediyorlar. Bunlar içerisinde sıradan Avrupalı vatandaşı da var, buradaki kurumlarda çalışan bürokratı da.

Aslında bu durum Kürt Özgürlük Mücadelesi’nin geldiği noktayı da gösteriyor. Yine, görüştüğümüz kişiler Öcalan’ın artık Ortadoğu’da başlı başına bir liderlik olduğunu görüyorlar. Avrupa Konseyi (AK) ve Parlamento (AP) üyesi bazı ülke delegasyonlarıyla sohbetlerimizde de bu ortaya çıkıyor.

Çünkü Avrupalılar da şunu görüyor; ne AB’nin ne de ABD’nin halklara yönelik net bir öngörüsü yok. Özellikle Ortadoğu ve diğer önemli bölgelerdeki gelişmelere ilişkin Sayın Öcalan’ın görüşleri ve öngörüleri çok net. Bu da görüştüğümüz Avrupalıların ‘hayranlık’ düzeyindeki tepkilerini açıklıyor.”

“KİMİN SAVAŞ KİMİN BARIŞ İSTEDİĞİNİ GÖRÜYORLAR”

Eylemleri boyunca görüştükleri Avrupalıların Kürt ve Ortadoğu sorunlarıyla ilgili olduklarını gördüklerini kaydeden Munzur Emekçi, Türkiye’nin bölgede yol açtığı sorunların da dikkatle izlendiğinin altını çizdi. Türkiye’nin özellikle DAİŞ çetelerine desteği ve çözüm sürecindeki tutumunun Avrupalılarda da tepki gördüğünü belirten Emekçi şöyle devam etti: “ Avrupalılar, Türkiye’nin bu süreci götüremeyeceğini, gidişatın halkarın boğazlaşmasına ve savaşa yol açacağını görüyorlar. Ayrıca kimin savaş, kimin ise barış istediği ortaya çıkıyor. HPG ve YPG’nin tüm halkları çetelere karşı şartsız ve ayrımsız bir biçimde savunması, Öcalan’ın halkların barış ve kardeşliği için verdiği mücadele onları etkiliyor.”

“TÜRKİYE SAVAŞIN TARAFI, ÖCALAN BARIŞIN TEMİNATI OLARAK GÖRÜLÜYOR”

Öcalan’ın barış çabalarına rağmen, Türkiye devleti ve AKP hükümetinin aldığı tutumun tüm diyaloglara konu olduğunun altını çizen Munzur Emekçi, yaşanan bazı diyaloglardaki değerlendirmelerin kendilerinin dahi beklemediği düzeyde olduğuna dikkat çekti.  Bir Fransız ile diyaloglarına değinen Emekçi, kendilerine söylenen sözleri paylaştı: “Birçok Avrupalının bize söylediği net bir şey var. O da, Türkiye’nin artık barış yanlısı, halkların kardeşliğini esas alan bir zihniyetinin olmadığını net olarak kavradıkları. Bir Fransız bize, ‘Erdoğan artık bir anlam ifade etmiyor benim için’ demişti. Bu da, aslında Türkiye devletinin yapısı ve söylemiyle sadece siyaset nezdinde değil, Avrupalı halklar nezdinde de tecrit olduğunu gösteriyor.

“KİM ÖLÜRSE ÖLSÜN’ MANTIĞI AVRUPALILARI TİKSİNDİRDİ”

Munzur Emekçi, son aylarda Kobane direnişi etrafında gelişen tartışmaların ve Türk hükümetinin tavrının da Avrupalıların gözünden kaçmadığına işaret ediyor. Emekçi, konuyla ilgili kendilerine aktarılan bazı sözleri şöyle aktardı: “Burada görüştüğümüz bir aile Erdoğan’ın Kobane’de sadece 2 bin silahlı kişi olduğunu ve bu nedenle destek verilmesine karşı çıkmasını sert bir dille eleştirdi. Bize, ‘ne demek yani? Kim ölürse ölsün’ mantığı mı olur?’ diyerek Erdoğan’ı kınadılar.

Yani, Türkiye’nin politikaları ve söylemleri Avrupalılarda tam bir tiksinti uyardırıyor ve bunu düşünmesi gereken de yine Türkiyeli devlet yöneticileridir.”

“BÜROKRATLARIN BİZE KARŞI MİMİKLERİ DAHİ DEĞİŞTİ”

Eylemlerine başladıkları ilk aylar ve hatta yılda kendilerine karşı soğuk ve çekingen bir yaklaşımın olduğunu hatırlatan Munzur Emekçi, gelinen aşamada bunun büyük oranda kırıldığını ve büyük bir sempatinin söz konusu olduğunu vurguladı.

Emekçi, “AK çalışanları ve yine İşkenceyi Önleme Komitesi (CPT)’de görevli birçok kişinin yaklaşımlarında ciddi bir değişklik var. Öcalan’ın bundan 5-6 yıl önce yaptığı uyarıların dikkate alınmamış olması ve yine YPG-YPJ ve HPG’nin yaptığı fedakarlıkları gördüler. Bundan dolayı, son süreçte AK ve CPT çalışanlarının bize karşı ‘mimikleri değişti’” dedi.

Munzur Emekçi, Fransız resmi görevlilerinin kendilerine yönelik tavrının da giderek daha olumlu olduğuna vurgu yapıyor.

“HER ALANDA ÖCALAN’IN ÖZGÜRLÜĞÜNÜN LOBİSİ YAPILMALI”

Öcalan’a Özgürlük Nöbeti’nin bir nevi ‘merkezi enformasyon’ görevi gördüğünü dile getiren Munzur Emekçi, eylemin Strasbourg’daki AK ile sınırlı kalmaması ve Avrupa’daki tüm alanlara yayılmamasının da önemine dikkat çekti. Kürdistanlılara, dostlarına ve Kürt kurumlarının Öcalan’a Özgürlük Nöbeti’nin kapsamını genişletmelerini isteyen tertip komitesi üyesi şu çağrıyı yaptı: “Kürdistan ve Ortadoğu’da yaşanan gelişmeler, Önderliğimizin konumu ve yine halk diplomasisinin özelliği dikkate alındığında, bu eylem aslında oldukça merkezi bir yerde. 

Yine de, Kürtler ve dostları, kadınlar, gençler ve tabii ki Avrupa’daki tüm kurumlarımıza diyoruz ki, bu eylemin içeriğini daha da dolduracak bir özelliğe kavuşturmak lazım. Her alanda bunun lobisini yapmak gerekiyor. Herkes, bulunduğu alanlarda Önderliği ve diğer siyasi tutsakların özgürlüğü ile ilgili her çabayı sarfetmelidir.